Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne katılacak mı?

Fetih, mevcut siyasi programa uyulmasını şart koşuyor.

 Hamas, FKÖ'de reforma gidilmesini talep ediyor (Independent Arabia- Meryem Ebu Dukka)
 Hamas, FKÖ'de reforma gidilmesini talep ediyor (Independent Arabia- Meryem Ebu Dukka)
TT

Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne katılacak mı?

 Hamas, FKÖ'de reforma gidilmesini talep ediyor (Independent Arabia- Meryem Ebu Dukka)
 Hamas, FKÖ'de reforma gidilmesini talep ediyor (Independent Arabia- Meryem Ebu Dukka)

İzzeddin Ebu İşa*
Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC), Cezayir'in uzlaşı dosyasında Filistinli gruplarla yürüttüğü diyaloglarda ilerleme kaydedilememesinin ardından ‘el-Fetih’ ve ‘Hamas’ hareketlerine yönelik, ulusal birliği yeniden tesis etmek için ortaklık ve temsil başlığı ile yeni bir girişimde bulundu.

Siyasi güçler, Hamas ve Fetih hareketlerinden siyasi tutuklamaları ve medya paylaşımlarını durdurmasını istiyorlar. (Independent Arabia- Meryem Ebu Dukka)

FDHKC’nin bir nüshasını da Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplara teslim ettiği girişimde iki seçenek sunuluyor:
İlk olarak Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin, uluslararası alanda tanınan tek organ olması nedeniyle örgüte üye gruplar olarak katılmaları ilkesi doğrultusunda, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) kurumlarında ulusal ortaklığı ve kapsamlı temsili garanti etmek.

Operasyonel adımlar
İkincisi de üyeleri çeşitli siyasi güçlerden ve bağımsız isimlerden oluşan bir ulusal birlik hükümetinin oluşturulması ve FKÖ çerçevesinde ulusal uzlaşma programı ile çalışılması yer alıyor. Bu hükümet, Gazze Şeridi'ndeki yetkisini herhangi bir siyasi partinin engellemesine maruz kalmadan kullanacak ve çözüm bekleyen sorunları halletmek için çalışacak.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan FDHKC Siyasi Bürosu üyelerinden Salih Nasır, sahadaki pratik ve operasyonel adımlara dayanan vizyonunun bir kopyasını Hamas'a teslim ettiklerini söyledi. Böylece girişimin, FKÖ kurumlarında ortaklık ve kapsamlı temsil yolunda paralel ve eşzamanlı hareketin sağlanmasını, ayrıca Filistin Otoritesi yapılarının birleştirilmesini de kapsadığına işaret etti. Nasır söz konusu girişimin mevcut siyasi krizden kurtuluşun belgesi olduğunu savundu.
Hamas hareketi girişimi incelediğini ve FKÖ’ye katılmaya herhangi bir itirazı olmadığını duyurdu. Hamas Siyasi Bürosu üyelerinden Husam Bedran, FKÖ'deki siyasi ortaklığın ardındaki arzu edilen hedefi, ulusal proje üzerindeki fikir birliğini ve Filistin kurumlarının ayrıcalıkları sonlandıran reformunu olumlu bir şekilde incelediklerini söyledi.

Hamas, FKÖ’de
Politikacılara göre aslında Hamas’a yapılan yeni teklif, Fetih Hareketi’nin kontrolünde olan FKÖ'nün vizyonu dahilinde faaliyet gösteren bir siyasi fraksiyon olması. areket bunu kabul ederse, örgütün yürüttüğü siyasi programı takip etmek zorunda kalacak. FKÖ programı, İsrail ile karşılıklı tanınmanın yanı sıra halk direnişini teşvik ederken barışçıl eylem ve Filistin-İsrail çatışmasıyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Dörtlü tarafından yayınlanan uluslararası kararların kabulünü kapsıyor. Bu, söz konusu durumu tümden reddeden ve örgüte girmeden önce köklü değişiklikler yapılmasını talep eden Hamas’ın önünde bir engel olarak görülüyor.

Örgütün reformu Hamas’ın üyeliğini kolaylaştıracak
Hamas Hareketi liderlerinden İsmail Rıdvan yaptığı açıklamada FKÖ’ye katılmaya karşı olmadıklarını söyledi. Ancak bunun kendi içinde tam ortaklık ve karşılıklı temsiliyet ile olmasının istendiğinin alını çizdi. Bunun için değişimin gerekliliğine inanan ve Hamas ile iş birliği yapan bir zihniyete sahip olmak gerektiğine dikkat çeken Rıdvan, FKÖ’yü yeniden inşa etmek ve reform yapmak istediklerini vurguladı:
“Böylece Hamas ve diğer Filistinli gruplar onun gerçek bir parçası olabilirler. Çatısı altına girebilir ve sloganlarına göre hareket edebilirler. Bunu başarmak için örgütün mevcut liderliğinin yeniden değiştirilmesi ve seçimlere kadar geçici bir liderliğin oluşturulması gerekiyor.”

