AFRICOM yetkilisi Şarku’l Avsat’a konuştu: Wagner herkes için kötü bir anlaşma… El-Kaide ve DEAŞ arasındaki uyum, Çad Gölü Havzasını tehdit ediyor

Bir AFRICOM sözcüsü, Şarku’l Avsat’a konuştu; “Wagner, herkes için kötü bir anlaşma… Sudan ve Tunus ile ‘stratejik olarak’ önemli tatbikatlar yok.

AFRICOM Komutanı General Stephen Townsend, geçen Eylül ayında Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında, Büyükelçi Richard Norland’ın da katılımıyla Libya Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ile tokalaşıyor (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği)
AFRICOM Komutanı General Stephen Townsend, geçen Eylül ayında Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında, Büyükelçi Richard Norland’ın da katılımıyla Libya Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ile tokalaşıyor (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği)
TT

AFRICOM yetkilisi Şarku’l Avsat’a konuştu: Wagner herkes için kötü bir anlaşma… El-Kaide ve DEAŞ arasındaki uyum, Çad Gölü Havzasını tehdit ediyor

AFRICOM Komutanı General Stephen Townsend, geçen Eylül ayında Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında, Büyükelçi Richard Norland’ın da katılımıyla Libya Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ile tokalaşıyor (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği)
AFRICOM Komutanı General Stephen Townsend, geçen Eylül ayında Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında, Büyükelçi Richard Norland’ın da katılımıyla Libya Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ile tokalaşıyor (ABD’nin Trablus Büyükelçiliği)

ABD’nin geçen yıl Somali ve Afganistan’dan geri çekilmesi sonrasında dikkatler, ‘rejimlerin çöküşüne ve radikalizm yanlısı hareketlerin etkisinin büyümesine yol açacağı riskiyle birlikte böyle bir senaryonun, benzer bir ABD gerilemesine tanık olup olmayacağını öğrenmek’ için dünya genelindeki diğer çatışma sahnelerine çevrildi. ABD kuvvetlerinin Somali’den çekilmesi, 2021 başlarında oldu. El-Kaide’nin Afrika Boynuzu’ndaki kolu Eş-Şebab Hareketi’nin, kendi liderleri arasında güç mücadelesi veren zayıf Somali hükümet güçlerine karşı saldırıları tırmandı. Afganistan’da ise tablo daha net ve daha belirleyiciydi. ABD’liler, Ağustos ayında geri çekildi, hemen ardından Kabil hükümeti düştü ve yerini Taliban aldı.
Elbette böyle bir senaryo, birçok ülkesinin siyasi çatışmalara ve iç savaşlara tanık olduğu Afrika kıtası da dahil olmak üzere, ABD’lilerin çekilmeye karar verdiği diğer alanlarda tekrarlanabilir. Peki ABD’liler, ülkelerinin kahverengi kıtadaki krizlere dahil olması hakkında ne diyor? ABD, Afrika’daki askeri komutanlığı (AFRICOM) aracılığıyla Sahel ülkelerinde El-Kaide ve DEAŞ’a karşı mücadele çabalarına girişti. Ayrıca Afrikalıları, Mali ve Libya da dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde yaygın olan Rus ‘Wagner’ grubunun paralı askerlerini kullanma ‘risklerine’ karşı uyardı. ABD’nin Sudan ile ilişkileri, 2020 yılında kayda değer bir sıcaklığa tanık oldu. Hükümetin iki bileşeni olan ordu ve siviller arasındaki çatışmanın ortasında, şu an bu ilişkiler şiddetli bir soğuktan mustarip gibi görünüyor. Tunus, geçtiğimiz yıl boyunca ABD’nin Kuzey Afrika’daki askeri faaliyetinin ana odak noktası oldu. Peki, bu katılım, Cumhurbaşkanı Kays Said ve siyasi muhalifleri arasındaki mevcut çatışmadan etkilendi mi?
Şarku’l Avsat’ın AFRICOM’un bir sözcüsüyle gerçekleştirdiği bu röportaj, ABD’nin kıtadaki rolüyle ilgili sorulara yanıt vermeyi amaçlıyor.

Mali
Özellikle Fransa, 2012’den bu yana Mali’deki militanlarla mücadele çabalarına öncülük ediyor. Ancak başta ABD olmak üzere birçok ülkeden aldığı desteğe rağmen militanları ortadan kaldırmayı başaramadı. Fransızlar açısından işleri daha karmaşık hale getiren şey, Mali ordusunun Bamako’da bir darbe yapması ve 2020’den beri iktidarı ele geçirmesiydi. Ordu, gelecek Şubat ayına kadar seçilmiş bir otoriteye meşruiyet kazandıracak seçimler düzenleme sözü vermesine rağmen bu kararından yakın zamanda geri adım atıp dört yıl daha iktidarda kalacağını açıkladı. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), bu ay benzer bir Avrupa hamlesine eşlik etmesi beklenen bir hareketle, Mali’deki askeri yönetime yaptırımlar getirdi. Ancak ordu, karşı karşıya oldukları yaptırımları pek umursamıyor gibi görünüyor. Ordu, Mali güçlerini eğitmek üzere Wagner Grubu’ndan eğitmenler gönderen Ruslarla anlaşma imzalayarak, DEAŞ ve El-Kaide’ye karşı koyma çabalarına yönelik Paris’in askeri katılımları kısıtlama kararına bu şekilde yanıt verdi.
AFRICOM sözcüsü, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“Mali’nin Wagner Grubu olarak bilinen Rus destekli özel bir askeri grubun hizmetlerini kiralamış olabileceğine dair bilgilerden haberdarız. Wagner Grubu’nun sicilini hesaba katarsak, Rusya tarafından desteklenen bu gruptan güçlerin oynayacağı herhangi bir rolün, Mali’deki hassas ve istikrarsız koşulları daha da kötüleştireceği ve geçiş hükümetini desteklemeye yönelik uluslararası tepkiyi zorlaştıracağı açıktır. ABD Savunma Bakanlığı, Ağustos 2020 darbesinin ardından Mali silahlı kuvvetleri için güvenlik iş birliğini ve askeri eğitimi askıya aldı. Mali halkı için güvenlik ve emniyetin yeniden tesis edilmesini teşvik etmek ve Mali’de meşru ve anayasal yönetime doğru başarılı bir geçiş sürecini teşvik etmek için çalışıyoruz.”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2022 yılının ilk çeyreğinde görevinin sona ereceğini açıkladığı ‘Barkhane’ kuvvetinin yerini alacak ‘Takuba’ kuvvetine ABD’nin sağlayacağı destekle ilgili bir soruya yanıt olarak AFRICOM yetkilisi, “ABD, Batı Afrika’daki Fransız ve diğer uluslararası ortak güçlere istihbarat, lojistik, hava ikmal ve eğitim desteği sağlıyor. Bu destek, Mali’deki şiddet yanlısı radikal örgütlerin şiddet içeren saldırılar düzenleme kapasitelerini azaltma, radikalizm yanlısı ağları dağıtma, bozma ve yenilgiye uğratma amacı taşıyor. ABD, tıbbi tahliye, lojistik destek, istihbarat, gözetleme, keşif ve havadan havaya yakıt ikmali desteği gibi, sahip olduğumuz varlıkları sıklıkla Fransız ortaklarımızla paylaşıyor. Fransa’nın bölgede tarihi bir varlığı var ve ABD, Fransızların buradaki çabalarını destekliyor. Çıkarlarımız, Fransızların terör tehditlerine karşı koymak için ortaya koyduklarıyla örtüşüyor. Ancak belirli bir biçimde yetenekleri veya bu misyonları destekleyen süreçleri veya faaliyetleri kamuoyu önünde tartışmıyoruz” ifadelerini kullandı.

