ABD’nin dünyadaki askeri varlığının şekli değişecek mi?

Değişimin en belirgin faktörleri; rekabetin yoğunlaşması, teknolojik gelişme, iç ve dış muhalefet.

ABD, 1945’ten bu yana tüm dünyada en fazla askeri kuvvete sahip. (AFP)
ABD, 1945’ten bu yana tüm dünyada en fazla askeri kuvvete sahip. (AFP)
TT

ABD’nin dünyadaki askeri varlığının şekli değişecek mi?

ABD, 1945’ten bu yana tüm dünyada en fazla askeri kuvvete sahip. (AFP)
ABD, 1945’ten bu yana tüm dünyada en fazla askeri kuvvete sahip. (AFP)

Tarık eş-Şami
ABD askeri güçlerinin ülke dışına konuşlandırılması, Washington’ın en önemli stratejik dayanaklarından biri olarak sayılıyor. ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar dünyadaki en büyük aktif askeri varlığını sürdürerek rakipleri caydırmak ve mevcut uluslararası düzeni şekillendirmek de dahil dış politika hedeflerini ilerletmek için ‘güç yönetimine’ güveniyordu. Ancak ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) haftalar önce küresel durumu ve ordusunun varlığını ‘revize etmesiyle’ birlikte öyle görünüyor ki bazı yeni faktörler, Washington’ın tüm dünyadaki askeri varlığının şeklini ve boyutunu değiştirebilir. Peki, bu faktörler nelerdir ve ABD askeri etkisini küresel olarak değiştirebilirler mi? 

En büyük konuşlanma 
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre ABD, 1945’ten bu yana 16 milyondan 171 bin 477 askere düşen, dünya çapında en fazla konuşlanmış kuvveti elinde bulunduruyor. Bu kuvvetler, farklı ülke ve bölgelerde 600’den fazla askeri üs ve daha küçük noktalara yayılmış durumda.
ABD’li tarihçi Daniel Immerwahr’a göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 2 bin üs bulunuyordu. Yükselen imparatorlukların geçmişte yaptığı gibi bu kuvvetlerin konuşlandırılmasının amacı, Washington’ın çıkarlarını ve müttefiklerinin çıkarlarını korumak olarak kaldı. ABD, nüfuslu toprakları ilhak etmeyen ve ev sahibi ülkelerle anlaşma halinde sadece askeri noktaları tutan farklı bir model benimsedi.
ABD askeri konuşlandırmaları ve üsleri, müttefikleri güvence altına almayı, düşmanları caydırmayı, insani misyonları ve askeri eğitimi desteklemeyi amaçlıyor. Buralar ayrıca uyuşturucuyu önleme, terörle mücadele ve ortaya çıkan tehditlere ve krizlere yanıt verme de dahil olmak üzere farklı operasyonlar için bir komuta merkezi olarak hizmet veriyor.
Askeri konuşlandırmalar, küçük mevziilerden ‘35 binden fazla askeri ve sivil personele ev sahipliği yapan, Güney Kore’deki Camp Humphreys gibi’ tüm bölgelere kadar uzanıyor. Diğer alanların yanı sıra Türkiye ve Portekiz’de petrol ürünleri için eğitim sahaları ve depolama istasyonları ile Almanya ve Güney Kore’de de ABD ordusu golf sahaları bulunuyor.
ABD, ilk kalıcı yabancı askeri üssünü İspanya-ABD Savaşı’nın sonunda, 1898’de Küba’nın Guantanamo Körfezi’ne kurdu. Ancak İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte yardım anlaşmaları ve Almanya ve Japonya’nın askeri işgali yoluyla çekirdek ağını genişletti. Savaş için 16 milyondan fazla askeri seferber etti. Kanada, Fransa, Almanya, Japonya ve ABD’ye bağlı Guam Adası gibi bölgelerde askeri üsler kurmanın veya kiralamanın yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’daki çatışmalarda da 7,6 milyon asker konuşlandırdı. Savaşın ardından ülke dışındaki ABD’lilerin sayısı küresel olarak azaldı. Bununla birlikte ABD’nin Kuzey Kore, Vietnam, Irak ve Afganistan’daki çatışmalara ve savaşlara katılması, kuvvetlerinin Asya ve Ortadoğu’da hızlı ve önemli bir şekilde konuşlandırılmasına olanak tanıdı.