Fetih Hareketi programa uymayı şart koşuyor
Fetih Hareketi de Hamas’ın FKÖ'ye katılması fikrine karşı değil. Hareket Sözcüsü Hüseyin Hamayel, örgütün tüm Filistinliler için dünyaya resmi bir giriş kapısı niteliğinde olduğunu ve Hamas’ın ve içindeki diğer grupların varlığının uluslararası forumlar önündeki resmi konumunu daha güçlü ve daha etkili hale getireceğini söyledi. Hamayel açıklamasında, Hamas'ın FKÖ'ye girmeye meşru hakı bulunduğunu ancak buna saygı duyulması ve örgütün faaliyet gösterdiği siyasi programla uyumlu olması şartına bağlı olduğunu vurguladı. Ulusal bir uzlaşmaya, gerçek bir ortaklığa ve örgüt üyelerinin uyması gereken temellere ulaşmak için bunun gerekli olduğunu belirten Hamayel ulusal ortaklığa başlamadan ve uluslararası kurumlarla çalışmadan önce Filistin iç cephesinin düzenlenmesine karşı olmadıklarını bildirdi. Dolayısıyla Fetih Hareketi’nin, Hamas da dahil olmak üzere ulusal eylemin tüm fraksiyonlarını bir araya getiren bir temsile sahip olmak için ulusal bir diyaloga hazır olduğunu kaydetti.

Siyasi gözlemcilere göre bu uzak bir ihtimal
Siyasi gözlemciler, Hamas’ın pozisyon değerlendirmesini tamamladıktan sonra sunulan koşullara göre katılma seçeneği üzerinde çalışabileceğini ve bunu kabul edebileceğini düşünüyor. Siyasi Araştırmacı Ahmed el-Acle, Hamas’ın FKÖ'de reform çağrısında bulunduğunu ve buna herhangi bir şekilde karşı çıkmadığını söyledi. Acle yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Hareketin, FKÖ’nün mevcut programı ile ilgili bir engeli var. Eğer Fetih Hareketi siyasi tutumunu değiştirmeyi reddederse ve faaliyet gösterdiği mevcut durumda ısrar ederse bu durum teraziyi değiştirebilir. O zaman Hamas'ın örgütün çatısına kolayca girmesi pek de olası olmaz.”
Acle’ye göre Hamas, direniş tercihine halel getirmeden ve ikna olmadığı siyasi programlara boyun eğmeye zorlanmaksızın ortada olan bir siyasi ortaklık vizyonu taşıyor. Bu nedenle önümüzdeki günlerde FKÖ'nün çalışma mekanizmaları hakkında belirli bir vizyona ulaşmak için Hamas ve Fetih hareketleri arasında ikili ulusal diyalogların gerçekleştirilmesi bekleniyor.
FDHKC’nin girişimine göre yıl sonuna kadar gerçekleştirilmesi planlanan seçimlerin önünü açacak bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasıyla başlayan siyasi ortaklık prosedürlerinin uygulanabilmesi için Hamas’ın da Fetih gibi tepkisini sunması gerekiyor. Bu da Filistin ihtilafının iki tarafının ortaklık ve orantılı temsiliyet başlıklarını uygulama girişimine hızlı bir şekilde yanıt vermesini gerektiriyor.



Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
TT

Suriyeliler ‘geri dönüş hakkını’ kutluyor... Zorla yerinden edilenler en göze çarpan katılımcılar

Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)
Şam pazarında Beşşar Esed ve Hafız Esed'in hicivli resimlerinin bulunduğu çorapların sergilendiği bir tezgâh (DPA)

Şam’ı, Esed rejiminin devrilmesinin üzerinden bir yıl geçtikten ve ülke 8 Aralık 2025’teki ‘kurtuluş’ yıldönümünü anmaya hazırlanırken ziyaret ettiğinizde, kendinizi neredeyse bir ‘bayram’ yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Elinizde bir mercek taşıyormuşçasına, detaylarda ve karşılaştırmalarda kayboluyorsunuz. Bu karşılaştırmalar yalnızca geçen yıl dışarıdan gözlemlediklerinizle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda 15 yıllık acı, korku ve farklı kuşakların deneyimlerinden oluşan birikmiş travmalarla da dolu.

‘Bayram’ kelimesi, son günlerde Suriye başkentinde gözlemlenen genel tabloyu özetleyebilir; hazırlıklar, süslemeler ve sevinç kadar, hüzün, işlerin aksaması ve günlük işlerin bayram sonrasına ertelenmesi de bu manzaraya dahil. Basit bir düzenleme talebi dahi genellikle “İnşallah bayramdan sonra” yanıtıyla karşılanıyor.

