DEAŞ için stratejik kumar: Hapishane baskınları

Hapishaneler ‘radikalizm yanlıları’ için ideolojik kalelere dönüşüyor

Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
TT

DEAŞ için stratejik kumar: Hapishane baskınları

Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  
Suriye Demokratik Güçleri Guveyran’daki Sanayi Hapishanesi’nde DEAŞ isyanını bastırıyor.  

Suriye'nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bir hapishaneye yönelik birkaç gün önce başlayan DEAŞ saldırısı, aşırı kalabalık cezaevlerinin sorunlarını tekrar gündeme getirdi. Bu tür hapishaneler, radikalizm yanlıları için ‘üreme alanı’ olarak kabul ediliyor.
20 Ocak Perşembe akşamı, 100'den fazla DEAŞ üyesi, Haseki ilinde, SDG'nin kontrolündeki Guveyran Mahallesi’ndeki Sanayi Hapishanesi’ne saldırı düzenledi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre hapishaneden çok sayıda DEAŞ’lı firar etti. Terör örgütü DEAŞ’ın propaganda organı Amak, örgütün 800 üyesinin kaçmayı başardığını duyurdu.  
Böylesi bir risk uzun zamandır bilinmekteydi. Ortadoğu'daki ihtilafların çözümüne katkıda bulunmak için oluşturulan Şeyh Grubu'nun kurucusu Selman Şeyh, ağırlıklı olarak Kürt unsurları içeren SDG'nin son yıllarda bu hapishanelerin güvenliğini sağlamak için aşırı çaba sarf ettiğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre ajansa demeç veren Şeyh, “SDG daha önce de hapishane güvenliğinin sürdürülebilir olmadığı yönünde uyarılarda bulunmuştu ve uluslararası destek istemişti” dedi.  

Baskın süreci
Suriye Demokratik Güçleri içinde yer alan Kürt güçler, Sanayi Hapishanesi’ndeki DEAŞ kontrolündeki bölümlere girmeye çalışıyor. İki taraf arasında günlerdir devam eden çatışmaların, cezaevinde tutulan yüzlerce çocuk ve kadın üzerindeki etkileri ise bilinmiyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre şu ana kadar çatışmalarda 154 kişi öldü.
Alınan bilgiye göre SDG güçleri, isyan eden teröristlerin teslim olmayı reddetmesinin ardından, hapishanenin iç avlusuna zırhlı araçlarla girdi, yapının kuzey kesiminde yoğun çatışmalar yaşanıyor. 
SOHR Başkanı Rami Abdurrahman AFP'ye verdiği demeçte, (dün) pazartesi akşamına kadar örgütün yüzlerce üyesinin (hapishane içinde ve dışında) SDG güçlerine teslim olduğunu, ayrıca hapishanede rehin olarak tutulan bir grubun tahliye edildiğini söyledi.
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun desteklediği, Suriye Demokratik Güçleri sözcüsü Ferhad Şami, çatışmaların sürdüğünü, şu ana kadar 300’e yakın örgüt mensubunun teslim olduğunu ve teröristlere yönelik operasyonların devam ettiğini aktardı.
AFP’nin bölgedeki foto muhabiri, Guveyran mahallesinde yoğun güvenlik önlemleri arasında büyük ihtimalle örgüt üyelerini taşıyan otobüsler gördüğünü bildirdi.  

Çocuk şahitlikleri
Uluslararası sivil toplum örgütü Save The Children’den yapılan yazılı açıklamada, kuruluşun, Haseke’deki hapishane çatışmalarında çok sayıda çocuğun öldüğü ve yaralandığına dair ses kayıtlarına eriştiği belirtildi. Guveyran Hapishanesi’nde onlarca yabancı ülkenin yanı sıra Suriye ve Iraklı yüzlerce çocuğun üç yıldır zor şartlar altında yaşadığı ifade edildi.  
Save The Children’in (Çocukları Koruyun) Suriye Özel Müdahale Direktörü Sonia Khosh, “Bu çocukların başına gelecek her şeyden, kolayca çocuk vatandaşlarını Suriye’deki hapis şartlarına terk eden Batı ülkeleri de sorumludur. Çünkü ülkelerine dönmelerine izin verilmiyor” diye konuştu.  
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) Suriye araştırmacısı Sara Keyali, "Yaşları 12 ile 18 arasında değişen yüzlerce çocuk çatışmaların arasında mahsur kalmış durumda. Elimize ulaşan bir ses kaydına göre bir çocuk ‘her yerde ceset var’ diyerek yardım istiyor’’ açıklamasında bulundu.  