Nijerya
DEAŞ ve El-Kaide, geçen yıl Nijerya’da iki büyük kayıp verdi. El-Kaide’ye bağlı ‘Boko Haram’ lideri Ebubekir Şekau, Mayıs ayında DEAŞ içerisindeki muhalifleri tarafından kuşatılması sonrasında üzerindeki bombayı patlatarak kendisini öldürdü. Ancak DEAŞ, rakiplerinin bu yenilgisinden fazla bir fayda sağlamadı. Öyle ki DEAŞ lideri Ebu Musab el-Barnavi de Ekim ayında öldürüldü. Bu iki rakip örgüt arasındaki ilişkilerin gelecekte nasıl olacağı, aralarındaki çatışmanın devam edip etmeyeceği veya özellikle Nijerya hükümeti karşısında saflarını birleştirme ihtimalinin olup olmadığı bugün tam olarak belli değil.
ABD’li sözcü, bu iki liderin (Şekau ve Barnavi) öldürüldüğünü iddia eden haberlerin farkında olduklarını söyledi. Sözcü, “Ne kadar endişe verici olursa olsun, bu iki grubun savaşçılarını ve yeteneklerini daha tutarlı bir terör çabası çerçevesinde nasıl bir araya getireceğini tahmin etmek zor. Bu iki grubun ortak çabası, ciddi ve çokuluslu bir müdahale olmaması halinde Çad Gölü Havzası bölgesinin istikrarını önemli ölçüde bozabilir. (El-Kaide’ye bağlı) Nusrat ul-Islam ve-l Muslimin’in Sahel’in batı ve orta bölgesine doğru devam eden genişlemesine ek olarak Sahel bölgesinin doğusundaki gelişen durum, uluslararası endişenin artması için bir neden olmalı. Hiçbir ülke terörle ilgili sorunları tek başına çözemez. Durumu takip etmeye ve şiddet içerikli radikalizme karşı ön saflarda savaşan Afrikalı ve uluslararası ortaklarımızı desteklemeye devam ediyoruz” dedi.

Libya
Son iki yılda Libya, AFRICOM açısından dikkate değer bir ilgi odağı haline geldi. Öyle ki Akdeniz’in güney kıyısında yayılan Wagner Grubu’nun tehlikelerine ilişkin bir dizi açıklama yapan AFRICOM, Rus grubunun Libya’ya savaş uçakları ve füze sistemleri getirdiğini doğrulayan bilgi ve resimler yayınladı. Ancak AFRICOM’un Libya’ya olan ilgisi, belki de ülkenin doğusunda Rusya ve batıda Türkiye ile bağlantılı paralı askerlerin geri çekilmesine ilişkin anlaşmalar ortasında, geçtiğimiz aylarda azalmış gibi görünüyordu. 300 Çadlı paralı askerin Libya’nın doğusundan geri çekilmesi hariç, söz konusu anlaşmalar henüz uygulamaya dönüştürülmedi.
AFRICOM sözcüsü, ABD askeri komutanlığının Afrika’daki rolünün, şu anda Büyükelçi Richard Norland tarafından yürütülen diplomatik çabaları desteklediğini açıkladı. Sözcü, “Libya halkının istekleri doğrultusunda tüm yabancı güçlerin ve savaşçıların geri çekilmesi de dahil olmak üzere ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanmasını desteklemeye devam ediyoruz. AFRICOM, siyasi bir çözümü ‘Libya’da ileriye giden yol’ olarak görüyor. Cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerinin ‘Libyalı seçmenler tarafından zorunlu görülen birleşik ve istikrarlı bir ulusal hükümete doğru önemli bir adım olarak gerçekleşmesini’ sağlamak için, ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland’ın diplomatik çabalarını destekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