Güç yönetimi
ABD Kongresi Araştırma Birimi tarafından geçen eylül ayında yayınlanan bir rapora göre ABD, 1798’den bu yana resmi olarak 11 kez savaş ilan etti. Bunların arasında 1812 Büyük Britanya, 1846 Meksika, 1898 İspanya, 1917’de girdiği Birinci Dünya Savaşı ve 1941’de ise İkinci Dünya Savaşı da bulunuyor. ABD, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, 1991 Körfez Savaşı, 2003 Irak Savaşı ve teröre karşı mücadele de dahil olmak üzere birçok ilan edilmemiş savaşa da girdi. ABD Başkanı, Kore Savaşı hariç tüm bu çatışmalarda Kongre’den bir savaş ilanından daha az şekilde yetki aldı. ABD askerlerinin diğer bölgelerde konuşlandırılması, NATO veya Birleşmiş Milletler (BM) ile bağlantılı çok uluslu operasyonların bir parçasıydı.
ABD Stimson Center tarafından yapılan analitik bir araştırmaya göre ABD, 1991’den bu yana hayati ve stratejik çıkar elde etmek için baskı ve zorlama uygulamak amacıyla diğer ülkelere karşı 100’den fazla ‘askeri kullanımı vakası’ gerçekleştirdi. Araştırmaya göre ABD, bunu güç gösterileri, devriyeler, askeri manevralar ve tatbikatlar, hızlı tepki kuvveti konuşlandırmaları ve sınırlı kuvvet kullanımı yoluyla gerçekleştirdi.

Farklı bir ortam
Ancak uluslararası arena, onlarca yıl boyunca çarpıcı bir şekilde değişti. ABD’nin ekonomik kaygıları, savaşların ve askeri konuşlandırmaların yüksek maliyetleri nedeniyle arttı. Bu durum, bazı tarafları ‘ABD’nin şu an dünyada oynaması gereken rolü ve küresel güvenlik çıkarlarının ne olduğunu tartışmaya’ ve ardından Doğu Asya, Avrupa ve Ortadoğu’da kendisine yönelik belirli tehditlere odaklanmaya itti. ABD’nin müttefiklerine daha fazla güvenmesi ve toprakları içindeki askeri güçlere daha fazla güvenmesi de dahil, inceleme amacıyla bir dizi seçenek öne sürüldü.
ABD’nin küresel güvenlik çıkarlarına ulaşmada ‘yabancı askeri varlık’ rolü konusunda farklı görüşler var. Bazı taraflar, eğer bu varlık ‘Çin, Rusya, Kuzey Kore veya İran’ın oluşturduğu tehditleri caydırmada ve bunlara yanıt vermede’ önemli bir rol oynuyorsa, ABD’nin ülke dışındaki askeri varlığını azaltmanın anlamsız olduğuna inanıyor.
Washington, ABD’nin ülke dışındaki mevcut askeri varlığının olumsuz tarafları olduğunu kabul ediyor. Ancak ABD ordusunun 20 yıllık bir savaştan sonra, Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilmesine rağmen buna halen ihtiyaç olduğunu savunuyorlar. Bu durum, son yıllarda diğer birçok çatışma bölgesindeki askeri varlığın azalmasıyla aynı zamana denk geldi. Washington, Irak’taki kuvvetlerinin sayısını 2007’deki 170 bin kişiden 2021’de 2 bin 500’e ve Suriye’deki kuvvetlerinin sayısını 2018’deki bin 700 kişiden yaklaşık 900’e düşürdü.
Bu azaltmalar, ABD ordusunun dünya sahnesinden çekilmesi gibi görünse de Washington potansiyel olarak konuşlandırmasının kapsamını ve yerini değiştiriyor. Ancak denizaşırı varlığı önemini koruyor ve ABD ordusu, etkili bir küresel oyuncu olmaya devam ediyor.

Çoklu baskı
ABD’de 2022 yılı için 768 milyar dolara ulaşan savunma bütçesini düşürmeye yönelik iç baskılar, ülke dışındaki askeri konuşlandırma faaliyetlerinin azaltılmasını çekici bir hedef haline getirdi. Bazı ülkelerde mevcut ABD ordusuna karşı var olan muhalefet, üslerin bakım maliyetini artırıyor. ABD’nin küresel etkisini sürdürebilmesi için yurt dışındaki askeri varlığına karşı artan bu uluslararası ve iç baskılara uyum sağlaması gerekecektir. Dış taahhütlerinden kademeli olarak geri çekilmesi, kurduğu ittifakları ve uluslararası kuruluşları korumasını zorlaştıracaktır.

