ABD, Husi milislerin istikrarı hedef alan eylemlerini bir kez daha kınadı

ABD’nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ve Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek (SABA)
ABD’nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ve Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek (SABA)
TT

ABD, Husi milislerin istikrarı hedef alan eylemlerini bir kez daha kınadı

ABD’nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ve Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek (SABA)
ABD’nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley ve Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek (SABA)

ABD’nin Yemen Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Cathy Westley, ülkesinin Husi milislerin güvenlik ve istikrarı hedef alan saldırıları ve özellikle Kızıldeniz’deki nakliye koridorlarına yönelik tehditlerini kınadığını bir kez daha ifade etti.
Westley, bugün Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek ile yaptığı görüşmede, ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in barışçıl ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşma yönündeki çabalarına verdiği desteğin devam ettiğini söyledi.
ABD’li diplomat, ülkesinin meşru hükümete ve Yemen’in güvenlik, birlik ve istikrarına verdiği desteği de vurguladı.
Yemen Dışişleri Bakanı ise, Husi milislerin zulüm ve saldırganlığına karşı çeşitli cephelerde Arap Koalisyonu’nun desteğiyle elde edilen askeri başarı ve zaferlerin, ulusal güçlerin birlik ve beraberliğinin bir yansıması olduğunu dile getirdi.
Bakan, Körfez Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı’nda alınan kararlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararını içeren üç referansa dayalı kapsamlı ve adil bir barışa ulaşmanın hükümetin ulaşmak istediği hedef olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı, Husi milislerin vehim ve kibirden arınması, BMGK kararlarına uyması ve BM Yemen Özel Temsilcisi’nin barış çabalarına ciddi ve ön koşulsuz olarak katılmaları gerektiğini söyledi.
Husi milislerin köprüleri, yolları ve altyapıyı yok etmenin yanı sıra füzeler ve binlerce mayın ile sivilleri öldürmeye devam ettiğini söyleyen Bakan, “Ülkenin kazanımları ve sivillerin hayatları umurlarında değil” dedi.



İsrail ordusunun 200 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde 34 bin 183 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusunun 200 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde 34 bin 183 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun 200 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde can kaybı son 24 saatte 32 artarak 34 bin 183'e yükseldi.
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 200 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.

İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 32 Filistinlinin daha hayatını kaybettiği, 59 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 34 bin 183'e, yaralı sayısının da 77 bin 143'e yükseldiği kaydedildi.

5y
Fotoğraf: Ashraf Amra/AA

Gazze'de son 10 günde öldürülenlerin sayısının ise 469 olduğu ifade edildi.

Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail askerlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 200 gündür sürüyor
İsrail topçu birlikleri, gece saatlerinden itibaren Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahya ile Cibalya'nın doğu kesimini ağır bombardımana tuttu.

İsrail ordusunun ağır bombardımanı nedeniyle Gazze'nin kuzeyindeki bölgelerden Cibalya Mülteci Kampı'na yeni göç dalgası yaşandı.
Görgü tanıklarının aktardığına göre, İsrail topçu birlikleri, Beyt Lahya beldesindeki Şeyma Caddesi'nin yanı sıra Beyt Hanun beldesinde yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı merkezin yakınına yoğun saldırılarını sürdürüyor.

ferg
Fotoğraf: Hani Alshaer/AA

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, İsrail ordusunun insansız hava araçlarıyla (İHA) Beyt Hanun beldesinde sığınma merkezinin olduğu Zamu Caddesi'ne düzenlediği saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda yerinden edilmiş Filistinli yaralandı.

Beyt Hanun beldesindeki çatışmalar dün akşamdan beri sürüyor
Öte yandan Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun beldesine giren İsrail askerleri ile Filistinli gruplar arasındaki çatışmalar dün akşamdan bu yana devam ediyor.

Gazze'nin kuzey bölgelerinden İsrail'in sınıra yakın noktalarındaki Yahudi yerleşim birimlerine de roketler fırlatıldı.

İsrail ordusunun 200 günden bu yana bombaladığı Gazze Şeridi'nden atılan roketler, İsrail'e ait hava savunma sistemleri tarafından düşürüldü.

dcf
Fotoğraf: Dawoud Abo Alkas/AA

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarından dün yapılan açıklamada, Beyt Hanun bölgesinde bazı İsrail askerleri ile bir askeri aracın "Yasin-105" füzeleriyle hedef alındığı belirtilmişti.

Beyt Hanun, İsrail ordusunun 7 Ekim'den sonra Gazze'ye karadan giriş yaptığı ilk nokta olarak öne çıkıyor.

Gazze kentine ve diğer bölgelere yoğun hava saldırıları düzenlendi
Görgü tanıkları, İsrail savaş uçaklarının Gazze kentinde yer alan Zeytun Mahallesi'ndeki bir caddeyi bombardıman çemberine alarak büyük yıkıma neden olduğunu anlattı.

