Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Trablus’ta çatışmalar bitti… LUO, Gat şehrinin öfkesini dizginliyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
TT

Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması çağrısında bulunan Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih arasında dün kamuoyu önünde başlayan yeni tartışma, geçtiğimiz yıl Cenevre'de yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından desteklenen barış anlaşmasının çöküşünün yeni bir işareti olarak görüldü.
TM Başkanı Salih, dün TM’deki bir oturum sırasında, Abdulhamid Dibeybe hükümetinin artık meşruiyetini yitirdiğini ve yeni bir hükümetin kurulması gerektiğini söyledi.
Ancak Hükümet Sözcüsü Muhammed Hammude, Salih'in hükümet hakkında söylediklerinin kendi kişisel görüşünü yansıttığını ve bunun TM’nin genel görünüşü temsil etmediğini söyledi. Hammude, milletvekillerinin bazılarının Salih ile aynı fikirde olmadıklarını belirtti.
Hammude, dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, hükümetin, görevi seçimlerden sonra seçilmiş bir hükümete devretmek koşuluyla siyasi bir anlaşma ve bir yol haritası çerçevesinde kurulduğunu da sözlerine ekledi.
TM’nin dün Meclis Başkanı’nın açılış oturumunda yaptığı açıklamanın ve yol haritasıyla ilgili raporunun ele alınması için yapılması planlanan oturumu bugüne ertelenmişti. TM Başkanı Salih, oturumun başında TM’nin seçimlerin düzenlenmesindeki rolünü savunarak seçimlerin yapılmaması için herhangi bir neden olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Libyalıların isteklerini karşılayan modern ve mutabakata dayalı bir anayasa hazırlamak için yerel ve uluslararası uzmanların desteğiyle üç bölgeyi temsil eden aydınlar ve anayasa hukuku uzmanlarından oluşan 30 kişilik bir komisyon kurulması çağrısında bulunan TM Başkanı Salih, artık seçimlerin düzenlenmesi için Yüksek Seçim Komisyonu ve yargı ile iş birliği içinde yeni bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini söyledi. Seçimlerin Yüksek Seçim Komisyonu tarafından ertelenmesinin kendilerini şaşırttığını belirten Salih, cumhurbaşkanlığına adaylık başvurusunda bulunan bazı isimlerin adaylık şartlarını karşılamadığını da sözlerine ekledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun, adaylık başvurusunda bulunanların dosyalarında sahtekarlık olduğuna dair açıklamalarına dikkati çeken Salih, Yüksek Seçim Komisyonu’nun çok sayıda aday adayını veto etme kararlarını savunma hakkından mahrum bırakıldığını söyledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun açıkladığı bu nedenlerin, mücbir sebep oluşturduğunu, nihai aday listesinin açıklanmasını engellediğini ve bunun sonucunda seçimlerin zamanında yapılamadığını söyleyen Salih, herkesin farklı yönelimlere sahip Libyalılarla iletişim kurma ve uzlaşıya varma hedefinin ulusal sabitlerden sapmadığını, sabitelerin hiçbirinden ödün verilmediğini ve Libya'nın istikrarının taraftarlığa yer olmayan temel bir unsur olduğunu anlaması gerektiğini vurguladı. TM Başkanı, “Libya’nın iç işlerine yönelik tüm dış müdahaleleri reddediyor ve vatandaşları Libya'yı istikrara kavuşturma adımlarını desteklemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih, cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların dosyalarındaki 12 sahtecilik vakasını Cumhuriyet Savcısına bildirdiklerini belirterek dosyaların geri kalanını yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Komisyonun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurularını gözden geçirip doğru bir seçim sürecini tamamlaması için 6 ila 8 aylık bir süreye ihtiyacı olduğunu söyleyen Sayih, Komisyonun nihai aday listesini açıklamasının, siyasi partilerin ve silahlı oluşumların seçim sürecini durdurma tehditlerinde bulunmalarına yol açtığını söyledi. Sayih, mahkeme tarafından kendilerine itirazların sonuçları hakkında bilgi verilmediğini, ancak itirazları yargıya taşıyanlar aracılığıyla temyiz komisyonlarının verdiği kararların kanunlara uygun olmadığı yönünde bilgilendirildiklerini kaydetti.

Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını belirtti
Diğer taraftan Medeni Hal Otoritesi Başkanı Muhammed Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını söyledi. Kurumun, şubeleri aracılığıyla bu tür sahtekarlıkların yapıldığını yalanlayan bazı çalışmalar yaptığına dikkati çeken Bittamer, “Kişisel davaların varlığını inkar etmiyoruz ve bunları sürekli olarak adli makamlara yönlendiriliyoruz” dedi.
Bir başka gelişmede, Başbakan Abdulhamid ed-Dibeybe, 17 Şubat Devrimi'nin 11. yıldönümü vesileyle yapılacak resmi törenlerin hazırlıkları için bir üst komite ve alt komiteler oluşturma kararı aldı. Hükümet tarafından yayınlanan karara göre Gençlik Bakanı başkanlığında bir üst komite ile İçişleri Bakanı ve Haberleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı başkanlığında alt komiteler oluşturuldu.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı, başkent Trablus'taki Şat Yolu üzerinde Trablus Limanı yakınlarında çıkan silahlı çatışmanın sona erdiğini duyururken çatışmanın siviller arasında can kaybına ve maddi hasara yol açtığı iddialarını yalanladı. İçişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan ve yerel basında yer alan açıklamada Pazar akşamı Trablus Limanı yakınlarında çatışan grupların bakanlığa bağlı olmadıkları belirtildi.
Terör ve Organize Suçlarla Mücadele ve Caydırma Teşkilatı’ndan bir kaynağa göre çatışmalar, Nevasi Tugayı'nın Teşkilatın Cumhuriyet Savcısının bazı silahlı grupların taşkınlıklarını önlemek amacıyla verdiği talimatla Trablus Limanı’nda geçtiğimiz günlerde açtığı bir güvenlik ofisine düzenlediği saldırının ardından patlak verdi.
Bu arada Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Pazar akşamı, Ulusal Cephe Partisi lideriyle yaptığı görüşmede, onun tüm Libyalıları çatısı altında toplayan ulusal uzlaşı projesinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına istekli gördüğünü belirtti. Menfi, görüşmede, Libya genelindeki siyasi duruma ilişkin gelişmelerin de ele alındığını söyledi.
Menfi, Libya Merkez Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmede ise Başkanlık Konseyi’nin devlet kurumlarının birleştirilmesi çabalarını takip etme rolüne işaret ederken başta Merkez Bankası olmak üzere ülkenin egemen kurumlarının birlik ve bağımsızlığının önemini vurguladı.
Diğer taraftan ülkenin Fizan eyaletindeki Gat şehrinin bazı ileri gelenleri, şehrin havaalanında konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerinin geri çekildiğini ve silahlı gösterilerin sona erdiğini söylerken şehirde sakin bir havanın hakim olduğunu eklediler. Hükümet heyetlerinin, şehre yapmayı planladıkları ziyaretleri sık sık ertelemelerini kınadıklarını ifade eden şehir sakinleri, ayrıca şehrin havalimanının korunmasını da talep ettiler.
Pistteki aydınlatmalardan birinin gördüğü hasarı yerinde incelemek için güvenlik yetkilileri ve askeri yetkililer eşliğinde Gat Havalimanı'nı ziyaret eden LUO 173. Tabur Komutanı Albay Ağlus Muhammed Amir, bunun bir sabotaj saldırısı olduğu iddialarını reddederek bu tür iddiaların yanlış olduğunu ve kamuoyunu kışkırtmayı amaçladığını vurguladı.
Gat Havalimanı Müdürü de, LUO güçlerinin burada konuşlanmalarının, ne uçak seferlerini ne de havaalanındaki bakım çalışmalarını engellemediğini, yalnızca güvenliği sağlamakla görevli olduklarını söyledi.
Bu arada yerel kaynaklar, Libya'nın güneyindeki Ummu'l Eranib beldesinde LUO tarafından kullanılan Tarık bin Ziyad Kampı’na silahlı saldırı düzenlendiğini, saldırıda bir kişi öldüğü, bir kişinin ise yaralandığını bildirdiler.



İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
TT

İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri, bugün (Salı) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının birinci aşamasındaki tüm maddelere hem kendilerinin hem de diğer Filistinli grupların bağlı kaldığını duyurdu. Örgüt, arabuluculara İsrail’in anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapma çağrısında bulundu.

Kudüs Seriyyeleri’nin askeri sözcüsü Ebu Hamza, yayımladığı bildiride, geçen çarşamba günü Gazze’nin kuzeyinde ellerindeki son İsrailli rehinenin cesedini teslim etmelerinin ardından, İsrailli esirler dosyasını kapattıklarını söyledi.

Filistin'den yayın yapan Şihab Haber Ajansı’nın (Shehab News Agency)  aktardığı açıklamada Ebu Hamza, şunları kaydetti:

“Geçen çarşamba günü kuzeyde son cesedi teslim ederek elimizdeki düşman esirleri dosyasını kapattık. Bu, onur verici bir anlaşmanın parçası olarak, tüm gurur, onur ve sadakatle yürüttüğümüz kahramanca bir mücadelenin sonucudur. Düşman esirleri ancak direnişin kararıyla geri döner; tabutlarla dönerler ya da hiç dönmeyebilirler.”

Ebu Hamza, Kudüs Seriyyeleri ve diğer direniş fraksiyonlarının ateşkes anlaşmasının birinci aşamasına ilişkin tüm hükümlere bağlı kaldığını vurgulayarak, arabuluculara İsrail’in anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmesi ve “tekrarlanan suç niteliğindeki ihlallerini” durdurması için baskı çağrısı yaptı.

Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemde, Hamas’tan bilgili kaynaklar, hem hareket içinde hem de arabulucularla ve onların İsrail’le yürüttüğü temaslarda ciddi görüşmelerin sürdüğünü aktardı.

Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Hamas’ın ABD ile İsrail arasında sağlanacak uzlaşıya bağlı olarak, arabuluculardan beklenen yeni dolaylı müzakere turunun tarihinin belirlenmesini beklediğini söyledi. Bu turun ay sonunda ya da gelecek ay başında yapılabileceği ifade edildi.

Kaynaklara göre, Katar, Mısır ve İstanbul da dahil olmak üzere çeşitli başkentlerde Hamas liderliği ile arabulucular arasında ikili ve üçlü formatlarda çok sayıda toplantı düzenlendi; mevcut temaslar kapsamında yeni görüşmelere yönelik hazırlıklar da yapılıyor.

Aynı kaynaklar, ABD’nin baskısı ve arabulucuların girişimlerinin bu temasları “daha ciddi bir aşamaya taşıdığını” değerlendirdi.


Esad’ın tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
TT

Esad’ın tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esad'ın 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)

Irak hükümetinde üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Suriye’nin kuzeydoğusundaki rutin bir sınır güvenliği görevinin ardından Şam’dan Bağdat’a dönecek uçağa yetişmek için şoförüne hızlanmasını söylüyordu. Tam o sırada telefonuna düşen mesajda şu yazıyordu: “Suriye’deki fraksiyonlar başkente doğru ilerliyor.” Ülke, enkazların arasından doğan yeni bir rejimin eşiğindeydi.

