Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Trablus’ta çatışmalar bitti… LUO, Gat şehrinin öfkesini dizginliyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
TT

Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması çağrısında bulunan Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih arasında dün kamuoyu önünde başlayan yeni tartışma, geçtiğimiz yıl Cenevre'de yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından desteklenen barış anlaşmasının çöküşünün yeni bir işareti olarak görüldü.
TM Başkanı Salih, dün TM’deki bir oturum sırasında, Abdulhamid Dibeybe hükümetinin artık meşruiyetini yitirdiğini ve yeni bir hükümetin kurulması gerektiğini söyledi.
Ancak Hükümet Sözcüsü Muhammed Hammude, Salih'in hükümet hakkında söylediklerinin kendi kişisel görüşünü yansıttığını ve bunun TM’nin genel görünüşü temsil etmediğini söyledi. Hammude, milletvekillerinin bazılarının Salih ile aynı fikirde olmadıklarını belirtti.
Hammude, dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, hükümetin, görevi seçimlerden sonra seçilmiş bir hükümete devretmek koşuluyla siyasi bir anlaşma ve bir yol haritası çerçevesinde kurulduğunu da sözlerine ekledi.
TM’nin dün Meclis Başkanı’nın açılış oturumunda yaptığı açıklamanın ve yol haritasıyla ilgili raporunun ele alınması için yapılması planlanan oturumu bugüne ertelenmişti. TM Başkanı Salih, oturumun başında TM’nin seçimlerin düzenlenmesindeki rolünü savunarak seçimlerin yapılmaması için herhangi bir neden olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Libyalıların isteklerini karşılayan modern ve mutabakata dayalı bir anayasa hazırlamak için yerel ve uluslararası uzmanların desteğiyle üç bölgeyi temsil eden aydınlar ve anayasa hukuku uzmanlarından oluşan 30 kişilik bir komisyon kurulması çağrısında bulunan TM Başkanı Salih, artık seçimlerin düzenlenmesi için Yüksek Seçim Komisyonu ve yargı ile iş birliği içinde yeni bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini söyledi. Seçimlerin Yüksek Seçim Komisyonu tarafından ertelenmesinin kendilerini şaşırttığını belirten Salih, cumhurbaşkanlığına adaylık başvurusunda bulunan bazı isimlerin adaylık şartlarını karşılamadığını da sözlerine ekledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun, adaylık başvurusunda bulunanların dosyalarında sahtekarlık olduğuna dair açıklamalarına dikkati çeken Salih, Yüksek Seçim Komisyonu’nun çok sayıda aday adayını veto etme kararlarını savunma hakkından mahrum bırakıldığını söyledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun açıkladığı bu nedenlerin, mücbir sebep oluşturduğunu, nihai aday listesinin açıklanmasını engellediğini ve bunun sonucunda seçimlerin zamanında yapılamadığını söyleyen Salih, herkesin farklı yönelimlere sahip Libyalılarla iletişim kurma ve uzlaşıya varma hedefinin ulusal sabitlerden sapmadığını, sabitelerin hiçbirinden ödün verilmediğini ve Libya'nın istikrarının taraftarlığa yer olmayan temel bir unsur olduğunu anlaması gerektiğini vurguladı. TM Başkanı, “Libya’nın iç işlerine yönelik tüm dış müdahaleleri reddediyor ve vatandaşları Libya'yı istikrara kavuşturma adımlarını desteklemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih, cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların dosyalarındaki 12 sahtecilik vakasını Cumhuriyet Savcısına bildirdiklerini belirterek dosyaların geri kalanını yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Komisyonun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurularını gözden geçirip doğru bir seçim sürecini tamamlaması için 6 ila 8 aylık bir süreye ihtiyacı olduğunu söyleyen Sayih, Komisyonun nihai aday listesini açıklamasının, siyasi partilerin ve silahlı oluşumların seçim sürecini durdurma tehditlerinde bulunmalarına yol açtığını söyledi. Sayih, mahkeme tarafından kendilerine itirazların sonuçları hakkında bilgi verilmediğini, ancak itirazları yargıya taşıyanlar aracılığıyla temyiz komisyonlarının verdiği kararların kanunlara uygun olmadığı yönünde bilgilendirildiklerini kaydetti.

Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını belirtti
Diğer taraftan Medeni Hal Otoritesi Başkanı Muhammed Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını söyledi. Kurumun, şubeleri aracılığıyla bu tür sahtekarlıkların yapıldığını yalanlayan bazı çalışmalar yaptığına dikkati çeken Bittamer, “Kişisel davaların varlığını inkar etmiyoruz ve bunları sürekli olarak adli makamlara yönlendiriliyoruz” dedi.
Bir başka gelişmede, Başbakan Abdulhamid ed-Dibeybe, 17 Şubat Devrimi'nin 11. yıldönümü vesileyle yapılacak resmi törenlerin hazırlıkları için bir üst komite ve alt komiteler oluşturma kararı aldı. Hükümet tarafından yayınlanan karara göre Gençlik Bakanı başkanlığında bir üst komite ile İçişleri Bakanı ve Haberleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı başkanlığında alt komiteler oluşturuldu.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı, başkent Trablus'taki Şat Yolu üzerinde Trablus Limanı yakınlarında çıkan silahlı çatışmanın sona erdiğini duyururken çatışmanın siviller arasında can kaybına ve maddi hasara yol açtığı iddialarını yalanladı. İçişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan ve yerel basında yer alan açıklamada Pazar akşamı Trablus Limanı yakınlarında çatışan grupların bakanlığa bağlı olmadıkları belirtildi.
Terör ve Organize Suçlarla Mücadele ve Caydırma Teşkilatı’ndan bir kaynağa göre çatışmalar, Nevasi Tugayı'nın Teşkilatın Cumhuriyet Savcısının bazı silahlı grupların taşkınlıklarını önlemek amacıyla verdiği talimatla Trablus Limanı’nda geçtiğimiz günlerde açtığı bir güvenlik ofisine düzenlediği saldırının ardından patlak verdi.
Bu arada Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Pazar akşamı, Ulusal Cephe Partisi lideriyle yaptığı görüşmede, onun tüm Libyalıları çatısı altında toplayan ulusal uzlaşı projesinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına istekli gördüğünü belirtti. Menfi, görüşmede, Libya genelindeki siyasi duruma ilişkin gelişmelerin de ele alındığını söyledi.
Menfi, Libya Merkez Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmede ise Başkanlık Konseyi’nin devlet kurumlarının birleştirilmesi çabalarını takip etme rolüne işaret ederken başta Merkez Bankası olmak üzere ülkenin egemen kurumlarının birlik ve bağımsızlığının önemini vurguladı.
Diğer taraftan ülkenin Fizan eyaletindeki Gat şehrinin bazı ileri gelenleri, şehrin havaalanında konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerinin geri çekildiğini ve silahlı gösterilerin sona erdiğini söylerken şehirde sakin bir havanın hakim olduğunu eklediler. Hükümet heyetlerinin, şehre yapmayı planladıkları ziyaretleri sık sık ertelemelerini kınadıklarını ifade eden şehir sakinleri, ayrıca şehrin havalimanının korunmasını da talep ettiler.
Pistteki aydınlatmalardan birinin gördüğü hasarı yerinde incelemek için güvenlik yetkilileri ve askeri yetkililer eşliğinde Gat Havalimanı'nı ziyaret eden LUO 173. Tabur Komutanı Albay Ağlus Muhammed Amir, bunun bir sabotaj saldırısı olduğu iddialarını reddederek bu tür iddiaların yanlış olduğunu ve kamuoyunu kışkırtmayı amaçladığını vurguladı.
Gat Havalimanı Müdürü de, LUO güçlerinin burada konuşlanmalarının, ne uçak seferlerini ne de havaalanındaki bakım çalışmalarını engellemediğini, yalnızca güvenliği sağlamakla görevli olduklarını söyledi.
Bu arada yerel kaynaklar, Libya'nın güneyindeki Ummu'l Eranib beldesinde LUO tarafından kullanılan Tarık bin Ziyad Kampı’na silahlı saldırı düzenlendiğini, saldırıda bir kişi öldüğü, bir kişinin ise yaralandığını bildirdiler.



Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.


Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

TT

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Bileşmiş Milletler (BM) ve insan hakları raporları ile uydu görüntülerinin, geçtiğimiz pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından ele geçirilen Kuzey Darfur'un başkenti Faşir şehrinde ayrım gözetmeksizin cinayetlerin devam ettiğini göstermesinin ardından, binlerce Sudanlı şu anda risk altında. Kuzey Kordofan eyaletindeki stratejik öneme sahip Bara’da korkunç istismarlar ve cinayetlerin bildirilmesinin ardından Kordofan eyaletinin en büyük şehri Ubeyd’e doğru büyük çaplı bir göç yaşanıyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) dün, HDK'nın iktidarı ele geçirmesinin ardından binlerce sivilin Sudan'ın Faşir kentinde mahsur kaldığı ve yakın tehlike altında olduğu konusunda endişelerini dile getirirken, yeni uydu görüntüleri Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehrinde katliamların devam ettiğini gösteriyor.

HDK geçtiğimiz pazar günü, 18 aylık bir kuşatmanın ardından, Sudan topraklarının üçte birini oluşturan Darfur bölgesindeki ordunun son kalesi olan Faşir'in kontrolünü ele geçirdi. Şehrin düşmesinden bu yana, sahada infazlar, cinsel şiddet, yardım görevlilerine saldırılar, yağma ve kaçırma olayları bildirilirken, iletişim büyük ölçüde sağlanamıyor.