Gazze kentinin orta kesimindeki bazı binaları da havadan bombalayan İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı'na da çok sayıda hava saldırısı düzenledi.

Yerel kaynaklar, Gazze'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentindeki bazı evlere düzenlenen hava saldırılarında ölü ve yaralılar olduğunu, yaralıların Aksa Şehitleri Hastanesi'ne nakledildiğini aktardı.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki El-Magazi ve El-Bureyc mülteci kampları da sabah saatlerinden itibaren topçu ve roket saldırılarıyla hedef alındı.

İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler Batı Şeria'da son 200 günde 487 Filistinliyi öldürdü
Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, son 24 saatte Batı Şeria'nın Eriha kentinde İsrail saldırıları sonucu bir kişinin yaşamını yitirdiği, El Halil ve Selfit kentlerinde ise 1'i ağır 5 kişinin yaralandığı kaydedildi.

htynjmy

Açıklamaya göre, Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da ihlallerini artıran İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında son 200 günde 122'si çocuk, 4'ü kadın 487 kişi öldü, 4 bin 900 kişi yaralandı.

Ayrıca hayatını kaybedenler arasında İsrail cezaevlerindeki 10 tutuklunun da olduğu bilgisi verildi.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.


İsrail saldırısında ağır yaralanan Filistinli bebek için Gazze dışında tedavi imkanı aranıyor

Fotoğraf: Yasser Qudaih/AA
Fotoğraf: Yasser Qudaih/AA
TT

İsrail saldırısında ağır yaralanan Filistinli bebek için Gazze dışında tedavi imkanı aranıyor

Fotoğraf: Yasser Qudaih/AA
Fotoğraf: Yasser Qudaih/AA

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki Nusayrat Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıda ciddi şekilde yaralanan, yüzüne dikişler atılan, bir eli kesilen diğer eli kırılan 2 yaşındaki Sened el-Arabi için Gazze dışında tedavi imkanı aranıyor.

Deyr el-Belah'taki Aksa Şehitleri Hastanesi'ne kaldırılan Sened bebek, tıbbi imkansızlıklar nedeniyle gerekli tedaviyi alamıyor.

Bebeklerinin gözleri önünde acı çekmesine dayanamayan aile, Sened'i Gazze dışında tedavi ettirmek istiyor.

- "Gazze'deki hastanelerde durum trajik"

Sened'in halası Mira el-Arabi, AA muhabirine, İsrail'in telefonlarına gönderdiği "güvenli bölgeye" göç etmeleri yönündeki mesajların ardından 17 Kasım'da Gazze kentindeki evlerinden ayrılarak Nusayrat Mülteci Kampı'na geldiklerini ancak burada da İsrail bombalarının hedefi olmaktan kurtulamadıklarını anlattı.

İsrail ordusunun Nusayrat Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıda aile fertlerinden 10 kişiyi kaybettiklerini söyleyen Arabi, "Gazze'den Nusayrat'a kaçtık ama yine olmadı. Sened, orada yaralandı. Ben de yaralandım, 2 çocuğum öldürüldü. Gazze'deki hastanelerde durum trajik. Sened'in acil tıbbi bakıma ihtiyacı var. Elinin bir tarafı yaralı, diğer elinin ise acil tedaviye ihtiyacı var." dedi.

Sened'in yüzündeki yaraların ona çok acı verdiğini, yüzündeki gülümsemenin artık yok olduğunu, ifadesinin değiştiğini dile getiren Arabi, yeğeninin tedavisi için yardım çağrısında bulundu.

Arabi, uygun tıbbi bakım ve dikkatli takibin Sened'i iyileştirmeye ve yaralarının etkilerini azaltmaya yardımcı olabileceğini söyledi.

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi.

İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere 34 bin 183 Filistinli öldürüldü, 77 bin 143 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 260’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere 604 askerinin öldüğünü duyurdu.

Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail askerleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 487 Filistinli hayatını kaybetti.

Son verilere göre, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023'ten beri devam eden çatışmalarda 283 Hizbullah mensubu, 54 Lübnanlı sivil, 18 Emel Hareketi, 13 Hamas, 12 İslami Cihad mensubu ile İsrailli 7 sivil ve 12 asker öldü.


Girit'te Suda Deniz Üssü yakınlarındaki ormanlık alanda yangın çıktı

Kaynak: EPA-EFE/YANNIS KOLESIDIS
Kaynak: EPA-EFE/YANNIS KOLESIDIS
TT

Girit'te Suda Deniz Üssü yakınlarındaki ormanlık alanda yangın çıktı

Kaynak: EPA-EFE/YANNIS KOLESIDIS
Kaynak: EPA-EFE/YANNIS KOLESIDIS

Girit'te Suda Deniz Üssü yakınlarındaki ormanlık alanda çıkan yangın nedeniyle çevredeki yerleşim bölgeleri tedbiren tahliye edildi.

