Hükümet harcamalarının artması Libya ekonomisini zorluyor

Libya Merkez Bankası Dibeybe hükümetinin 18 milyar dolar harcadığını teyit etti ve ekonomistler hükümetin kemerleri sıkması gerektiğini söyledi.

Dibeybe hükümeti kendisine tahsis edilen 18 milyar dolar tutarındaki bütçenin tamamını harcadı (Reuters)
Dibeybe hükümeti kendisine tahsis edilen 18 milyar dolar tutarındaki bütçenin tamamını harcadı (Reuters)
TT

Hükümet harcamalarının artması Libya ekonomisini zorluyor

Dibeybe hükümeti kendisine tahsis edilen 18 milyar dolar tutarındaki bütçenin tamamını harcadı (Reuters)
Dibeybe hükümeti kendisine tahsis edilen 18 milyar dolar tutarındaki bütçenin tamamını harcadı (Reuters)

Zayed Hediyye
Libya Merkez Bankası'nın geçen yıl boyunca devletin hazinesine giren gelirlerin boyutuna karşılık devlet harcamalarının hacmine ilişkin yayınladığı yıllık rapor, siyasi ve güvenlik gerilimlerine bağlı olarak geçtiğimiz yıllarda ciddi krizler yaşayan ülke ekonomisi hakkında yeni endişelere yol açtı. Genel seçimlerin ertelenmesiyle siyasi ve güvenlik gerilimlerinin devam etmesi bekleniyor ve siyasi krizin en azından bu yılın ortasına kadar devam edeceğine dair işaretler mevcut.
Ekonomi analistleri, geçtiğimiz aylarda partizan veya siyasi talepler nedeniyle petrol yataklarını kapatma hadisesinin tekrar gündeme gelmesiyle birlikte petrol ithalatının kesintisiz bir dalgalanmaya tanık olduğu bir dönemde, özellikle ülkenin mali stoğu hükümet harcamalarını karşılamak için döviz rezervlerinin bir kısmını geri çekmek zorunda kalmışken, Merkez Bankası’nın raporunun ortaya koyduğu hükümet harcamalarındaki büyük artışın ülke ekonomisi ve mali stok üzerindeki etkilerine dair uyarıda bulundular.

Döviz açığı
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Libya Merkez Bankası yıllık mali raporunda, 2021 yılının döviz kullanımlarından kaynaklanan mali açığı nakit rezervlerden 1 milyar 600 milyon dolar kesinti yaparak kapattığını belirtti.
Söz konusu raporda Merkez Bankası, geçen yılki hükümet harcamalarının hacminin 24,5 milyar dolar olduğunu ve harcamaların ticari bankaların ihtiyaçlarını döviz ve vesikalı kredi satımı ile beslemek ve toplamda 17,18 milyar dolara ulaşan ilaç transferleri ile yurtdışı eğitimleri arasında değiştiğini açıkladı. Ayrıca Maliye Bakanlığı aracılığı ile yapılan devlet harcamasının 5,8 milyar dolar olduğunu kaydetti.
Merkez Bankası petrol satışından elde edilen gelirden bankaya havale edilen döviz hacminin 22,9 milyar dolar olduğunu ve bunun kendisini harcama açığını kapatmak için rezervlere başvurmak zorunda bıraktığını belirtti. Merkez Bankası geçen yıl müşterilerin ticari bankalardan nakit çekim hacminin 35 milyar dinara (yaklaşık 7,25 milyar dolar) ulaştığını, bankalar tarafından Libya Merkez Bankası'nın ihracattan sorumlu bölümlerine tedarik edilen miktarın ise 9 milyar dinar (1,8 milyar dolar) olduğunu bildirdi.
Raporda genel işlem hacminin 6,3 milyar dinar (1,3 milyar dolar) azaldığı ve banka şubelerinin kasalarında 2,7 milyar dinar (yarım milyar dolar) likidite ayırdığı ortaya konuldu. Merkez Bankası bunu geçen yıl likidite sağlamaya ilişkin planı için bir başarı olarak görüyor.

