Fas’tan HRW’nin raporuna tepki

Fas bu raporu, “HRW’nin kendisine karşı sistematik bir siyasi kampanyaya dahil olduğunun en büyük kanıtı” olarak niteledi.

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş (MAP)
Fas Başbakanı Aziz Ahnuş (MAP)
TT

Fas’tan HRW’nin raporuna tepki

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş (MAP)
Fas Başbakanı Aziz Ahnuş (MAP)

Fas Bakanlıklararası İnsan Hakları Delegasyonu (DIDH), İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2021 yılı raporunda Fas ve Batı Sahra’daki insan haklarına ayırdığı bölümde yanlış veriler aktardığını belirtti. Delegasyon bu örgütün “kendi programıyla çelişen şekilde gerçekçi ve hukuki dayanaklardan yoksun veriler sunarak ülkesine karşı sistematik bir siyasi kampanya sürdürmekte ısrar ettiğini” vurguladı.
Raporda Fas’taki ceza adalet sistemiyle ilgili kısma değinen Delegasyon, örgütün, yargılamaların seyriyle ilgili veri sunmadan veya yargı hükümlerini ve kararlarını sağlam bir şekilde okumadan ya da diğerlerini mesleki açıdan gözlemlemeden tutanakların imzalanmasıyla ilgili zorlama ve yanıltma iddialarını meşrulaştırdığını ileri sürdüğü yargıçların rolü ve yargılamaların seyri hakkında sistematik bir ön yargıya sahip olduğunu kaydetti. Delegasyon, “Uluslararası bir örgüte yakışan gerçekleri ortaya çıkarması, verileri çeşitli kaynaklardan araştırdıktan sonra siyasi itirazı seçmesiydi. Sonuç itibariyle, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Fas ceza adalet sistemine yönelik siyasi saldırısı hiçbir şekilde kabul edilemez” ifadesini kullandı.
Raporda Fas’ta dernek kurma özgürlüğüyle ilgili kısma işaret eden Delegasyon, “En büyük insan hakları grubu olan örgüt derneklerle ilgili bir bölüm seçerek karşı politik yaklaşımını sürdürüyor. Yetkililerin örgüt şubelerinin resmi işlemlerini gerçekleştirmeyi reddetmesi yoluyla ‘çalışmalarının engellendiğini’ söylüyor. Örgütün raporu bir kez daha ihlallerin doğruluğunu gösteren hiçbir bilgi sunmuyor ve bununla ilgili hakikatleri yayınlamıyor. Zira iddialarını haklı çıkaracak belgeli veriler açıklamıyor ve zarar göre tarafın, ilgili idari makam nezdinde yasanın güvence altına aldığı haklardan yararlanmaya çalıştığına dair kanıt sunmuyor. Aynı şekilde idari yargıya doğrudan itiraz edildiğini ifade eden bir şey sunmuyor” açıklamasında bulundu.
Delegasyon, HRW’nin raporda Fas’taki düşünce özgürlüğü konusunda iki yönden saldırdığını belirterek, birincisinin sözde bazı kişilerin telefonların hacklendiği ve onlara yönelik casusluk faaliyetinin yürütüldüğü, ikincisinin ise yargının hüküm verdiği ve halen incelemeyi sürdürdüğü bazı dosyalara geri dönülmesi şeklinde olduğunu kaydetti. Delegasyon, “İnsan Hakları İzleme Örgütü ilk meseleyle ilgili olarak, Krallığın yeterli açıklamalar yaptığı ve mahkemeye gittiği bir konuyu tekrarladı. Başbakan ilk etapta Uluslararası Af Örgütü’nden iddiayla ilgili fiziksel kanıtlar ve bilimsel uzmanlık tecrübesini sunmasını talep etti. İkinci etapta Savcı Vekili’ne konuyla ilgili örgütün raporunda yer alan iddialara ilişkin kanıt sunmasını istedi. Ancak iftiralardan oluşan iddiaları destekleyecek hiçbir şey sunamadı. Krallık bu meseleyi uluslararası düzeyde yargıya sundu” ifadelerini kullandı.
Delegasyon, “İnsan Hakları İzleme Örgütü gerçekleri ortaya çıkarmak ve objektif bir biçimde sunmak yerine ülkemiz aleyhindeki siyasi kampanyaya dahil olarak kolay yolu seçti” dedi.
Örgütün raporunda, gazetecilere kamusal suçların yöneltildiği yargı önündeki raporlara değinen Delegasyon, bu konuya yanıt vermeyi ‘kesin bir dille’ reddettiğini vurgulayarak, raporun anlaşmazlıklar konusuna girdiğini ve bu anlaşmazlıkların tarafları arasında mahkemelerde adil yargılama ve bu yargılama yetkisine sahip birimlerin değerlendirmesi kapsamında ya da yargı kararları ve hükümlerinin sıkı takibi çerçevesinde karara bağlanacağını kaydetti.
Delegasyon, “Ne yazık ki İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün metodolojisi ve konuya yaklaşımı bu teamüllerden ve uluslararası hukuk literatüründe yerleşik normlardan çok uzak. Sonuç itibariyle bu minvaldeki iddiaları bir siyasi açık artırma belgelerinden biri olmaya devam edecektir, ötesi değil” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Delegasyon İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2021 raporunda yer alan Batı Sahra ile ilgili pasajlarla ilgili “Ülkemize karşı sistematik siyasi kampanyaya katıldığına dair en büyük kanıtı ve haklar konusunda kendi metodolojisine bağlı kalmadığının en büyük delilidir. Örgüt çağ dışı bir tezi tekrarlamakta ısrar ediyor ve uluslararası alanda kabul gören ve kendisinin de sürekli olarak ciddi ve güven veren bir girişim olarak nitelendirdiği Fas'ın özerklik konusundaki inisiyatifine dahi atıfta bulunamıyor. Örgüt, açıkça ayrılık tezinin yanında yer alarak, insan haklarıyla ilgilenen bir örgütte dayatılan tarafsızlık kurallarını ihlal etmiştir” dedi.
Delegasyon ayrıca İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bu büyüklükteki bir bölgesel çatışma karşısında tarafsızlık ve onun zorunlu kıldığı mesafeden yoksun kaldığını vurgulayarak, örgütün gerçekleri sunmada objektif olamayacağını ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında Fas’ın girişiminin memnuniyetle karşılanmasını ve Dahla ile El-Uyun kentlerinde faaliyet gösteren Ulusal İnsan Hakları Konseyi’ne bağlı iki komisyonun ve ayrıca Fas’ın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin özel prosedürleriyle etkileşiminde oynadığı rolden ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi ile işbirliğinden bahsedemeyeceğini kaydetti.