DEAŞ geri mi dönüyor?
Pazar akşamı itibarıyla SDG mensubu 45 kişi çatışmalarda öldürüldü. 
Merkezi New York'ta bulunan düşünce kuruluşu Soufan Center’dan araştırmacı yazar Colin Clark: “SDG'nin bu tehditle başa çıkabilmesi için yeni stratejilere ihtiyacı var, şimdiye kadar hapishanelerdeki sorunların çözümüne yönelik somut bir Batı stratejisi göremiyoruz. Koalisyon güçleri niçin yardım etmiyor?” ifadelerini kullandı.
Olayların arka planı henüz net değil, hapishane baskını IŞİD’in liderlik seviyesindeki koordinasyonu ile mi yoksa bölgedeki uyuyan hücrelerin kararıyla mı alındı? Belirsizlik sürüyor.
Brüksel merkezli Crisis Group'un analistlerinden Jerome Drevon, DEAŞ’ın, geniş bir alanı kontrol ettiği ve kararlarını hiyerarşik bir şekilde aldığı zamanki konumunda olmadığını söyledi. Drevon, hapishane baskının, örgütün geri döndüğü yönünde bir mesaj olarak yorumlayabiliriz, öte yandan bölgedeki hücreler belirli kişileri kurtarmak amacıyla kendi inisiyatifleriyle bu kararı almış da olabilir” diye konuştu.  
Her halükarda bu yaşananlar tekrar edebilir. Uzmanlar söz konusu hapishanenin, örgütün çöküşünden bu yana, (yerel ve yabancı unsurları barındırdığı göz önüne alınırsa) aşırılık yanlıları için verimli bir üreme alanı olduğu konusunda hemfikir. Teröristlerin bir arada bulunması, gelecekteki eylemleri planlamalarına ve yeni nesilleri gelecekteki savaşlara hazırlamalarına olanak sağlıyor.
Jerome Drevon, DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin 2012’de yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, “Bağdadi o konuşmasında ‘duvarları yıkma taktiğinin işe yaradığı için tekrarlanacağından’ söz etmişti. Daha önce de birçok hapishane baskınında örgüt üyeleri serbest kaldı” dedi.
Dünya genelinde radikal hareketler uzmanı ve Jihad Analytics kurucusu Damien Ferre ise AFP’ye yaptığı açıklamada, DEAŞ terör örgütünün 2013’ten bu yana, Irak, Afganistan, Filipinler, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Libya, Nijer, Suudi Arabistan, Tacikistan ve Suriye'deki hapishanelere 22 saldırı gerçekleştirdiğini belirtti.  
Ferre sözlerine şunları ekledi: “Son aylardaki görece sessizliğe rağmen bu operasyon ile örgüt, hala büyük saldırılar gerçekleştirme kabiliyetine sahip olduğunu gösterdi. Bazı örgüt liderleri dahil düzinelerce mahkumun firar etmesi örgütün yeni bir güç oluşturmasına imkan tanıyabilir”.
Amerikalılar, Avrupalılar ve Araplar resmi açıklamalarında, DEAŞ ve genel olarak diğer radikal terör örgütlerine karşı mücadelenin henüz bitmediğini itiraf ediyor. Ancak bu açıklamalara sahada somut eylemler eşlik etmiyor. Şeyh Grubu kurucusu Selman Şeyh: “ABD ve koalisyon güçlerinin stratejileri ve hedefleri belirsizliğini koruyor. Haseke’deki son saldırı, bölgenin kırılganlığını gözler önüne serdi. Uluslararası ve bölgesel aktörler Suriye’nin kuzeydoğusundaki reform çabalarını desteklemelidir. Bölgeyi kontrol eden bileşenlerin, uluslararası düzeyde tanınmaya ihtiyacı var’’ diye konuştu.  



Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.


Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Lazkiye'deki iç güvenlik güçleri, Suriye’deki devrimin başlangıcında savunmasız Suriye halkına karşı varil bombalarının kullanılmasını öneren eski rejimin askeri komitesinin üyesi olan Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’yi tutukladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Albay Abdulaziz el-Ahmed, Haffah bölgesindeki İç Güvenlik Müdürlüğü birimlerinin Terörle Mücadele Şubesi ile iş birliği içinde özel bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiğini söylediğini ve birkaç gün süren dikkatli izleme ve takip sonucunda, Lazkiye kırsalındaki Lukmani köyünden pilot Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’nin tutuklandığını aktardı.