En büyük bütçe
Merkez Bankası Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti'nin (UBH) kendisine tahsis edilen 86 milyar Libya dinarı (18 milyar dolar) değerindeki tüm bütçeyi harcadığını belirtti. Bu, ülke tarihine bir hükümetin yaptığı en büyük harcama olarak geçti.
UBH tarafından yayınlanan resmi verilere göre geçen yılki harcama oranlarında, ülkenin 2012 yılında kaydettiği en yüksek harcama seviyesine kıyasla Abdulhamid ed-Dibeybe hükümetinin geçen yıl mart ayında göreve başladığı tarihten aralık ayına kadar yüzde 79'luk bir artış kaydedildi.
Hükümet tarafından yayınlanan veriler, 2012'de 68,5 milyar dinar (14 milyar dolar) hacmindeki harcamaya kıyasla 2021 yılı harcamalarının 86 milyar dinara çıktığını ortaya koyuyor.
Dibeybe hükümetinin harcama oranları, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve geçici hükümetler döneminde 38,5 milyar dinar (8 milyar dolar) harcama yapıldığı kaydedilen 2020 yılına oranla yüzde 103’lük bir artış gösterdi.

Hükümete yönelik geniş çaplı eleştiriler
Ülkenin mali ve ekonomik durumuna uygun olmadığı söylenen devlet harcamaları hacminde önemli bir artış olduğunu gösteren Merkez Bankası raporunda yer alan ayrıntılar, ekonomi ile ilgili ciddi endişelere yol açtı. Bazı analistler, hükümetin harcamaları genişletmek yerine minimuma indirecek bir kemer sıkma politikasıyla ülkenin mali ve ekonomik durumuyla ilgilenmesi gerektiğini savundu.
Bingazi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Profesör Atiyye el-Fayturi hükümet harcamaları hacmindeki bu denli artışın “bir gerekçesinin olamayacağını ve bundan istenseydi kaçınılabileceğini” söyledi. Fayturi “2020 ile 2021'de yapılan harcamalar arasında bir kıyaslama yapıldığında geçen yılın harcamalarının bir önceki yılın bütçesinin iki katından fazla olduğu anlaşıldı. Döviz kurunun değişmesinin ve devlet sektöründeki bazı çalışan grupların maaşlarının artırılmasının tesirini göz önünde bulundursak bile bu, harcamaların bu seviyeye çıkmasını etkilemez” ifadelerini kullandı.
Fayturi açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Raporun üçüncü bölümü yani Kalkınma Bölümü'ndeki harcama ayrıntıları, çeşitli projelere 17,4 milyar dinar (yaklaşık 3 milyar dolar) harcandığına işaret ediyor. Peki soru şu: Bunca paranın harcandığı bu projeler nerede? Bu kadar harcama yapılmasına rağmen tamamlanma aşamasındalar mı? Merkez Bankası, net ve öngörülü bir politika izlemesinden ötürü değil, petrol fiyatlarındaki artıştan dolayı devlet harcamalarındaki artışın yol açtığı zarardan kaçındı. Merkez Bankası'ndan yayınlanan raporda, ödemelerin dengesi stabilken genel bütçenin fazla verdiği veya petrol şirketlerinin borçlarının tahsil edilmesi durumunda fazla verebileceği anlaşılıyor. Tüm bunlar geçen yıl boyunca petrol fiyatlarının yükselmesinden ötürü oldu. Geçen yıl petrol fiyatları 72 ila 85 dolar arasında değişirken 2020 yılı boyunca fiyatlar bazen varil başına 30 doların altına düştü. Peki bir varil petrolün fiyatı 50 doların altına düşerse Libya'nın akıbeti ne olacak? Hükümetin ve Merkez Bankası’nın bu soruya cevap vermesini bekliyoruz.”