Karanlık bir dönem sona erdi

Lübnan sınırındaki el-Masna Sınır Kapısı’ndan Şam’a doğru uzanan yol boyunca, kutlama havası daha girişte başlıyor. Yol boyunca asılı büyük pankartlar, ‘Karanlık dönem sona erdi… Ülkenin yüzü aydınlandı’, ‘Omuz omuza, el ele, vatanı inşa ediyoruz’, ‘Tek vatan… Tek halk’ gibi sloganlar taşıyor.

xasdfrg
Şam'da Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıldönümü kutlamaları sırasında Suriye bayrağı sallayan bir kız (AP)

Yeni bayrak ve kartal simgesi, eski rejimin boşalttığı askeri bölgelerin duvarlarına, kasaba girişlerine ve Beyrut-Şam yolundaki 4. Tümen karargâhına işlenmiş.

2024 yazında açıklanan bu yeni görsel kimlik, yıkılmış ve yıpranmış bir ülkede “Öncelikli bir konu değil” eleştirilerine maruz kalmış olsa da sahadaki gerçekler bu eleştiriyi tamamen doğrulamıyor. Eski rejimde görsel kimlik, öğrencilerin defterlerinden sınıf tahtalarına, meydanlardaki dev heykellere kadar sistematik biçimde nüfuzun pekiştirilmesini sağlayan merkezi bir araçtı.

Bu nedenle, eski rejim düştüğünde ilk olarak kırılan, parçalanan ve yok edilen şey, onun ikonları ve görsel sembolleriydi. Boşalan bu alan, yeni otoritenin kimliğini yansıtacak şekilde doldurulmalıydı; aksi halde, geçen yılın başında ortaya çıkan bölgesel ve milis kaynaklı rastgelelikler bu boşluğu doldurabilirdi. Bir gözlemci, eski rejimin sembollerini taşıyan banknotlarla işlem yapma ihtiyacı olmasaydı, pek çok kişinin paraları yakacağını alaycı bir dille ifade etti.

Ancak, geçmişle bağları koparma ve yeni dönemi pekiştirme bağlamında, birçok kişi yeni görsel kimliği kıyafet, görünüm ve sosyal davranışlarda da benimsemekte bir adım öteye geçti. Geçen yıl Şam’da uzun saçlı ve tuhaf kıyafetli olarak öne çıkan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) savaşçılarının sakalları kısalmış ve seyrekleşmişken, artık sakallar genel olarak düzenli, hafif ve bıyıkla bütünleşmiş bir şekilde gençler ve erkekler arasında yaygın bir görünüm halini aldı.

Altın kartal simgesi, resmi kıyafetlerin kollarına ve yakalarına takılan düğmeler haline geldi ve sadece devlet memurlarına değil, özel sektörde çalışan ve dönemin stilini benimsemek isteyen genç sivillere de yayıldı.

dfrg
Suriyeliler giyim, görünüş ve sosyal davranışlarında yeni bir ‘görsel kimlik’ benimseme konusunda adım atıyorlar. (AP)

Yeni devlet kurumları, önceki savaşçıları polis ve genel güvenlik başta olmak üzere resmi kanallarına entegre ederken, eski askerlerin kıyafetleri de değişti. Artık gömlek-pantolon ya da milis gruplarına göre kamuflaj yerine, siyah tek tip üniformalar, açık yüzler ve görünmeyen silahlar hâkim.

Bugün Suriye’deki büyük dönüşümler bağlamında belki küçük görünen bu sahne değişikliği, Şamlıların bastırılmış öfkesinin ve yeni yöneticilere karşı duyduğu kaygının bir kısmını emdi. Merkeziyetçi bir ülke olarak Suriye’de, genel başarı Şam sınavı geçilmeden mümkün değil. Ve Şam bugün, tüm zorluklara ve yüksek beklentilere rağmen adeta bir bayram havasında.

Beyaz bayraklar

Yoğun kalabalıklar, herhangi bir yere ulaşmayı neredeyse bir mucizeye dönüştürüyor; beyaz tevhid bayraklarıyla donatılmış geçit törenleri sokaklarda ilerliyor ve öğleden sonra Emevi Meydanı çevresindeki yollar kapanınca, iç sokaklar iyice tıkanıyor. Telefon şebekesi aşırı yük altında. Oteller dolup taşmış durumda; rezervasyonlar, bir zamanlar prestijli ve lüks olan, 1980’lerin sonunda zamanın durduğu o otellerde bile, roket gibi fırlayan fiyatlarla dolu. Bugün bu oteller sadece dönemin tanığı olan harabeler halinde.