Şam’da, yetkilinin arabası “olağanüstü düzenlemeler” için bekliyordu. Yeni Suriyeli yetkililerle kurulan “hiçten doğan iletişim”, sahada dengelerin altüst olduğuna işaret ediyordu. Suriye’de eski “askeri operasyonlar yönetiminden” bir yetkili, bunun “Heyet Tahrir el-Şam’ın ilk kez bir Irak hükümet yetkilisiyle teması” olduğunu aktardı. Iraklı güvenlik görevlileri de 8 Aralık 2024 sabahı “beklenmedik bir kolaylıkla” Şam’a girdiklerini söyledi. Ardından şok bir mesaj geldi: “(Beşşar) Esad kaçtı.”

gthy
Esad rejiminin devrilmesinden sonra Şam havaalanı (Arşiv - AFP)

Başkent Şam’daki havaalanı bir hayalet mekâna dönmüştü. Iraklı yetkilinin tanıdığı Suriyeli subaylar yok olmuştu. Diplomatik geçişler bile boşaltılmıştı. Yetkili, Bağdat’a “istisnai” bir seferle döndü.

Aynı saatlerde, Suriye’de 2011’den bu yana konuşlu Iraklı milisler de Rıf Şam’dan Irak sınırındaki Ebu Kemal yönüne doğru tek yönlü bir geri çekilişe başlamıştı. Yüzlerce savaşçı, “direniş ekseninin” 15 yıllık varlığının çöküşüyle sahayı terk ediyordu.

dfrg
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Şam'da Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani ile el sıkışıyor (Arşiv)

Bu gelişmeler öncesinde ve sonrasında Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı kaynaklar, milislerin Suriye’den koordinasyonsuz, ani ve dağınık biçimde çekildiğini doğruladı. Paylaşılan bilgiler, Tahran, Moskova ve Esad yönetiminin farklı zamanlarda Suriye’de savaşmama kararı aldığını ve müttefik Iraklı gruplarla bu bilgileri çok geç paylaştığını gösteriyordu.

Bu tanıklıklar; Esad rejiminin çöküşünün ardından Irak’taki Şii grupların nasıl tepki verdiğini, kimi çevrelerde neden Şii hâkimiyeti ve silahlı grupların siyaset içinde daha güçlü konum kazanması yönünde çağrıların yükseldiğini de ortaya koyuyor.

Manevra değildi… Bizi aldattılar

30 Kasım 2024’te Irak Başbakanı Muhammed es-Sudani, Esad’la yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’nin güvenliği Irak’ın ulusal güvenliğiyle bağlantılı  mesajını verdi. Ancak ertesi gün muhalefet güçleri Hama’yı kuşattı ve Sudani bir daha Esad’ı aramadı.

Ninova’daki Şii milis liderleri, Suriye’ye destek göndermeye çalışıyordu çünkü Suriye’deki İran yanlısı savaşçı sayısı geçmiş yıllara göre çok azalmıştı. Bir milis yetkilisi, savaşçılarını Suriye’deki Şiileri ve kutsal mekânları koruma çağrısıyla motive ettiklerini aktardı.

Ketaib Seyyid eş-Şüheda Sözcüsü Kazım el-Fartusi, kendi gruplarının 2023 sonunda Suriye’den tamamen çekildiğini ve “görevlerinin bittiğini” söylemişti.

dfvg
Suriye'nin doğusunda faaliyet gösteren Nuceba hareketi mensuplarının Bağdat'taki askeri geçit törenindeki arşiv görüntüleri.

2018’e gelindiğinde Suriye, İran Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Iraklı milislerden oluşan 150 binden fazla yabancı savaşçıyla doluydu. Suriye ordusunun sahadaki ağırlığı bu güçlerin gerisinde kalmıştı. 2023 sonunda ise İran, Esad’la yapılan görüşmelerin ardından birçok milisin çekilmesine izin verdi. Bu geri çekilmenin arkasında “bölgesel bir anlaşmanın” olduğu iddiaları da yayılmıştı.

