Hizbullah ve 4. Tümen arasında neler yaşanıyor?

Hizbullah yandaşları sosyal medyada Suriye ordusunu aşağılayan ifadeler paylaşıyor.

Suriye’de öldürülen bir Hizbullah unsuru için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Suriye’de öldürülen bir Hizbullah unsuru için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
TT

Hizbullah ve 4. Tümen arasında neler yaşanıyor?

Suriye’de öldürülen bir Hizbullah unsuru için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Suriye’de öldürülen bir Hizbullah unsuru için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)

Sevsan Mehanna
Hizbullah örgütü, rejimi ayakta tutmak ve Tahran’ın yaşam arterlerini korumak için Suriye savaşına dahil olduğu 2012’den bu yana Lübnan ve Suriye ile ilgili tartışmaların merkezinde yer alıyor.   
Hizbullah ilk başlarda bu müdahaleyi yalanlasa da süreç içinde başarılarıyla övünmeye başladı. Suriye savaşına geniş katılım sergilediği ise unsurları için düzenlenen cenazelerinin artmasıyla kesinlik kazandı.

Hizbullah'ın Suriye'deki kayıpları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı, İsrail merkezli Meir Amit İstihbarat ve Terörizm Bilgi Merkezi'nin Şubat 2019 tarihli rapora göre Hizbullah Suriye rejimi yanında verdiği savaşta bin 139 üyesini kaybetti. Hizbullah'ın Suriye'deki kayıplarının yüzde 43'ünün Lübnan’ın çıkarlarından bağımsız olarak ve Şii kutsallarının olmadığı bölgelerde yaşandığı belirtildi. Militan kayıplarının yüzde 14'ünün de İran’ın Suriye'deki özel operasyonlarına destek verirken gerçekleştiği kaydedildi. Savaş alanındaki zorlu şartlar nedeniyle 100’den fazla kişinin kimliğinin tespit edilemediği dikkate alınırsa bu sayının daha yüksek olması mümkün.   
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah yaptığı açıklamalarda örgütün Suriye rejimine verdiği desteği defalarca vurguladı. Savaşçılarının Suriye’deki varlığının, rejimin resmi davetiyle meşruiyet kazandığını bildirdi.  
Raporda, Hizbullah kayıplarının yüzde 46'sının aşırılık yanlısı terörist grupların Lübnan’a sızmasını engellerken yaşandığı, kayıpların yüzde 11'inin ise Lübnan’daki Şii çıkarları savunulurken gerçekleştiği belirtildi. İsrailli İstihbarat Merkezi Meir Amit söz konusu çalışmayı, örgüt üyelerinin çatışma bölgelerini ve hedeflerini tespit etmek amacıyla yapılan istihbaratlara dayandırdığını vurguladı.
Suriye’nin kuzeyi, güneyi ve doğusunda hayatını ölen unsurların doğrudan İran’ın çıkarları için feda edildiği ifade ediliyor. Zira bahsi geçen bölgeler, Lübnan sınırına uzak ve buralarda herhangi bir Şii kutsalı da bulunmuyor. Hizbullah’ın kayıplarının yüzde 10’u özel kuvvetler ve lider kadrosundan oluşuyor. En yüksek kayıplar 313 kişiyle 2015’te verildi. Süreç içinde kayıpların sayısında düşüş gözlemlendi. En fazla kaybı, 662 kişiyle Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Güney Lübnan verdi. Bu bölgeyi Bekaa Vadisi ve Beyrut takip etti.
Bu veriler, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün raporlarıyla da tutarlılık gösteriyor. Enstitünün büyük ölçüde Farsça açık kaynaklara dayandırılan, Şubat 2016’da yayınlanan raporunda 30 Eylül 2012 - 16 Şubat 2016 tarihleri arasında Suriye'deki çatışmalarda 865 Hizbullah üyesinin öldürüldüğü kaydedilmişti. Örgüt liderlerinin kayıplarını az göstermek için her türlü gerekçesi olduğu düşünülürse bu verilerin gerçek kayıpları tam olarak yansıtmaması muhtemel.  
Meir Amit raporunda, süreçte çok sayıda Lübnanlı gencin trafik kazalarında veya kalp krizi nedeniyle yaşamını kaybettiğine dair ilanlarda artış yaşandığına dikkat çekiliyor. Bu tür duyuruların, ‘Hizbullah'ın ölenlerin gerçek sayısını gizlemeye yönelik bir girişimi olabileceği’ ifade ediliyor. Ancak ne savaşta ölenler ne de trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin gerçek sayısı tespit edilebiliyor.
Rapor, ölenlerin 49'unun "şehit komutan" veya "sahra komutanı" olarak tanımlandığını gösteriyor.
Hasan Nasrallah bir röportajında, örgütün Suriye kayıplarının 250’yi geçmediğini iddia etmişti. ABD merkezli Newsweek dergisinde Nisan 2017’ye yayınlanan bir araştırmaya göre Hizbullah’ın Suriye savaşında, 30 Eylül 2012 - 10 Nisan 2017 tarihleri arasında bin 48 üyesini kaybettiği öne sürülmüştü. Örgütün, kuvvetlerinin durumu hakkında rakiplere bilgi vermemek adına gerçek rakamları gizlemek için geçerli nedenlerinin olduğu ise açık.  

