‘Omikron’ dalgasının ardından... 2022'de bizi neler bekliyor?

Çin'de bir adam koronavirüs testinden geçerken (EPA)
Çin'de bir adam koronavirüs testinden geçerken (EPA)
TT

‘Omikron’ dalgasının ardından... 2022'de bizi neler bekliyor?

Çin'de bir adam koronavirüs testinden geçerken (EPA)
Çin'de bir adam koronavirüs testinden geçerken (EPA)

İtalya’da bir yaz tatili için rezervasyon yaptırabileceğiniz veya sürekli maske takmak zorunda kalmayacağınız çok uzak olmayan bir gelecek hayal edin. Aradan geçen 25 ayın ardından bir süreliğine koronavirüs (Kovid-19) salgınını unutmak hayal gibi görünebilir.
CNN’e göre bulaşıcı hastalık uzmanları, yakın gelecekte salgının son bulabileceğini söylüyor. Bu, 2022’de gerçekleşmesi muhtemel olanlara dahil olabilir.
Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Direktörü olan Dr. Tom Frieden, “Bence gerekeni doğru yaparsak salgın 2022'de hayatımızı o kadar fazla ele geçirmez” dedi.
Salgının bundan sonraki kısmı nasıl olacak? Bu soru, yeni yıl tatilinde Stanford Üniversitesi'nde Amerikan Bulaşıcı Hastalıklar ve Sağlık Araştırmaları ve Politikaları Profesörü Dr. Yvonne Maldonado, federal kurumları, akademik meslektaşları ve yerel halk sağlığı liderleri ile uzmanlarını meşgul etti.
Daha sonra ne olacağı konusunda uzmanlar arasında genel bir fikir birliği vardı. Maldonado, “Tam olarak ne olacağını gerçekten bilmiyoruz” dedi.

Hastalık modelleri ve geçmiş salgınlardan alınan dersler söz konusu. Ancak son derece bulaşıcı olan Omikron varyantının ortaya çıkma şekli, bilim adamlarının vizyonunun biraz bulanıklaştığı anlamına geliyor.
Dr. Maldonado, “Hiçbirimiz Omikron'u gerçekten beklemiyorduk. Belirtiler vardı. Fakat bu şekilde olmasını beklemiyorduk” şeklinde konuştu.
Omikron dünya üzerinde büyük bir etki yarattı. Johns Hopkins Üniversitesi'nden alınan verilere göre, geçtiğimiz ay ABD'de tüm Kovid-19 vakalarının dörtte birinden fazlası ‘Omikron’ salgını sırasında rapor edildi.
Geçtiğimiz Perşembe gününden beri 14 eyalette vakalar geçtiğimiz haftaya göre en az yüzde 10 oranında düşüş gösterdi. Ancak diğer 26 eyalette en az yüzde 10'luk bir artış görüldü.
Görünüşe göre Omikron dalgası, Boston ve New York gibi ABD'de ‘Omikron’ varyantının ilk kez ortaya çıktığı bazı bölgelerde zirveye ulaştı. Ama hala ülkenin diğer bölgelerinde mesele kontrolden çıkıyor.
Ancak bulaşıcı hastalık uzmanları Güney Afrika'da umut görüyor.
Güney Afrikalı bilim adamları bu mutantı ilk olarak geçtiğimiz Kasım ayında keşfetti. Oradaki vakalar hızla zirve yaptı ve azaldı. Aynı şey Birleşik Krallık'ta da oldu. Uzmanlar, bu durumun her yerde yaşanacağına inanıyorlar.
Bulaşıcı Hastalıklar ve Aşı Bilimi Uzmanı, California Üniversitesi, Berkeley Halk Sağlığı Okulu'nda fahri Profesör Dr. John Schwartzberg, yaptığı açıklamada “Kısa vadede önümüzdeki altı haftanın - dört ila altı haftanın - oldukça zor geçmesini bekliyorum. Şubat ayının ortalarında işler gerçekten daha iyi olmaya başlayacak” şeklinde konuştu.