Kasım 2024’te başlayan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu operasyonları sırasında İranlı grupların sayısı birkaç bine düşmüştü. Ancak Esad’ın dönüşü yine gerçekleşmedi.

fgt
Suriye kanalının yayınladığı bir görüntüde, Rus savaş uçaklarının Lazkiye'deki Hmeymim üssünde "caydırma" operasyonu sırasında konuşlandığı görülüyor.

2 Aralık gecesi, Iraklı milislerden bir grup gayriresmî askeri güzergâhtan Suriye’ye sızmaya çalıştı fakat Ebu Kemal yakınlarında ABD hava saldırısı ile durduruldu. Bu olay, “Suriye’ye yeniden girme” hevesini kısa sürede bitirdi.

6 Aralık’ta muhalefet Hama’dan Humus’a doğru ilerlerken, Rus hava kuvvetleri yalnızca sembolik birkaç bombardıman yaptı. Rusya’nın Humus–Hama hattındaki stratejik “Rastan Köprüsü”nü etkisizleştirmeyerek muhalefetin geçişine zemin hazırladığı ortaya çıktı. Görüntüler, Rusların Hmeymim Üssü’ndeki Sukhoi jetlerini havalandırmadığını gösteriyordu.

7 Aralık sabahında Humus tamamen muhalefetin kontrolüne geçtiğinde, direniş eksenindeki birçok aktör bunun bir manevra olmadığını, İran’ın müttefiklerine çelişkili mesajlar verdiğini anladı.

Bazı Iraklı milis kaynaklarına göre İran, daha en başta Suriye’de büyük bir savaşa girmeme kararı almıştı çünkü bölgesel dengelerin son derece karmaşık olduğunu düşündü. Ayrıca Tahran, Moskova’nın artık Suriye’de kendi başına hareket ettiğini geç fark etti.

Sonuç olarak, Moskova–Tahran–Esad üçgeni fiilen çözülmüş, sahada kopuk kararlar alınmış, bu boşluk da muhalefetin hızlı ilerleyişine ve Esad’ın kaçışına yol açmıştı.

Bağdat’ta siyaset: Şok, hesaplaşma ve yeni güç tasarımları

Esad’ın kaçtığı 8 Aralık sabahı eski Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, ““Ne ekersen onu biçersin” diye yazdı. Bağdat’taki Şii siyasi çevreleri derin bir şok dalgası sardı.

İki gün sonra tüm milisler Suriye’den çıkmış, Esad Moskova’ya sığınmıştı. 12 Aralık’ta Nuri el-Maliki, “Şam’da yaşananların hedefi Bağdat sokaklarını hareketlendirmektir” diyerek gerilimi artırdı.

Kulislerde “Irak Şiilerinin geleceği” üzerine sert tartışmalar yürütüldü. Pek çok Şii karar alıcısı, İran’ın rolü ve Suriye’deki ani çöküş konusunda net bir cevap veremedi. Bazı toplantılarda, “Esad sonrası bölgesel düzenle Irak nasıl konumlanacak?” sorusu etrafında büyük tedirginlik oluştu.

dfrgt
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin toplantılarından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Bu tartışmalar sırasında “Şii federalizmi” gibi uç fikirler bile dillendirildi ancak kısa sürede gündemden düştü. Buna karşılık, “Şii hâkimiyeti” söylemi güç kazandı. 11 Kasım 2025 seçimlerinde silahlı gruplar önemli başarı elde etti:

Asaib Ehlil Hak: 28 sandalye

Bedir Örgütü: 18 sandalye

Hakuk (Ketaib Hizbullah’ın siyasi kolu): 6 sandalye

Ketaib İmam Ali listesi: 3 sandalye

Şibl ez-Zeydi’nin “Hizmetler” ittifakı: 9 sandalye

Suriye’de savaşmış tüm gruplar parlamentoya girmeyi başardı.

Kays el-Hazali ve benzeri liderlerin öncülüğünde yeni bir proje şekilleniyor: Şii grupların parçalanmasını önlemek için devletin yasama ve yürütme kurumlarında daha güçlü, daha belirleyici bir varlık.