Albay Ahmed, Miyase'nin askeri rütbelerde yükseldiğini, teğmen pilot rütbesiyle mezun olduğunu ve 1982 yılında Hama Askeri Havaalanı’nda çalıştığını belirtti. Suriye devriminin başlangıcında Taftanaz Askeri Havaalanı'ndaki 63. Tugay'ın komutanlığına atanan Miyase, İdlib kırsalındaki Mestuma’daki hava ve kara harekât odalarıyla birlikte hedefleri belirlemekle görevlendirildi, böylece tüm bu noktalar daha sonra helikopterler tarafından hedef alınabilecekti.

Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)

Miyase, ön soruşturmalar sırasında, devrimin başlangıcında varil bombalarının kullanılmasını öneren askeri komitenin üyesi olduğunu itiraf etti. Ayrıca, çeşitli illerde varil bombaları ve deniz mayınlarıyla hedef alınacak yerlerin belirlenmesinden de sorumluydu.

Lazkiye iç güvenlik komutanı, masumların kanıyla lekelenmiş her suçluyu adalete teslim etmek ve yasalar uyarınca hesap vermelerini sağlamak için her türlü çabayı göstereceğine dair taahhüdünü teyit etti.

Bu operasyon, İçişleri Bakanlığı ve ilgili makamların, geçiş dönemi adaletinin uygulanması, mağdurların ve ailelerinin haklarının güvence altına alınması ve hiçbir suçlunun hesap vermekten kaçmaması ilkeleri temelinde, Suriye halkına karşı işlenen suçlara ve ihlallere karışan eski rejimin simalarının peşine düşme ve hesap sorma çabaları çerçevesinde gerçekleşti.


İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
TT

İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)

İsrail basını, Mısır ile yapılan ‘doğalgaz anlaşmasının’ önümüzdeki günlerde kesinleşeceğini öne sürerek, anlaşmanın İsrail için ekonomik ve güvenlik açısından önemini vurguladı. Daha önce ise anlaşmanın iptal edilmeye yakın olduğu ve onaylanmayacağı bildirilmişti. Bu durum, böyle bir değişimin nedenleri ve Mısır ile gerginliğin azalması üzerindeki etkisi hakkında soruları gündeme getirdi.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth dünkü sayısında, İsrail Enerji Bakanlığı'nın ‘önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi beklenen İsrail'den Mısır'a doğalgaz ihracatı anlaşması çerçevesinde, önümüzdeki ay İsrail'in münhasır ekonomik bölgesinde yeni bir keşif turuna başlayacağını’ bildirdi. Anlaşmanın ‘siyaset ve güvenlik açısından İsrail için özel bir öneme sahip’ olduğunu vurgulayan gazete, Leviathan Doğal Gaz Sahası’ndan Mısır'a ihraç edilecek doğalgaz miktarı konusunda müzakerelerin halen devam ettiğini kaydetti.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkiler, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik savaşı, Filistinlileri Mısır’ın Sina Yarımadası’na yerleştirmek için yaptığı planlar ve sınırın istikrarı, sınır kapılarının açılması ve Gazze’de barış planının ikinci aşamaya geçişi konusundaki anlaşmazlıklardan ötürü Şarm eş-Şeyh’te varılan barış anlaşmasının uygulanmasına ilişkin komplikasyonlar nedeniyle gergin. Ayrıca, İsrail'in insansız hava araçları (İHA) kullanılarak Sina Yarımadası'ndan silah kaçakçılığı yapıldığına dair düzenlediği bombardımanlardan dolayı Mısır ile arasında sınır krizleri de yaşanıyor.

Baskı aracı

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail işleri uzmanı olan Said Ukkaşe, anlaşmanın Mısır ve İsrail tarafından ekonomik açıdan ayrıntılı bir şekilde incelendiğini, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bunu Gazze Şeridi ve sınır sorunları konusunda Mısır'a siyasi baskı uygulamak için bir araca dönüştürmek istediğini söyledi.

Ukkaşe, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmeyi şöyle sürdürdü:

“Ancak Kahire sakin bir şekilde yanıt verdi ve birçok alternatif yol izledi. Netanyahu, özellikle Amerikan şirketlerinin anlaşmanın tamamlanmasında payı olmasından ötürü bu durumun ABD'nin çıkarlarına zarar vereceği ve istediği sonucu elde edemeyeceğini fark etti.”