Değişken varlık
ABD, son 70 yıldır küresel bir askeri varlık sürdürürken yaklaşımı ise zamanla değişti. ABD askeri konuşlandırmaları yakın zamanlarda, özellikle Çin’in 2017 yılında Cibuti’de bir askeri üs kurmasının ardından Pekin’in Afrika’da artan etkisine karşı koymak için kullanıldı. Çin’in adımı, gelecekte Afrika’daki askeri nüfuzunu artırmaya çalışabileceğini gösteriyor.
Afrika’daki ABD askeri varlığını 2001 ve 2021 yılları arasında karşılaştırırsak birçok Afrika ülkesi, ABD kuvvetlerinin varlığını memnuniyetle karşıladı. ABD 2007 yılında, merkezi Almanya’da bulunan Afrika Askeri Komutanlığı’nı (AFRICOM) kurdu. AFRICOM, özellikle de Kıta’daki tüm ülkelerle olan operasyonlardan ve ilişkilerden sorumlu. ABD, Kıta genelinde çok sayıda küçük kuvvet konuşlandırmasını sürdürdü. Birçok özel harekât birimi, terörle mücadele operasyonlarına ve askeri eğitime odaklandı.

ABD varlığını azaltmak
Biden yönetimi, planlanan geri çekilmeyi durdurarak, Almanya’daki ABD kuvvetlerinin sayısını azaltmaya çalışan eski Başkan Donald Trump’ın politikasını değiştirse de yönetim, ABD’nin ülke dışındaki askeri varlığını düzenleme yollarını araştırmaya devam ediyor. Her iki yönetimin de ülke dışındaki asker sayısını azaltma tercihi, devam eden konuşlandırmaların siyasi ve mali maliyetlerini yansıtıyor.
Beyaz Saray’ın bunu istemesinin bir diğer nedeni de ABD’nin savaşta yeni teknolojileri ve insanlar yerine insansız hava araçları (drone) gibi sınırlı askeri operasyonları kullanma yeteneğinin artmasından kaynaklanıyor. Bu da ABD’li politika yapıcıların daha büyük denizaşırı askeri üsleri koruma fikrinden uzaklaşmasına yol açıyor. ABD, Almanya’daki Ramstein Hava Üssü gibi (Savunma Bakanlığı’nın 12,6 milyar dolar olarak tahmin ettiği) devasa bir kompleks yerine, Nijer Hava Üssü 201 gibi drone operasyonları için küçük mevziiler inşa etmek amacıyla 100 milyon dolardan fazla harcama yapabilir.
Bununla birlikte ABD, bölgesel siyaseti etkilemeye devam etmek ve ordusunu rakip güçlere karşı caydırıcı bir güç olarak kullanmak istiyorsa bu noktada teknolojinin tek başına yeterli olması pek de olası değil.

Dikkatli hareket
ABD, diğer ülkeleri savunarak nüfuz kazanıyor. Ancak bu kazanımı, ABD kuvvetlerine ev sahipliği yapan ülkelere çeşitli yükler getiriyor. Konuşlanma faaliyetleri gürültü kirliliğine, uzun vadeli çevresel hasara ve suç potansiyelinin artmasına neden olabilir. Ayrıca ABD emperyalizmi ve militarizmi hakkında daha geniş söylemleri körükleyebilir. Bu durum, geçmişte ulusal hareketlerin Güney Kore ve Japonya’daki ABD üslerini kaldırmasına neden oldu. Bu nedenle artan dış rekabet ve iç siyasi baskıların, ABD kuvvetlerine ev sahipliği yapan ülkelerle yeni ve mevcut ilişkiler kurulma fırsatlarını azaltması muhtemel görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
TT

Güney Afrika’da silahlı saldırı: 10 ölü, 10 yaralı

Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)
Johannesburg kent merkezinde 18 Aralık 2025 tarihli polis baskınından bir kare (AFP)

Güney Afrika polisi, Johannesburg yakınlarında düzenlenen silahlı saldırıda 10 kişinin öldüğünü, 10 kişinin ise yaralandığını açıkladı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre olay, Johannesburg’un 40 kilometre batısındaki Bekkersdal kentinde, ruhsatlı bir barın bulunduğu caddede meydana geldi. Saldırının nedenine dair herhangi bilgi açıklanmadı. Polis sözcüsü AFP’ye yaptığı açıklamada, saldırganların kimlikleriyle ilgili henüz “ayrıntılı bilgi” bulunmadığını söyledi.

Reuters haberine göre polis, saldırıda yaklaşık 12 kişinin yer aldığı bilgisini verdi. Saldırganların beyaz bir minibüs ve gri bir sedanla olay yerine gelip bara ateş açtığı, ardından kaçarken etrafa gelişigüzel ateş ettikleri bildirildi. Yetkililer, saldırı nedeninin soruşturmayla ortaya çıkacağını duyurdu.

Güney Afrika’da suç oranları yüksek ve organize suç örgütlerinin etkisi dikkat çekiyor. Ülkede bireyler, kişisel güvenlik amacıyla ruhsatlı silah taşıyabiliyor ancak yasa dışı silahların dolaşımı da ciddi bir sorun oluşturuyor.

6 Aralık’ta da Pretoria’da bir işçilerin kaldığı bir eve düzenlenen silahlı baskında, aralarında üç yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu 11 kişi öldürülmüştü. Söz konusu evde yine bir bar bulunuyordu.

Ülkede silahlı şiddet oranı son derece yüksek. Polis verilerine göre, Nisan ile Eylül ayları arasında her gün ortalama 63 kişi silahlı saldırılarda hayatını kaybediyor.


Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
TT

Tayvan, ada çevresinde 7 askeri uçak ve 8 Çin gemisi tespit etti

Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)
Tayvan çevresinde icra edilen askeri tatbikatlarda, Shandong uçak gemisinden kalkışa hazırlanan Çin savaş uçağı (Arşiv – AP)

Tayvan Savunma Bakanlığı, son 24 saatte Çin’in ait yedi askeri uçak ve sekiz geminin ada çevresinde görüldüğünü duyurdu.

Bakanlığın açıklamasına göre, tespit edilen uçaklardan beşi Tayvan Boğazı’ndaki orta hattı geçerek ülkenin kuzey ve güneybatı Hava Savunma Tanımlama Bölgesi’ne girdi. Şarku’l Avsat’ın Taiwan News’ten aktardığı habere göre Tayvan ordusu bu hareketliliğe karşı deniz ve hava unsurlarını görevlendirerek sahil füze sistemleri de bölgede hazır konuma getirildi.

Tayvan, bu ay şu ana kadar Çin ordusuna ait uçakları 235, gemileri ise 148 kez tespit etti. Çin, Eylül 2020’den bu yana Tayvan çevresindeki askeri uçak ve gemi faaliyetlerini kademeli şekilde artırarak gri bölge taktiklerini yoğunlaştırmış durumda.

Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), gri bölge taktiklerini, “Bir devletin doğrudan ve yoğun güç kullanımına başvurmadan güvenlik hedeflerine ulaşmasını amaçlayan çaba veya çabalar bütünü” olarak tanımlıyor.


Avustralya Başbakanı Albanese’den Bondi saldırısının ardından güvenlik alarmı

Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
TT

Avustralya Başbakanı Albanese’den Bondi saldırısının ardından güvenlik alarmı

Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, geçen hafta Sydney’in Bondi sahilinde Yahudi bir bayram kutlaması sırasında meydana gelen ve 15 kişinin ölümüne, çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan saldırının ardından, ülkenin güvenlik mimarisinin yeniden değerlendirileceğini duyurdu. Albanese, emniyet ve istihbarat birimlerinin yetkilerinden işbirliği düzenlerine kadar tüm unsurlarının kapsamlı bir incelemeden geçirileceğini söyledi.

Albanese, bugün yaptığı açıklamada, eski Avustralya istihbarat örgütü başkanlarından birinin yöneteceği incelemenin; federal polis ve istihbarat birimlerinin “Avustralyalıların güvenliğini sağlamak için gerekli yetkilere, yapılara, prosedürlere ve işbirliği düzenlemelerine sahip olup olmadığını” değerlendireceğini söyledi.

Saldırı sonrasında, silah ruhsatı değerlendirme süreçleri ile kurumlar arası bilgi paylaşımında ciddi açıkların bulunduğu ortaya çıkmıştı.

fvg
Bondi Pavilion’da güvenlik birimleri, 14 Aralık’taki saldırının kurbanları ve yaralılarını anmak için düzenlenecek tören öncesi konukları aramadan geçiriyor (AP)

Başbakan Albanese, açıklamasında, “Geçen pazar günü DEAŞ’tan ilham alınarak gerçekleştirilen vahşi eylem, ülkemizdeki güvenlik ortamının hızla değiştiğini gösteriyor. Güvenlik kurumlarımızın, bu duruma en güçlü şekilde yanıt verebilecek kapasitede olması gerekiyor” dedi.

İncelemenin Nisan ayı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Albanese ayrıca bugün Sydney ve Melbourne’de düzenlenen göçmen karşıtı yürüyüşleri kınadı. Başbakan, “Geçen pazar günü yaşanan antisemitik terör saldırısının ardından toplumu bölmeyi amaçlayan bu yürüyüşlere ülkemizde yer yok. Yapılmamalı ve katılım sağlanmamalıdır” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre öğle saatlerinde Sydney’deki yürüyüşte yaklaşık 50 kişinin bulunduğu görüldü.

Albanese, güvenlik incelemesinin; federal güvenlik ve istihbarat kurumlarının halkı korumak için gerekli yetki ve kapasitelere sahip olup olmadığını ortaya koyacağını belirterek, raporun Nisan ayında kamuoyuna açıklanacağını kaydetti.

Bugün, Sydney’in ünlü Bondi sahilinde iki saldırganın kalabalığa ateş açarak 15 kişiyi öldürdüğü ve onlarca kişiyi yaraladığı saldırının üzerinden bir hafta geçti.