Mart 2025’te Hazali’ye “Yeni Suriye” sorulduğunda “Devletlerin çıkarları gerektiriyorsa, Irak da bu yeni hükümetle ilişkilerini kurmalı” dedi.

Bir Şii milis yöneticisinin ifadesiyle, “Esad’ın kaçışı, Suriye’deki bir olay değil, Irak Şiilerinin zihninde bir depremdi.” Eski ittifakların çöktüğü, İran’ın bölgesel doktrininin bile sorgulanır hale geldiği bir dönemin kapısı açıldı. Bu soruların henüz net bir cevabı yok.


Sisi ile Hafter arasındaki görüşmelerde Sudan, deniz sınırları ve paralı askerler başlıkları ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Sisi ile Hafter arasındaki görüşmelerde Sudan, deniz sınırları ve paralı askerler başlıkları ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’i kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’in dün gerçekleştirdiği görüşmede, ertelenen genel seçimler, paralı askerler, yabancı savaşçılar, ortak deniz sınırları ve Sudan’daki durum başlıca gündem maddeleri oldu.

gt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’i kabul etti, 8 Aralık 2025. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sisi, Hafter’i Kahire’de kabul etti. Libya Ulusal Eylem Grubu Başkanı ve siyasi analist Halid et-Tercuman, ziyaretin ülkenin son derece kritik bir dönemden geçtiği bir zamanda gerçekleşmesi nedeniyle özel önem taşıdığını belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi, Cumhurbaşkanı Sisi’nin görüşmede ‘Mısır’ın Libya’nın egemenliğine, istikrarına, birliğine ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini’ vurguladığını aktardı. Şenavi, Sisi’nin ‘LUO Genel Komutanlığı’nın bu süreçteki temel rolünü takdir ettiğini’ belirterek, ‘her türlü dış müdahaleye karşı durulması ve tüm yabancı güçler ile paralı askerlerin Libya’dan çıkarılması gerektiğini’ ifade ettiğini söyledi. Açıklamaya göre Sisi, Mısır’ın ‘özellikle eş zamanlı başkanlık ve parlamento seçimlerini hedefleyen girişimler başta olmak üzere, Libya krizinin çözümüne yönelik tüm inisiyatiflere desteğini’ yineledi.

Sisi ayrıca, iki ülke arasındaki köklü ve özel ilişkileri hatırlatarak, ‘Mısır’ın Libya ordusuna ve ulusal kurumlarına her türlü desteği sağlamaya devam edeceğini’ vurguladı.

sdfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, her iki ülkenin çıkarları doğrultusunda ortak deniz sınırı konusunda anlaşmaya vardı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Görüşmelere, Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter ve Genelkurmay Başkanı Halid Hafter de katıldı. Toplantıda iki ülke arasındaki deniz yetki sınırlarının belirlenmesine ilişkin son gelişmeler ele alındı.

Şenavi, deniz sınırı dosyasında ‘iki taraf arasında uzlaşı sağlandığını ve iş birliğinin uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde, her iki ülkenin çıkarlarını koruyacak şekilde sürdürülmesinin öneminin vurgulandığını’ aktardı.

Sisi, Aralık 2022’de yayımladığı kararla ülkenin Akdeniz’deki batı deniz sınırlarını belirlemişti. Kararın metni ve sınır koordinatları Resmî Gazete’de yayımlanmış, ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’ne de bildirilmişti.

Libya, Mısır ve Yunanistan ile Türkiye arasında deniz yetki alanlarına ilişkin anlaşmazlık ise devam ediyor.

cdfgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter'e eşlik etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, bir bildiride, Libya’nın ‘bir dizi deniz yetki anlaşması ve uygulamasına’ kesin olarak karşı çıktığını duyurmuştu. Benzer şekilde Libya da BM’ye bir protesto notası göndererek, Yunanistan ile Mısır arasında 2020’de imzalanan deniz yetki sınırlandırma anlaşmasını ‘uluslararası hukuk ve deniz hukuku ile çeliştiği için hükümsüz ve geçersiz’ ilan etti.