Yunanistan İtfaiye Teşkilatının yaptığı açıklamaya göre, Girit'teki Suda Deniz Üssü yakınlarındaki ormanlık alanda çıkan yangına hem karadan hem de havadan müdahale edildi.

İtfaiye Teşkilatı Basın Sözcüsü Vasilis Vathrakoyannis, Yunan Devlet Televizyonu ERT'ye yaptığı açıklamada, Suda'daki askeri üssün tehlike altında bulunmadığını belirtti.

Bölgede hakim olan şiddetli rüzgar yangın söndürme çalışmalarını zorlaştırırken, tedbir amacıyla bölgedeki yerleşim alanları tahliye edildi.


Hollanda'nın iadesini istediği Faslı mafya elebaşı İspanya'da kefaletle bırakıldıktan sonra kaçtı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Hollanda'nın iadesini istediği Faslı mafya elebaşı İspanya'da kefaletle bırakıldıktan sonra kaçtı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

İspanya'da uyuşturucu kaçakçılığı ve para aklama suçlarından ocak ayında tutuklanan ve Hollanda Veliaht Prensesi Amalia'yı ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle bu ülke tarafından iadesi istenen Faslı mafya elebaşı Karim Bouyakhrichan'ın, şartlı tahliye edildikten sonra kaçtığı ortaya çıktı.

İspanyol basınında yer alan haberlerde, "Mocro Maffia" adlı mafya örgütünün elebaşı Faslı Bouyakhrichan'ın 6 milyon avroya yakın kara parayı aklama suçundan 24 Ocak'ta 5 kişi ile Malaga kentinde yakalandığı hatırlatıldı.

Hakkında farklı suçlamalar bulunan, yakalandığında üzerinde 75 bin avro nakit, 10 bin avro değerinde mücevher, iki silah bulunan ve kendisine ait ya da bağlantılı 173 emlak ile 3 milyon avroluk banka hesabına el konulan mafya elebaşının, avukatının girişimiyle 50 bin avro kefalet ve pasaportuna el konularak, 18 Mart'ta Malaga Mahkemesinin kararıyla serbest bırakıldığı bilgisi paylaşıldı.

Bouyakhrichan'ın yakalanmasının ardından, geçmişte Hollanda Veliaht Prensesi Amalia'yı ölümle tehdit ettiği suçlamasıyla bu ülke tarafından iadesinin istendiği ve dosyanın Madrid'deki Ulusal Mahkemede görüldüğü aktarıldı.

Faslı mafya elebaşının, Savcılığın itirazına rağmen Malaga Mahkemesi tarafından şartlı tahliye edilmesinin ardından kaçtığı ve şimdiye kadar izinin bulunamadığı, bu sebepten Hollanda'ya iadesinin de mümkün olmadığı belirtildi.

İspanya İçişleri Bakanlığı, ocak ayında Bouyakhrichan'ın yakalanmasının ardından basına verdiği bilgide "Hollanda'nın en çok aranan suçlular listesinde ilk sırada yer alan bir mafya elebaşını yakaladıklarını" duyurmuştu.


Fanatik Yahudi yerleşimciler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fanatik Yahudi yerleşimciler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fanatik Yahudi yerleşimciler, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya İsrail polisinin korumasında Hamursuz Bayramı'nın ilk gününde baskın düzenledi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Hamursuz Bayramı'nın ilk gününde 219 fanatik Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi.

Görgü tanıkları, İsrail polisinin sabah saatlerinden itibaren Mescid-i Aksa'nın kapılarını kapatarak Müslümanların içeriye girişini engellediğini aktardı.

Fanatik Yahudi yerleşimciler, daha sonra İsrail polisinin denetiminde gruplar halinde Megaribe Kapısı'ndan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.

Baskınların tamamlanmasının ardından İsrail polisi, Mescid-i Aksa'nın avlularından çekildi.

Öğleden sonraki Yahudi yerleşimcilerin baskınına hazırlanan İsrail polisinin ayrıca öğle namazına gelen Filistinli gençlerin kimliklerine el koyduğu belirtildi.

İsrail polisinin bunu, Yahudi yerleşimcilerin baskını sırasında Filistinlilerin dışarı çıkmasını sağlamak için yaptığı kaydedildi.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artıyor.

- Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko

Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.


Nijerya'da silahlı saldırı sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Nijerya'da silahlı saldırı sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Nijerya'nın Katsina eyaletinde düzenlenen silahlı saldırıda 15 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Yerel basındaki haberlere göre, silahlı kişiler Katsina eyaletine bağlı Kankari bölgesinde saldırı düzenledi.

Saldırıda 15 kişi yaşamını yitirdi ve birçoğu kadın çok sayıda kişi kaçırıldı.

Nijerya, son zamanlarda ülkenin farklı bölgelerinde silahlı çetelerin yanı sıra terör örgütleri Boko Haram ve DEAŞ'ın Batı Afrika kolu ISWAP'ın saldırılarına maruz kalıyor.