Gazze’de İsrail bombardımanlar ve kıtlık nedeniyle sivil ölümleri devam ediyor

Cuma günü Gazze'nin merkezindeki Nuseirat mülteci kampında şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuğuna su veren Filistinli bir kadın (DPA)
Cuma günü Gazze'nin merkezindeki Nuseirat mülteci kampında şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuğuna su veren Filistinli bir kadın (DPA)
TT

Gazze’de İsrail bombardımanlar ve kıtlık nedeniyle sivil ölümleri devam ediyor

Cuma günü Gazze'nin merkezindeki Nuseirat mülteci kampında şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuğuna su veren Filistinli bir kadın (DPA)
Cuma günü Gazze'nin merkezindeki Nuseirat mülteci kampında şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocuğuna su veren Filistinli bir kadın (DPA)

Gazze Şeridi'nde İsrail’in düzenlediği bombardımanlar ve kıtlık nedeniyle siviller arasındaki ölümler her gün devam ederken, Mısır ve Katar'daki arabulucular, ABD'nin desteğiyle, ateşkes müzakerelerini yeniden canlandırmak ve son birkaç gündür yaşanan çıkmazın ardından İsrail ve Hamas'ı yeniden müzakere masasına oturtmak amacıyla yeni çözümler aramaya çalışıyor. Öte yandan İsrail'in Güvenlik İşleri İçin Küçültülmüş Bakanlar Kurulu (KABİNET) Gazze Şeridi'ni kademeli olarak işgal etmeyi amaçlayan bir planı oylamaya hazırlanıyor.