Beklenen zorluklar
Bu bağlamda ekonomistler, yeni yılda beklenen hükümet harcamaları hacminin daha da artmasının etkilerine ilişkin uyarılar yapıyorlar. Özellikle Libya devletinin gelir hacminin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan petrol fiyatlarında yeni bir düşüşe tanık olunması durumunda, beklenen bu artış ülkeyi iflasın eşiğine getirebilir.
Ekonomi analisti Abdulhamid el-Fadil konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Harcama hacminin 70 ila 75 milyar dinarı geçmeyeceği varsayılıyordu. Ancak harcama hacminin büyük olduğunu fark ettik. Bunun, yakın zamanda onaylanan maaş artışlarının bir sonucu olarak 2022'de 50 ila 55 milyar dinara ulaşması beklenen maaşlar ve geçen sene 17 milyar dinarı aşan kalkınma artışı gibi bazı konulardaki harcamalarda beklenen artışla birlikte birtakım olumsuz yansımaları olabilir. Yerel ve uluslararası raporlara göre geçici bir hükümet olmasına ve yolsuzluğun kol gezdiği bir ülke olmasına bakıldığında kalkınma için harcanan bu rakam çok fazla. Bu yüzden benzer koşullar ışığında bu miktarın kalkınmaya tahsis edilmesini büyük bir risk olarak görüyorum.”
Fadil açıklamasının devamında “Gelecek yılın bütçesi yaklaşık 100 milyar Libya dinarı (20,8 milyar dolar) hacminde. Tehlike geçtiğimiz yıllarda şahit olduğumuz gibi harcama hacmindeki artışın para arzında bir artışa yol açacak olmasında yatıyor. Bu durumda Merkez Bankası döviz kurunda yeni düzenlemeler yaparak dinarın değerini artırmak zorunda kalacak. Böylece geçen yıl olduğu gibi bu hamleleri kapsamlı bir ekonomik karışıklık izleyecek” ifadelerini kullandı.



Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi, anlaşma şartlarının yarattığı engeller ve ilerleme umutları arasında sıkışıp kaldı

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bulunan Halime es-Sadiye Okulu'na düzenlediği saldırının meydana getirdiği hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da altıncı gününe girdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, karmaşık müzakere sahnesini deşifre etti. Uzmanlara göre, görüşmelerin geleceğine dair süren belirsizliğe rağmen, Amerikan tarafının açık ve doğrudan baskıları sayesinde bir ‘çözülme’ ihtimali ağır basıyor. Bu süreçte, engelleyici şartların aşılması ve Hamas’a bazı güvencelerin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca, ABD ile İsrail arasında Gazze cephesinde bir sakinlik sağlanması konusunda mutabakat bulunuyor. Zira, Washington ile Tahran arasındaki mevcut görüşme hattı başarısız olursa, İran’a ikinci bir saldırı düzenlenmesi ihtimali değerlendiriliyor.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Diğer yandan Hamas yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘kötü niyetli’ tutumunu eleştirerek daha önce ‘saldırganlığın kalıcı olarak durdurulmasını, işgal ordusunun kapsamlı bir şekilde geri çekilmesini ve yardımların serbest akışını sağlayacak bir anlaşma karşılığında tüm esirlerin bir kerede serbest bırakılacağı kapsamlı bir takas anlaşmasına varmayı teklif ettiğini, ancak Netanyahu'nun o zaman bu teklifi reddederek kaçmaya ve daha fazla engel koymaya devam ettiğini’ vurguladı.

Bununla birlikte Hamas, hem Filistin hem de İsrail tarafındaki esirlerin serbest bırakılması karşılığında savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya yönelik müzakerelere ‘olumlu ve sorumlu’ yaklaşımını sürdürdüğünü ifade etti. Bu açıklama, Hamas'ın ‘devam eden ateşkes görüşmelerinde yardım akışının sağlanması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve kalıcı bir ateşkes için gerçek garantiler verilmesi de dâhil olmak üzere birçok önemli noktanın müzakere edildiğini’ belirtmesinden bir gün sonra geldi.

Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanlar için kurulan derme çatma bir kampta yıkılmış çadırları inceleyen Filistinlilere bakan bir kadın (AFP)

Bu, Hamas liderlerinden Basim Naim'in ‘Netanyahu'nun 22 aylık savaş ve kıtlıkta başaramadığını müzakere masasında da başaramayacağını’ vurguladığı basın açıklamalarıyla aynı zamana denk geldi.

