Uluslararası örgütler, Libya’da göçmenlere kötü muameleyi kınadı

Libya sahil güvenliği, daha önce düzenlenen bir operasyonda 191 göçmeni boğulmaktan kurtardı (Libya Donanması)
Libya sahil güvenliği, daha önce düzenlenen bir operasyonda 191 göçmeni boğulmaktan kurtardı (Libya Donanması)
TT

Uluslararası örgütler, Libya’da göçmenlere kötü muameleyi kınadı

Libya sahil güvenliği, daha önce düzenlenen bir operasyonda 191 göçmeni boğulmaktan kurtardı (Libya Donanması)
Libya sahil güvenliği, daha önce düzenlenen bir operasyonda 191 göçmeni boğulmaktan kurtardı (Libya Donanması)

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Libya’daki düzensiz göçmenlerin çoğunluğunun, sağlık hizmetleri eksikliğinden şikayetçi olduğunu belirtirken, Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü, başkent Trablus’ta bir sokakta başka bir ülkeye yerleştirilmelerini talep ederek düzenledikleri barışçıl bir gösteri sırasında tutuklanan 600 göçmenin içinde bulunduğu trajik koşullarından bahsetti.
Uluslararası Göç Örgütü yayınladığı son raporda, Libya şehirlerinde 620 binden fazla düzensiz göçmenin yaşadığını açıkladı. Örgüt’e bağlı bir ekibin görüştüğü göçmenlerin dörtte üçünden fazlasının, acil servislerde dahil olmak üzere sağlık hizmetlerine erişimlerinin sınırlı veya hiç olmadığını söylediği aktarıldı.
Örgüt, göçmenlerin yüzde 78’inin, sağlık hizmetlerine sınırlı veya hiç erişimi olmadığını, yüzde 84’ü için ise sağlık hizmetlerine erişiminin önündeki en büyük engelin tedavi masraflarını karşılayamamaları olduğunu belirtti.
Batı Libya’daki sahil güvenliği devriyeleri, Avrupa’ya ulaşmak amacıyla yasadışı bir göçle Akdeniz üzerinden kaçan yüzlerce göçmeni genellikle geri getirmeyi başarıyor. Göçmenler daha sonra yetkililere teslim ediliyor ve göçmenlere özel gözaltı merkezlerine aktarılıyor. Uluslararası kuruluşlar söz konusu göçmen merkezlerinde insan yaşamına uygun en temel ihtiyaçların bile eksik olduğunu belirtiyor.
Diğer yandan, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün Libya Misyonu Başkanı Gabriel Ganshi, güvenlik güçlerinin barışçıl bir şekilde koruma ve ülkeden tahliye edilme talebinde bulunarak gösteri yapan sığınmacı, mülteci ve göçmenlerden 600 kişiyi, tutukladığını söyledi.
Tutuklanan göçmenler aylardır Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Trablus’taki eski ofisinin önünde oturma eylemi yapıyorlardı. Ancak güvenlik güçleri 10 Ocak’ta bir baskın düzenleyerek onları tutukladı. Libya’daki Norveç Mülteci Konseyi Direktörü Dax Roque, Aralık ayından bu yana kapalı olan UNHCR merkezinin önünde göçmenlere yapılan müdahaleyi “Merkezin önündeki göçmenlerin eylemleri sırasında kullandığı çadırların yakıldığı bir şiddet olayı” olarak tanımladı.
Libya’daki Sınır Tanımayan Doktorlar heyeti dün yayınladığı raporda, yüzlerce göçmen, mülteci ve sığınmacının aşırı kalabalık hapishanelerde tutulduğu ve temel yaşam şartlarından yoksun kaldıkları açıklandı. Gabriel Ganshi Sınır Tanımayan Doktorlar ekiplerinin tutuklulara sağlık hizmetleri ve psikolojik yardım sunmak için Ayn Zara mülteci merkezine haftalık düzenledikleri ziyaretlerde, bıçak yarası, darp izi veya morlukları olan hastaları tedavi ettiklerini vurguladı.
Ekipler aynı zamanda, baskınlarda darp gören, istismara uğrayan ve çocuklarından ayrılan göçmenlere yardım ediyorlar.
Amsterdam’da Sınır Tanımayan Doktorlar Operasyon Yönetimi’nde Operasyon Direktörü olan Ellen van der Velden, şu anda Libya’da bulunan tüm düzensiz göçmenlerin gözaltına alındığı göz önüne alındığında, bu olayın sadece, göçmenlerin keyfi tutuklamalara maruz bırakıldığı gerçeğini yansıtmakla kalmayıp, göçmenlerin koruma ve güvenliği sağlama suçlamasıyla tutuklanmalarını ve nasıl insancıl hukuka aykırı bir şekilde tutulduklarını da gösterdiğini belirtti.
Ellen van der Velden, Libyalı yetkililere kitlesel tutuklamaları durdurma ve insani onurlarını etkilemeyen gözaltı alternatifleri bulma çağrısında bulundu.
Sınır Tanımayan Doktorlar, geçtiğimiz 12 ayda Ayn Zara’daki merkezine doktor ve sağlık ekipleri gönderdiğini, merkezde tutulan göçmen, mülteci ve sığınmacılara temel sağlık yardımı, psikolojik danışmanlık ve insani hizmetler yardımlar sunulduğunu söylüyor. Ayrıca, 10 Ocak’ta 68 tutukluya tedavi sağlandığını, hastalardan 7’sinin daha ileri tedavi için hastaneye sevk edildiğini ve 190 hasta için psikoloji seansları düzenlendiği açıklandı.



Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.


Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Sudan'daki Sumud İttifakı’nın siyasi ve sivil güçleri, Sudan'daki savaşı sona erdirmek ve İslamcıların rejimini siyaset sahnesinden kalıcı olarak silmek için dün Kenya'nın başkenti Nairobi'de Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/A) ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile ortak bir ‘İlkeler Bildirgesi’ imzaladı. Savaşa karşı çıkan Sudanlı tarafların çoğunluğunu bir araya getiren bu ilk yakınlaşma aylar süren istişarelerin ve görüşmelerin ardından gerçekleşti.

Savaşın derhal sona erdirilmesinin ‘ulusal öncelik olduğu’ vurgulanan bildirgede, savaşan taraflar olan Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçtiğimiz ağustos ayında Uluslararası Dörtlü (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından önerilen yol haritasına uymaları için daha fazla baskı uygulanmasının önemine işaret edildi.

İlkeler Bildirgesi’nde savaşan taraflara önerilen üç aylık insani ateşkesin hızla uygulanması, koşulsuz olarak derhal ateşkesin sağlanması ve bunun kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çalışılması çağrısı yer aldı.