ABD Hesap Verebilirlik Ofisi'nden uyarı: Kripto parayla insan kaçakçılığı yapılıyor

Yetkililere göre yasadışı faaliyetlere katılmak isteyenler kripto para birimlerini çekici buluyor (Wikimedia Commons)
Yetkililere göre yasadışı faaliyetlere katılmak isteyenler kripto para birimlerini çekici buluyor (Wikimedia Commons)
TT

ABD Hesap Verebilirlik Ofisi'nden uyarı: Kripto parayla insan kaçakçılığı yapılıyor

Yetkililere göre yasadışı faaliyetlere katılmak isteyenler kripto para birimlerini çekici buluyor (Wikimedia Commons)
Yetkililere göre yasadışı faaliyetlere katılmak isteyenler kripto para birimlerini çekici buluyor (Wikimedia Commons)

ABD'de federal bir kurumun yayımladığı yeni raporda insan ve uyuşturucu kaçakçılığında kripto paraların potansiyel kullanımına dikkat çekildi.
Rapor, ABD hükümetine bağlı denetim kurumu Hesap Verebilirlik Ofisi'nin (GAO) yürüttüğü bir araştırmanın sonucunda yayımlandı.
GAO yöneticisi Gretta Goodwin, bu tür para birimlerinin kullanıcılara anonimlik sağlaması ve uluslararası arenada kolayca iletilebilmesi nedeniyle yasadışı faaliyetlere katılmak isteyenler için "çekici olduğunu" söyledi.
Goodwin, sanal para birimlerinin yasadışı faaliyetlerde nasıl bir rol oynabileceğinden bahsederken, Silk Road platformunu örnek verdi. 
Silk Road, 2010'ların başlarında karanlık ağda (dark web) etkin olmuş bir sanal pazar yeriydi. Öncelikle uyuşturucu ticaretinde kullanılan platformda satıcılar, Bitcoin karşılığında müşterilere yasa dışı madde satıyordu. FBI, Ekim 2013'de FBI siteyi ele geçirerek kapatmış ve platformun kurucusu olduğu belirtilen Ross Ulbricht'i tutuklamıştı.
Yeni rapora göre, banka ATM'lerine benzer şekilde çalışan ve itibari para karşılığında sanal para satın alma imkanı tanıyan kiosklar da kaçakçılıkta rol oynayabilir.
Goodwin, bu teknolojilerin toplu para taşımanın kaçakçılar açısından doğurduğu riski azalttığını ve transfer sırasında belli ölçüde anonimlik sağladığını aktardı:
"Uyuşturucu kartelleri ve ulusötesi suç örgütleri de kaçakçılıktan elde ettikleri parayı aklamak için sanal para birimlerini kullandı."
Bunun yanı sıra Goodwin, sanal paraların çevrimiçi ortamdaki seks pazarında da kullanıldığını saptadıklarını bildirdi. Raporda, seks kaçakçılığıyla mücadele eden, kar amacı gütmeyen kuruluş Polaris'in bir araştırmasına atıfta bulunuldu.
Polaris söz konusu araştırmada, sanal para birimlerini "çevrimiçi seks pazarındaki 40 platformda en yaygın kabul edilen ikinci ödeme yöntemi" diye nitelemişti.
Raporda ayrıca, bu para birimlerinin kaçakçılıkla ilişkisinin gerçekte ne sıklıkla tespit edildiği değerlendirildi.
Rapora katkıda bulunan bir diğer GAO yöneticisi John Pendleton, son yıllarda bu ilişkide önemli bir artış keşfettiklerini belirtti.
"Sanal para birimlerini içeren şüpheli faaliyet raporları, 2020'de 40 binin üzerine çıktı. 2017'de bunların sayısı 10 bindi" diyen Pendleton, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem sanal para birimlerini hem de uyuşturucu kaçakçılığını içeren raporlar da aynı dönemde 5 kat artış gördü."
Öte yandan Goodwin, kripto paraları işgücü kaçakçılığıyla ilişkilendiren şüpheli faaliyet raporlarına rastlamadıklarını söyledi.
GAO'nun raporunda bu riskleri azaltmak için sunulan en önemli öneri, suça ilişkin bu veri havuzlarının iyileştirilmesiydi.
Bunun yanında GAO, sanal para birimini itibari parayla değiştirmek için kullanılan kiosklar ve diğer araçlar üzerindeki denetimi artırmaya odaklandı.
Söz konusu raporun şu anda herhangi bir yasal yaptırım yetkisi bulunmuyor. Ancak uzmanlar GAO raporlarının ABD Kongresi'nde alınan kararlarda etkili olabileceğini ifade ediyor.
Independent Türkçe, Popular Science, The Verge



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe