Ürdün Filistinli ailenin Şeyh Cerrah'taki evinden zorla çıkarılma girişimini kınadı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Ürdün Filistinli ailenin Şeyh Cerrah'taki evinden zorla çıkarılma girişimini kınadı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Ürdün, İsrail'in işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki Filistinli aileyi evinden zorla çıkarma girişimini kınadığını duyurdu.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heysem Ebu'l Ful, yayımladığı yazılı açıklamada, Filistinlilerin işgal altındaki Doğu Kudüs'teki tahliyeleri ve yerlerinden edilmesini, uluslararası hukukun ve insan haklarının apaçık ihlali olarak nitelendirdi.
Ebu'l Ful, "İsrail'in Filistin topraklarındaki tek taraflı uygulamalarının devam etmesi ve Filistinlilerin evlerinden zorla çıkarılması, işgali güçlendiren ve iki devletli çözüme dayalı adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma şansını baltalayan yasa dışı uygulamalardır." ifadelerini kullandı.

Filistinli baba tüplerle evin çatısına çıktı
İsrail polisi, Kudüs Belediyesinin istimlak kararı üzerine işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Salihiye ailesini, Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki evinden zorla çıkarmak üzere bu sabah bölgeye gelmişti.
Aile üyeleri ve polis arasında arbede yaşanırken, baba Mahmud Salihiye, ailenin diğer üyeleriyle birkaç tüp gaz alarak çatıya çıkmıştı.
İsrailli belediyeye ait iş makineleri, çevredeki yapıları yıktıktan sonra alandan ayrılırken Salihiye ailesi ve İsrail polisinin bekleyişi devam ediyor.

Evde 17 kişi yaşıyor
Mahalle sakinleri Salihiye ailesinin evinde, çocuk, yetişkin ve yaşlı 17 kişinin yaşadığını ifade etmişti.
Evde yaşayan aile, mülkün, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den önce kendilerine ait olduğunu belirtirken, Kudüs Belediyesi, Ürdün yönetimi döneminde bu arazinin bir vakfa ait olduğunu bu nedenle "Gaiplik Yasası" doğrultusunda 5 yıl önce araziyi istimlak ettiğini duyurmuştu.
Aile, bu kararın ardından 5 yıl boyunca tahliyenin önlenmesi için yargı mücadelesi vermiş ancak geçen yıl mahkeme tahliye kararını onaylamıştı.



İsrail ordusu Gazze'de sağlık görevlilerinin öldürülmesinde ‘mesleki hatalar ve emir ihlalleri’ olduğunu kabul etti

İsrail'in dün Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze'de sağlık görevlilerinin öldürülmesinde ‘mesleki hatalar ve emir ihlalleri’ olduğunu kabul etti

İsrail'in dün Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde 15 sağlık görevlisi ve kurtarma görevlisinin öldürüldüğü olayı “tam olarak rapor etmediğini” kabul etti ve olaydan sorumlu subayın görevden alındığını duyurdu.

Ordu tarafından yayınlanan soruşturma özetinde şöyle denildi: “Yapılan incelemede çeşitli mesleki hatalar, emir ihlalleri ve olayın tam olarak rapor edilmediği tespit edilmiştir.” “Golani Keşif Taburu komutan yardımcısı, saha komutanı olarak sorumluluğu ve olay sonrası değerlendirme oturumu sırasında eksik ve yanlış bir rapor sunması nedeniyle görevinden alınacaktır.”

On beş Filistinli öldürüldü, bunlardan altısının daha sonra Hamas ‘teröristleri’ olduğu tespit edildi” dedi ve ekledi: “İsrail ordusu olaya karışmayan sivillere verilen zarardan dolayı üzüntü duymaktadır.

İsrail başlangıçta sağlık görevlilerinin araçlarının askerler tarafından ateş altına alındıklarında acil durum işaretleri taşımadıklarını iddia etmiş, ancak daha sonra bu iddiasını geri çekmiştir. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bir sağlık görevlisinin cep telefonundan elde edilen video, İsrail'in ateş açılmasına ilişkin ilk açıklamasıyla çelişti.

Askeri soruşturma, tabur komutan yardımcısının “gece görüş mesafesinin düşük olması nedeniyle” ambulansların Hamas militanlarına ait olduğunu düşündüğü sonucuna vardı. Olaydan elde edilen görüntülerde ambulansların ışıklarının yanıp söndüğü görülüyor.

15 sağlık görevlisi ve yardım çalışanı 23 Mart'ta vurularak öldürüldü ve BM ve Filistin Kızılayı yetkililerinin bir hafta sonra cesetlerini bulduğu sığ bir mezara gömüldü.