Suudi Arabistan Enerji Bakanı: Elimizde büyük miktarda uranyum var ve onu ticari olarak kullanacağız

Suudi Arabistan madenciliğin ekonomiye katkısını 2030 yılına kadar 64 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad’da düzenlenen Uluslararası Madencilik Konferansı’nda (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad’da düzenlenen Uluslararası Madencilik Konferansı’nda (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Enerji Bakanı: Elimizde büyük miktarda uranyum var ve onu ticari olarak kullanacağız

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad’da düzenlenen Uluslararası Madencilik Konferansı’nda (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad’da düzenlenen Uluslararası Madencilik Konferansı’nda (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, yurtdışındaki yatırımlar için Suudi Arabistan madencilik şirketi Maaden’e bağlı bir şirket kurulacağını açıkladı.
Prens Abdulaziz, başkent Riyad’da düzenlenen Uluslararası Madencilik Konferansı’nda bugün yaptığı konuşmada, “Çok miktarda uranyuma sahibiz ve onu ticari olarak en uygun şekilde kullanacağız.  Uranyum rezervlerini şeffaflık içinde ele alacağız ve uygun ortaklar arayacağız” dedi.
Hidrojen üretimi konusunda ciddi olduklarını söyleyen Bakan, “Suudi Arabistan en ucuz temiz hidrojen enerjisinin üreticisi olacak. Kaya petrolü yeteneklerinde daha iyi bir konuma sahip olduğumuz gibi çevre dostu kaliteli üretim teknolojilerine de sahibiz” şeklinde konuştu.
Enerji dönüşümünün üç eksen tarafından yönetilmesi gerektiğini her zaman söylediğini dile getiren Bakan, “Bunlar enerji güvenliğinin sağlanması, ekonomik kalkınma ve refahtan yararlanamayan milyarlarca insana yardım edilmesi ve iklim değişikliği” dedi.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ağırlıklı olarak yerel içeriğe odaklandığını dile getiren Bakan şöyle devam etti;
“2030 yılına kadar yerel içerikle ilgili 2,8 trilyon riyal değerinde fırsat var. Yerel içerik geliştirme performansımızı ölçmek için standartlar belirlemek zorunludur. Suudi Arabistan, her zaman enerji üreten bir ülke olmuştur, ancak bugün sunduğumuz enerji gençliğin enerjisidir. Bu dönüşüme öncülük eden hırslı gençlerle temsil edilen en değerli enerji kaynağına sahibiz.”
Enerji Bakanı, maden talebinin yüzde 600’e yükseleceğine dair beklentilere de değindi.

“Madencilik sektörünü ulusal endüstrilerin üçüncü direği haline getirmek için çalışıyoruz”
Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender el-Harif ise, ülkesinin madencilik sektörünü ulusal endüstrilerin üçüncü direği haline getirmek için çalıştığını söyledi.
Bakan, Suudi Arabistan’ın bölgedeki madencilik endüstrisinin gelişmesinde önemli bir itici güç olması için çabaları birleştirmede konferansın önemine işaret etti.
Çeşitli madenlerin araştırılması ve kullanılması için toplam maden ruhsatı sayısının bin 967 olduğunu, bunların yüzde 25’inin 2021’de verildiğini ifade eden Harif, rezerve edilen kompleks ve maden rezerv yerlerinin sayısının 431’e ulaştığını belirtti.
Harif, 2030 Vizyonu’nun Suudi Arabistan’ı önde gelen bir endüstriyel güce dönüştürerek ekonomik tabanı genişletmeyi amaçladığını vurgulayarak, “1,3 trilyon dolar olarak tahmin edilen doğal kaynakların sağlanmasına dayalı olarak madencilik ulusal sanayinin üçüncü ayağı olacak” dedi.
Bakan, ülkesinin madenciliğin gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) katkısını 2030 yılına kadar 17 milyar dolardan 64 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini de söyledi.
Harif ayrıca, bakanlığın madencilik sektöründeki hedeflerini gerçekleştirme yolunda yeni Maden Yatırım Yönetmeliği’ni yürürlüğe koymak, jeolojik veriler sağlamak ve maden ruhsatı verme prosedürlerini kolaylaştırmak için ‘madencilik e-platformunu’ başlatmak gibi çeşitli kazanımlar elde ettiğini söyledi.
Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı, konferans katılımcılarına hitap ederek, madenlerin geleceği konusunda işbirliği ve diyaloğu geliştirmek için birden fazla paydaşı bir araya getiren uluslararası bir model benimsemek gerektiğini vurguladı.
Harif, sektörün yerli ürüne katkısını artırmayı, vatandaşlar için istihdam ve yatırım fırsatları sağlamayı amaçlayan 42 girişimi içeren kapsamlı bir madencilik ve imalat sanayi stratejisinin başlatıldığını da ekledi.

“Mısır madencilik şehirleri geliştirmeyi hedefliyor”
Konferansta söz alan Mısır Petrol Bakanı Tarık el-Molla, ülkesinin biri altına tahsis edilmek üzere madencilik şehirleri geliştirmeyi hedeflediğini dile getirdi.
Molla, madencilik sektörünün Mısır ekonomisine katkısının yüzde 0,5’i geçmediğini, ekonomik planlar ve reformlar doğrultusunda bu oranın artırılması için çalışmaların sürdüğünü açıkladı.
Mısır’daki madencilik sektörünün, uygulanan reformların meyvelerini topladığına dikkat çeken Molla, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen, Doğu Çölü ve Kızıldeniz’de altın madenciliği alanında yerel ve küresel yatırım çekmede elde edilen başarıya değindi.

“Madencilik sektörü Suudi ekonomisinin dayanak noktasıdır”
Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) Başkanı Yasir er-Rumayyan ise, “Madencilik sektörü Suudi ekonomisinin dayanak noktasıdır. Yaklaşık 1,3 trilyon dolar değerinde devasa doğal kaynaklara ve kullanılmayan minerallere sahibiz. Madencilik sektörünün geleceğini yeniden şekillendirmek için çalışıyoruz” dedi.
Rumayyan, PIF’ın 2030 Vizyonu hedeflerine ulaşmak için stratejik sektörlerden biri olan madencilik sektörüne yatırım yapma taahhüdünü vurguladı.
PIF’ın büyük hissesine sahip olduğu Maaden şirketine değinen Rumayyan, şirketin son 10 yılda gelirini 10 katına çıkardığını söyledi.
PIF Başkanı, “Maaden, fonların daha iyi kullanılması ve özellikle altın olmak üzere faaliyetlerinin genişletilmesi yoluyla büyümeye yatırım yapmak istiyor. Gelecekte madenlerin işletilmesinde ileri teknolojilerin kullanımını araştırıyor. Maaden, denizlerden maden çıkarma konusunda yenilik geliştirmek için Kral Abdulaziz Bilim ve Teknoloji Şehri (KAUST) ile birlikte çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Maaden’in 2050 yılına kadar sıfır karbon emisyonunu hedeflediğini belirten Rumayyan, madenciliğin dünyadaki en önemli sektörlerden biri olduğunu ve birçok endüstrinin buna bağlı olduğunu da sözlerine ekledi.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.