Netanyahu'nun Gazze Şeridi ve İran dosyalarına değindiği Washington ziyaretinin ardından İsrail yeniden İran'ı vurma tehdidinden söz etmeye başladı. Savunma Bakanı Yisrael Katz perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail'in İran tarafından tehdit edilmesi halinde bu ülkeyi ‘daha büyük bir güçle’ vuracağını söyledi.

İsrail'in haziran ayında İran'a karşı 12 gün süren bir hava savaşı başlatması bölgede daha geniş çaplı bir çatışma korkusu yarattı. İki taraf, 23 Haziran'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından ilan edilen, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı.

İsrail ve Filistin konularında uzman Mısırlı siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, ateşkes müzakerelerinin engellerden ve ayrıntılara getirilen karartmadan, ABD'nin baskısı altında bir atılımın her iki tarafça da kabul edilmesine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Fehmi, Netanyahu'nun Washington ziyaretinde Gazze ve İran meselelerinin farklı görüşlere yol açacak şekilde ele alındığını, ancak Trump'ın Gazze'de anlaşmanın tamamlanması ve İsrail'in gerekirse İran'ı vurmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

Fehmi'ye göre bir atılım şansı, İsrail'in özellikle Mısır sınırına yakın Morag Koridoru’ndan kademeli olarak çekilmeyi kabul etmesiyle mümkün. Hamas, ABD yönetimiyle doğrudan iletişim kanalının devam etmesiyle bunu kabul edebilir. Bu da müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirecek, Netanyahu'nun Trump ile çatışmasını önleyecek ve İran'ı tekrar hedef alma isteklerini kabul etmesi karşılığında Gazze anlaşmasını uygulamasına olanak tanıyacaktır.

Filistinli siyasi analist Dr. Suheyl Diyab'a göre Hamas mümkün olduğunca çok şey teklif etti; ancak müzakereler Netanyahu'nun, ABD yönetiminin ve özellikle de İsrail içişlerinin krizleri nedeniyle tıkanmış durumda. Netanyahu, özellikle de kişisel çıkarları için herkesi manipüle etme girişimleri sona erdiğinden, kendisine sunulan senaryoları seçme konusunda halen büyük tereddütler yaşıyor.

Diyab, Netanyahu-Trump görüşmelerinin ayrıntıları henüz açıklanmadığı için Gazze ateşkes dosyasının İran dosyasının ayrıntılarıyla bağlantılı olduğunu göz ardı etmedi. Dünyanın ABD ve İran arasındaki anlaşma ya da anlaşmazlığın seyrini izlediği bu dönemde, bir atılım ve anlaşmanın teşvik edilmesi, İsrail ve Washington'un dikkat çekici bir şekilde yeniden zorladığı bir seçenek gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler (AFP)

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Fadivoll ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze Şeridi'ndeki son gelişmeler ile ateşkesin yeniden başlatılması ve bazı esir ve mahkûmların serbest bırakılmasına yönelik müzakerelerdeki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Abdulati, ‘Filistin halkının kanının akıtılması ve trajik insani durum ışığında Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması gerektiğini’ vurguladı.

Fehmi'ye göre Gazze anlaşması yaklaşıyor. “Birkaç gün içinde anlaşma nihai aşamasına girecek. Pazar ya da pazartesi günü ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un son rötuşları yapmak üzere bölgeye bir ziyaret gerçekleştireceğini görebiliriz” diyen Fehmi, ‘Washington'un bölgedeki çıkarlarını düşünerek ve Trump'ı izleyicileri önünde mahcup etmemek için anlaşmanın başarısız olmasına izin vermeyeceğini’ vurguladı.

Diyab, Netanyahu'nun Washington ziyaretinden sonra bir anlaşma istediğine ve Trump'a hayır diyemeyeceğine inanıyor. Dolayısıyla siyasi çıkarları çerçevesinde kendisine daha fazla zaman kazandırabilecek bir atılımla ya da özellikle farklılıklar ve ABD'nin baskıcı tutumu nedeniyle kendisini devirecek bir tökezleme ve patlamayla karşı karşıya.