Belçika polisinden terör örgütü PKK'nın televizyon kanallarına operasyon

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Belçika polisinden terör örgütü PKK'nın televizyon kanallarına operasyon

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Belçika polisi, terör örgütü PKK'nın sözde medya yapılanmasına yönelik operasyon düzenledi.

Belçika basınına göre, federal polis, ülkenin Flaman Bölgesi'ndeki Denderleeuw kasabasında yer alan ve terör örgütü PKK propagandası yapan "Sterk tv ve Medya Haber tv" tarafından kullanılan ofislere baskın gerçekleştirdi.

Ofislerde arama yapılan operasyonda bazı bilgisayarlara ve çok sayıda dokümana el konuldu.

Polis kaynakları 200'den fazla polisin katılımıyla yerel saatle 01.30'da başlayan operasyonun 4 saat sürdüğünü belirtti.

Denderleeuw Belediye Başkanı Jo Fonck, terör örgütü televizyonuna polisin operasyon düzenlediğini doğruladı.

Federal Savcılık, polis operasyonu ve yapılan aramaların, terörün finansmanının önlenmesi konusunda soruşturma yürüten Fransa'nın talebi üzerine gerçekleştirildiğini bildirdi.

Federal Savcılık açıklamasında, operasyonun Fransız yargısının aldığı "Avrupa Soruşturma Kararı" kapsamında gerçekleştirildiği için bu aşamada daha fazla detay verilmeyeceği belirtildi.

Operasyonda gözaltına alınan olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.

- PKK yandaşları Belçika'da şiddet olaylarına karışmıştı

Terör örgütü PKK/YPG destekçisi yaklaşık 150 kişilik grup, 25 Mart'ta, Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu önünde barikatları sökerek polise saldırmıştı. Önce Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliğinin bulunduğu caddeye, ardından AB kurumlarının yer aldığı Schuman Meydanı'na doğru yürümek isteyen kalabalık, polis engeliyle karşılaşmıştı.

Ülkedeki şiddet olaylarına devam eden örgüt yandaşları, Liege'e bağlı nüfusunun büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Cheratte köyünde de aynı gece boyunca taşkınlık çıkarmıştı. Ülkü Ocakları binasını ateşe veren grup, camiye de saldırarak camlarını kırmıştı. Yüzlerini örten, terör örgütü lehine slogan atarak sokaklarda dolaşan grup, Türklere ait evlere, dükkanlara ve araçlara zarar vermişti.

24 Mart'ta da Brüksel'e yaklaşık bir saat uzaklıktaki Heusden-Zolder kentinde nevruzla ilgili sözde kutlamalardan dönen PKK yandaşları, arabalarında terör örgütünü simgeleyen bez parçaları ve elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterleriyle tur atarak, Türk asıllı vatandaşların yoğun olduğu caddeden geçmişti. Kentte yerleşik Türk asıllı vatandaşlar buna tepki göstermiş, ardından arbede yaşanmıştı.

Belçika Başbakanı Alexander De Croo, "PKK gibi, terör örgütü olarak sınıflandırılan bir örgüte sempati gösterisi yapmak ve provokasyonda bulunmak tolere edilemez." ifadesini kullanmıştı.


Dünyada israf edilen gıdalar, yetersiz beslenen insanların 2 katından fazlasına yetiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünyada israf edilen gıdalar, yetersiz beslenen insanların 2 katından fazlasına yetiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünya genelinde üretilen ve hiç yenmeyen gıdalar, yetersiz beslenen kişi sayısının iki katından fazlası yani 2 milyar insana yetmesine rağmen uzmanlar, hala israfın önlenmesinin öneminin anlaşılmadığına işaret ediyor.

Dünyanın en büyük yiyecek, içecek, servis ve organizasyon kuruluşlarından Compass Group tarafından 2017'de başlatılan Gıda İsrafını Durdurma Günü, küresel gıda kaybına, israfına dikkati çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programına (UNEP) göre, gıdanın yüzde 17'si evlerde ve perakende satışta israf ediliyor.

Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan çalışmaya göre de her yıl insan tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri tüketilemeden israf ediliyor ya da kayboluyor.

Gıda üretimindeki yetersizlik küresel açlık krizine yol açmıyor aksine halihazırda dünyadaki her bir bireyin beslenmesine yetecek gıda üretiliyor. Buna rağmen dünyada insanlar açlıkla mücadele ederken, zengin ülkelerin birçoğunda israf mutfakta başlıyor, gıdaların büyük bir kısmı yenmeden çöpe atılıyor.

Gelişmekte olan ülkelerde de gıda israfı, hasat zamanı yaşanıyor.

Açlık krizinin temel nedenlerinden biri olan gıda kaybı, aynı zamanda gıda üretimi için kullanılan toprak, su ve enerji gibi kaynakların da israfına yol açıyor.

