Tunus, Nahda Hareketi’nin gizli servisi hakkında soruşturma açmaya hazırlanıyor

Başkent şehir merkezinde geçen hafta devrimin yıldönümü münasebetiyle protestocuların düzenlediği gösteriler (AFP)
Başkent şehir merkezinde geçen hafta devrimin yıldönümü münasebetiyle protestocuların düzenlediği gösteriler (AFP)
TT

Tunus, Nahda Hareketi’nin gizli servisi hakkında soruşturma açmaya hazırlanıyor

Başkent şehir merkezinde geçen hafta devrimin yıldönümü münasebetiyle protestocuların düzenlediği gösteriler (AFP)
Başkent şehir merkezinde geçen hafta devrimin yıldönümü münasebetiyle protestocuların düzenlediği gösteriler (AFP)

Hukukçu kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Tunus Adalet Bakanlığı Nahda Hareketi’nin gizli servisi olarak bilinen dosya kapsamında devlet güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmekle suçlanan tüm zanlıların takibi için soruşturma izni verdi. Bu dosya kapsamında Nahda’nın bazı yöneticileri, söz konusu gizli servisi yönetmek ve 2013’te siyasetçiler Şükri Belid ve Muhammed el-Berahimi’ye yapılan suikastlarda parmağı olmakla suçlanıyor.
Belid ve Berahimi’yi Savunma Heyeti üyesi Rıza er-Redavi, Belid’in daha önce başkanlığını yaptığı Demokratik Yurtseverler Partisi adına açtığı davada Eski İçişleri Bakanı Hişam el-Furati ile bazı güvenlik yetkilerinin suikastla ilgili “yalancı şahitlik yaptığını” belirterek bu isimlere Nahda Hareketi gizli servisi dosyasıyla bağlantıları bulunma suçlaması yöneltmişti.
Belid ve Berahimi’yi Savunma Heyeti, iki suikast olayı ve failleriyle ilgili zanlıların isimlerinin bulunduğu bir liste ve davayla ilgili çok sayıda belge olmasına rağmen gerçeklerin ortaya çıkarılmasına yönelik engellemelerin olduğu konusunda ısrar ediyor.
Tunus güvenlik güçleri daha önce bu dosya kapsamında 123 kişinin ifadesini dinledi. Bu kişiler arasında 2 Kasım 2019’da sorgulanan Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi de bulunuyor. O tarihte sorguları alınmak üzere aralarında Gannuşi’nin de bulunduğu 24 kişilik bir liste hazırlandı. Ancak Nahda Hareketi masum olduğunu ve bu terör olayıyla bir ilgisi bulunmadığını vurgulamaya devam ediyor.
Tunus Askeri İstinaf Mahkemesi, Mahalli Avukatlar Şubesi Başkanı’na gönderdiği resmi yazıda, eski Ulusal Barolar Birliği Başkanı Abdurrezak el-Kilani'nin askeri mahkemeye sevk edildiğini bildirdi. Tunus’taki hukukçu kaynaklar Kilani’nin, halihazırda ev hapsinde tutulan Nahda Hareketi yöneticisi Nureddin Bahiri’yi Savunma Heyeti üyesi sıfatıyla yaptığı açıklamalar sebebiyle mahkemeye sevk edilmiş olabileceğine dikkat çekti.
Tunus İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin, Bahiri’yi Savunma Heyeti üyelerinin Bahiri’nin tutulduğu yerin açıklanması ve serbest bırakılması talebiyle bir güvenlik merkezine baskın düzenlemesinin ardından Heyeti takip etme sözü vermişti. Bakan Şerafeddin, daha önce insan hakları alanında önemli bir pozisyonda bulunan bir kişinin İçişleri Bakanlığı’na saldırma cüretinde bulunduğunu belirterek, bu davranışını “devletin prestijine ve kamu güvenliğine zarar vermek” diye niteledi. Bakan diğer bazı çevrelerin ise “güvenlik mensuplarını sivil itaatsizliğe teşvik ettiğini” ve bunun “oldukça tehlikeli bir konu” olduğunu ifade etti.
Tunus medyasında çıkan haberlere göre, geçiş döneminde adalet sürecinin uygulanmasından sorumlu Ceza Dairesi, Eski İçişleri Bakanı Abdullah el-Kallal ve eski birkaç güvenlik yetkilisi hakkında seyahat yasağı kararı aldı. Kallal 1990’ların başında işkence olaylarına karışmakla suçlanıyor. Seyahat yasağı kararı Muhammed Kusay el-Ceaybi isimli vatandaşın açtığı dava üzerine alındı. Ceaybi, Kallal ve eski birkaç güvenlik yetkilisini İçişleri Bakanlığı binasında kendisine işkence yapmakla suçluyor.