Faşir yakınlarındaki Tavile beldesine ulaşan kurtulanlar, toplu katliamların yaşandığını, çocukların ebeveynlerinin gözleri önünde vurulduğunu ve kaçmaya çalışan sivillerin dövülüp soyulduğunu anlattı. BM, pazar gününden bu yana 65 binden fazla kişinin Faşir'den kaçtığını, ancak on binlerce kişinin halen orada mahsur kaldığını söyledi. Şehir, son HDK saldırısından önce yaklaşık 260 bin nüfusa sahipti.

zaxsdf
Faşir yakınlarında cesetler ve yanmış araçlar arasında yürüyen HDK üyeleri (Reuters)

MSF, çok sayıda sivilin halen büyük risk altında olduğunu ve HDK ve müttefikleri tarafından daha güvenli bölgelere ulaşmalarının engellendiğini açıkladı.

MSF, sadece yaklaşık 5 bin kişinin şehrin yaklaşık 70 kilometre batısında bulunan Tavile beldesine ulaşabildiğini bildiri. MSF Acil Durum Operasyonları Başkanı Michel Olivier Lacharite, “Tavile'ye gelenlerin sayısı, yaygın zulüm haberlerinin arttığı bir dönemde, felaketin boyutuyla uyuşmuyor” dedi. ‘Faşir'de aylarca süren açlık ve şiddetten kurtulan tüm kayıp insanlar nerede?’ diye soran Lacharite, “En olası ve aynı zamanda en korkunç ihtimal, kaçmaya çalışırken öldürülüyor veya avlanıyor olmalılar” diye ekledi.

Toplu katliamlar devam ediyor

MSF’ye konuşan görgü tanıkları, pazar günü ordudan ve müttefik kuvvetlerden askerler de dahil olmak üzere yaklaşık 500 sivilin kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve ona bağlı gruplar tarafından öldürüldüğünü veya yakalandığını söyledi. Hayatta kalanlar, kaçanların cinsiyet, yaş ve etnik kökenlerine göre ayrıldığını ve birçoğunun halen 5 milyon ila 30 milyon Sudan sterlini (bin ila 6 bin dolar) arasında değişen fidye için alıkonulduğunu söyledi.

Faşir’den kaçan beş çocuk annesi Hayat, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, kendileriyle birlikte seyahat eden gençlerin yolda silahlı kişiler tarafından durdurulduğunu, daha sonra onlara ne olduğunu bilmediklerini söyledi. BM tarafından cuma günü yapılan açıklamada, HDK’nın Faşir'e düzenlediği saldırıda ölenlerin sayısının yüzlerle ifade edilebileceği belirtilirken Sudan ordusuyla ittifak halindeki güçler HDK'yı ‘2 binden fazla sivili öldürmekle’ suçladı.

Uydu görüntüleri

Yale Üniversitesi’nden araştırmacılara göre yeni uydu görüntüleri Sudan'ın batısındaki Faşir şehri ve çevresinde kitlesel katliamların devam ettiğine işaret ediyor.

Üniversitenin İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı yeni bir raporda, yeni görüntülerde şehir nüfusunun büyük bir kısmının ‘öldürüldüğü, esir alındığı veya saklandığına’ dair işaretler olduğunu belirtti.

cd
Yıkımın sonrasını ve devam eden çatışmayı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

Araştırmacılar, pazartesi ile cuma günleri arasında yerleşim bölgelerinde, üniversite kampüslerinde ve askeri tesislerde insan kalıntıları olduğu düşünülen en az 31 grup nesne gözlemlediler.

Raporda, “Sürekli kitlesel katliamların devam ettiğine dair işaretler açıkça görülüyor” ifadesi de yer aldı.

Kaçanların anlattıkları

Reuters'ın haberine göre hafta başında Sudan'ın Faşir kenti yakınlarında deve sırtında yaklaşık 200 adamıtoplayan milisler, onları belirli bir yere götürdükten ve ırkçı sloganlar attıktan sonra üzerlerine ateş açtılar. Kaçırılan kişiler arasında olduğunu söyleyen el-Hayr Ismail adındaki adam, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki Tavile beldesinde yerel bir gazeteciye, kaçıranlardan birinin onu okul günlerinden tanıdığını ve kaçmasına izin verdiğini anlattı.