Dünya Gıda Programının çalışmasına göre, küresel bazda üretilen ancak hiç yenmeden çöpe atılan gıdalar, 2 milyar insana yetiyor ve bu rakam yetersiz beslenen kişi sayısının iki katından fazlasına denk geliyor.

Zengin ülkelerdeki tüketiciler, her yıl neredeyse Sahra Altı Afrika'nın net gıda üretimi kadar gıdayı israf ediyor.

- Gıdaların çoğunluğu tedarik zinciri aşamalarında kayboluyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) raporunda, dünya genelinde gıdanın yaklaşık yüzde 13'ünün hasattan perakendeye kadar tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında kaybolduğu bildiriliyor.

Raporda, dünyada 3,1 milyar kişinin de sağlıklı beslenmeye erişimi olmadığı, kaybolan ve israf edilen gıdaların her yıl yaklaşık 1,26 milyar kişinin sağlıklı beslenmesi için yeterli olacağı tahminine yer veriliyor.

- Gıda israfı, her yıl küresel ekonomiye yaklaşık 1 trilyon dolara mal oluyor

Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) Gıda Kaybı ve İsrafı Direktörü Liz Goodwin, AA muhabirine, dünya genelinde yapılan israfa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Goodwin, üretilen gıdaların yaklaşık üçte birinin kaybolduğu ya da israf edildiğini belirterek, bunun her yıl küresel ekonomiye yaklaşık 1 trilyon dolara mal olduğunu belirtti.

Gıda israfının çevreye etkisine de değinen Goodwin, gıda kaybı ve israfının küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturduğunu ifade ederek, bunun Çin büyüklüğündeki bir alana denk geldiğini söyledi.

Goodwin, gıda kaybının tarımda kullanılan suyun dörtte birinin israf edilmesine yol açtığını belirterek, israfın ayrıca biyoçeşitlilik kaybına da neden olduğu bilgisini paylaştı.

Mevcut gıda sisteminin sürdürebilir olmadığını dile getiren Goodwin, "Halihazırda yaptığımız şekilde gıda üretmeye ve israfa devam edersek, artan küresel nüfusu besleyemeyeceğiz. Sera gazı emisyonları artacak ve daha fazla arazi ormansızlaşacak." dedi.

- En fazla israf evde yapılıyor

Goodwin, en büyük gıda israfının evlerde yapıldığını vurgulayarak artan yemekleri ertesi gün yiyerek ya da gıdaları dondurarak bunun önüne geçilebileceğini ifade etti.

Perakendecilerin ve gıda markalarının da tüketicilerin evde gıda israfını azaltmalarına destek verebileceğine işaret eden Goodwin, ürün paketlerine tarif fikirleri ve porsiyon boyutlarını yazarak insanların satın aldıkları ürünlerden en iyi şekilde yararlanmalarına yardımcı olabileceklerini söyledi.

Goodwin, aynı zamanda hükümetlerin, işletmeleri ve insanları gıda kaybı ile israfını azaltma konusunda teşvik etmesi gerektiğine dikkati çekti.

Bu konuda farkındalık yaratmanın "hayati önem" taşıdığını vurgulayan Goodwin, "Çoğu insan hala gıda israf ettiğini düşünmüyor. Oysa aslında hepimiz gıda israfı yapıyoruz. İnsanlar bunun çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinin de farkında değiller, dolayısıyla farkındalık kampanyaları bu konudaki eksikliği gidermede çok yardımcı oluyor." diye konuştu.


Malezya'da 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi öldü

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA
TT

Malezya'da 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi öldü

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA

Malezya'da geçit töreni provası sırasında 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi hayatını kaybetti.

Malezya Deniz Kuvvetleri Komutanlığından yapılan açıklamaya göre, donanmanın 90'ıncı yıl dönümü kutlamaları için Perak eyaletinde geçit töreni provası kapsamında eğitim uçuşu gerçekleştiren 2 helikopter havada çarpıştı.

Donanmaya ait bir üste gerçekleşen kazada helikopterlerde bulunan 10 görevli yaşamını yitirdi.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, kazaya neyin sebep olduğuna ilişkin soruşturma başlatılacağını duyurdu.

 

 


Irak Başbakanı Sudani’nin ABD ziyaretinin ardından: Ortaklık konusunda anlaşma, uygulama konusunda anlaşmazlık söz konusu

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
TT

Irak Başbakanı Sudani’nin ABD ziyaretinin ardından: Ortaklık konusunda anlaşma, uygulama konusunda anlaşmazlık söz konusu

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)

İyad Amber

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Washington’a gerçekleştirdiği son ziyaret, Irak’ta 2003 yılındaki rejim değişikliğinden sonra Irak başbakanları tarafından ABD’ye gerçekleştirilen ziyaretlerden çok farklıydı. Bu farklılığın en önemli nedenlerinden biri, Sudani hükümetinin kurulmasının arkasında Şii siyasi güçleri olmasıydı. Irak’taki Şii siyasi güçlerin bazıları açıkça ABD karşıtıyken, bazıları siyasi sloganlarında halen ABD’nin Irak'taki askeri varlığına karşı direnişin bir işareti olarak silahlarını hava kaldırıyorlar.

Ziyaret, zamanlama açısından da eski ziyaretlerden farklı. Sudani ile ABD Başkanı Joe Biden arasında Beyaz Saray'da yapılan görüşme, İran'ın İsrail tarafından Şam'daki konsolosluğunun hedef alınmasına misilleme olarak Irak hava sahasından İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı (İHA) ve balistik füzeyle hava saldırısı gerçekleştirdiği güne denk geldi. İsrail ve İran arasındaki bu askeri gerilim, Sudani ile görüşmesinin başında ‘ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan bağlılığını’ vurgulayan Başkan Biden'ın açıklamalarında da yer aldı. Irak Başbakanı’nın yanıtı diplomatik bir tona sahipti. Ortadoğu’da olup bitenleri (açık sözlülükle ve ortaklık ruhuyla) değerlendirmedeki farklılığa dikkati çeken Sudani, uluslararası hukuk ilkeleri üzerinde mutabık kalındığını, sivillere yönelik saldırıların reddedildiğini ve diplomatik misyonların korunmasında uluslararası kanunlara ve normlara bağlı kalınması çağrısında bulunulduğunu söyledi.

Ziyarette gözlemlenen bir diğer farklılık ise Irak ile ABD arasındaki ilişkinin niteliğini tanımlamak üzere ‘ortaklık’ başlığı üzerinde anlaşmaya varılması oldu. Bu anlaşma, her ne kadar yeni değilse de ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowski’nin ‘gelecekteki Irak-ABD stratejik ortaklığı’ etiketiyle Iraklı siyasetçilerle görüşmeler başlattığından beri üzerinde çalıştığı meselelerden sonra ABD-Irak ilişkilerinin başlığı olarak vurgulanması onu yeni bir kimliğe bürüdü. Sudani hükümeti de bu ortaklığı gerçekleştirme ve ufkunu genişletme yolunda ilerliyor gibi görünüyor.

Sonuç olarak Sudani’nin Başkan Biden ile Beyaz Saray'da bir araya gelmesi, Irak Başbakanı’na rahat bir nefes aldırttı. Çünkü kısa süren görev süresi boyunca ABD’lilerle ilişkileri en ılımlı ve en gergin ilişkiler içinde olan ve Washington'a davet edilmeyen eski Başbakan Adil Abdulmehdi senaryosunun tekrarlanması tehlikesini ortadan kaldırdı. Kişisel düzeyde Sudani, bölgedeki gergin ortamın ve hükümetini kuran güçlerin açıkça ABD karşıtı tutumlarının benzerliğine rağmen Abdulmehdi’nin ABD’lilerle yaşadığı karmaşayı çözmeyi başardı.

Genişletilen güvenlik ortaklığı

Irak hükümetinden ABD’ye giden heyette güvenlik birimlerinin yetkilileri de yer aldı. Ancak Washington ziyaretinin ana hedefleri arasında, özellikle Irak'ta DEAŞ’a karşı savaşan Uluslararası Koalisyonun misyonunu sona erdirmek için müzakerelerin başlamasından sonra, güvenlik ortaklığının yeniden başlatılması konusu yoktu. Yine de Sudani'nin ziyaretinde Bağdat ve Washington arasındaki güvenlik alanındaki iş birliğinde bir dönüşüm olduğunun sinyalleri güçlü bir şekilde görüldü.

Biden'ın Sudani ile görüşmesinde ABD kuvvetlerinin Irak'tan ‘çekilmesi’ kelimesi geçmedi. Aksine ABD Başkanı, Irak'ın topraklarının ve halkının güvenliği için Iraklı güvenlik güçlerinin kabilyetlerini güçlendirmekte kararlı olduklarını vurguladı. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre hem Sudani hem de Biden, Yüksek Askeri Komisyon'un devam eden çalışmalarının yanı sıra ‘DEAŞ tehdidinin devam etmesi, operasyonel ve çevresel ihtiyaçlar ve Irak güvenlik güçlerinin kabiliyetlerinin arttırılmasını’ değerlendirecek olan üç çalışma grubunun çalışmalarına ve bu çalışmaların sonuçlarına bağlılıklarını ifade ettiler. Söz konusu gruplar, Uluslararası Koalisyon güçlerinin, Irak'taki rolünün ne zaman ve nasıl sona ereceğini belirlemenin yanında Irak Anayasası ve ABD-Irak Stratejik Çerçeve Anlaşması uyarınca sürdürülebilir güvenlik ortaklıklarına geçişin organize edilmesi için yukarıdaki faktörleri gözden geçirecekler.

Irak ve ABD arasında güvenlik ortaklığına geçişin en önemli göstergesi, Başkan Biden ve Başbakan Sudani’nin, güvenlik ortaklığının geleceğini konuşmak üzere bu yıl içinde ABD ve Irak arasında ikili bir güvenlik diyaloğu başlatma niyetinde olduklarını açıklamaları oldu. Bu tür niyetler her ne kadar ABD'deki başkanlık seçimlerinin sonucuna bağlı olsa da Bağdat ve Washington arasındaki güvenlik ortaklığının geleceği konusunda iki taraf arasındaki ilk anlaşmayı yansıtıyor.

xcdfrg
Bağdat'taki Irak Merkez Bankası'nın girişi, 25 Mart 2024 (AFP)

Sudani'nin ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile görüşmesi daha çok güvenlik ortaklığının ayrıntılarıyla ilgiliydi. ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) Sudani- Austin görüşmesiyle ilgili yapılan açıklamada, ‘yabancı bir ülkeye’ askeri malzeme satışlarının yanında güvenlik güçlerini destekleyen ve DEAŞ’la Mücadele Eğitim ve Donatım Fonu aracılığıyla finanse edilen çok çeşitli eğitim ve donatım faaliyetleriyle Iraklı güvenlik güçlerinin modernizasyonuna ve askeri kabiliyetlerinin arttırılmasına yönelik çabaların ele alındığı belirtildi. Açıklamada ayrıca – ABD Dışişleri Bakanlığı adına profesyonel askeri eğitim kursları olan Yabancı Askeri Finansman (FMF) ve Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim Programları (IMET) aracılığıyla finanse edilen savunma hizmetleri de sunulduğu kaydedildi.

İsrail ve İran arasındaki askeri gerilim, ‘ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan bağlılığını’ vurgulayan Başkan Biden'ın açıklamalarında da yer aldı. Irak Başbakanı Sudani’nin yanıtı ise diplomatik bir tondaydı.

Öte yandan Irak'ın esnek ödeme mekanizması Kredi Garantili Ödeme Planı’nı (Credit Assured Payment Schedule/CAPS) kullanarak yaklaşık 550 milyon dolarlık kredi çekmesini öngören bir ortak çalışma protokolü imzalandı. Irak, tüm ödemeyi peşin yapmak yerine taksitlere bölerek yapmasına izin veren bu mekanizmayı kullanma fırsatından yararlanan ilk ülke olacak. Pentagon'dan yapılan açıklamada çalışma protokolünün imzalanmasının Irak ve ABD arasındaki güvenlik ortaklığının şimdi ve gelecekteki gücüne işaret ettiği belirtildi.

Güvenlikten ekonomiye

Muhammed Şiya es-Sudani, beraberinde çok sayıda Iraklı işadamıyla Washington'ı ziyaret eden ya da ABD’li şirketlerle sözleşmeler imzalanmasına öncülük eden ilk Irak başbakanı değil. Ancak Başbakan Sudani, ekonomik ortaklığa giden yolun ABD’lilerle ilişkilerin güçlendirilmesinde güvenilebilecek yeni ufkun enerji alanında yatırım kapılarının açılmasından geçtiğini anlamış gibi gibi görünüyor.

Irak, ekonomisi petrole dayalı bir ülke olduğundan doğalgaz alanında yatırım yapma niyetinde. Bu yüzden de petrol ve doğalgaz alanında faaliyet gösteren ABD’li şirketlerle çeşitli görüşmeler ve Houston, Teksas'taki Baker Enerji Çalışmaları ve Araştırmaları Enstitüsü'nden bir heyetle toplantı yapıldı. 

ABD merkezli General Electric, Honeywell, Transatlantic Petroleum ve diğer bazı şirketlerle elektrik, petrol ve doğalgaz alanlarında 14 ayrı mutabakat zaptı ve ortaklık sözleşmesi imzalandı.

Bu mutabakatlar, ABD ile stratejik ortaklığın yeniden yapılandırılması ve bu ortaklığın güvenlik alanından ekonomik ortaklığa taşınması için yeni bir yol haritası olabilir. Ancak ekonomik ortaklığa geçiş sadece mutabakatlar yeterli değil. Gerek ABD ile ilişkileri tamamen reddeden bazı siyasi güçlerin varlığı olsun gerek devleti etkisi altına alan yolsuzluk vakaları olsun, gerek bürokratik engeller olsun gerekse hükümetin güvenliği sağlamada zayıf kaldığı petrol ve doğalgaz sahaları ile elektrik tesislerinin bulunduğu coğrafi bölgelerin devletin kontrolü dışındaki silah gruplarının varlığı olsun, söz konusu anlaşmaların, sözleşmelerin ve mutabakatların uygulanmasını engelleyen çeşitli iç zorluklarla yüzleşmeye karar verilmesi gerekiyor.