Birçok uzman, ‘sakin bir dönem’ olabileceğine inanıyor.
Dr. Schwartzberg, vaka sayısı azalmaya devam ettiği için Mart ayının, ilkbahar hatta yazın bile geçtiğimiz yıl gibi görüneceğini düşünüyor. Dr. John Schwartzberg, “Bir iyimserlik söz konusu olacak. O zaman hayatımızla ilgili daha çok şey yapabileceğiz… Bunun Mayıs ya da Haziran'da olacağını düşünüyorum…Gerçekten iyimserim” dedi.
İyimserliğinin bir kısmı, artan sayıda aşı olan ve zaten Kovid-19’a yakalanmış olanlar arasında virüse karşı bağışıklık geliştirmiş daha fazla kişi olacağı gerçeğinden kaynaklanıyor.
Dr. Maldonado ise “Mutasyona uğramış bir virüsün daha ortaya çıkmasını bekliyorum... Bunlar, bundan sonra ne olacağı konusunda gerçekten belirsizliği beraberinde getiren senaryolar” dedi.
Dr. Schwartzberg, “Genel olarak, popülasyonumuzdaki bağışıklık seviyesi, Omikron varyantından öncekinden çok daha yüksek olacak ve bu, herhangi bir yeni değişkenle başa çıkmamıza yardımcı olacak... İlaçların tedarik edilmesine bağlı olacaktır, çünkü koronavirüs tamamen yok olmayabilir” ifadelerini kullandı.

Bir sonraki mutant
Bir sonraki varyant, bir Omikron’a eşdeğer derecede veya daha fazla bulaşıcı olabilir. İnsanlarda daha ciddi semptomların gözlenmesine veya hiç semptom göstermemesine neden olabilir.
San Francisco California Üniversitesi'nde Epidemiyolog olan Dr. George Rutherford, "Daha sonra ne olacağı hiç belli değil" dedi. Virüsün ‘alfa’ ve ‘beta’ varyantlarında olduğu gibi kademeli olarak mutasyona uğrayabileceğine dikkat çekti. Delta ve Omikron'da olduğu gibi gerçekten büyük bir sıçrama yapabilir.

Bundan sonra ne olacağı belli değil: Yeni bir H1N1 influenza virüsü 1918'de tarihin en kötü salgınlarından birine neden olduğunda, dünya nüfusunun üçte birine bulaştı ve 50 milyon insanı öldürdü. Bu salgın sonunda bitti, ancak virüs bugün hala bizimle.
Dr. Maldonado, konu hakkında “Bu, her yıl gördüğümüz tüm H1N1 virüslerinin temeli olmuştur. O zamandan beri birçok mutasyon ortaya çıktı. Ancak aynı soydan geliyorlar. Yani bu virüsün benzer bir şey yapması mümkün” dedi.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre, ABD’de hala yılda ortalama 35 bin kişi grip nedeniyle hayatını kaybediyor. Schwartzberg, "Hayatımıza devam ettikçe... Eski haline tamamen geri döneceğini sanmıyorum” dedi.
Dr. Maldonado, “Bu en iyi senaryo” diyerek, bu grip benzeri senaryo ile dünyanın ciddi hastalık riski taşıyanları korumaya odaklanması, aşılarını yaptırdıklarından emin olunması gerektiğini kaydetti. Dr. Maldonado’ya göre, insanların her yıl bir doz vurulabilmesi için aşı şirketlerinin farklı türlerde aşılar yapması gerekecek.

Bazı senaryolar söz konusu olabilir. Hastalanan insanları tedavi etmek için yeterli monoklonal antikorlar veya antiviral ilaç bulunamaması, aşı üreticilerinin farklılaştırılmış aşıları yeterince hızlı üretememesi bu senaryolardan bazıları.
En kötü senaryo, mutantın aşıların ve tedavilerin korumasını ihlal etmesidir. Maldonado, "Bence bu daha az olası" dedi.
Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü müdürü Dr. Anthony Fauci, bu senaryonun gerçekleşmemesini umuyor. Dr. Fauci, “Bunun olma ihtimali hakkında bir istatistik veremem ama hazırlıklı olmalıyız... Bu yüzden en iyisini umar ve en kötüsüne hazırlanırız” şeklinde konuştu.



Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
TT

Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)

Arkeologlar, Guatemala'daki Maya kenti Naachtun'da mozaik tarzı eşsiz bir masa oyununun kalıntılarını ortaya çıkararak antik dünyadaki oyun pratiklerine dair yeni bilgiler sundu.

Patolli, Aztekler ve daha önceki Mezoamerikan kültürleri tarafından Amerika kıtasında oynanan ve genellikle kumar içeren, kızma birader benzeri en eski strateji masa oyunlarından biri.

Kumaşa ya da yere çizilen, 52 karelik haç biçimli bir düzene dayanan oyunda, bir yüzü noktalı patol fasulyeleri zar gibi atılıyordu.

Ancak oyunun antik Maya toplumlarında tam nasıl oynandığı belirsizliğini koruyordu.

Bir zamanlar Maya bölgesel başkenti olan kuzey Petén'deki Naachtun'da yapılan son kazılar, insanların oyunu nasıl oynadığı ve bölgedeki diğer sporlarla arasındaki paralelliklere dair ipuçları sunuyor.

Araştırmacıların bulduğu yere oyulmuş oyun tahtası, bazıları MS 4. yüzyıla tarihlenen kırık seramik kaplardan elde edildiği düşünülen küçük kırmızı mozaik karolardan yapılmıştı.

Tahtanın bazı bölümleri tahrip olduğundan genel yapısı üzerine yalnızca tahmin yürütülebildi.

Arkeologlar, tahtanın başlangıçta yaklaşık 78 cm genişliğinde ve 110 cm uzunluğunda olduğunu ve 478 karo parçası kullanılarak yapılmış 45 kareden oluştuğunu tahmin ediyor. Araştırmacılar mozaik karo parçalarının, tahtayı antik dünyada türünün tek örneği yaptığını söylüyor.

Mozaik kullanımının, tahtanın "yapım anından itibaren mimari tasarıma dahil edildiğini" gösterdiğini düşünüyorlar.

Araştırmacılar hakemli dergi Latin American Antiquity'de yayımlanan yeni çalışmada, "Maya mimarisinde zemin mozaikleri son derece nadirdir" diye belirtiyor.

Bilim insanları "Kabuk, demir cevheri, yeşim veya turkuazdan mozaik tekniğiyle üretilmiş veya süslenmiş sayısız taşınabilir eser örneği varken, bildiğimiz kadarıyla Batı Yarımküre'nin bu bölgesinde sömürge döneminden önce zemin mozaiğine dair net bir örnek yok" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar yapım tekniğinin, Mayaların bu masa oyununu nasıl oynadığına yeni bir bakış açısı sunduğunu ve mozaik kullanımının, oyulmuş veya boyanmış tahtalara kıyasla "daha uzun bir kullanım ömrüne" işaret ettiğini söylüyor.

Tahtanın, şehrin bazı alanlarının tasarımına en baştan dahil edilmiş olabileceğini düşünüyorlar.

Independent Türkçe


Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
TT

Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)

Hollywood'un en ünlü aktrisleri arasında yer alan Nicole Kidman boşanma davası açtığı eşi Keith Urban'dan uzaktaki ilk Noel'ini kutluyor.

58 yaşındaki oyuncu önceki günlerde Sidney'de görüntülendi. Magazin basını, Urban'dan olan kızları Sunday ve Faith'le yürüyen yıldızın kaygısız ve mutlu göründüğünü yazdı.

Kendisiyle aynı yaştaki Grammy ödüllü müzisyenin Noel'i nerede geçirdiği bilinmese de Woman's Day'in kaynakları, Urban'ın yalnızlık çektiğini söylüyor.

Amerikan dergisi, bir kaynağının şu ifadeleri kullandığını aktardı:

Tükendi, yalnız ve önceden hiç tasavvur etmediği bir geleceğe bakıyor. Nicole hem en iyi arkadaşı hem de hayattaki en büyük destekçisiydi. Onu kaybettiği için büyük bir hata yapıp yapmadığını merak ediyor.

