DEAŞ için stratejik kumar: Hapishane baskınları

Hapishaneler ‘radikalizm yanlıları’ için ideolojik kalelere dönüşüyor

Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
TT

DEAŞ için stratejik kumar: Hapishane baskınları

Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  

Suriye'nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bir hapishaneye yönelik birkaç gün önce başlayan DEAŞ saldırısı, aşırı kalabalık cezaevlerinin sorunlarını tekrar gündeme getirdi. Bu tür hapishaneler, radikalizm yanlıları için ‘üreme alanı’ olarak kabul ediliyor.
20 Ocak Perşembe akşamı, 100'den fazla DEAŞ üyesi, Haseki ilinde, SDG'nin kontrolündeki Guveyran Mahallesi’ndeki Sanayi Hapishanesi’ne saldırı düzenledi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre hapishaneden çok sayıda DEAŞ’lı firar etti. Terör örgütü DEAŞ’ın propaganda organı Amak, örgütün 800 üyesinin kaçmayı başardığını duyurdu.  
Böylesi bir risk uzun zamandır bilinmekteydi. Ortadoğu'daki ihtilafların çözümüne katkıda bulunmak için oluşturulan Şeyh Grubu'nun kurucusu Selman Şeyh, ağırlıklı olarak Kürt unsurları içeren SDG'nin son yıllarda bu hapishanelerin güvenliğini sağlamak için aşırı çaba sarf ettiğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre ajansa demeç veren Şeyh, “SDG daha önce de hapishane güvenliğinin sürdürülebilir olmadığı yönünde uyarılarda bulunmuştu ve uluslararası destek istemişti” dedi.  

Baskın süreci
Suriye Demokratik Güçleri içinde yer alan Kürt güçler, Sanayi Hapishanesi’ndeki DEAŞ kontrolündeki bölümlere girmeye çalışıyor. İki taraf arasında günlerdir devam eden çatışmaların, cezaevinde tutulan yüzlerce çocuk ve kadın üzerindeki etkileri ise bilinmiyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre şu ana kadar çatışmalarda 154 kişi öldü.
Alınan bilgiye göre SDG güçleri, isyan eden teröristlerin teslim olmayı reddetmesinin ardından, hapishanenin iç avlusuna zırhlı araçlarla girdi, yapının kuzey kesiminde yoğun çatışmalar yaşanıyor. 
SOHR Başkanı Rami Abdurrahman AFP'ye verdiği demeçte, (dün) pazartesi akşamına kadar örgütün yüzlerce üyesinin (hapishane içinde ve dışında) SDG güçlerine teslim olduğunu, ayrıca hapishanede rehin olarak tutulan bir grubun tahliye edildiğini söyledi.
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun desteklediği, Suriye Demokratik Güçleri sözcüsü Ferhad Şami, çatışmaların sürdüğünü, şu ana kadar 300’e yakın örgüt mensubunun teslim olduğunu ve teröristlere yönelik operasyonların devam ettiğini aktardı.
AFP’nin bölgedeki foto muhabiri, Guveyran mahallesinde yoğun güvenlik önlemleri arasında büyük ihtimalle örgüt üyelerini taşıyan otobüsler gördüğünü bildirdi.  

Çocuk şahitlikleri
Uluslararası sivil toplum örgütü Save The Children’den yapılan yazılı açıklamada, kuruluşun, Haseke’deki hapishane çatışmalarında çok sayıda çocuğun öldüğü ve yaralandığına dair ses kayıtlarına eriştiği belirtildi. Guveyran Hapishanesi’nde onlarca yabancı ülkenin yanı sıra Suriye ve Iraklı yüzlerce çocuğun üç yıldır zor şartlar altında yaşadığı ifade edildi.  
Save The Children’in (Çocukları Koruyun) Suriye Özel Müdahale Direktörü Sonia Khosh, “Bu çocukların başına gelecek her şeyden, kolayca çocuk vatandaşlarını Suriye’deki hapis şartlarına terk eden Batı ülkeleri de sorumludur. Çünkü ülkelerine dönmelerine izin verilmiyor” diye konuştu.  
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) Suriye araştırmacısı Sara Keyali, "Yaşları 12 ile 18 arasında değişen yüzlerce çocuk çatışmaların arasında mahsur kalmış durumda. Elimize ulaşan bir ses kaydına göre bir çocuk ‘her yerde ceset var’ diyerek yardım istiyor’’ açıklamasında bulundu.  

DEAŞ geri mi dönüyor?
Pazar akşamı itibarıyla SDG mensubu 45 kişi çatışmalarda öldürüldü. 
Merkezi New York'ta bulunan düşünce kuruluşu Soufan Center’dan araştırmacı yazar Colin Clark: “SDG'nin bu tehditle başa çıkabilmesi için yeni stratejilere ihtiyacı var, şimdiye kadar hapishanelerdeki sorunların çözümüne yönelik somut bir Batı stratejisi göremiyoruz. Koalisyon güçleri niçin yardım etmiyor?” ifadelerini kullandı.
Olayların arka planı henüz net değil, hapishane baskını IŞİD’in liderlik seviyesindeki koordinasyonu ile mi yoksa bölgedeki uyuyan hücrelerin kararıyla mı alındı? Belirsizlik sürüyor.
Brüksel merkezli Crisis Group'un analistlerinden Jerome Drevon, DEAŞ’ın, geniş bir alanı kontrol ettiği ve kararlarını hiyerarşik bir şekilde aldığı zamanki konumunda olmadığını söyledi. Drevon, hapishane baskının, örgütün geri döndüğü yönünde bir mesaj olarak yorumlayabiliriz, öte yandan bölgedeki hücreler belirli kişileri kurtarmak amacıyla kendi inisiyatifleriyle bu kararı almış da olabilir” diye konuştu.  
Her halükarda bu yaşananlar tekrar edebilir. Uzmanlar söz konusu hapishanenin, örgütün çöküşünden bu yana, (yerel ve yabancı unsurları barındırdığı göz önüne alınırsa) aşırılık yanlıları için verimli bir üreme alanı olduğu konusunda hemfikir. Teröristlerin bir arada bulunması, gelecekteki eylemleri planlamalarına ve yeni nesilleri gelecekteki savaşlara hazırlamalarına olanak sağlıyor.
Jerome Drevon, DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin 2012’de yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, “Bağdadi o konuşmasında ‘duvarları yıkma taktiğinin işe yaradığı için tekrarlanacağından’ söz etmişti. Daha önce de birçok hapishane baskınında örgüt üyeleri serbest kaldı” dedi.
Dünya genelinde radikal hareketler uzmanı ve Jihad Analytics kurucusu Damien Ferre ise AFP’ye yaptığı açıklamada, DEAŞ terör örgütünün 2013’ten bu yana, Irak, Afganistan, Filipinler, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Libya, Nijer, Suudi Arabistan, Tacikistan ve Suriye'deki hapishanelere 22 saldırı gerçekleştirdiğini belirtti.  
Ferre sözlerine şunları ekledi: “Son aylardaki görece sessizliğe rağmen bu operasyon ile örgüt, hala büyük saldırılar gerçekleştirme kabiliyetine sahip olduğunu gösterdi. Bazı örgüt liderleri dahil düzinelerce mahkumun firar etmesi örgütün yeni bir güç oluşturmasına imkan tanıyabilir”.
Amerikalılar, Avrupalılar ve Araplar resmi açıklamalarında, DEAŞ ve genel olarak diğer radikal terör örgütlerine karşı mücadelenin henüz bitmediğini itiraf ediyor. Ancak bu açıklamalara sahada somut eylemler eşlik etmiyor. Şeyh Grubu kurucusu Selman Şeyh: “ABD ve koalisyon güçlerinin stratejileri ve hedefleri belirsizliğini koruyor. Haseke’deki son saldırı, bölgenin kırılganlığını gözler önüne serdi. Uluslararası ve bölgesel aktörler Suriye’nin kuzeydoğusundaki reform çabalarını desteklemelidir. Bölgeyi kontrol eden bileşenlerin, uluslararası düzeyde tanınmaya ihtiyacı var’’ diye konuştu.  



Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
TT

Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Yale Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı’na göre, uydu görüntüleri, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolünü ele geçirdiği Sudan'ın batısındaki Darfur eyaletinin kuzeyinde bulunan el-Faşir şehrinde ‘toplu mezarlar’ ve ‘ceset imha faaliyetlerinin’ izlerini ortaya çıkardı.

Sudan ordusunun Darfur'daki son büyük kalesi olan el-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), katliamlar, tecavüzler, yağmalamalar ve halkın toplu olarak yerinden edildiğini bildirdi.

HDK'nin sosyal medyada yayınladığı videolarla desteklenen çok sayıda tanık ifadesi, iletişimden tamamen kopuk olan şehirde yaşanan zulmü gözler önüne serdi.

s
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Dün yayınlanan İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, el-Faşir'deki eski bir hastane ve caminin yakınında ‘toplu mezar olduğu düşünülen en az iki bölgede toprak bozulmaları’ olduğu belirtildi.

Raporda, ‘şu anda HDK tarafından gözaltı merkezi olarak kullanılan’ bir doğum hastanesinin dışında daha önce tespit edilen hendeklerin ve nesne yığınlarının ortadan kaybolduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 450 hasta ve personelin öldürüldüğünü bildirdiği Suudi hastanesine yakın bir caminin yakınında ‘yaklaşık 7 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir hendekten’ bahsedildi.

İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, HDK'nin bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında inşa ettiği toprak bariyerin yakınında toplu infazlara dair kanıtlar olduğu kaydedildi.

yu
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) pazartesi günü, ‘el-Faşir'de işlenen zulümlerin kanıtlanması halinde, Roma Statüsü uyarınca savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edebileceği’ uyarısında bulundu.

HDK şehri ele geçirdikten sonra on binlerce kişi şehirden kaçtı. AFP'ye konuşan tanıklar, bu güçlerin kaçmaya çalışan yüzlerce sivili gözaltına aldığını, ayrıca onlara şiddet uyguladığını ve öldürdüğünü söyledi.

BM bugün, saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının yüzlerce olabileceğini bildirdi. Ordu destekli hükümet ise HDK’yi 2 bin sivili öldürmekle suçluyor.

BM'ye göre, Nisan 2023'te Sudan'da patlak veren çatışma on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizine yol açtı.


Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.