Otellerin misafirleri, Suriyeli göçmenler, sivil toplum aktivistlerinin seminer ve atölye çalışmaları katılımcıları, üst düzey yabancı ve diplomatik heyetler, yerel ve uluslararası medya mensupları, tüccar ve müteahhitler, uzak vilayetlerden gelen güvenlik görevlileri ve sadece meraklı olan ve lobiye girebilme fırsatı bulan kişiler arasında değişiyor.

Bu yoğun kalabalığın ortak paydası, bir zamanlar ülkelerine geri dönme umudunu kaybetmiş olmaları ve bugün bunu telafi etmeye çalışmaları. Geçen yıl boyunca bazı aileler, on yıldan uzun süredir sürgünde olan çocuklarını kucaklama şansı buldu; torunlarıyla yüz yüze tanışan büyükler, bazı durumlarda sadece telefon ekranları aracılığıyla tanışabilmişti. Gençler, bir zamanlar tutuklanma veya ölüm tehlikesinden kaçarak ülkeyi terk etmiş, şimdi ise orta yaşa gelmiş olarak gençlik yıllarının yataklarına sıkışmaya çalışıyor.

csdfg
Hama şehrindeki kutlamalar sırasında el-Asi Meydanı'nda toplanan yüzlerce insanın genel görünümü (EPA)

Her bayram günü olduğu gibi, sevinç ve mutluluk duyguları bazı kapıları sadece gözyaşıyla çalıyor. Özellikle harap olmuş bölgelerde yaşayanlar ve kayıp ya da zorla kaybedilmiş yakınları olanlar, bugün sevinçlerini hıçkırıklarla yaşıyor; çünkü yollarının uzun ve zorlu olduğunu biliyorlar. Bu kişiler, bu anmanın en belirgin katılımcıları; her ailede bir kayıp veya kaybolmuş birey bulunuyor ve halen defin ve taziye merasimi için iz veya kalıntı arıyorlar.

Öte yandan, kayıp yakınları, insan hakları örgütleri, iş insanları ve diğer topluluklar, faaliyetlerini ülkelerine taşıyarak başkentte toplantılar düzenledi ve taleplerini dile getirdi. Bu, şüphesiz büyük bir kazanım olarak değerlendiriliyor.

‘Özlemle doluyum’

Her şeyden önce bu kutlama, Suriyelilerin onlarca yıl boyunca mahrum bırakıldığı ‘geri dönüş hakkına’ odaklanıyor; bu hak bazen 2011 devriminden bile önce gündeme gelmişti. İstanbul’da geçirdiği 13 yılın ardından Şam’a dönen kırklı yaşlarındaki bir adam şöyle diyor: “Geri dönüyorum çünkü basitçe özledim. Ailemi, mahallemi ve o zamanlar sevmememe rağmen zorla terk ettiğim hayatımı özledim.”

Bireylerin seçimlerini, ‘yeni Suriye’yi inşa etme’ gibi parlak başlıklar altında siyasi bağlamlara oturtmaya çalışanlara dair konuşurken şu ifadeleri kullandı: “Yurt dışındayken bile ülkem ve insanlarıma çeşitli şekillerde katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Ama bugün geri döndüm çünkü hasret galip geldi. Hasret duygusu, geri dönmek için yeterli bir sebep olmalı. Geri dönme hakkım, yönetimin şekli veya yeni iktidarın performansına duyduğum memnuniyet ya da memnuniyetsizlikten bağımsız olmalı.”

Bu ifade, bugün Suriyelilerin, hem Şam’da hem de uzak vilayetlerde karşılaştığımız insanların halini özetliyor: Halk, fiilen kaderlerini tayin etme hakkını yeniden kazanmalarını kutluyor.

Siyaset bugün geniş bir alan kaplamıyor gibi görünse de, hükümet kararları, medyanın ve hukuk alanının performansı, polis davranışları, sahil ve Suveyda’daki gelişmeler, fiyat artışları, yoksullukla zenginliğin yan yana varlığı ve cezaevlerinde kaybolan ya da zorla kaybedilen kişilerin dosyalarının görmezden gelinmesi gibi konular her sohbette kendini hissettiren ‘büyük fil’ olmaya devam ediyor. Tüm bu başlıklar ve daha fazlası, sokakta, kafelerde ve restoranlarda yüksek sesle tartışılıyor; sanki artık duvarların kulakları yokmuş gibi... Görüşme yaptığım kişi bu benzetmeye gülerek şöyle diyor: “Gerçekten de duvarların artık kulakları yok. Herkes canının istediğini yapıyor: bireyler, dernekler, bakanlıklar, valiler, hatta Hamidiyye Çarşısı’ndaki polis memuru bile… Sanki herkes yeniden konuşma cesareti bulmuş ve kulaklarını kapatmış durumda.”


Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.