Ürdün-Suriye sınırında bir başarısız sızma girişimi daha

Geçtiğimiz Eylül ayından Ürdün-Suriye sınırındaki Cabir Sınır Kapısı’na ait bir arşiv fotoğrafı (Getty)
Geçtiğimiz Eylül ayından Ürdün-Suriye sınırındaki Cabir Sınır Kapısı’na ait bir arşiv fotoğrafı (Getty)
TT

Ürdün-Suriye sınırında bir başarısız sızma girişimi daha

Geçtiğimiz Eylül ayından Ürdün-Suriye sınırındaki Cabir Sınır Kapısı’na ait bir arşiv fotoğrafı (Getty)
Geçtiğimiz Eylül ayından Ürdün-Suriye sınırındaki Cabir Sınır Kapısı’na ait bir arşiv fotoğrafı (Getty)

Ürdün Silahlı Kuvvetleri'nin Pazartesi günü sabaha karşı ülkenin kuzeydoğu sınırında bir grup kaçakçıyla girdiği, Ürdünlü bir subayın ölümü ve üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmadan sadece bir gün sonra Ürdün Sınır Koruma Birlikleri, bir grup insanın yasadışı yollarla sınırdan geçme girişimini engelledi. 
Ürdün Silahlı Kuvvetleri Genel Komutanlığı’ndan askeri bir kaynak, Pazartesi günü sabaha karşı Doğu Askeri Bölgesi’nin sorumluluk alanına giren bölgede, güvenlik birimleri ile koordineli olarak bir grup insanın sınırı yasadışı yollardan sınırı geçme girişiminin engellendiğini açıkladı. Askeri kaynak, yaptığı basın açıklamasında, askerler ile sınırı kaçak olarak geçmeye çalışan grup arasında çıkan çatışmada kaçaklardan birinin öldürüldüğünü, diğerlerinin ise kaçtığını söyledi. Kaynak, sınırı geçmeye çalışan grubun, bir önceki gün Üsteğmen Muhammed el-Hudayrat'ın ölümü, üç kişinin ise yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmanın yaşandığı grupla bağlantılı olduğunu vurguladı.
Ürdün Silahlı Kuvvetleri dün, kuzeydoğu sınırında çıkan çatışmada Ürdünlü bir subayın hayatını kaybettiğini ve diğer üç kişinin de yaralandığını duyurdu. Açıklamada, çatışmanın ardından Suriye’den Ürdün’e sızmaya çalışanların Suriye’nin derinliklerine kaçtıkları belirtildi. Çatışmanın yaşandığı bölgede arama yapılırken büyük miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi. Ardından ele geçirilen uyuşturucu maddeler yetkili makamlara teslim edildi. Açıklamada, Silahlı Kuvvetlerin, ülke sınırlarını korumak için her türlü sızma ve kaçakçılık girişimine karşı kararlılıkla mücadele ettiği ve Ürdün'ün istikrarını bozmaya yeltenenleri engellediği vurgulandı. Ürdün, Suriye’ye komşu kuzeydoğu sınırı boyunca savaş çetelerinin uyuşturucu üretim merkezlerini ortaya çıkardıktan sonra güvenlik ve istihbarat birimleri, Suriye'nin güneyindeki uyuşturucu kaçakçılığı hattında bir kriz durumunun hakim olduğunu bildirmişlerdi.
Ürdünlü yetkililer, geçtiğimiz yıl Körfez bölgesine giden ana sınır kapısından geçen Suriye plakalı kamyonlarda gizlenmiş olarak bulunan büyük miktarlardaki uyuşturucu maddelerin  de ele geçirilmesinin ardından Suriye'den yapılan uyuşturucu kaçakçılığı girişimlerinin artmasına yönelik endişelerini dile getirdiler. Bunun yanında Ürdün ordusu, geçtiğimiz yıl, sınır ötesine büyük miktarda uyuşturucu taşıyan bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü açıkladı.
Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı faaliyetlerinin engellendiğinin yanı sıra bazen teröristlerin de yakalandığına dair haberlerin sık sık basında yer alması ve her seferinde angajman kuralları uygulanarak kaçakçıların Suriye'nin derinliklerine çekilmesi Ürdün’de Suriye sınırındaki güvenliğin sağlanmasına yönelik endişeleri artırıyor.
Ürdün ve Suriye arasındaki güvenlik koordinasyonu, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile terör örgütü üyelerinin yarattığı tehditle mücadele için güvenlik ve istihbarat düzeyinde ortak çaba gösterilmesi çağrısında bulunan Amman için bir saplantı haline geldi. Bu durum, Ürdün'ü ABD’nin tüm engellemelerine rağmen Şam ile ilişkileri yeniden kurmak için daha fazla adım atmaya itiyor.



Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
TT

Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz

Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulunarak, uluslararası toplumu daha fazla gerilimin önlenmesi konusunda sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı. Son olayların sorumluluğunu İsrail'e yükleyen Şam, Suriye'nin yeni gerçeklerin dayatılmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Suriye İçişleri Bakanlığı dün, İçişleri Bakanı Enes Hattab başkanlığında, valilerin katılımıyla genişletilmiş bir toplantı düzenledi. Toplantıda, Suriye'nin çeşitli vilayetlerindeki güvenlik durumu tartışıldı, mevcut zorluklar gözden geçirildi ve ‘ilgili taraflar arasında koordinasyon ve entegrasyonu güçlendirmenin yolları’ araştırıldı. İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, toplantıda ‘güvenlik ve polis teşkilatlarının performansını geliştirmek için stratejik vizyonlar’ ele alındı. Söz konusu vizyonlar, güvenlik ve istikrarın sağlamlaştırılmasına katkıda bulunacak ve kurumların bu aşamanın gerekliliklerine etkili bir şekilde yanıt verme kapasitesini güçlendirecek.

