Libya Anayasa Heyeti İrtibat Komitesi ‘anayasal süreci’ sonlandırmak istiyor

Geçiş otoritesi ‘ulusal uzlaşıyı’ aktifleştirme arayışı içinde.

Abdulhamid Dibeybe’nin Amazighlerin yılbaşı kutlamalarına katılımı sırasında (Başbakanlık Medya Ofisi)
Abdulhamid Dibeybe’nin Amazighlerin yılbaşı kutlamalarına katılımı sırasında (Başbakanlık Medya Ofisi)
TT

Libya Anayasa Heyeti İrtibat Komitesi ‘anayasal süreci’ sonlandırmak istiyor

Abdulhamid Dibeybe’nin Amazighlerin yılbaşı kutlamalarına katılımı sırasında (Başbakanlık Medya Ofisi)
Abdulhamid Dibeybe’nin Amazighlerin yılbaşı kutlamalarına katılımı sırasında (Başbakanlık Medya Ofisi)

Libya Anayasa Taslağı Yazımından Sorumlu Kurucu Heyeti İrtibat Komitesi, Barolar Birliği Kamusal Özgürlükler ve İnsan Hakları Komitesi ile anayasal sürecin sonlandırılması hususunda anlaşmaya vardığını ilan etti.
İrtibat Komitesi, Özgürlükler Komitesi ile dün gerçekleştirdiği görüşmeden sonra yaptığı basın açıklamasında, “Anayasal sürecin sonlandırılması iki yoldan birinden geçmeli: Birincisi anayasa taslağının referanduma sunulması. İkincisi ise cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçim yasalarının oluşturulmasında geçici bir anayasa olarak taslağın esas alınması” ifadelerini kullandı.
2014 yılında üyeleri seçilen Libya Anayasa Taslağı Yazımından Sorumlu Kurucu Heyet’in görev süresi 2017 yılında sona erdi. Heyet hazırladığı taslağı referanduma sunmak üzere Temsilciler Meclisi’ne teslim etti. Ancak bugüne kadar böyle bir adım atılmadı. Libya, 1969 yılında Albay Muammer el-Kaddafi’nin Libya Krallığı’na ait Anayasa’yı yürürlükten kaldırmasından bu yana ülkedeki siyasi hayatı düzenleyecek sürekli bir anayasadan mahrum. Nitekim Kaddafi söz konusu adımdan sonra başka bir anayasa kabul etmedi. Libya, Kaddafi rejimine son verilmesinden bu yana 2011 yılında Ulusal Geçiş Konseyi’nin kabul ettiği Geçici Anayasa Bildirisi’ne göre yönetiliyor.
Libya geçiş yönetimi Milli Güvenlik Konseyi’ni aktifleştirme niyetinde olduğunu ilan etti. Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamada, Konsey Başkanı Muhammed el-Menfi ve Yardımcısı’nın önceki gün Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı ile bir araya geldiği bildirildi. Açıklamada, Devlet Yüksek Konseyi ile hükümet bakanlarının hazır bulunduğu toplantıda egemenlik ve önemli bazı meselelere çözüm bulmaya katkı sağlayacak Milli Güvenlik Konseyi’nin aktifleştirilmesi konusunun ele alındığı kaydedildi.
Açıklamaya göre, Trablus’taki güvenlik durumu ve başkentteki güvenlik istikrarının karşılaştığı her türlü zorluğun üstesinden gelinmesi gerektiği vurgulanan toplantıda ayrıca hükümetin bu yılla ilgili planları ve bazı belediyelerin sorunlarına çözüm olacak elektrik, yol ve altyapı gibi hayata geçirilmesi beklenen en önemli proje ve programlar görüşüldü.
Temsilciler Meclisi, 2007 yılında merhum Muammer Kaddafi döneminde çıkarılan yasa doğrultusunda Ulusal Güvenlik Konseyi’nin adını ‘Milli Güvenlik Konseyi’ olarak değiştirdi. Üyeleri başbakan ve kabine bakanlarından oluşan Konseyin Danışmanı İbrahim Buşnaf, Başbakan’ın İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Yardımcısı görevini yürütüyor.
Temsilciler Meclisi’nden 15 milletvekili Meclis Başkanlığı’ndan bir sonraki oturumun gündemine yeni başbakan seçimi maddesinin eklenmesini talep etti. Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Yüksek Mahkeme Başkanı Muhammed el-Hafi’ye gönderdiği mektupta, Meclisin çıkardığı 11 Sayılı Yargı Sisteminde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a “mektup yoluyla dokunulmasının, iptal edilmesinin veya değiştirilmesinin doğru olmayacağını” söyledi.

Dibeybe, ‘İsrail hükümeti yetkilileriyle görüştüğü’ iddiasını yalanladı
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe, bir televizyon kanalı tarafından ortaya atılan ‘İsrail hükümeti yetkilileriyle görüştüğü’ iddiasını yalanladı. Dibeybe, hükümet tarafından yapılan açıklamada, “Bu olmadı ve gelecekte de olmayacak. Filistin davasıyla ilgili tavrımız sabit ve açıktır” dedi.
Libya’nın Amman Büyükelçisi Abdulbasit el-Bedri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, bu bilgilerin yalan olduğunu belirterek daha fazla detay vermeyi reddetti. Hükümet Sözcüsü Muhammed Hamude, kısa açıklamasında, bir haber kanalı tarafından dolaşıma koyulan ve Dibeybe’nin Ürdün’de İsrailli yetkililerle görüştüğünü ifade eden haberlerin “doğru olmadığını” belirtti.
Dibeybe bir hükümet heyetinin başında dün Nalut kentinde düzenlenen Amazigh Yılbaşı Kutlamaları’na katıldı. Dibeybe, burada yaptığı konuşmada, “Libya savaşlar olmadan tek bir halk olacak” dedi. Hükümetin müzakere ilkelerini belirlemek ve herhangi bir ayrım olmaksızın ülke evlatlarının çabalarını birleştirmek için çabaladığını söyleyen Dibeybe, Nalut kenti belediyesini destekleme ve kentin altyapısını iyileştirme sözü verdi.
Nalut Belediye Başkanı, hükümetten belediyenin karşılaştığı sorunların çözümü için “cesur” kararlar almasını talep etti. Nalut kentinin Libya Devleti Ulusal Güvenliğinin ilk savunma hattı olduğunu söyleyen Başkan, kent sakinlerinin, halkın tükenmiş vaziyetteki siyasi yapılara son verme arzusunu temsil eden özgür ve adil seçimler yoluyla sivil bir devletin kurulmasına imkan sağlayacak uzlaşmacı bir anayasa çerçevesinin oluşturulması yolundaki çalışmaları hızlandırmaya çağırdığını söyledi.
Öte yandan ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, Manhattan’daki Başsavcılık Bürosu ile ABD Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) Libya’nin antik kenti Kirene’ye ait bir antika bir büstü başarılı bir şekilde iade etmesinden övgüyle söz etti. Norland, bunun Libya’nın ve yasalar ile egemenliğinin uygulanmasının zaferi olduğunu söyledi.
Norland, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Departmanı’nın büstle ilgili verdiği bilgileri aktardı. Buna göre MÖ 4. yüzyıla tarihlenen “Örtülü Bir Kadının Başı” isimli Helenistik dönemde yaşayan genç bir kadının heykeli olan arkeolojik şaheser Libya’ya iade edildi. Eser, günümüzde Libya’nın Shahat kenti yakınlarında bulunan Kirene antik kentinden çalındı.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.