UNRWA'dan, Lübnan'daki Filistinli mültecilere acil yardım kampanyası

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

UNRWA'dan, Lübnan'daki Filistinli mültecilere acil yardım kampanyası

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA), Lübnan'daki Filistinli mültecilere acil yardım için bir kampanya başlattı.
UNRWA, yardım kampanyasını başlatmak için Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu'nun (ESCWA) Beyrut'taki karargahında bir konferans düzenledi.
Konferansa Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Özel Koordinatör Yardımcısı Necat Ruşdi, UNRWA'nın Lübnan Direktörü Claudio Cordone, Filistin'in Beyrut Büyükelçisi Eşref Debbur ve Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi Başkanı Basil el-Hasan katıldı.
UNRWA'nın başlattığı kampanya, Lübnan'daki Filistinli mültecilere insani yardım sağlamak için fon toplamayı ve UNRWA'nın 2022 yılı için finansman ihtiyaçlarına ve önceliklerine ışık tutmayı hedefliyor.
BM Lübnan Özel Koordinatör Yardımcısı Ruşdi, yaptığı konuşmada, konferansın Lübnan'ın en kötü ekonomik kriziyle karşı karşıya olduğu, güvenlik ve koruma arayışıyla ülkelerinden kaçan yüz binlerce mülteciye ev sahipliği yapmaya devam ettiği bir zamanda düzenlendiğine dikkati çekti.
Ruşdi, mülteciler için işlerin ciddi bir şekilde değiştiğini ve geleceklerinin şimdi her zamankinden daha fazla karanlık göründüğünü söyledi.
UNRWA'nın Lübnan Direktörü Cordone de mevcut krizin Lübnan'daki herkesi etkilediğini ancak Lübnan'daki zaten zor durumda olan Filistinli mültecilerin sıkıntılarının daha büyük olduğunu vurguladı.
Mültecilerin hayatta kalmak için mücadele ettiğini aktaran Cordone, Suriye'den gelen Filistinli mülteciler arasındaki yoksulluk oranının yüzde 87'ye ulaşmasıyla birlikte ihtiyaçlarının ciddi bir şekilde arttığına işaret etti.
Konferansa Skype aracılığıyla katılan UNRWA Genel Komiser Yardımcısı Leni Stenseth ise Ajansın temel ve acil durum bütçelerini etkileyen kronik yetersiz fonlama konusunda uyardı.
Stenseth, UNRWA'nın sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler gibi hayati önem taşıyan hizmetlerinin kalitesi ve sürekliliğinin her zaman tehlikede olduğunu söyledi.
Filistin'in Beyrut Büyükelçisi Debbur ise Suriye'den gelen Filistinli mültecilerin artan ıstırabına işaret etti.
Debbur, UNRWA tarafından sunulan nakdi yardımın azaltılması ve aylık gıda kolisi ödemesinin durdurulması kararı alındığını ve bunun küçük aileleri olumsuz etkilediğini belirtti.
Başkent Beyrut başta olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde BM himayesinde 200 bin kişinin yaşadığı 12 Filistin mülteci kampı bulunuyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.