İranlı milisler Şam kırsalındaki hava savunma bölgesini güçlendiriyor

İran’a bağlı milisler ve Hizbullah unsurları Suriye’deki faaliyetlerini sürdürüyor. (Reuters)
İran’a bağlı milisler ve Hizbullah unsurları Suriye’deki faaliyetlerini sürdürüyor. (Reuters)
TT

İranlı milisler Şam kırsalındaki hava savunma bölgesini güçlendiriyor

İran’a bağlı milisler ve Hizbullah unsurları Suriye’deki faaliyetlerini sürdürüyor. (Reuters)
İran’a bağlı milisler ve Hizbullah unsurları Suriye’deki faaliyetlerini sürdürüyor. (Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün Suriye uyruklu olmayan İran yanlısı milislerin Şam’ın Doğu Guta kentindeki Deyr el-Asafir ve Bezine bölgeleri arasında bulunan çiftliklerden birine yerleştirildiğini bildirdi.
SOHR tarafından yapılan açıklamada, İranlı milislerin çiftliği toprak höyüklerle ve prefabrik odalarla donatmak ve güçlendirmek için haftalar hatta aylardır çalıştığını belirtti. Ayrıca ‘demir levhalar’ ve bazı ağaçlar getirerek hareketlerinin keşif uçakları tarafından algılanmaması için çiftliğe yerleştirdiklerine dikkat çekildi.
Açıklamaya göre buna ek olarak rejimin 2016 yılının mayıs ayında Doğu Guta'nın güney kesiminin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, daha önce Dördüncü Tümen'in karargahı olan çiftliğin çevresinde bazı kontrol noktaları da konuşlandırıldı.
SOHR, bölgedeki çiftçilerin, Irak lehçesi konuşan ve Arapça bilmeyen unsurların, günlük olarak İranlı milislerin konuşlandığı çiftliğin çevresinde dolaştığını söylediklerini aktardı.
SOHR’un elde ettiği bilgilere göre İranlı milisler uydu görüntüleme ve keşif uçaklarından kaçınmak için kazı alanını ağaçlarla kamufle etmenin yanı sıra Şam kırsal vilayetinde Doğu Guta kırsalında el-Uteybe Gölü'nün kuzeyindeki ‘22. Hava Savunma Tugayı’ karargahı içerisinde tüneller ve mahzenler kazarak bölgeyi büyük ölçüde korunaklı hale getirdi.
SOHR, 2 Ocak'ta, Lübnan Hizbullahı’nın, rejim güçlerinin daha önce keşif uçaklarının kullanım eğitimi ve ‘Hava Kuvvetleri İstihbarat’ unsurlarına atış talimi yaptırmak için götürdüğü eski bir askeri üssü genişletmeye başladığını belirtti. Söz konusu üs başkentin güneyindeki Seyyide Zeyneb bölgesinin yakınındaki Hirbet el-Verd kasabası yakınlarında bulunan bir alanda yer alıyor. Hizbullah, 2015 yılından bu yana söz konusu bölgede konuşlanmış durumda.
SOHR kaynaklarına göre Lübnan Hizbullahı geçtiğimiz günlerde uzmanların ve bağlantılı unsurların konuşlandığı üssün içinde ‘bloklar ve mahzenler’ kazmaya başladı. Buna ek olarak Hizbullah’ı kısa süre önce İran yapımı insansız hava araçlarını İsrail tarafından hedef alınma korkusuyla daha önce kazdığı ‘bloklar ve mahzenlerde’ sakladı. Söz konusu unsurlar ayrıca, tüm hızıyla devam eden kazıları videoya almalarından endişe duydukları için üssün yakınındaki arazilerine uğrayan köylüleri de bölgeden uzaklaştırdı.
SOHR’un elde ettiği bilgilere göre Humus kırsalındaki T-4 Üssü’nde bulunan silah, mühimmat ve insansız hava aracı üretimi için parça sevkiyatlarının Şam'ın batı kırsalındaki Dimas Askeri Havaalanı’na ulaştı. Dimas havaalanı son dönemde neredeyse tamamen İran ve milislerinin kontrolüne girdi. İran'ın Suriye-Lübnan sınırına yakın bölgeye getirdiği stratejik silahları depolamak için havalimanı içinde ve çevresinde bodrum katları ve blokajlar için de kazılar sürüyor. Suriye Gözlemevi kaynakları, Dimas havaalanında İran Devrim Muhafızları'ndan ve İran'da eğitim görmüş Lübnan Hizbullahı’ndan uzmanların bulunduğunu belirtti.
SOHR, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) İran ve milislerini Suriye topraklarından çıkarmak için ciddi çalışma çağrısını yineledi. Sadece bu da değil, Gözlemevi, Suriye halkının öldürülmesi ve İranlı milislerin elinden alınmasına karışan herkesin cezalandırılması için adil uluslararası mahkemelere getirilmesi gereğini vurguluyor.



Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.


Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Lazkiye'deki iç güvenlik güçleri, Suriye’deki devrimin başlangıcında savunmasız Suriye halkına karşı varil bombalarının kullanılmasını öneren eski rejimin askeri komitesinin üyesi olan Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’yi tutukladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Albay Abdulaziz el-Ahmed, Haffah bölgesindeki İç Güvenlik Müdürlüğü birimlerinin Terörle Mücadele Şubesi ile iş birliği içinde özel bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiğini söylediğini ve birkaç gün süren dikkatli izleme ve takip sonucunda, Lazkiye kırsalındaki Lukmani köyünden pilot Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’nin tutuklandığını aktardı.

Albay Ahmed, Miyase'nin askeri rütbelerde yükseldiğini, teğmen pilot rütbesiyle mezun olduğunu ve 1982 yılında Hama Askeri Havaalanı’nda çalıştığını belirtti. Suriye devriminin başlangıcında Taftanaz Askeri Havaalanı'ndaki 63. Tugay'ın komutanlığına atanan Miyase, İdlib kırsalındaki Mestuma’daki hava ve kara harekât odalarıyla birlikte hedefleri belirlemekle görevlendirildi, böylece tüm bu noktalar daha sonra helikopterler tarafından hedef alınabilecekti.

Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)

Miyase, ön soruşturmalar sırasında, devrimin başlangıcında varil bombalarının kullanılmasını öneren askeri komitenin üyesi olduğunu itiraf etti. Ayrıca, çeşitli illerde varil bombaları ve deniz mayınlarıyla hedef alınacak yerlerin belirlenmesinden de sorumluydu.

Lazkiye iç güvenlik komutanı, masumların kanıyla lekelenmiş her suçluyu adalete teslim etmek ve yasalar uyarınca hesap vermelerini sağlamak için her türlü çabayı göstereceğine dair taahhüdünü teyit etti.

Bu operasyon, İçişleri Bakanlığı ve ilgili makamların, geçiş dönemi adaletinin uygulanması, mağdurların ve ailelerinin haklarının güvence altına alınması ve hiçbir suçlunun hesap vermekten kaçmaması ilkeleri temelinde, Suriye halkına karşı işlenen suçlara ve ihlallere karışan eski rejimin simalarının peşine düşme ve hesap sorma çabaları çerçevesinde gerçekleşti.