Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Trablus’ta çatışmalar bitti… LUO, Gat şehrinin öfkesini dizginliyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
TT

Libya’da Meclis Başkanı yeni bir hükümet kurulmasını isterken Başbakan 17 Şubat Devrimi’nin yıldönümüne hazırlanıyor

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümet kurulması talepleriyle karşı karşıya (EPA)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile hükümetin feshedilmesi ve yeni bir hükümetin kurulması çağrısında bulunan Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih arasında dün kamuoyu önünde başlayan yeni tartışma, geçtiğimiz yıl Cenevre'de yapılan Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından desteklenen barış anlaşmasının çöküşünün yeni bir işareti olarak görüldü.
TM Başkanı Salih, dün TM’deki bir oturum sırasında, Abdulhamid Dibeybe hükümetinin artık meşruiyetini yitirdiğini ve yeni bir hükümetin kurulması gerektiğini söyledi.
Ancak Hükümet Sözcüsü Muhammed Hammude, Salih'in hükümet hakkında söylediklerinin kendi kişisel görüşünü yansıttığını ve bunun TM’nin genel görünüşü temsil etmediğini söyledi. Hammude, milletvekillerinin bazılarının Salih ile aynı fikirde olmadıklarını belirtti.
Hammude, dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda, hükümetin, görevi seçimlerden sonra seçilmiş bir hükümete devretmek koşuluyla siyasi bir anlaşma ve bir yol haritası çerçevesinde kurulduğunu da sözlerine ekledi.
TM’nin dün Meclis Başkanı’nın açılış oturumunda yaptığı açıklamanın ve yol haritasıyla ilgili raporunun ele alınması için yapılması planlanan oturumu bugüne ertelenmişti. TM Başkanı Salih, oturumun başında TM’nin seçimlerin düzenlenmesindeki rolünü savunarak seçimlerin yapılmaması için herhangi bir neden olmadığını ve olmayacağını vurguladı.
Libyalıların isteklerini karşılayan modern ve mutabakata dayalı bir anayasa hazırlamak için yerel ve uluslararası uzmanların desteğiyle üç bölgeyi temsil eden aydınlar ve anayasa hukuku uzmanlarından oluşan 30 kişilik bir komisyon kurulması çağrısında bulunan TM Başkanı Salih, artık seçimlerin düzenlenmesi için Yüksek Seçim Komisyonu ve yargı ile iş birliği içinde yeni bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini söyledi. Seçimlerin Yüksek Seçim Komisyonu tarafından ertelenmesinin kendilerini şaşırttığını belirten Salih, cumhurbaşkanlığına adaylık başvurusunda bulunan bazı isimlerin adaylık şartlarını karşılamadığını da sözlerine ekledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun, adaylık başvurusunda bulunanların dosyalarında sahtekarlık olduğuna dair açıklamalarına dikkati çeken Salih, Yüksek Seçim Komisyonu’nun çok sayıda aday adayını veto etme kararlarını savunma hakkından mahrum bırakıldığını söyledi.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun açıkladığı bu nedenlerin, mücbir sebep oluşturduğunu, nihai aday listesinin açıklanmasını engellediğini ve bunun sonucunda seçimlerin zamanında yapılamadığını söyleyen Salih, herkesin farklı yönelimlere sahip Libyalılarla iletişim kurma ve uzlaşıya varma hedefinin ulusal sabitlerden sapmadığını, sabitelerin hiçbirinden ödün verilmediğini ve Libya'nın istikrarının taraftarlığa yer olmayan temel bir unsur olduğunu anlaması gerektiğini vurguladı. TM Başkanı, “Libya’nın iç işlerine yönelik tüm dış müdahaleleri reddediyor ve vatandaşları Libya'yı istikrara kavuşturma adımlarını desteklemeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih, cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların dosyalarındaki 12 sahtecilik vakasını Cumhuriyet Savcısına bildirdiklerini belirterek dosyaların geri kalanını yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Komisyonun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurularını gözden geçirip doğru bir seçim sürecini tamamlaması için 6 ila 8 aylık bir süreye ihtiyacı olduğunu söyleyen Sayih, Komisyonun nihai aday listesini açıklamasının, siyasi partilerin ve silahlı oluşumların seçim sürecini durdurma tehditlerinde bulunmalarına yol açtığını söyledi. Sayih, mahkeme tarafından kendilerine itirazların sonuçları hakkında bilgi verilmediğini, ancak itirazları yargıya taşıyanlar aracılığıyla temyiz komisyonlarının verdiği kararların kanunlara uygun olmadığı yönünde bilgilendirildiklerini kaydetti.

Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını belirtti
Diğer taraftan Medeni Hal Otoritesi Başkanı Muhammed Bittamer, sahtecilik davalarıyla ilgili herhangi bir resmi yazı almadıklarını söyledi. Kurumun, şubeleri aracılığıyla bu tür sahtekarlıkların yapıldığını yalanlayan bazı çalışmalar yaptığına dikkati çeken Bittamer, “Kişisel davaların varlığını inkar etmiyoruz ve bunları sürekli olarak adli makamlara yönlendiriliyoruz” dedi.
Bir başka gelişmede, Başbakan Abdulhamid ed-Dibeybe, 17 Şubat Devrimi'nin 11. yıldönümü vesileyle yapılacak resmi törenlerin hazırlıkları için bir üst komite ve alt komiteler oluşturma kararı aldı. Hükümet tarafından yayınlanan karara göre Gençlik Bakanı başkanlığında bir üst komite ile İçişleri Bakanı ve Haberleşmeden Sorumlu Devlet Bakanı başkanlığında alt komiteler oluşturuldu.
Öte yandan İçişleri Bakanlığı, başkent Trablus'taki Şat Yolu üzerinde Trablus Limanı yakınlarında çıkan silahlı çatışmanın sona erdiğini duyururken çatışmanın siviller arasında can kaybına ve maddi hasara yol açtığı iddialarını yalanladı. İçişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan ve yerel basında yer alan açıklamada Pazar akşamı Trablus Limanı yakınlarında çatışan grupların bakanlığa bağlı olmadıkları belirtildi.
Terör ve Organize Suçlarla Mücadele ve Caydırma Teşkilatı’ndan bir kaynağa göre çatışmalar, Nevasi Tugayı'nın Teşkilatın Cumhuriyet Savcısının bazı silahlı grupların taşkınlıklarını önlemek amacıyla verdiği talimatla Trablus Limanı’nda geçtiğimiz günlerde açtığı bir güvenlik ofisine düzenlediği saldırının ardından patlak verdi.
Bu arada Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Pazar akşamı, Ulusal Cephe Partisi lideriyle yaptığı görüşmede, onun tüm Libyalıları çatısı altında toplayan ulusal uzlaşı projesinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasına istekli gördüğünü belirtti. Menfi, görüşmede, Libya genelindeki siyasi duruma ilişkin gelişmelerin de ele alındığını söyledi.
Menfi, Libya Merkez Bankası Başkanı ile yaptığı görüşmede ise Başkanlık Konseyi’nin devlet kurumlarının birleştirilmesi çabalarını takip etme rolüne işaret ederken başta Merkez Bankası olmak üzere ülkenin egemen kurumlarının birlik ve bağımsızlığının önemini vurguladı.
Diğer taraftan ülkenin Fizan eyaletindeki Gat şehrinin bazı ileri gelenleri, şehrin havaalanında konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerinin geri çekildiğini ve silahlı gösterilerin sona erdiğini söylerken şehirde sakin bir havanın hakim olduğunu eklediler. Hükümet heyetlerinin, şehre yapmayı planladıkları ziyaretleri sık sık ertelemelerini kınadıklarını ifade eden şehir sakinleri, ayrıca şehrin havalimanının korunmasını da talep ettiler.
Pistteki aydınlatmalardan birinin gördüğü hasarı yerinde incelemek için güvenlik yetkilileri ve askeri yetkililer eşliğinde Gat Havalimanı'nı ziyaret eden LUO 173. Tabur Komutanı Albay Ağlus Muhammed Amir, bunun bir sabotaj saldırısı olduğu iddialarını reddederek bu tür iddiaların yanlış olduğunu ve kamuoyunu kışkırtmayı amaçladığını vurguladı.
Gat Havalimanı Müdürü de, LUO güçlerinin burada konuşlanmalarının, ne uçak seferlerini ne de havaalanındaki bakım çalışmalarını engellemediğini, yalnızca güvenliği sağlamakla görevli olduklarını söyledi.
Bu arada yerel kaynaklar, Libya'nın güneyindeki Ummu'l Eranib beldesinde LUO tarafından kullanılan Tarık bin Ziyad Kampı’na silahlı saldırı düzenlendiğini, saldırıda bir kişi öldüğü, bir kişinin ise yaralandığını bildirdiler.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.