İsrail'in Leviathan Gaz Sahası’nın ortaklarından biri olan NewMed Energy, geçtiğimiz ağustos ayında Mısır ile yapılan doğalgaz tedarik anlaşmasını 2040 yılına kadar uzatmak için değiştirdiğini ve anlaşmanın değerinin 35 milyar dolara ulaştığını duyurdu. Ancak geçtiğimiz eylül ayı başlarında, Gazze’deki savaş nedeniyle gerginliğin tırmandığı bir dönemde, İsrail'in anlaşmada ‘geri adım attığına’ dair işaretler görüldü. İsrail basını aynı sıralarda, Netanyahu’nun anlaşmayı nihai olarak onaylamadan önce Mısır'ın barış anlaşmasının şartlarına tam olarak uyacağını garanti altına almak istediğini bildirdi.

İsrail, Kahire'yi 1979 yılında Washington'da imzalanan barış antlaşmasının güvenlik ekini ‘ihlal etmekle’ suçlayıp Kahire’nin Sina Yarımadası'na asker konuşlandırmasına dikkati çekerken Mısır ise antlaşmayı ihlal ettiği iddiasını reddetti.

Anlaşma, ABD’nin İsrail’e anlaşmayı sonuçlandırması için baskı yapmasının ardından Kasım ayında daha da yoğun bir şekilde gündeme geldi. Ancak İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, o dönemde bakanlığının yayınladığı resmi bir açıklamada, ‘ABD'nin önemli baskısına rağmen, Mısır ile yapılan devasa gaz anlaşmasının onaylanmasını reddettiğini’ belirterek, bunu ‘İsrailli tüketiciler için artan gaz fiyatlarına ilişkin endişeler’ ile gerekçelendirdi.

İlişkilerin ana faktörü çıkarlar

Mısırlı siyasi analist Abdulmunim Said, Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin karmaşık olduğunu ve barış antlaşmasına dayandığını belirterek, “Bu antlaşma, ekonomik ilişkileri ve birbirlerinin kapasitelerinden yararlanmayı da içeriyor. Mısır, geçmişte on yıllar boyunca İsrail’e doğal gaz tedarik ederek bunu gerçekleştirmişti” dedi.

Said, Mısır’ın, İsrail’in bol miktarda doğalgaz rezervine ve yerel ihtiyaçları karşılamak için büyük miktarlara ihtiyaç duyan artan nüfusuna benzer bir hamle beklediğini de sözlerine ekledi.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin sadece iki taraf arasındaki ilişkilerle sınırlı olmadığını vurgulayan Said, bir yandan Filistin meselesinin bu ilişkinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını, diğer yandan ise ABD'nin bu ilişkide kilit bir oyuncu olduğunu açıkladı.

Mısır-İsrail ilişkilerinin ana faktörünün çıkarları olduğuna inanan Said, Filistin meselesinin hararetli tartışmalarına veya ABD'nin bölgedeki çatışmaları yatıştırma girişimlerine bakılmaksızın, doğalgaz anlaşmasının her iki ülke için de stratejik öneme sahip olduğunu belirtti.

Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)

Mısır'ın ABD merkezli Hartree Partners şirketinden 4 milyar dolar değerinde yaklaşık 80 sevkiyat sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etmek üzere bir anlaşma imzalamasının yanı sıra Suudi Aramco, Trafigura ve Vitol şirketleriyle diğer sevkiyatlar için anlaşmalar imzalamasının ardından İsrail basınında anlaşmanın devam edeceğini öne süren haberler yer aldı.

İsrail gazeteleri birkaç gün önce, Katar’ın, İsrail’in Mısır’a doğalgaz satışı anlaşmasının tamamlanmasının ertelenmesinden kaynaklanan ‘fırsatı değerlendirerek’ Kahire'ye büyük miktarlarda LNG teklif ettiğini iddia etti, ancak ne Mısır ne de Katar bu iddiayı doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığına göre İsrail Enerji Bakanı Mısır ile doğalgaz anlaşmasının onaylanmasını yakında duyurmayı planlıyor, Enerji Bakanlığı Genel Müdürü Yossi Dayan başkanlığındaki Doğalgaz Komitesi ise ihracat için ayrılacak miktarlar ile İsrail'in iç kullanım için saklayacağı miktarlar hakkındaki kararlarını yayınlamaya hazırlanıyor.