İsmail, “’Onlara onu öldürmeyin’ dedi, ancak onlar kendi arkadaşları da dahil olmak üzere onunla birlikte olan herkesi öldürdüler” ifadelerini kullandı. İsmail, HDK pazar günü şehri ele geçirdiğinde, halen şehirde bulunan yakınlarına yiyecek götürdüğünü ve diğer tutuklular gibi kendisinin de silahsız olduğunu kaydetti.

dfrgt
HDK’nın Faşir’i ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan yaralı bir kişi (AP)

İsmail, Reuters'ın röportaj yaptığı dört tanık ve altı yardım görevlisinden biriydi ve Faşir’den kaçanların yakın köylerde toplandığını, cinsiyete göre ayrıldığını ve ardından sınır dışı edildiğini söyledi. Başka bir tanık daha önce yaptığı açıklamada, olaydan sonra silah sesleri duyulduğunu söylemişti.

Reuters tarafından doğrulanan başka bir habere göre eski bir hastane temizlikçisi olan Tehani Hasan, kız kardeşinin kocası ve amcasının serseri kurşunlarla öldürüldükten sonra pazar sabahı Tavile'ye kaçtığını söyledi. Yolda, HDK üniformalı üç adamın kendisini ve ailesini alıkoyduğunu, üstlerini aradığını, dövdüğünü ve hakaret ettiğini belirten Hasan, “Bizi çok kötü dövdüler. Giysilerimizi yere attılar. Kadın olmama rağmen benim üstüm de arandı. Yiyeceklerimizi ve sularımızı yere döktüler” ifadelerini kullandı.

Sonunda başka bir bölgeye vardılar ve burada savaşçılar kadınları ve çocukları erkeklerden ayırdılar. Erkek kardeşi ve ikinci kız kardeşinin eşini bir daha görmediklerini söyleyen Hasan, “Bize yaptıkları muameleden dolayı hayatta olduklarını söyleyemeyiz. Eğer onlar öldürmezse, açlık ve susuzluk öldürüyor” şeklinde konuştu.

HDK’dan yalanlama

Faşir’deki ‘zaferi’ Sudan'ın iki buçuk yıllık iç savaşında bir dönüm noktası olan HDK, söz konusu ihlalleri işlediğini reddetti, bu iddiaların düşmanları tarafından uydurulduğunu öne sürdü. HDK da karşı suçlamalarda bulundu. HDK’nın üst düzey liderlerinden biri bu iddiaları ordunun ve müttefik savaşçılarının ‘Faşir’deki yenilgilerini ve kayıplarını örtbas etmek için’ yaptıkları ‘medya propagandası’ olarak nitelendirdi.

HDK Komutanlığı çoğunun tutuklandığını öne sürdüğü üyelerinin işlediği ihlallere ilişkin soruşturma başlatıldığını, HDK'nın insanların şehri terk etmesine yardım ettiğini ve yardım kuruluşlarını kalanlara yardım etmeye çağırdığını da ekledi.

Sudan ordusundan askerler ve sivil kılığına girmiş HDK üyelerinin sorgulanmak üzere ‘yakalandığını’ belirten HDK Komutanlığı, Reuters'ın yorum talebine yanıt olarak, ‘Bazılarının iddia ettiği gibi cinayet işlenmedi’ dedi. Reuters, sosyal medyada yayınlanan ve HDK üniformalı adamların silahsız tutuklulara ateş açtığını gösteren en az üç videoyu ve silahlı çatışma sonrası cesetlerin bulunduğu 12 videoyu doğruladığını bildirdi.

Yerinden edilen insanların sayısı artıyor

Öte yandan Sudan Doktorlar Sendikası dün, 642 yerinden edilmiş kişinin Faşir’den kuzey eyaletindeki Daba bölgesine geldiğini duyurdu. Yayınladığı basın açıklamasında, Faşir’den gelen yerinden edilmiş kişilerin sayısındaki artışı büyük endişeyle takip ettiğini belirten Sudan Doktorlar Sendikası, “Faşir’de HDK tarafından işlenen katliamlar nedeniyle zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından son birkaç saat içinde 642 yerinden edilmiş kişi Kuzey Eyaleti'ne ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sendika, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin, barınak, gıda ve içme suyu eksikliği ve temel sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi zorlu insani koşullarda yaşadıklarını da kaydetti.

Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Savaşın yıkımından kaçan bu aileler, güvenlik arayışıyla kuzey eyaletine sığındılar, ancak şu anda ev sahibi toplulukların karşılayamayacağı ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıyalar. Darfur'daki durumun kötüleşmeye devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde gelenlerin sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.”

MSF, insani yardım durumunun tamamen çökmesini önlemek için, Sudan içindeki ve dışındaki yerel yetkililere ve insani yardım ve yardım kuruluşlarına, yerinden edilmiş insanlara acil tıbbi ve gıda yardımı, barınak ve psikososyal destek sağlamak için acil önlemler almaları çağrısında bulundu. MSF, bu kritik anda hızlı bir müdahalenin, yerinden edilme, açlık ve korkudan bitkin düşen binlerce kişinin hayatını kurtarabileceğini vurguladı.