Eritre Cumhurbaşkanı Afewerki: Sudan'ın durumunu üzücü

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki, orduya desteğini açıkladı ve uluslararası müdahaleleri eleştirdi

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki (Reuters)
Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki (Reuters)
TT

Eritre Cumhurbaşkanı Afewerki: Sudan'ın durumunu üzücü

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki (Reuters)
Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki (Reuters)

Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki, ülkesinin başkenti Asmara'da devlet televizyonunda yayınlanan röportajda Sudan'daki gelişmelerle, halk ve ordu arasındaki çatışma konusunda uyarılarda bulundu.
Afewerki, Sudan’da yaşanan sorunlar hakkında yapılan ‘uluslararası müdahaleyi’ sert bir şekilde eleştirdi. Ordunun geçiş dönemini yönetmekten sorumlu olduğunu ve sorumluluğunun bu sürecin bitimi ile sona ereceğini vurguladı.
Afewerki, ülkesinin komşu Sudan’daki duruma ilişkin, bunun ‘esas olarak Sudan halkını ilgilendiren bir iç mesele’ olduğu temelinde bir tutumla yaklaştığını söyledi. Ancak geçiş sürecini yönetebilecek tarafın ‘ordu’ olduğunu vurguladı.
Eritre Cumhurbaşkanı, geçiş dönemini yönetmekten ordunun sorumlu olduğunu ve sorumluluğunun bu sürecin bitimi ile sona ereceğini vurgulayarak: “Ordu, gelecekte rekabete ve siyasi çatışmaya taraf olmayacak. Ordunun misyonu iki, üç veya dört yıl sürecek bir yol haritası çizerek Sudan'ı güvenliğe kavuşturmaktır” dedi. Bu yol haritasının, siyasi sistemin doğası üzerine geniş çaplı istişareler yapılarak, bu konuda bir referandumun düzenleyip, böylece halkın hükümetini seçmesi ve ardından askeri kurumun siyasi sahneyi terk etmesi gerektiğini vurguladı. Afewerki, “Bence bu en iyi çözüm ve bundan daha mantıklı bir çıkış yolu yok” ifadelerini kullandı.
Afewerki, Sudan'da ‘sofistike ve siyasi palyaçoluk’ durumuna tanık olunduğunu ifade etti. “1950, 1960 ve 1970’li yıllarda kendisini karakterize eden siyasi kültürün zenginliğinden etkilenmedi. Sudan'ın bu seviyeye gelmesi çok üzücü, inanılmaz ve çocuk oyunu gibi” şeklinde konuştu.
Isaias Afewerki, ‘kendilerine uzman diyenler’ olarak adlandırdığı kişilerin ortaya çıkışını şiddetle eleştirerek, Sudan'ın kaynak zenginliği ve zengin siyasi kültürüyle karşılaştırarak bu kişilerin ortaya çıkışının ‘çok üzücü’ olduğunu söyledi. Bu kişilerin ortaya çıkış durumunu, Ulusal Kongre Partisi'nin son otuz yıldaki mirasının bir uzantısı olarak değerlendirerek, “Sudan'ı bu kötü duruma getiren son otuz yılki yönetimdir” dedi.
Afewerki, sorumluluğu son 30 yıl boyunca iktidarda olan İslami harekete yüklemekle kalmadı. Sorunun köklerinin 1983 yılına dayandığını ve eski Sudan Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri’ye kadar uzandığını ifade etti. Numeyri, 1983’te ‘İslami Şeriat hükümleri’ olarak adlandırdığı uygulamayı ilan etmişti. Numeyri'nin danışmanı olan merhum liderleri Hasan et-Turabi liderliğindeki İslamcılar rejime katılmıştı. Bu yasaları hazırlamışlardı. Afewerki, bunları Sudan'ı El Kaide için bir sığınak haline getirmenin başlangıcı olarak niteledi.
Eritre Cumhurbaşkanı, Sudan'da yaşananlardan, güneyde, Darfur'da ve doğudaki sorunları daha da kötüleştiren ve politikalarının sonunda Güney Sudan'ın ayrılmasına yol açan iktidardaki Ulusal İslam Cephesi'ni sorumlu tuttu. Afewerki, “Bu, birleşik Sudan içinde çözülebilecek bir sorundu fakat yanlış tedaviler güneyi şimdiki haline getirdi” dedi.
Afewerki, Sudan’da İslamcıların yönetimini deviren Aralık 2018 devrimini, halkın rejimi, çalışma, siyasi liderlik veya siyasi program olmadan devirdiği ‘kendiliğinden bir çıkış’ olarak nitelendirdiği durumun ‘siyasi kaos’ olarak adlandırdığı şeye yol açtığını belirtti. Siyasi kaosun, kendini ‘bölgesel veya aşiret kalıplarında’ gösteren eski rejim krizlerinin patlak vermesine neden olduğunu söyledi. Bunlara yönelik radikal çözümler bulunmamasıyla krizlerin şiddetlendiğine dikkat çekti. Birikmiş bu krizlerin, bunlara çözüm bulacak bir geçiş aşamasının kurulmasını zorunlu kılan ‘ağır bir mirasa’ dönüştüğüne işaret etti.
Afewerki, Sudan'da ‘askeri-sivil çatışma’ olarak adlandırdığı durumu kınayarak: “Hangi mantıkla ordu ile siviller arasında bir çatışma olabilir? Siviller ve askeri liderler arasındaki çatışma sorununa odaklanmak, Sudan'daki siyasi krizin merkeziyken Sudan'ın birikmiş tüm bu krizlerinin üstesinden gelmesi nasıl mümkün olabilir?” dedi.
Sudan'ın içişlerine dış müdahalede bulunulması konusunda uyarıda bulunan Eritre Cumhurbaşkanı, “Bu gibi karmaşık ve çalkantılı durumlarda olabilecek en kötü şey dışarıdan müdahaledir. İster geleneksel olanlar ister kurtuluş hareketleri olarak adlandırılanlar ister profesyonellerin bir araya gelmesi ister sendika toplantıları olsun, Sudan siyasi güçleri yeterince sorun biriktirdi. Gelecek herhangi bir dış faktör ancak işleri daha da kötüleştirmeye gelir” şeklinde konuştu.
Sudan’da yaşananları, 30 yıllık İslamcı yönetimin mahsulü olarak nitelendiren Afewerki, “Açlık, pahalılık ve başkalarının alay konusu olmasına neden olan para biriminin çöküşü gibi çözdüklerini iddia ettikleri sorunlar, Sudan şimdiki duruma gelene kadar büyük ölçüde şiddetlendi. Bundan daha kötü ve üzücü bir şey yok” dedi.
Sudan halkının, dış müdahaleden uzak, ülkelerinin mevcut çıkmazını sona erdirecek ‘mekanizma ve çıkışlar’ üzerinde anlaşmasının önemini vurguladı. Afewerki, “Dış müdahale durdurulmalı ve bu konudaki sorumluluk öncelikle Sudanlı vatanseverlere aittir. Eğer isterlerse, geçiş aşamasını yönetmek o kadar da karmaşık değil. Yurtsever Sudanlılar, yurt dışından dersler ve konferanslar almak yerine sorumluluk almalı ve son kırk yılın hatalarından ders alıp geleceğin yönünü belirlemelidir. Yapılan müdahaleler nedeniyle Sudan sorunu, isteyenin gelip oynadığı bir çocuk yuvası haline geldi” ifadelerini kullandı.
Eritre Cumhurbaşkanı, Sudan'daki durumun ülkesi üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Sudan'ın silahlı mücadeledeki rolü ve kurtuluş sonrası rolü iç içe geçtiği için Sudan meselesinin bizi etkilemediği iddia edilemez. Sudan, Etiyopya, Eritre, Somali ve Cibuti halklarının birlikte çalışması yönünde bir arzu vardı, ancak bu hayal sona erdi. Ancak bu halkların işbirliğinden başka bir seçenek yok, bu yüzden Sudan dış müdahale kapılarını kapatan net bir vizyonla mevcut çıkmazı sonlandırmalı” şeklinde konuştu.
Sudan-Eritre ilişkileri, son 30 yıl boyunca mutlak düşmanlık ve geçici ateşkes arasında değişen bir kargaşa ve gerilim durumuna tanık oldu. 1989'daki İslamcı darbeden sonra, Isaias Afewerki Sudan silahlı muhaliflere ev sahipliği yaptı. Onları Sudan’ın Asmara Büyükelçiliği’ne teslim ederek, muhalefetin İslamcı rejimi silahlı eylemlerle kökünden kazımak için silah ve eğitim sağladı. Ancak çabaları, 2006'dan itibaren Afewerki’nin yeniden ateşkese döndüğü İslamcı rejimi devirmeyi başaramadı. Söz konusu ateşkes anlaşmasının ardından Eritre'nin güçlü adamına yakın Doğu Sudanlı savaşçılar, küçük bir oyunla yönetime katılmak için Sudan'a döndü.



