Cenevre’deki ABD-Rusya görüşmeleri Soğuk Savaş hayaletini yeniden canlandırıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD'li mevkidaşı Antony Blinken Cenevre'de (DPA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD'li mevkidaşı Antony Blinken Cenevre'de (DPA)
TT

Cenevre’deki ABD-Rusya görüşmeleri Soğuk Savaş hayaletini yeniden canlandırıyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD'li mevkidaşı Antony Blinken Cenevre'de (DPA)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD'li mevkidaşı Antony Blinken Cenevre'de (DPA)

Batı ve Sovyetler arasında Soğuk Savaş dönemi müzakerelerine sıklıkla ev sahipliği yapan tarafsız şehir Cenevre, potansiyel bir çatışmanın patlak verebileceği bir dönemde füzeler, nükleer silahlar ve etki alanları konularını görüşmek üzere üst düzey Rus ve ABD'li yetkililerini ağırlıyor.
İsviçre kentinde, 20. yüzyılda Doğu ve Batı arasındaki nüfuz mücadelelerine bolca atıfta bulunulurken, şehirde son günlerde şahit olunanlar II. Dünya Savaşı ile 1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşü arasındaki gergin dönemi hatırlatıyor. Gözlemciler kayda değer farklılıklar olduğunu belirtse de, iki rakip kamp sıklıkla karşılaşmaya başladı.
Bu bağlamda Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polyanski geçtiğimiz ay, bugün tanık oldukları şeyin Soğuk Savaş’ın yeni bir versiyonu olduğunu söyleyerek, bunun sorumlusunun ABD olduğunu ifade etti.

ABD Başkanı Antony Blinken, geçtiğimiz Perşembe günü Soğuk Savaş’ın sembolü haline gelen şehirlerden Berlin’de yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik herhangi bir işgalinin bölgeye zarar vereceği konusunda uyarıda bulundu.
O gün ve bugünlerde yaşananlar bazı noktalarda benzerlikler gösteriyor. Birincisi coğrafya… Moskova, Batı ülkelerine tekabül ediyor. Askeri bir çatışmanın büyük güçler arasında daha geniş ve daha kapsamlı bir çatışmaya dönüşme riski var.
Son yaşanan gelişmeler, Soğuk Savaş'ın zirvede olduğu gibi, iki tarafı harekete geçirdi.
ABD, Rusları Belarus’u Ukrayna'ya olası herhangi bir saldırı için üs olarak kullanmak istediğinden şüpheleniyor. Bu kapsamda ABD'nin yakın zamanda Çin'e yönelik hamlelerini artırdığı bir dönemde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), kurulduğu 1949 yılından bu yana varlık nedenini yeniden keşfetti.
Cornell Üniversitesi Profesörü Sarah Kreps AFP’ye yaptığı açıklamada, Sovyet gizli istihbarat servisi KGB'nin eski bir ajanı olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in güçlü adam imajını korumak için Soğuk Savaş’ın eşiğine gelen süreçte tehdit ve gözdağı uyguladığını söyledi.
Müzakerelerin yapılacağı yer, kullanılan ifadeler ve tartışılmak üzere gündeme getirilen konular, iki tarafın hassas bölgelere füze ve asker konuşlandırılmasıyla ilgili müzakerelerinin eski bir versiyonunu hatırlatıyor.
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, “Şu anda gördüğümüz şey, 19. yüzyılın güç politikalarıyla bir tür klasik yüzleşme ve bunun bir ideoloji içerdiğini düşünmüyorum. Karşı karşıya olduğumuz acil sorun sadece Ukrayna ile ilgili değil, aynı zamanda Putin'in ya eski Sovyetler Birliği üzerinde Rus kontrolünü yeniden tesis etme ya da en azından onun üzerinde Rus hegemonyası dayatma girişimi” ifadelerini kullandı.