Sudani hükümetinin, ABD ile ekonomik ortaklığa geçişte tüm bu konuları ele alması, doğrudan eyleme geçmesi ve mutabakatlarla sözleşmelerin uygulanmasını takip etmesi gerekiyor. ABD’lilerle yeni bir ilişki biçimine doğru cesur ve net kararlar almazsa Sudani’nin güvenilirliği tehlikeye girmesi işten bile değil.

En büyük kazanan IKBY oldu

Öte yandan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesrur Barzani'nin Başbakan Sudani'den önce gerçekleştirdiği ABD ziyareti, Irak Yüksek Federal Mahkemesi’nin kararları nedeniyle Bağdat ile Erbil arasında yaşanan gerilimi, Sudani’nin Washington ziyareti sırasında ele alınacak önceliklerden biri haline getirmeyi başarmış gibi görünüyor.

xcdsrg
ABD saldırısında ölen bir arkadaşlarını cenaze törenine katılan Haşdi Şabi üyeleri, 26 Aralık 2023 (AFP)

Bu yüzden Biden-Sudani görüşmesinde IKBY’ye değinilmesi son derece önemliydi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre Biden ve Sudani, IKBY’nin istikrarlı ve refah içinde bir Irak'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladılar. Biden’ın Başbakan Sudani ve hükümetinin IKBY ile devam eden sorunları çözecek kalıcı anlaşmalara ulaşma çabalarını överken daha fazla ilerleme kaydedilmesi için cesaretlendirdiği belirtilen açıklamada, ayrıca ABD’nin IKBY’de özgür, adil ve şeffaf seçimler yapılması başta olmak üzere Irak'ta demokrasinin güçlendirilmesini desteklediğini bir kez daha teyit ettiği aktarıldı.

Beyaz Saray açıklamasında Biden ve Sudani görüşmesinde IKBY’nin istikrarlı ve refah içinde bir Irak'ın ayrılmaz bir parçası olduğunun vurgulandığı belirtildi.

ABD merkezli bazı haber siteleri ve araştırma merkezleri, ABD'nin Erbil ile yaşanan ve Başbakan Sudani’nin IKBY’ye karşı tutumunu sertleştirmesinden ziyade Yüksek Federal Mahkeme'nin Erbil aleyhine aldığı kararların bir sonucu olan krizleri çözmesi için Sudani hükümetine baskı yapmasının önemini vurguladı.

Irak’taki dolar krizine çözüm getirmeyen ortaklık

Washington’a giden Irak heyetinde yer alan Irak Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamaları, Irak’ın ABD Merkez Bankası (Fed) ile olan sorunlarının ele alındığına dair herhangi bir işaret taşımıyordu. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamaları Irak’ın Hazine Bakanlığı ve ABD Merkez Bankası ile olan sorunlarının ele alındığına dair herhangi bir izlenim vermiyordu. Merkez Bankası Başkanı, daha ziyade ortak komitelerin kurulmasına ilişkin daha önce yaptığı bir tekrarını yaparken Irak'ın mali geçiş süreçleri konusunda aldığı tedbirlere övgüde bulundu. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamalarına göre ABD’den bir heyetin Irak Merkez Bankası'nın aldığı söz konusu tedbirleri görüşmek üzere Irak'ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Bunun yanında Sudani hükümeti ve Irak Merkez Bankası yönetiminin Irak'tan yapılan dolar kaçakçılığı, kara para aklama ve ABD'nin yaptırım uyguladığı ülkelere finansman sağlanması gibi konuların ele alınmasına yönelik açık bir gündemi ve hatta bankacılık sektöründeki ihlallere ilişkin net bir stratejisi olmadığı görülüyor. Ayrıca doların resmi kur değeri ile kara borsadaki fiyatı arasındaki uçuruma çözüm bulacak bir mali politika taslağı dahi yok.

Irak Başbakanı ve Merkez Bankası Başkanı, ülkedeki dolar krizi ve yerel bankalara uygulanan yaptırımlar konusunda yeni bir vizyona ya da plana sahip olmadıkları aşikar. Bu yüzden ABD Hazine Bakanlığı’dan bir heyetle yapılan görüşmede, ABD'nin Irak’taki bankacılık sektörüne ve dolar kaçakçılığına karşı daha önceki itirazlarını yeniden dinlemekle yetindiler. Bu ziyarette yeni olarak yalnızca Irak'taki bankacılık ve finans sistemine yardımcı olmak için geliştirilmiş interaktif bir plan sunuldu. Söz konusu plan, Irak Merkez Bankası’nın para transferi konularındaki politikasının daha fazla incelenmesinin ve gözden geçirilmesinin yanı sıra Irak’taki bankacılık sektörüne yeni şartların getirilmesini de içerebilir. Ancak bunun, sorunu çözmekten ziyade daha da karmaşık hale getireceği kesin.

*Bu makale Şarkul Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.