Hamas ve Ortadoğu müzakerelerine katılan diğer gruplardan kaynaklar, arabulucularla temasların fiilen devam ettiğini söylediler. Son iki gün içinde, Filistin müzakere heyetinin müzakerelerin eskisi gibi devam etmeye hazır olduğu ve İsrail'in müzakere heyetinin verdiği cevaba resmi olarak yanıt vermesini beklediği mesajı iletildi. Bunun amacının Gazze halkını savaşın daha fazla acısından kurtarmak olduğu vurgulandı.

ewrfre
Dün Gazze Şeridi'nin bir bölümünü gösteren Ürdün askeri uçağından çekilen hava fotoğrafı (Reuters)

Kaynaklara göre önümüzdeki günlerde Hamas heyeti ile arabulucular arasında bir toplantı düzenlenmesi için koordinasyon çalışmaları sürüyor. Arabulucuların, müzakereleri yeniden başlatmak için yeni bir zemin bulmaya çalıştıkları belirtiliyor. Ancak bu, İsrail'in kararlarından geri adım atıp bu sürece geri dönme olasılığına bağlı olabilir.

ABD merkezli haber sitesi Axios, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile İspanya’nın İbiza kentinde bir araya gelerek Gazze'deki savaşı sona erdirme ve Hamas’ın elinde tuttuğu tüm rehinelerin serbest bırakılması planını görüştüğünü bildirdi. Axios’a göre barışı sona erdirecek kapsamlı bir diplomatik çözüm için yeni bir öneri sunulmasının, İsrail'in Gazze şehrini işgal etmek için yeni bir saldırı planını geciktirebileceğini belirtti.

Axios, müzakerelere katılan bir kaynağın, Katar ve ABD'nin önümüzdeki iki hafta içinde taraflara sunulacak kapsamlı bir anlaşma önerisi hazırladığını söylediğini aktardı.

grty
Dün Gazze üzerinde bir nakliye uçağından yardım paketleri atan Ürdün Hava Kuvvetleri mensupları (Reuters)

İsrailli bir yetkili, Axios’a yaptığı açıklamada, savaşın Hamas ile olduğunu, ABD ile olmadığını, bu nedenle aradaki uçurumun çok büyük olduğunu ve bu aşamada kapsamlı bir anlaşmadan söz etmenin anlamsız olacağını söyledi.

İsrail ve ABD, Gazze Şeridi'nde Hamas'ın silahsızlandırılması ve tasfiye edilmesini içeren kapsamlı bir anlaşmadan bahsetmeye başladı. Anlaşma, Hamas'ın Gazze'nin geleceğine hiçbir şekilde müdahale etmemesini ve ilişki kurmamasını öngörüyor. Hamas ise İsrail'in Gazze Şeridi’nin güvenliğini sağlama ve yönetimi başka bir tarafa devretme önerisinin yanında bu durumu reddediyor ve İsrail güçlerinin Gazze'den çekilmesi, savaşın tamamen durdurulması, Gazze'nin yeniden inşası ve İsrail'in savaşın ertesi gününe müdahale etmemesi gibi birçok talebinde ısrar ediyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas’tan kaynaklar, İsrail ve ABD'nin dayatmalarının kabul edilemez olduğunu belirterek “Her sorun diyalogla çözülmeli, bize şartlar dayatılmamalı” dediler.

Sahadaki ve insani durum

Bu durum, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarının devam etmesi ve kıtlık nedeniyle insani krizin derinleşmesiyle eş zamanlı olarak gerçekleşiyor. Arap dünyası ve uluslararası toplumdan kuruluşlar tarafından yardım malzemeleri hava yoluyla bölgeye ulaştırılmaya devam edilse de, bu malzemeler büyük çapta yağmalanıyor ve pazarlarda yüksek fiyatlarla satılıyor.

dfrgthy
Dün Gazze Şeridi’nin orta kesimlerindeki Deyr el-Beleh'te havadan atılan gıda maddelerini toplamaya koşan Filistinliler (AP)

Gazze Şeridi’nin batısındaki Zeytun Mahallesi ve çevresi, Askula ve Sabra mahalleleri sakinleri, İsrail ordusunun talebi üzerine evlerini terk edip güneydeki Han Yunus’ta el-Mevasi'ye gitmeyi reddettikten sonra, İsrail Hava Kuvvetleri, söz konusu mahallelerin sakinlerine telefonla doğrudan ulaşarak binaları boşaltmalarını istedi ve 4 kattan fazla olan yüksek katlı binaları hedef alan operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail savaş uçakları, iki gün içinde ağır bombardımanlarla çevredeki 12'den fazla binayı ve evi yıkarak, bu bölgelerde kara harekatı için zemin hazırladı. İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nde kara harekatı başladığından bu yana iki kez bu bölgelere girerek bazı kısımları yıkmıştı.

Bu gelişme, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kuzey ve merkezinde yoğun hava saldırıları ve topçu bombardımanının yoğunlaşmasıyla eşzamanlı olarak gerçekleşti. İsrail tankları, el-Mevasi bölgesinin sınırlarına özellikle de Esdaa bölgesine yaklaşırken, bu bölgeyi çeşitli yönlerden kuşatarak, içinde hareket eden herkesi hedef alacak şekilde ateş açmaya başladı.

İsrail'in dün sabah itibarıyla düzenlediği çok sayıda hava saldırısı ve operasyonlarda 25'ten fazla Filistinli öldürüldü. Bunların 12'si, özellikle Netzarim Koridoru yakınlarındaki ABD’nin yardım dağıtım noktası çevresinde yardım bekleyen kişilerdi.

cdfrgt
Cumartesi günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Jabalia'ya havadan atılan yardım paketinden aldığı gıda maddelerini taşıyan Filistinli bir çocuk (AFP)

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre Gazze Şeridi'ndeki hastanelere son 24 saat içinde (Cuma öğleden sonra ile Cumartesi arası) 39 ölü ve 491 yaralı ulaştı. Böylece İsrail’in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda ölen Filistinli sayısı 61 bin 369’a yaralanan Filistinli sayısı ise 152 bin 850’ye yükseldi. Bunların 9 bin 862'si, İsrail'in yaklaşık iki ay süren ateşkesten sonra saldırılarını yeniden başlattığı 18 Mart’tan bu yana öldürülenlerdi.

Öte yandan Arap dünyası ve uluslararası toplumdan uçakların attığı yardım kolilerinden birinin düşmesi sonucu bir çocuk öldü, bazıları ise çeşitli şekillerde yaralandı. Olay, Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın batısında meydana gelirken yaklaşık iki hafta önce hava indirme operasyonlarının başlamasından bu yana üçüncü vaka olarak kayıtlara geçti.

Son 24 saat içinde hastanelere ulaşan yardım beklerken ölenlerin sayısı 21 olurken 341 kişi de yaralandı. Böylece ABD’nin geçtiğimiz mayıs ayı sonlarında Gazze'de yardım merkezleri açmasından bu yana yardım beklerken öldürülenlerin toplam sayısı bin 743'e, yaralananların sayısı ise 12 bin 590'a yükseldi.

Tüm bunların yanında yardım malzemelerine yönelik yağmalama ve pazarlarda satılması olayları devam ederken tüccarlara ait kamyonların pazara girmeye başlamasıyla ancak sayılarının halen sınırlı olmasıyla ve bu kamyonların da fiyatların sınırlı bir şekilde düşmesine katkıda bulunmasıyla, piyasadaki mal miktarının artması ve fiyatların düşmesi umut ediliyor.

Gazze'deki Filistin Hükümeti Basın Ofisi’ne göre Gazze Şeridi'ne girmesi beklenen kamyon sayısı 7 bin 800’ken bunların sadece bin 115’i girdi. Bu rakam, gerçek ihtiyaçların yüzde 14'ünü karşılamaya, ancak yeterken malların çoğu, İsrail işgalinin ‘açlık ve kaos mühendisliği’ politikası kapsamında kasıtlı olarak yaratılan güvenlik kaosu ortamında yağmalandı ve soyuldu.

Gazze Şeridi’nde insani koşullar giderek kötüleşirken kıtlık nedeniyle daha fazla sayıda insan yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Bu durumdan en çok bir yandan pazarlarda satılan ürünleri satın alamayan, diğer yandan da yağmalanma ve uluslararası kuruluşların yardım dağıtımında yetersiz kalması nedeniyle herhangi bir yardım alamayan, yoksul, savunmasız ve ötekileştirilmiş gruplar etkileniyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı'nın son istatistiklerine göre son 24 saatte (cuma öğleden sonra ile cumartesi arası) yetersiz beslenme ve açlık nedeniyle 11 ölüm vakası kaydedildi. Böylece Gazze Şeridi’nde açlıktan ölenlerin sayısı 98’i çocuk olmak üzere 212'ye yükseldi.