Lavrov: ABD ve NATO'dan güvenlikle ilgili tekliflere yanıt bekliyoruz

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AA)
TT

Lavrov: ABD ve NATO'dan güvenlikle ilgili tekliflere yanıt bekliyoruz

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AA)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ve NATO'dan güvenlikle ilgili tekliflere yanıt beklediklerini belirterek, "Önümüzdeki günlerde bu konuda bazı temasların gerçekleşeceğini söylemek için sebepler var" dedi.
Lavrov ve Hırvatistan Dışişleri Bakanı Gordan Radman, başkent Moskova'da görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi.
ABD ve NATO'ya güvenlik garantileri ile ilgili teklifleri içeren 2 ayrı anlaşma taslağını Aralık 2021'de ilettiklerini anımsatan Lavrov, "ABD ve NATO'ya ilettiğimiz taslaklar konusunda vadedilen cevapları kesinlikle bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde bu konuda bazı temasların gerçekleşeceğini söylemek için sebepler var" ifadesini kullandı
Lavrov, "Sorularımız, Batı'nın 1999'da İstanbul'da ve 2010'da Astana'da düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirvelerinin belgelerinde yer alan yükümlülüklerini tam olarak yerine ne şekilde getireceğini içeriyor. Bu belgelerde, AGİT ülkelerinin diğer devletlerin güvenliği pahasına kendi güvenliğini güçlendirmeyeceği belirtilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Bu sorulara, Batı'dan yanıt beklediklerini dile getiren Lavrov, "Her halükarda, Rus yönetiminin hem güvenlik hem de Rus vatandaşlarının haklarının güvence altına alınması açısından kendi çıkarlarını sağlam şekilde koruyabileceği durumda olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum" diye konuştu.

"Bosna Hersek, üniter devlete dönüştürülmeye çalışılıyor"
Bosna Hersek'teki duruma değinen Lavrov, bu ülkenin, "üniter devlete dönüştürülmeye çalışıldığını" belirtti.
Lavrov, "Şimdi 2 entite ve eşit haklara sahip devleti oluşturan üç halkın bulunduğu Bosna Hersek'i üniter devlete dönüştürmek için aktif girişimlerde bulunuluyor. Sırp Cumhuriyeti (entite) ve bu cumhuriyetin yönetiminin şeytanlaştırılması da başta ABD olmak üzere bazı Batı ülkelerinin teşvikiyle bu amaçlar için kullanılıyor" diye konuştu.
Bu ülkedeki Hırvatlara yönelik "ayrımcılık yapıldığını" söyleyen Lavrov, Bosna Hersek'te seçim yasalarının reform edilmesi yönünde sürecin başlatıldığına dikkati çekti.
Lavrov, "Seçim yasalarının reform edilmesi bu durumun çözümünü amaçlıyor. Reform sürecinin, Dayton Anlaşması'nın devleti oluşturan 3 halk ve 2 entitenin eşitliği ile ilgili prensiplerine dayanan sağlam temelde bir an önce sonlandırılması gerekiyor" dedi.
ABD'nin, bu süreci etkilemeye çalıştığına işaret eden Lavrov, "Elbette başka ülkelerin iç meselelerine müdahale etmeme yönündeki çağrılara rağmen ABD'nin Bosna Hersek'teki seçim reformu için özel temsilci ataması yeterince açıklayıcıdır" yorumunda bulundu.

"AB'nin Batı Balkanları kendi nüfuz alanı olarak görmekten vazgeçmesi gerekiyor"
Bosna Hersek'teki sorunların Dayton Anlaşması çerçevesinde çözülmesi gerektiğini vurgulayan Lavrov, "Avrupa Birliği'nin (AB) bu anlaşmanın temel prensiplerine geri dönüşüne katkıda bulunacağını ve Batı Balkanları kendi nüfuz alanı olarak göremeye devam etmeyeceğini umuyoruz" ifadesini kullandı.

"Bosna Hersek'teki durumun, Dayton Anlaşması çerçevesinde gelişmesi gerekiyor"
Hırvatistan Dışişleri Bakanı Radman da Bosna Hersek'teki durumun "endişe verici olduğunu" belirterek, şunları söyledi:
"Hem Hırvatistan hem de Rusya, Bosna Hersek'te istikrarın sağlanmasından ve bu ülkenin işlevselliğinden yana olduğuna dair ortak görüşe sahip. Bosna Hersek'teki durumun, burada yaşayan üç halkın eşitliğin sağlanması amacıyla Dayton Anlaşması çerçevesinde gelişmesi gerekiyor. Bu, ülkenin istikrarı için aşırı derecede önemlidir."
Hırvatistan'ın Dayton Anlaşması'nı imzalayan taraflardan biri olduğuna dikkati çeken Radman, 2000 itibarıyla Bosna Hersek'te yaşayan Hırvat halkının haklarının yüksek düzeydeki siyasetçiler tarafından sınırlandığını belirtti.
Radman, Bosna Hersek'te seçim yasalarının, burada yaşayan halklara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması amacıyla değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.