‘Wagner Grubu’
Rus Wagner Grubu, son yıllarda AFRICOM’un ilgi odağı haline geldi. Zira ABD’liler, bu grubun ‘kendisinden yardım isteyen ülkeler’ açısından iyi olmadığını defalarca dile getirdi. Bu tavır, bugün de değişmiş gibi görünmüyor. AFRICOM sözcüsü, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “ABD tarafından yaptırım uygulanan Wagner Grubu, faaliyet gösterdiği ülkelerin barışını, güvenliğini, istikrarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden ihlal ve operasyonlarda bulunmuştur. Bu alanlarda Wagner, çatışmayı körükledi, güvensizliği ve istikrarı artırdı, askerlerin ve yerel vatandaşların ölümüne neden oldu ve ulusal egemenliği tehdit etti. Tüm bunlar, ulusal hazinenin yetersiz olduğu ve (Rus güvenlik grubunun aktif olduğu) aynı ülkelerin silahlı kuvvetlerinin yeteneklerini geliştirmek için kullanılabilecek gerekli imkanların yönlendirildiği bir zamanda yaşandı. Wagner güçlerinin konuşlandırılmasının, Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ukrayna ve Suriye’de istikrarı bozucu bir güç olduğu kanıtlandı. Wagner herkes için kötü bir anlaşma” dedi.

Sudan
Sudan, son iki yılda ABD gündeminde dikkat çekici bir yer edindi. AFRICOM’daki bir istihbarat yetkilisi de dahil olmak üzere ABD’li askeri yetkililer, ordu liderleriyle görüşmelerde bulunmak üzere Hartum’u ziyaret etti. Ziyaret, 1980’lerden bu yana ilk kez, yani devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir liderliğindeki darbeden sonra İslamcı yönetim boyunca ABD’lilerin de dahil olduğu askeri iş birliği ve eğitim konuşmalarının ortasında gelişti. ABD’nin Hartum hattındaki dikkate değer hamlesi, Rusya’nın Port Sudan’da kendileri için bir üs kurma çabalarının ortasında geldi. Söz konusu üs, şu anda ‘frenlenmiş’ olarak görülüyor. Bununla birlikte AFRICOM sözcüsü, şu anda Sudan ile olan ilişkilere değinirken, oldukça temkinli bir dil kullandı. Bu dil, ABD’lilerin mevcut dönemde ordunun sivillerle mücadelesi sırasında aldığı önlemleri reddetmesiyle de açık şekilde bağlantılı. AFRICOM yetkilisi, konu hakkında Şarku’l Avsat’a şunları söylemekle yetindi;
“AFRICOM, şu anda Sudan’da herhangi bir tatbikat yapmıyor.”

Tunus
Tunus, iki taraf arasındaki ziyaretler ve askeri tatbikatlar çerçevesinde AFRICOM’un Kuzey Afrika’daki ilgi noktası oldu. Ancak Sudan’dan farklı olarak, ülkenin Cumhurbaşkanı Kays Said ile muhalifleri arasındaki siyasi gerginliklerin, ABD’nin Tunus ile askeri ilişkisi üzerinde bir etki yaratmadığı görülüyor. AFRICOM sözcüsü, yaptığı açıklamada “Tunus ile askeri angajmanımız değişmedi. ABD, Tunus halkını desteklemeye ve Tunus’un demokratik ve ekonomik gelişiminin yanı sıra devam eden askeri ve güvenlik iş birliğimizi desteklemeye kararlıdır. AFRICOM liderliği, Tunus’un stratejik önemini ve Orta Akdeniz’in navigasyon güvenliğindeki rolünü takdir ediyor. Ortaklarımızın tehditlere karşı koyma yeteneklerini güçlendirmek ve Tunus’un bölgesel bir eğitim merkezi olma çabalarını desteklemek için Tunus ile iş birliği yapıyoruz. Tunus, çok uluslu AFRICOM askeri tatbikatlarına ve hava ikmal görevlerine katılıyor ve bölgedeki şiddet yanlısı radikal örgütlerin etkisini azaltma taahhüdünü bizimle paylaşıyor” ifadelerini kullandı.



İran-ABD mutabakatı yakında Amman'da teknik görüşmeler başlayacak

İran'la nükleer müzakerelerin ikinci turunun ardından Amerikan heyetinin araçları Roma'daki Umman büyükelçiliğinden ayrıldı (AFP)
İran'la nükleer müzakerelerin ikinci turunun ardından Amerikan heyetinin araçları Roma'daki Umman büyükelçiliğinden ayrıldı (AFP)
TT

İran-ABD mutabakatı yakında Amman'da teknik görüşmeler başlayacak

İran'la nükleer müzakerelerin ikinci turunun ardından Amerikan heyetinin araçları Roma'daki Umman büyükelçiliğinden ayrıldı (AFP)
İran'la nükleer müzakerelerin ikinci turunun ardından Amerikan heyetinin araçları Roma'daki Umman büyükelçiliğinden ayrıldı (AFP)

ABD Başkanlık Temsilcisi Steve Witkoff ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında İtalya'nın başkenti Roma'da yapılan ikinci tur görüşmeler, uzman düzeyinde görüşmelerin ve bir hafta sonra Muskat'ta üçüncü tur görüşmelerin yapılması konusunda anlaşmaya varılmasıyla sona erdi.

Umman Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Umman Dışişleri Bakanı Bedr Al Busaidi'nin arabuluculuğunda bugün Roma'da yapılan görüşmede İran Dışişleri Bakanı ve ABD Başkanı'nın elçisi, adil, kalıcı ve bağlayıcı bir anlaşmaya varmayı amaçlayan görüşmelerin bir sonraki aşamasına geçme konusunda anlaştı” denildi.

Açıklamada olası bir anlaşmanın İran'ın “nükleer silahlardan ve yaptırımlardan tamamen arınmasını” ve “barışçıl nükleer enerji geliştirme kabiliyetini korumasını” sağlayacağı kaydedildi.

“Diyalog ve açık iletişimin hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde tüm paydaşların çıkarına olacak güvenilir bir anlaşma ve karşılıklı anlayışa ulaşmanın anahtarı olduğu vurgulandı.”

Açıklamada bir sonraki turun önümüzdeki birkaç gün içinde Muskat'ta yapılması konusunda mutabık kalındığı belirtildi.

El-Busaidi hem Witkoff'a hem de Arakçi'ye teşekkür etti: “Bugünkü görüşmelere yapıcı ve verimli bir şekilde katıldıkları için “Witkoff ve Arakçi'ye teşekkür eden El-Busaidi, ‘bu müzakerelerin kayda değer bir ilerleme kaydettiğini ve daha önce imkânsız olanın artık gerçekleşmeye daha yakın olduğunu’ ifade etti.

Daha iyi anlama

İran Dışişleri Bakanı ise devlet televizyonuna yaptığı açıklamada “Görüşmeler doğru yönde ilerliyor” dedi. Bakan, ‘Umman'da uzmanlar düzeyinde teknik oturumlar düzenlenmesi ve ardından cumartesi günü üst düzey müzakerecilerin bir araya gelmesi’ konusunda anlaşmaya varıldığını kaydetti.

Arakçi şunları söyledi: “Bugün yaklaşık dört saat süren bir oturum gerçekleştirdik. Verimli bir oturum oldu ve müzakereler olumlu bir yolda ilerliyor” ifadelerini kullandı.

“Bu kez bir dizi ilke ve hedef üzerinde daha iyi bir anlayışa varabildik ve görüşmelere devam etme ve teknik oturumların başlayacağı bir sonraki aşamaya geçme konusunda anlaştık” diyen Arakçi ‘uzman düzeyindeki teknik müzakerelerin çarşamba günü Umman'da başlayacağını’ ifade etti.

Aynı bağlamda “Uzmanlar ayrıntıları müzakere edecek ve uzlaşı için bir çerçeve geliştirebilecekler, ardından önümüzdeki cumartesi günü Amman'da (Witkoff ile) bir araya gelerek uzmanların çalışmalarının sonuçlarını gözden geçireceğiz ve anlaşmanın temel ilkelerine ulaşma konusundaki ilerlememizi değerlendireceğiz” dedi.