Rusya'nın 2008'de Gürcistan'a askeri müdahalesine ve 2014'te Ukrayna'nın Kırım Yarımadası’nın ilhakına atıfta bulunan Bolton, “Putin sabırlı ve hızlı hareket ediyor” dedi.
Aniden bir krizin patlak vermesi halinde ABD’nin uluslararası arenadan kısmen çekilebileceğine dikkati çeken Bolton, ayrıca Biden’ın ABD’yi doğrudan yeni bir çatışmaya sokma niyetinde olmadığını söyledi.
Soğuk Savaş’ta olsak veya olmasa da stratejik bahisler değişmedi. O dönem nükleer silahlar vardı ve caydırıcılık için işe yaradı. Kreps’e göre, her iki tarafta nükleer bir savaş başlatmak istemedi çünkü böyle bir savaşı kimse kazanamaz.



ABD’yle Husiler arasındaki ateşkeste İran nasıl bir rol oynadı?

ABD donanmasına ait savaş gemileri, Yemen'deki Husi hedeflerine birçok saldırı düzenlemişti (Reuters)
ABD donanmasına ait savaş gemileri, Yemen'deki Husi hedeflerine birçok saldırı düzenlemişti (Reuters)
TT

ABD’yle Husiler arasındaki ateşkeste İran nasıl bir rol oynadı?

ABD donanmasına ait savaş gemileri, Yemen'deki Husi hedeflerine birçok saldırı düzenlemişti (Reuters)
ABD donanmasına ait savaş gemileri, Yemen'deki Husi hedeflerine birçok saldırı düzenlemişti (Reuters)

ABD ve Husiler arasındaki ateşkeste İran’ın da önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Reuters’a konuşan Amerikalı yetkililer, Husilerin çatışmaları bitirmek için Ortadoğu’daki ülkeler aracılığıyla Washington’a ulaştığını söylüyor. 

“Husilerin artık canına tak ettiğine dair istihbarat almaya başladık” diyen kaynaklardan biri, ABD’nin çok daha uzun soluklu bir operasyon planlamasına rağmen ateşkes yaptığını belirtiyor. 

Yetkililer, Pentagon’un normalde Yemen’deki Husi hedeflerine yıl sonuna kadar aralıklarla saldırı düzenlenmesi planlandığını ifade ediyor. Saldırılar, ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla 15 Mart’ta başlamıştı. Ancak Trump, 6 Mayıs’ta Husilerle çatışmaların sonlandırıldığını bildirmişti.

Kaynaklar, çatışmaların uzamadan sonlandırılmasında İran’ın da önemli bir rol oynadığını, Tahran yönetiminin Husilere müzakere için baskı yaptığını belirtiyor. İran’ın, ABD’yle yürüttüğü nükleer müzakerelerin sekteye uğramaması için böyle bir adım attığı ifade ediliyor. 

Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, Ummanlı arabulucular üzerinden Husilerin başmüzakerecisi ve sözcüsü Muhammed Abdulselim’le irtibata geçtiği aktarılıyor. Abdulselim’in de ABD’nin mesajını Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi’ye ilettiği ifade ediliyor. 

Trump’ın, İsrail’i devre dışı bırakarak Husilerle anlaşma yapması Tel Aviv’de tepkiyle karşılanmıştı. Husiler, Kızıldeniz’den geçen ABD gemilerine saldırılmayacağı taahhüdünü vermiş, Washington da Yemen’deki hedeflere operasyonların durdurulduğunu açıklamıştı. Öte yandan Husiler, Hamas’a destek için İsrail’e saldırıların sürdürüleceğini bildirmişti. 

Kaynaklar, ABD ve Husiler arasındaki görüşmelerle ilgili önceden İsrail’e bilgi verilmediğine de dikkat çekiyor. Buna ek olarak Husi hedeflerine saldırının, ABD için fazla maliyetli olduğu belirtiliyor. Trump göreve geldiğinden beri Husilerin, ABD ordusuna ait onlarca milyon dolar değerindeki MQ-9 drone’larından 7 tanesini düşürdüğü aktarılıyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters