Filistin’den İsrail’in 'katliamları' için uluslararası soruşturma komisyonu kurulması çağrısı

AA
AA
TT

Filistin’den İsrail’in 'katliamları' için uluslararası soruşturma komisyonu kurulması çağrısı

AA
AA

Filistin yönetimi, İsrail’in 1948’deki Filistin topraklarında kurulması sürecinde “Siyonist çeteler” tarafından Filistinlilere yönelik gerçekleştirilen "katliamların" araştırılması için uluslararası soruşturma komisyonu kurulması talebinde bulundu.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, Tarihi Filistin’in kuzeyindeki Tantura köyünde bulunan bir toplu mezarın Siyonist çetelerce 1948’de Filistinlilere yönelik gerçekleştirilen bir katliama ait olduğunu belirten İsrail’in Haaretz gazetesinin haberine dair yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “İşgal devletinin işlediği suçlar 1948’de durmadı, bilakis hala, ısrarcı, ırkçı ve nefret dolu şekilde devam ediyor. Bu suç, ilgili soruşturmaların açılmasını ve bağımsız uluslararası bir soruşturma komisyonunun kurulmasını gerektiriyor. Bu komisyon, tüm dosya ve davaları açmayı, tanıkları dinlemeyi, işlenen suçların ve katliamların gerçeklerini ve boyutunu ortaya çıkarmak için işgal devletini arşivlerini açmaya zorlamalıdır” denildi.
İsrail’in kuruluş sürecinde işlediği savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların dehşetini örtmek için suçları ve toplu mezarları yok etmek ve gizlemek için kullandığı yöntemlerin ifşa edilmesi çağrısı yapılan açıklamada, “Filistinli kurbanlara adalet getirmek, bu suçların ve katliamların çirkinliğini saklamaya ve örtbas etmeye devam eden İsrailli yetkilileri ve resmi İsrail kurumlarını cezalandırmak için geniş bir uluslararası kampanya gerekiyor” ifadelerine yer verildi.
Siyonist milislerin 1948 Arap-İsrail Savaşı'na dair kan donduran itirafları, "Tantura Katliamı"nda öldürülen Filistinli köylülerin bugün İsrail'deki ünlü bir plajda toplu mezarda gömülü olduğunu gün yüzüne çıkarmıştı.
Akevot İsrail-Filistin Çatışma Araştırmaları Enstitüsünde araştırmacı Adam Raz, Haaretz gazetesi için kaleme aldığı makalede, gizli kalan bir yüksek lisans tezi ile bu hafta sonu yayınlanacak bir belgeselde bahsi geçen eski İsrailli milislerin tanıklıklarını ve katliamın belgelerini aktarmıştı.
Tanık ifadelerine göre, bugün İsrail'in Akdeniz sahilindeki Kayserya kentinin kuzeyinde yer alan Tantura köyünde, savaş esiri Filistinli köylüler katledilerek toplu mezarlara gömüldü.
Kurbanların gömülmesine yardım eden bir bölge sakininin ifadesine göre, Mayıs 1948'de siyonist milisler tarafından ele geçirilen Filistin'in Tantura köyünde 200'den fazla Filistinli köylü öldürüldü.
Tanık ifadeleri ve belgelere göre, köylülere ait toplu mezarlar, bugün İsrail'in popüler sahil noktalarından Dar plajının arkasındaki otopark alanında gömülü.

Filistin'deki "Büyük Felaket": Nekbe
İsrail, tarihi Filistin topraklarını işgal ederek 14 Mayıs 1948'de İsrail devletini kurduğu 1948 Arap-İsrail Savaşı sürecini "Bağımsızlık Savaşı" olarak tanımlıyor.
Filistinliler, işgal edilen topraklarından zorunlu göçe tabi tutulmaları nedeniyle 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak anıyor.
İsrail'in tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı oldu.



Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Hizbullah: İsrail'in tehditleri bizi silahlarımızı bırakmaya zorlamayacak

 İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in geçtiğimiz perşembe günü Güney Lübnan'daki Cebel er-Reyhan'a düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım bugün yaptığı açıklamada, silahlarını teslim etmesi için ABD'nin sürekli baskısı altında olduğu bir dönemde İsrail'in tehditlerinin Hizbullah’ı ‘teslim olmaya’ ya da silah bırakmaya itmeyeceğini vurgularken, İsrail'in varlığını sürdürmesini ‘gerçek bir kriz’ olarak değerlendirdi.

Aşure günü münasebetiyle televizyonda yaptığı konuşmada Kasım şunları söyledi: “Bu tehdit bize teslim olmayı kabul ettirmiyor. Bize pozisyonlarınızı yumuşatın denmiyor ama saldırganlığa son verin deniyor... Bize silahlarımızı bırakmamız söylenmiyor.”

Kasım, ‘Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacaklarını’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre Kasım, “Koşullar zor ve karmaşık olsa da direniş ateşini yakmaya devam etme inancına sahibiz. Lübnan'da ve bölgede işgalin meşrulaştırılmasının bir parçası olmayacağız. Bir taviz ve aşağılama olan normalleşmeyi kabul etmeyeceğiz. Biz emanetin bekçileriyiz, devam edeceğiz ve yüzleşeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kasım sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi tehdit etmek için çalışıyorlar ve bizden onlara yeni adımlar atılmazsa teslim olmamız gerektiğini söylüyorlar... Bu tehdit bizi teslim olmaya zorlamayacak. İsrail-ABD saldırganlığı, cinayetleri ve suçları durmalı. Sorun İsrail, direniş değil. Direniş çözümlerden biridir ve İsrail'in hayatta kalması gerçek bir krizdir.”

asdfrgt
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Reuters)

Kasım, “Önümüzde anlaşma ve 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının uygulanması olmak üzere iki aşama var. Bizim tutumumuz ilk aşamanın tamamlanması ve anlaşmanın uygulanmasının ardından kararı uygulamaya hazır olacağımız yönünde. Anlaşmaya varmak için esnekliğe sahibiz” dedi.

Kasım sözlerine şöyle devam etti: “ABD ve İsrail'in öldürmekle ya da teslim olmakla tehdit eden denklemiyle ilgilenmiyoruz. Biz haklarımıza bağlıyız. Şehit olmamız ya da galip gelmemiz gerekiyorsa biz varız. Bizim kabiliyetimizi, duygularımızı ve pozisyonlarımızı tartışmayın, biz sahanın adamıyız. Hizbullah adına her iki seçeneğe de hazır olduğumuzu beyan ediyorum. Barışa, ülkeyi inşa etmeye, ilerleme ve istikrar için iş birliğine hazırız. Çatışmaya ve savunmaya da hazırız; biz boyun eğmeyen, haklarımızdan ve onurumuzdan vazgeçmeyen bir halkız. Lübnan'da büyük bir hapishanede yaşamayı kabul etmiyoruz.”