Abbas, Bennett hükümetiyle siyasi bir süreç başlatmanın mümkün olmadığının farkında

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
TT

Abbas, Bennett hükümetiyle siyasi bir süreç başlatmanın mümkün olmadığının farkında

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın herhangi bir değişiklik olmadığı sürece mevcut İsrail hükümetiyle siyasi müzakerelerin başlatılmasının mümkün olmadığının farkında olduğu bildirildi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynaklar, İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in tutumları sebebiyle Abbas’ın siyasi müzakerelerin başlatılmasının karmaşık bir mesele olduğunun farkında olduğunu ancak bu yoldan vazgeçmediğini belirtti. Kaynaklar, Abbas’ın çıkmazdan kurtulmak ve İsrail hükümetinin yapısında beklenen olası değişiklikler ile süreci başlatmak için gerekli koşulları hazırlamak amacıyla bu yolda ilerlediğini söyledi.
Filistin, Ürdün, Mısır ve hatta ABD’de İsrail siyasetinde değişiklik olacağına yönelik ortak bir beklenti olduğuna dikkat çeken kaynaklar, siyasi çizgiyi ilerletmek adına Ürdün ve Mısır tarafından ABD ile diğer partiler üzerinde baskı bulunduğunu ancak bunun hemen gerçekleşmeyeceği kanaatinin ağırlıkta olduğunu vurguladılar.
Kaynaklar, Yair Lapid’in Abbas ile görüşmeye karşı olduğunu belirterek buna prensipte karşı olmadığını vurguladılar. Ancak hali hazırda böyle bir toplantının gerçekleşmesi için bir gerekçe olmadığını kaydettiler.
İsrail medyası, Lapid’in mevcut İsrail hükümetinin yapısı nedeniyle Filistinlilerle siyasi bir sürece giremeyeceğini ancak koordinasyon kapsamında Filistin Yönetimi ile çalışmaya devam edeceğini söylediğini aktardı.
İsrailli Bakan’ın açıklamasında şu ifadeleri kullandığı belirtildi:
“Batı Şeria'da 5 milyon Filistinli bulunuyor. Onlarla herhangi bir anlaşmazlığımız yok ve kendilerini perişan ve çaresiz bırakmak da istemiyoruz. Ancak siyasi müzakerelere girmeyeceğiz. Ortaklarımızı bu çerçevede ilerlemeye ikna etmeye çalışmaya devam edeceğim.”
Lapid ayrıca hükümetinin siyasi bir yola gitmeyeceğini ve Filistinlilerle bu konuyu tartışmayacağını vurguladı.
Lapid’in bu açıklamaları Filistin Sivil İşler İdaresi Başkanı Hüseyin eş-Şeyh ile yaptığı görüşmenin ardından geldi. Lapid, görüşmeye dair ilgili basına yaptığı açıklamada, “Görüşme, gerginliğin azaltılması ve iki tarafın çıkarına olacak pozitif bir siyasal ufuk açılması için gerçekleştirildi” ifadelerini kullandı.
İsrail şimdiye kadar Filistinlilerin reddettiği ancak uzun vadeli bir plan kapsamında, boykot etmedikleri siyasi sürece alternatif bir yol olarak gördüğü bu yolu seçti. Filistin Yönetimi, Uluslararası Dörtlü'nün (ABD, Birleşmiş Milletler, Rusya, Avrupa Birliği) denetiminde siyasi bir sürece daha hızlı dahil olmak istiyor.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, ‘iki devletli çözümün’ sağlanamaması nedeniyle Nisan 2014'te tıkanmıştı.
Bennet geçtiğimiz hafta yeni bir siyasi süreçte ilerleme olasılığına karşı çıkarak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşmeyeceğini söyledi. Uluslararası alandan liderlerin kendisiyle gerçekleştirdiği görüşmelerde Filistin meselesinin güneme gelmediğin bildirdi.
Filistin yönetimi, ABD baskısının söz konusu pozisyonu değiştireceğini veya mevcut Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in Bennett ile yapılan rotasyon anlaşmasına göre İsrail'de iktidara gelmesinden sonra yeni bir pozisyon belirleyebileceğini umut ediyor. Lapid, iki devletli çözümü desteklediğini yinelerken hali hazırda bunun gerçekleştirilmesin mümkün olmadığını savundu.
Lapid daha önce de birçok kez İsrail'in yeni bir tehdide neden olmasının mantıksız olduğunu söyledi. Ancak Ramallah’ta, daha büyük bir ABD baskısı ile iktidara gelmesinin, çalışma şeklini ve olaylara bakışını değiştirebileceğine veya en iyi ihtimalle bu koalisyonun çökmesine yol açabileceği görüşü hakim.



Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
TT

Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Bağdat'taki diplomatik kaynaklar, Iraklı yetkililerin İsrail-İran savaşına sürüklenmekten korktuğunu ve bunu ‘Irak için, ülkenin üçte birini işgal eden DEAŞ’ın oluşturduğu tehditten daha tehlikeli bir beka sorunu’ olarak gördüklerini açıkladı.

Kaynaklar, DEAŞ’ın Irak’ın bedeninden atılması gereken yabancı bir cisim olduğunu, özellikle de Bağdat'ın DEAŞ’la mücadelesinde uluslararası ve bölgesel destek gördüğünü, ancak savaşın Irak'ın birliğini tehdit ettiğini belirttiler.

Söz konusu ‘beka sorunu’ aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:

* Savaşın patlak vermesiyle Bağdat, Azerbaycan ve diğer kanallar aracılığıyla İsrail'den, Irak topraklarından kendisine yönelik herhangi bir saldırıya ‘katı ve acı verici’ misilleme yapacağına dair mesajlar aldı. Mesajlarda, Iraklı yetkililer kendi topraklarından başlatılan saldırılardan sorumlu tutuluyordu.

* Washington, önceki tavsiyelerinden doğrudan uyardı ve İran yanlısı grupların düzenleyeceği saldırıların yol açabileceği ağır sonuçlara dikkati çekti.

hnjıo
Koordinasyon Çerçevesi destekçileri, Irak güvenlik güçlerinin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'ne giden köprüyü kapatmak için kurduğu barikatın üzerine İran bayrağı dikiyorlar (AP)

* Iraklı yetkililer, ‘felaket senaryosu’ olarak nitelendirdikleri bir durumun yaşanmasından yani Irak'taki silahlı grupların İsrail'e saldırmasından ve İsrail'in de savaşın başında Lübnan'daki Hizbullah liderlerine veya İranlı generallere ve bilim adamlarına yaptığı gibi bir dizi suikast düzenlemesinden endişe duyuyorlardı.

* Kaynaklar, milislere ağır darbeler indirilmesinin Şii sokakları kızıştıracağını ve bu durumun dini otoriteyi sert bir tavır almaya iteceğini, bunun da krizin Şii-İsrail çatışmasına dönüşmesine yol açacağını belirtti.

* Bu senaryo, Irak'ın o dönemdeki Şii bileşeninin Irak'ı önlenebilir bir savaşa sürükleme sorumluluğunu üstleneceği endişelerini uyandırdı.

* Diğer bir tehlike ise Kürtlerin, Irak yönetiminin tek bir bileşeni temsil ediyormuş gibi davrandığını, ülkenin savaşlardan yorulduğunu ve bölgenin Bağdat'tan uzak durmayı tercih ettiğini, çünkü ona yaklaşmanın istenmeyen savaşlara sürüklediğini ilan etme olasılığı.

* Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti kararlılık ve bilgelikle hareket etti. Farklı kesimlere göre ülkenin birliğini tehdit eden herhangi bir çatışmaya sürükleme girişimine müsamaha göstermeyeceğini bildirdi ve diğer yandan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Amerika ile iletişim kanallarını açık tuttu.

cvfbghjuk
Iraklı milisler, geçtiğimiz ekim ayında Bağdat'ta İran'ın İsrail'e verdiği yanıtı kutlarken (Reuters)

* Iraklı yetkililer, İranlı yetkililerin milis grupları savaşa katılmaya teşvik etmek yerine sükuneti korumaya teşvik eden tutumundan yararlandı.

* Bir başka önemli faktör ise silahlı grupların, özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın maruz kaldığı saldırılar ve İsrail’in İran’ın derinliklerinde gerçekleştirdiği nokta atışı saldırılar, İsrail'in kendisine düşman olan örgütler hakkında kesin bilgilere sahip olduğunu ve teknolojik üstünlüğü ve bu saldırılar sayesinde hedeflerine ulaşabildiğini gösterince savaşın kendi kapasitelerinin ötesinde olduğunu fark etmeleriydi.

* Kaynaklar, baskılara ve çabalara rağmen ‘devletin kontrolü dışındaki grupların’ üç saldırı hazırlığı yaptığını, ancak yetkililerin saldırıların gerçekleştirilmesinden önce bunları engellediğini belirtti.

Kaynaklar, İsrail'in savaşı İran topraklarına taşıması ve ABD’yi İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya teşvik etmesi nedeniyle İran'ın derin bir yara aldığını tahmin ediyor. İran nükleer programıyla ilgili gerekli tavizleri vermezse yeni bir savaşın çıkması ihtimaller dahilinde.