Mısır, Ağustos 2020’de Yunanistan ile deniz yetki sınırlarının belirlenmesine ilişkin bir anlaşma imzalamış, tarafların yıllar süren görüşmeleri sonunda iki ülke arasındaki münhasır ekonomik bölgeyi belirleyen metin açıklanmıştı. Türkiye ise söz konusu anlaşmaya o dönemde itiraz etmişti.

Mareşal Halife Hafter, Libya’da güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesinde Mısır’ın ve siyasi liderliğinin oynadığı ‘kilit rolü’ takdir ettiğini belirterek, krizin başlangıcından bu yana Libya halkına verilen sürekli desteğe dikkat çekti. Hafter, Mısır Cumhurbaşkanı ile Libya ve bölgesel gelişmeler konusunda koordinasyon ve görüş alışverişini sürdürme kararlılığını vurguladı.

Siyasi analist Halid et-Tercuman, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Hafter’in ziyaretinin ‘Libya krizine ilişkin tutumların ve bölgesel durumlara dair görüşlerin paylaşılması, özellikle de Sudan’daki gelişmeler ve Libya’ya doğru artan göç hareketi bağlamında önem taşıdığını’ söyledi. Et-Tercuman, Mısır’ın Libya’nın terörle mücadelesinde ‘gerçek bir destek’ sunduğunu, bugün ise Libya şehirlerinde yeniden imar çalışmalarını yürüten şirketleriyle ülkenin yeniden inşasına katkı verdiğini kaydetti. Mısır’ın bölgesel güvenliği önemsediğini belirten et-Tercuman, “Libya, Mısır’ın ulusal güvenliğinin doğal bir uzantısıdır; aynı şekilde Mısır da bizim güvenliğimizin doğal bir uzantısıdır” dedi.

Mısır ve Libya’yı çevreleyen bölgesel gelişmeler de Sisi ile Hafter arasındaki görüşmelerde gündeme geldi. Şenavi, toplantıda ortak ilgi alanındaki bölgesel dosyaların ve iki ülkenin karşı karşıya olduğu zorlukların, özellikle de Sudan’daki son gelişmelerin ele alındığını açıkladı.

Şenavi, iki tarafın ‘Sudan’ın istikrarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruyacak barışçıl bir çözüme ulaşılması için uluslararası ve bölgesel çabaların artırılmasının öneminde mutabık kaldığını’ aktararak, Sudan’daki istikrarın ‘Mısır ve Libya’nın ulusal güvenliğiyle doğrudan bağlantılı olduğuna’ vurgu yapıldığını belirtti.

Mısır’ın resmi tutumu, Libya’da güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi için ‘her türlü dış müdahale ve dayatmadan uzak, Libyalı taraflar arasında siyasi bir çözümün’ tek yol olduğu yönünde. Bu yaklaşım, Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin Kahire’de BM temsilcisi Hanna Tetteh ile yaptığı son görüşmede de dile getirildi.

Mısır, BM tarafından belirlenen ‘yol haritasının’ uygulanmasında ilerleme sağlanmasının önemine sürekli vurgu yapıyor. Bu çerçevenin başında, eş zamanlı başkanlık ve parlamento seçimlerini hazırlamakla görevli ‘yeni ve birleşik bir hükümetin’ kurulması yer alıyor. Kahire, siyasi sürecin güvenilirliği açısından ilan edilen takvime bağlı kalınmasının zorunlu olduğunu da hatırlatıyor.

Hafter’in iki oğlunun da son dönemde Mısır’a ziyaretler gerçekleştirdiği biliniyor. Genelkurmay Başkanı Halid Hafter, geçen hafta Kahire’de düzenlenen EDEX 2025 Savunma Sanayi Fuarı’na katıldı.