Yeni araştırmaya göre istilacı türler "otostopla" Antarktika'ya gidiyor

Araştırma gemilerinin Antarktika limanlarında turizm gemilerinden daha uzun süre kaldıkları tespit edildi. Balıkçılık ve tedarik gemileri ise daha da uzun kalıyordu (Lloyd Peck)
Araştırma gemilerinin Antarktika limanlarında turizm gemilerinden daha uzun süre kaldıkları tespit edildi. Balıkçılık ve tedarik gemileri ise daha da uzun kalıyordu (Lloyd Peck)
TT

Yeni araştırmaya göre istilacı türler "otostopla" Antarktika'ya gidiyor

Araştırma gemilerinin Antarktika limanlarında turizm gemilerinden daha uzun süre kaldıkları tespit edildi. Balıkçılık ve tedarik gemileri ise daha da uzun kalıyordu (Lloyd Peck)
Araştırma gemilerinin Antarktika limanlarında turizm gemilerinden daha uzun süre kaldıkları tespit edildi. Balıkçılık ve tedarik gemileri ise daha da uzun kalıyordu (Lloyd Peck)

Yeni bir çalışma, Antarktika'nın bozulmamış yaban hayatının ve kırılgan ekosisteminin, gemi kaynaklı insan faaliyetleri aracılığıyla otostop yolculuğu yapan istilacı türlerden olumsuz etkilenebileceğini ortaya koydu.
Britanya Antarktika Araştırması (British Antarctic Survey) ve Cambridge Üniversitesi'nden araştırmacılar balıkçılık, turizm, araştırma ve tedarikle ilgili gemi hareketlerinin Antarktika kıtasını insan etkisine maruz bıraktığını tespit etti.
Dünya genelinde Antarktika'yla bağlantılı yaklaşık bin 500 liman var. Bilim insanlarına göre gemiler, kırılgan ve izole Antarktika bölgesine girdiğinde, bunların gövdesine yapışabilen, ekosisteme ve bölgenin doğal sakinlerine tehdit oluşturabilen diğer deniz türlerini de genellikle beraberinde getiriyor.
Midye, yengeç ve sülükayaklılar gibi gemi gövdelerine kolayca tutunan canlılar özellikle endişe kaynağı.
Çalışmanın baş araştırmacısı, Cambridge Üniversitesi'nden Arlie McCarthy, BBC News'e yaptığı açıklamada, "Bu gemiler tüm dünyayı dolaşıyor" dedi. "Bu da, hemen hemen her yerin istilacı türler için potansiyel bir kaynak olabileceği anlamına geliyor" ve yerli olmayan bu türler "bir ekosistemi bütünüyle değiştirebilir".
McCarthy, "Bunlar bütünüyle yeni habitatlar yaratarak, bu muhteşem Antarktika hayvanlarının yaşamak üzere kendi yerlerini bulmasını zorlaştırabilir" diye ekledi.
Cambridge Üniversitesi'nden Profesör David Aldridge, "Antarktika'nın yerli türleri son 15-30 milyon yıldır izole olduğu için" gibi bölgenin bu tür deniz istilalarından korunması gerektiğini belirtti.
Araştırma ayrıca, insanların gemi kaynaklı aktivitelerinin tamamı arasında turizmin, (bölge düzenlemeye tabii olmasına rağmen) Antarktika'ya yapılan ziyaretlerin yüzde 67'sini teşkil ettiğini ortaya koydu. Bunu yüzde 21 ile araştırma ve yüzde 7 ile balıkçılık izledi.
Uluslararası Antarktika Tur Operatörleri Birliği'nden (Association of Antarctic Tour Operators) alınan veriler, 2009 ve 2020 arasında Antarktika bölgelerini 70 binden fazla turistin ziyaret ettiğini gösteriyor.
McCarthy, "Bu gemiler nereye giderse gitsin, atıkların kazara serbest bırakılması, kirlilik, yaban hayvanlarıyla çarpışmalar veya gürültünün verdiği rahatsızlık gibi çevre üzerinde başka türden insan etkileri de görüyoruz" dedi.
Araştırmacılar, "iklim değişikliği nedeniyle okyanus sıcaklıkları artmayı sürdürdükçe" daha da önemli bir hal alan Antarktika ekosisteminin korunması için gelişmiş biyogüvenlik protokollerinin düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Britanya Antarktika Araştırması'ndan Profesör Lloyd Peck, "Her şeyi olduğu haliyle bırakırsak bir şeylerin yaşanacağını biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Independent Türkçe



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging