Mustafa Rüstem (Gazeteci)
Türkiye, Suriye’deki Kürt güçlerinin nüfuz alanlarına yönelik askeri operasyonu durdurdu ama Suriye topraklarında el koyduğu bölgeyi izole etmeyi amaçlayan çalışmalarını durdurmadı ve çiftçilerin topraklarında beton duvarlar inşa etmeye devam etti.
Afrin ve Azez arasındaki karayolu
Halep’in kuzey kırsalında yer alan Azez ve Afrin arasındaki karayolu boyunca istiflenmek üzere beton bloklar birbiri ardına taşınmaya devam ederken, konuya yakın kaynaklar özellikle Türk askeri üssü (ki bölge sakinleri burası için ‘Jandarma’ ismini kullanıyor. Bu isim aynı zamanda Osmanlı dönemine ait kelimeleri çağrıştırıyor. Jandarma Türkçede ‘muhafızlar’ anlamına geliyor) çevresinde duvar inşa çalışmalarına hız verildiğine dikkat çekiyor. İnşası planlanan yeni duvarın yüksekliği 4 metre, uzunluğu ise 20 kilometreye ulaşıyor. Bölgenin tamamı, bu amaçla ağır iş makinelerinin girdiği büyük bir şantiyeye dönüşmüş durumda.
Halep kentine 85 kilometre uzaklıkta ve Suriye’nin kuzeybatısında dağlık bir bölgede yer alan Afrin kenti 3 bin 850 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip. Bu, Suriye yüzölçümünün yüzde 2’sine karşılık geliyor. Afrin bölgesinde yoğun bir şekilde zeytin ağaçları ve zeytin sıkım tesisleri bulunuyor. Muhalif Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları, Türkiye’nin destek verdiği askeri bir harekât ile Afrin’de kontrolü ele geçirdi.
Halep’in kuzeybatısına yaklaşık 48 kilometre uzaklıktaki Azez ise yerel meclis ile muhaliflerin kurduğu Suriye Geçici Hükümeti binasına ev sahipliği yapmasıyla ön plana çıkıyor. Suriye Geçici Hükümeti, kontrolündeki bölgelerin işlerini yönetiyor.
Duvarlar bölünmenin hikayesi
Türk yazar Firas Rıdvanoğlu, inşa edilen duvar için “Bu durum Türkiye’nin, mevzilerini ve tahkimatlarını koruma politikasıyla ilgilidir” ifadesini kullandı.
Rıdvanoğlu, “Duvarlar, teröristlerin Türk topraklarına sızmasına karşı korunma politikasıdır. Ayrım duvarları politikası dünyada yaygınlaşmaya başladı. Türk askerleri, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve diğerlerinin doğrudan saldırılarına uğruyor. Çeşitli bölgesel ve uluslararası yaklaşımlardan dolayı Türk askeri operasyonun dondurulmasının ardından Ankara’nın politikasında taktiksel değişiklikler oldu. Ankara halen PKK da dahil olmak üzere bazı Kürt partileri terör örgütleri olarak sınıflandırıyor” diye konuştu.
Buna karşılık gözlemciler, “Ankara’nın 2015’ten beri ve özellikle SDG’nin koalisyon ülkeleriyle DEAŞ örgütüne karşı çatışmalara katılmasının ardından, ulusal güvenliğini tehdit edici ve terörist diye nitelediği Kürt saldırılarının durdurulması için güvenlik mesafesinin ABD ve koalisyon ülkelerinin desteğiyle genişletilmesi gerektiği yönündeki sözlerinin bahane” olduğu görüşünde.
Aynı gözlemciler “Bu gerekçelerin arkasında Türk yayılmacılığını Suriye’nin kuzeyinde uygulama çabaları bulunuyor. Ankara, Kürt bileşenin tabiriyle Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu bölgeleri Türkiye destekli SMO’dan geri almak için özgürlükçü hareketleri engelleyemeyecek” diyor.
Beton duvarların akıbeti
Ayrım duvarı, bölgede daha önce de inşa edildi. Türk ordusu, 911 kilometrelik Suriye-Türkiye sınırı boyunca duvar inşa çalışmalarına Ocak 2016’da başladı. Bu duvarın uzunluğu 832 kilometreye ulaşıyor. Türkiye’nin Suriye sınırında inşa ettiği duvar, Çin Seddi ve ABD-Meksika arasındaki ayrım duvarından sonra dünyada sınır hattında inşa edilmiş üçüncü en uzun duvar olma özelliğine sahip. Türk makamları bu duvarın inşasına “kaçakçılık ve yasadışı ticaretle mücadele ile PKK unsurlarının geçişlerini engelleme”yi gerekçe gösteriyor.
Buna rağmen ayrım duvarı politikasının, silahlı eylemleri ve Kürt güçlerin sızma girişimlerini durdurmadaki başarısından emin olmak mümkün değil. 7 Ocak Cumartesi Barış Pınarı Bölgesindeki ayrım duvarı yakınında devriye gezen bir Türk askeri aracın geçişi sırasında el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi nedeniyle 3 Türk askeri hayatını kaybetti. Konuyla ilgili çıkan haberlerde duvarın bazı kısımlarının yıkıldığına işaret ediliyor.
Türk güçleri buna karşılık olarak SDG’nin Halep kırsalında kontrol ettiği Ayn el-Arab bölgesi ile Kuberlik, Ayn el-Cern, Kelteb ve Karamuğ köylerine roketli saldırılarla karşılık verdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Türkiye’nin açtığı ateş sonucu bölgede maddi hasar meydana geldiğini ve can kaybıyla ilgili bilgi aktarılmadığını belirtti.
Öte yandan Suriyeli siyaset ve hukuk çevreleri, uluslararası topluma Ankara’yı “toprakları ayıran duvar ve kontrolündeki bölgelerde demografik değişikliklere son vermeye” zorlama çağrısı yapıyorlar. Söz konusu çevreler “Suriyelilerin toprak bütünlüğü tehlikedeyken, Türkiye’nin, yeni bir devlet sınırı çizme planına” yönelik çekincelerini gizlemiyor.