Askeri yetkili: İsrail'in İran'a saldırısı Irak'ı kapsamadı

Irak ordusu konvoyu (Reuters)
Irak ordusu konvoyu (Reuters)
TT

Askeri yetkili: İsrail'in İran'a saldırısı Irak'ı kapsamadı

Irak ordusu konvoyu (Reuters)
Irak ordusu konvoyu (Reuters)

Üst düzey bir askeri yetkili, bugün şafak vakti İran'a saldıran İsrail savaş uçaklarının Irak'taki mevzileri bombaladığı iddiasını yalanladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan askeri yetkili, “İsrail uçaklarının Irak'taki mevzileri hedef aldığına dair dolaşan haberler asılsızdır” dedi.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, ‘askeri gözlemlerin son saatlerde İsrail tarafından Irak topraklarına yönelik herhangi bir saldırı vakası kaydetmediğini’ belirtti.

Yerel medya, Irak hava savunma sistemini hedef alan füzenin İsrail'e ait olduğu şüphesiyle kuzeydeki Salaheddin vilayetinin eteklerine düşen bir füzenin kalıntılarının fotoğraflarını yayınladı.

‘Füzenin düştüğü bölgenin boş olduğunu ve herhangi bir askeri tesis içermediğini’ vurgulayan Iraklı yetkili, “Bağdat'taki yetkililer füzenin kaynağını ve düşme koşullarını araştırmak üzere bir soruşturma başlattı” dedi.

İsrail ordusu, Tahran'ın bu ayın başlarında Tel Aviv'e düzenlediği saldırıya karşılık olarak bugün şafak vakti İran'daki füze üretim tesislerine ve diğer hava üslerine ‘hassas’ saldırılar düzenledi .İsrail Tahran'ı misilleme yapmaya karar vermesi halinde ‘ağır bedel’ ödetmekle tehdit etti.

İran saldırıya karşılık olarak ‘kendini savunma hakkı’ olduğunu ileri sürdü.