Paris'te düzenlenen ve Dışişleri Bakanlığı ve Genel İstihbarat Teşkilatı'ndan bir heyet ile İsrail tarafının ABD'nin arabuluculuğunda bir araya geldiği toplantının gidişatına aşina olan bir diplomatik kaynak, Suriye'nin ‘Suriye topraklarında herhangi bir yasadışı yabancı varlığı ve Suriye toplumunun bazı kesimlerini bölünme projelerinde kullanma veya devleti parçalayan ve mezhepsel çatışmaları besleyen paralel yapılar oluşturma girişimlerini kesin bir şekilde reddettiğini’ açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye devlet televizyonundan aktardığına göre kaynak, Suriye heyetinin ‘ülkeyi kaosa veya iç şiddete sürükleme girişimlerini’ tamamen reddettiğini belirtti ve ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlara’ karşı uyarıda bulunarak, uluslararası toplumu ‘daha fazla gerilime kaymayı önleme sorumluluğunu üstlenmeye’ çağırdı. Kaynak ayrıca, Suriye devletinin ‘topraklarının ve halkının birliğini savunma’ konusundaki kararlılığını vurguladı ve ‘ülkeyi bölme veya yeni bir iç çatışmaya sürükleme girişimlerini reddettiğini’ belirtti.

fgthyu
Sivillerin Suveyda'dan tahliyesi (Suriye Sivil Savunma Teşkilatı)

Şam'daki sivil toplum aktivistleri, Suriye'deki güvenlik durumunun kırılganlığından duydukları endişeyi dile getirdiler. Aktivistler, “Çoğunluğun diktatörlüğünden korkma bahanesiyle istikrarı bozmaya çalışan iç güçler olduğu artık bizim için açık. Bu endişeler meşru olsa da, İsrail'in Suriye'yi parçalanmış ve zayıf tutmak için bu endişeleri kullanması, bu endişelerin meşruiyetini ortadan kaldırıyor ve onları, Esed rejimine karşı ayaklanan ülkeye ve halka ihanet eden bir konuma sokuyor” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, Suveyda olayları ve herkesi etkileyen kışkırtma kampanyaları sırasında yaşananları örnek göstererek, aklıselim kişilerin ve sivil barış girişimlerinin dışlanarak kan ve şiddet dilinin hakim olduğunu belirtti. Kaynaklar, sivil aktivistlerin gizli çalışmaya geri dönmek ve isimlerini açıklamamak zorunda kalmalarından duydukları üzüntüyü dile getirerek, “Suriye'de herkes herkesi hedef alıyor” dedi.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, cuma akşamı yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda ve batısında şüpheli hareketler gözlemlediğini ve son zamanlarda ülkenin güneyindeki Suveyda vilayetinde Bedeviler ile Dürziler arasında çıkan gerginliklerin ardından, dış güçlerin bu olayları Suriye'yi bölünmeye itmek için kullandığını belirtti. Fidan, cuma günü Paris'te düzenlenen toplantıyla eş zamanlı olarak yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak uyarıda bulunmak zorundayız. Çünkü biz Suriye'nin birliğini, bütünlüğünü istiyoruz. Suriye'nin güvenliğini ulusal güvenliğimizin bir parçası olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

sdfrgty
Beşinci tahliye konvoyu Suveyda'dan sivilleri tahliye ediyor. (Suriye Sivil Savunma Teşkilatı)

Öte yandan Suveyda'daki Dürzi mezhebinin ruhani liderliği, Şeyh Hikmet el-Hicri'nin talimatıyla özel insani hukuk komiteleri kurulduğunu duyurdu. Liderlik, komitelerin yaklaşık 44 avukattan oluştuğunu ve görevlerinin, mağdurların haklarını korumak, yardımların hak sahiplerine ulaşmasını sağlamak için olan biten her şeyi resmi olarak belgelemek, adaletin kaybolmasına yol açabilecek herhangi bir kaosu önlemek ve yardım, mali destek ve hizmetleri adil ve şeffaf bir şekilde ‘kayırmacılık veya siyasallaştırmadan uzak’ biçimde sunmak olduğunu ifade etti.

Buna karşılık Suriye Sivil Savunma Teşkilatı dün, vilayetten ayrılmak isteyen yaklaşık 300 sivilin yanı sıra, çatışmalarda yaralanan 20 kişi ve 8 cesedin, Busra eş-Şam geçiş noktasından başkent Şam'a doğru tahliye edildiğini duyurdu. Bu tahliye konvoyu, çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 250 sivilin tahliyesinden sonra beşinci tahliye konvoyu oldu. Bu siviller, devam eden gerginlikler ve ihlaller nedeniyle Suveyda kırsalındaki Rim el-Lahf köyündeki evlerinde mahsur kalmışlardı ve Busra el-Harir geçiş noktasından Dera kırsalındaki geçici barınma merkezlerine nakledildiler.

Ateşkes anlaşmasına rağmen, bu ayın 13'ünde kanlı olayların yaşandığı vilayette hâlâ temkinli bir sükûnet hâkim.