Martha Stewart, Hannibal Lecter yüzünden Anthony Hopkins'ten ayrıldığını söyledi

Martha Stewart katıldığı programda Anthony Hopkins'e dair, "Onu Hannibal Lecter olacak düşünmeden edememiştim" ifadelerini kullandı (Fotoğraflar: AP - Sony Pictures)
Martha Stewart katıldığı programda Anthony Hopkins'e dair, "Onu Hannibal Lecter olacak düşünmeden edememiştim" ifadelerini kullandı (Fotoğraflar: AP - Sony Pictures)
TT

Martha Stewart, Hannibal Lecter yüzünden Anthony Hopkins'ten ayrıldığını söyledi

Martha Stewart katıldığı programda Anthony Hopkins'e dair, "Onu Hannibal Lecter olacak düşünmeden edememiştim" ifadelerini kullandı (Fotoğraflar: AP - Sony Pictures)
Martha Stewart katıldığı programda Anthony Hopkins'e dair, "Onu Hannibal Lecter olacak düşünmeden edememiştim" ifadelerini kullandı (Fotoğraflar: AP - Sony Pictures)

Martha Stewart, Anthony Hopkins'i bir filmde canlandırdığı rolden ayıramadığı için terk ettiğini açıkladı.
80 yaşındaki iş kadını ve televizyon siması bu hikayeyi perşembe (20 Ocak) The Ellen DeGeneres Show'a çıktığında paylaştı.
Stewart, 1990'da eşi Andrew Stewart'tan boşandıktan sonra Hopkins'le çıkmıştı.
Fakat Jonathan Demme'in 1991 yapımı korku-gerilim filmi Kuzuların Sessizliği'nde (The Silence of the Lambs) Hopkins'in hüküm giymiş yamyam Dr. Hannibal Lecter'ı canlandırdığı Oscar ödüllü rolünü izledikten sonra oyuncudan ayrılmış.
Stewart performansı çok korkutucu bulduğunu, öyle ki aktörü "Maine'deki büyük, ürkütücü evine" götürmeyi "hayal bile edemediğini" söyledi.
Stewart, Lecter'a atıfta bulunarak "Tek düşünebildiğim onun yemesiydi, biliyorsun..." ifadelerini kullandı.
DeGeneres, Stewart'a ilişkiyi "bu yüzden bitirip bitirmediğini" sorduğunda Stewart "Evet" yanıtını verdi.
Hopkins, Ridley Scott'ın Hannibal'ında (2002) ve Brett Ratner'ın yönettiği Kızıl Ejder'de (Red Dragon, 2003) tekrar Lecter'ı canlandırmak için geri dönmüştü.

Anthony Hopkins "Kuzuların Sessizliği"nde Dr. Hannibal Lecter rolünde (Orion Pictures)
2021'de Baba (The Father) filmiyle ikinci defa Oscar kazanan oyuncu üç kez evlendi.
En son 2003'te eşi Stella Arroyave'yle evlenerek dünya evine girmişti.
Independent Türkçe



Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
TT

Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)

Dünyanın çeşitli yerlerindeki toplumların büyük acılar çekmesine neden olan sömürgeciliğin izleri, beklenmedik yerlerden çıkmayı sürdürüyor. 

Dan Hicks yeni yazdığı Every Monument Will Fall (Her Bir Anıt Devrilecek) adlı kitapta dünyanın en prestijli üniversitelerinden Oxford'daki bir örneğe işaret etti. 

Birleşik Krallık'taki okulda görev yapan akademisyenlerin, onlarca yıl boyunca insan kafatasından yapılmış bir bardak kullandığını ortaya çıkardı. 

Aynı okulda arkeoloji dersleri veren Hicks, 2015'e kadar resmi yemeklerde düzenli kullanılan kadehin, gümüşlerle bezenmiş bir kafatası olduğunu söylüyor. 

İçine konan şarapların sızması üzerine bardak, çikolata servisinde kullanılmaya başlanmış.

Akademisyenler ve misafirler bu durumdan giderek daha fazla rahatsızlık duyunca, kadehin kullanımına son verilmiş.

Dan Hicks, okulun kafatasınının kökenlerini incelemek üzere 2019'da kendisini davet ettiğini Guardian'a anlattı. 

Karbon testiyle kafatasının 225 yaşında olduğunu bulan Hicks, onun büyük ihtimalle Karayipler'den getirildiğini ve köleleştirilmiş bir kadına ait olduğunu belirtiyor. 

Okulun eski öğrencilerinden George Pitt-Rivers, 1946'da bu kupayı Oxford'a armağan etmiş. Bu kadeh, ona da Pitt Rivers Müzesi'ni kuran arkeolog dedesi Augustus Henry Lane Fox Pitt Rivers'tan miras kalmış. 

Kafatasının sahibinin kimliğini tespit edememesini sorunsallaştıran arkeolog, Birleşik Krallık sömürgeciliğinin Cecil Rhodes ve Edward Colston gibi simgelerinin adlarının heykeller ve kurumlarla yaşatıldığını ancak kolonyalizm kurbanlarının tarihten ve hafızalardan silindiğini vurguluyor:

İnsanlıktan çıkarma ve kimliklerin yıkımı da şiddetin bir parçasıydı.

Independent Türkçe, Guardian, Daily Mail