Ünlü magazinci Rob Shuter ise Kidman cephesi hakkında şöyle konuştu:

Araları soğuk değil, donmuş halde. Nicole candan bir sohbete hazır değil, Keith ise zorlamıyor. Halihazırda sessizlik dışında anlaşabilecekleri bir durum yok.

İkilinin yollarını ayırdığının eylülde doğrulanmasının ardından TMZ, Urban'ın başka bir kadınla ilişkisinin bu ayrılığa neden olduğunu iddia etmişti. 

2006'da evlenip önceki aylara kadar birlikte olan çiftten Kidman son dönemde kariyeriyle konuşuluyor.  

Nicole Kidman, Patricia Cornwell'ın ünlü romanlarından uyarlanan Amazon Prime Video dizisi Scarpetta'dan paylaşılan ilk karelerde baş adli tıp uzmanı Dr. Kay Scarpetta rolünde karşımıza çıkıyor.

11 Mart 2026'da izleyiciyle buluşacak dizide Kidman'a, ablası Dorothy Farinelli'yi canlandıran Oscar ödüllü Jamie Lee Curtis eşlik ediyor.

Kidman ayrıca korku sinemasında yükselişini hızla sürdüren Osgood Perkins'in yeni filmi The Young People'ın oyuncu kadrosuna dahil oldu.

Cambaz (Longlegs) ve The Monkey'yle tanınan yönetmenin gelecek yıl vizyona girmesi beklenen filmde başrolleri popüler gençlik dizisi The Summer I Turned Pretty'yle tanınan Lola Tung ve Ejderhanı Nasıl Eğitirsin (How to Train Your Dragon) yıldızı Nico Parker üstleniyor.

Independent Türkçe, She Knows, Daily Mail


Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
TT

Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)

Oyuncu, yönetmen, yazar ve politik aktivist kimlikleriyle yarım yüzyılı aşan bir kariyer inşa eden Rob Reiner, ölümünün ardından Martin Scorsese tarafından anıldı. 

83 yaşındaki usta yönetmen, New York Times'da yayımlanan yazıya başlarken Reiner'ın eşi Michele'le birlikte Kaliforniya'daki evlerinde ölü bulunduğunu hatırlattı:

Rob Reiner benim arkadaşımdı, Michele de öyle. Bundan sonra geçmiş zaman kullanmak zorundayım ve bu beni derin üzüntüye sevk ediyor. Ancak başka bir seçenek yok.

1970'li yılların başlarında Los Angeles'a taşındıktan kısa süre sonra Rob Reiner'la tanıştığını söyleyen Scorsese, ikisinin de New Yorklu olduğunu belirtti:

Rob'la takılmayı çok sevdim. Birbirimize doğal bir yakınlık duyuyorduk. Çok matraktı ve bazen komedisi keskindi. Zarif bir sınırsız özgürlük hissine sahipti, anın keyfini doya doya çıkarır, müthiş coşkun kahkahasını atardı.

Scorsese en sevdiği Reiner yapımının bir Stephen King uyarlaması olan Ölüm Kitabı (Misery) olduğunu açıkladıktan sonra "Çok özel bir film, Kathy Bates ve James Caan iyi oynuyordu" dedi. 

Kendi filmi Para Avcısı'nın (The Wolf of Wall Street) oyuncularını seçerken Leonardo DiCaprio'nun babasını canlandırması için ilk olarak Reiner'ı düşündüğünü ve böylece meslektaşını Max Belfort rolünde oynattığını aktardı. 

2013'te vizyona giren filmin çekimleri sırasında Reiner'ın doğaçlama, komedi ve oyunculuktaki ustalığına doğrudan şahit olduğunu belirtti. 

78 ve 70 yaşındaki Reinerlar, 14 Aralık'ta defalarca bıçaklanmış halde ölü bulunmuştu. Tutuklanan 32 yaşındaki oğulları Nick Reiner iki cinayetle suçlanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Deadline