Guterres, Tunus’taki durumu endişeyle takip ettiğini belirtti
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, önceki gün yaptığı açıklamada, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz’da yönetimi üstlenmesi, meclis çalışmalarını durdurması ve eski başbakanı görevden almasının ardından Tunus’taki durumu endişeyle takip ettiğini belirtti. Guterres, basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Tunus demokrasi devrimi dünyaya ümit veren bir şeydi. Kesinlikle onun (devrimin) bütün demokratik değerleriyle birlikte korunmasını istiyoruz” dedi.
Guterres, “Bunun olmasını umuyorum. Biz, endişeler görüyoruz. Tüm Tunuslular için çalışacak kurumsal demokratik bir çerçevenin tamamen yeniden inşa edilerek bu endişelerin ortadan kaldırılacağını umuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Said, Perşembe günü İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin ile yaptığı görüşmede, “Tunus’ta özgürlükler her zamankinden daha fazla güvence altında. Biz, devlete darbe indirmek isteyenler başta olmak üzere kimden gelirse gelsin şiddet ve ihlal tezahürlerini reddediyoruz. Yasalar herkese uygulanacak” dedi.
Tunus’un başkenti son 10 yıldır benzeri görülmemiş şiddet eylemlerine tanık oldu. Başkentte Cuma günü 2011 Devrimi’nin yıldönümünü kutlamak ve Said’in kararlarını protesto için düzenlenen gösteriler sırasında polis, göstericileri dağıtmak için tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve coplarla müdahalede bulundu, zor kullanarak onlarca kişiyi tutukladı. Tunus’ta 20’den fazla kar amacı gütmeyen kuruluş Cumartesi yaptıkları açıklamalarda, gösteriler sırasında gazetecilere ve göstericilere yönelik “polis baskınını” ve “vahşice saldırıyı” kınadı.



İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalına girdi

Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalına girdi

Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)
Golan Tepeleri'ndeki İsrail tankları (Reuters - Arşiv)

İsrail güçleri Suriye'nin güneyindeki Dera vilayeti kırsalında yer alan Yermuk Havzası'ndaki çeşitli noktaları işgal etti.

Suriye devlet televizyonu, ‘İsrail güçlerine ait altı aracın Dera'nın batısındaki Yermuk Havzası'nda bulunan Saysun köyüne girdiğini’ duyurdu.

Ahrar Horan Topluluğu internet sitesi, ‘üç araçtan oluşan bir İsrail kuvvetinin Yermuk Havzası'ndaki Ayn Zikr köyünün eteklerinde bulunan devrik rejim güçlerinin 112. Tugayı’na ait eski bir askeri alana girdiğini’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, İsrail güçlerinin söz konusu bölgeye girmesi, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından gerçekleşen ikinci ihlal. Zira daha önce de askeri bölgeye girmişler ve içinde sabotaj ve buldozer operasyonları gerçekleştirmişlerdi.

Suriye devlet televizyonunun haberine göre İsrail güçleri, 2 Temmuz'da Kuneytra'nın güneyindeki Mezraa el-Basali'de gözaltına aldıkları üç Suriye vatandaşını birkaç saat sonra serbest bıraktı.

İsrail ordu güçleri çarşamba günü güney Kuneytra kırsalındaki bir çiftliğe saldırı düzenleyerek üç vatandaşı gözaltına aldı; Tel Aviv bu kişilerin İran'la bağlantılı olduğunu iddia etti.

28 Haziran'da bir İsrail ordu gücü güney Kuneytra kırsalındaki Ruveyhine köyünü işgal ederek evlerde arama yaptı ve evlerin içini tahrip etti.

Dera 24 televizyon kanalı, iki tank ve iki araçtan oluşan bir İsrail gücünün köye girdiğini ve bazı evlerde arama yaptığını bildirdi.

İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırıları Esed rejiminin devrilmesinden sonra önemli ölçüde arttı. İsrail ordusu Suriye ordusuna ait askeri mevzileri hedef alarak buraları imha etti. İsrail ayrıca, Şam, Kuneytra ve Dera kırsalında kara saldırılarıyla eş zamanlı olarak tampon bölgeyi kontrol altına aldı, ardından sınır bölgelerinde operasyonlar düzenlemeye başladı.