Esed güçleriyle karmaşık ilişkiler
Hizbullah’ın Suriye’de elde ettiği başarıları, Şii yandaşlarının özgüvenlerini arttırdı. Sosyal medya üzerinden yorum yapan Hizbullah taraftarları Suriye ordusunun ‘yetersizliğine’, askerlerin ‘korkaklığına’ ve ‘aptallığına’ dair alaycı ifadeler kullandılar. Bazıları daha da ileri giderek Hizbullah’ın askeri kayıplarından rejim güçlerini sorumlu tuttu. Bu söylentilerin artması, Hizbullah’ın Esed rejimiyle ittifakını sahada daha da karmaşık hale getirdi. Ayrıca örgüt unsurları ile İran Devrim Muhafızları komutanları arasında da zaman zaman gerginlikler yaşanıyor. Devrim Muhafızları’nın Arap Şiilere yönelik ‘Fars küstahlığını’ gösterir tutumu başlıca sorunlar arasında gösteriliyor. Ancak bu başka bir araştırmanın konusu olabilir.  
Taraflar arasındaki güven eksikliği, zaman zaman çıkar çatışmasına ve sahada ‘karşıt müttefikler’ arasındaki güç dengesinin bozulmasına yol açtı. Örgüt unsurları ve rejime bağlı milis grupları arasında gerginlikler ve yer yer çatışmalar yaşandığı öğrenildi. Suriye’deki muhalif kaynakların aktardıklarına göre söz konusu çatışmaların sonuncusu bu ayın başında Suriye’nin Badiye bölgesinde yaşandı. 
Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed’in komuta ettiği 4'üncü Tümen, Badiye bölgesinde DEAŞ güçlerine yönelik bir operasyon başlattı ve Hizbullah’tan destek istedi. Ancak Hizbullah güçleri destek talebini yanıtsız bıraktı. Anlaşmazlık, iki taraf arasında gerginliğe yol açtı ve Hirbet Tiyas bölgesinde karşılıklı oluşturulan kontrol noktalarında her iki tarafın üyeleri alıkonuldu. Çıkan çatışmada iki Hizbullah üyesi ve bir asker öldü, en az 7 kişi de yaralandı.  
2021'in başında Arap ve Lübnan basınında, Hizbullah üyelerinin sınır geçişlerinin kısıtlandığı ve bu durumun 4. Zırhlı Tümen güçleri ile Hizbullah arasında gerginliğe yol açtığı haberleri yer almıştı.  
Mahir Esed yönetimindeki 4. Tümen, Hizbullah üyelerinin sivil araçlarla Suriye’ye girişini engellemiş ve bu araçları sıkı aramalardan geçirmişti. Hizbullah üyelerinin sadece Suriye ordusuna ait araçlarla taşınmasına izin verilmişti. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi söz konusu dönemde, 4. Tümen ve Hizbullah arasında İran’dan gelen yakıt konusunda bir anlaşmazlığın çıktığını duyurmuştu. İddiaya göre İran’dan Banyas Limanı’na gelen yakıt tankeri burada boşaltıldı. Tankerler aracılığıyla Hizbullah’ın koruması altında Lübnan’a nakledildi. 4. Tümen komutanları ise ‘petrolden’ pay istediler ve istekleri yerine gelmeyince tepki olarak Kuseyr’deki kontrol noktalarından çekildiler.  
Suriye medyasında yer alan haberlere göre, Nisan 2021'de, Hizbullah ve İranlı milisler ile 4. Tümen askerleri arasında, Halep'teki Neyrab’taki askeri havaalanı bölgesinde gerginlik yaşandı. İranlı milisler Katırcı şirketine ait petrol konvoyunu durdurdu. 4. Tümen’den olan askeri yetkililer ise konvoyun kendi himayelerinde olduğunu ve aranmasına izin vermeyeceklerini duyurdular. Hizbullah ve İran milislerinin arama ısrarı üzerine iki taraf arasında düşük çaplı çatışma yaşandı. Olayda 2 kişi öldü, 6 kişi de yaralandı.  
Hizbullah lideri Nasrallah 2019’da, Temmuz 2006 savaşının yıl dönümünde yaptığı televizyon konuşmasında Suriye rejiminin yanında savaşan güçlerini azalttığını duyurmuştu. Nasrallah konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Daha önce bulunduğumuz her yerde varlığımızı sürdürüyoruz. Ancak mevcut durumda ihtiyaç olmadığı için güçlerimizin sayısını azalttık. Rusya ile İran, Suriye’de daha önce hiç olmadığı kadar eşgüdümle hareket etmektedir.’’  

4. Tümen
4. Tümen’in kuruluş tarihi Hafız Esed dönemine kadar uzuyor. Tümen ilk oluşturulduğunda, başında 1982'deki Hama katliamlardan sorumlu olan Rıfat Esed yer alıyordu. Hafız Esed’in kardeşi Rıfat Esed 1984'te sürgüne gönderildi.
Fransız kaynaklara göre 4. Tümen’in asker sayısı 15 binin üzerinde ve iyi silahlanmış durumda. Askerlerin büyük çoğunluğu Nusayri mezhebinden ve Esed ailesine bağlılıklarıyla tanınıyorlar. 4. Tümen’in ana görevi başkent Şam’ı korumak olsa da 2011’de ‘devrim’ patlak verdikten sonra ülkenin çeşitli bölgelerinde operasyonlar düzenlemeye başladı. Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed’in komutanlığını üstlendiği tümenin operasyon merkezi Şam’ın Muhacirin semtinde. Mahir Esed aynı zamanda Cumhuriyet Muhafızları’nın da komutanlığını üstlenmiş durumda ve bazılarınca rejimin ikinci adamı olarak görülüyor. 4. Tümen Suriye ordusunun en iyi donanmış tümenlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Envanterinde Rus T-72 tankları bulunuyor. Dera, Hama, Humus ve Şam kırsalında ‘devrimi’ bastırmak için çok sayıda operasyon yürüttüğü biliniyor.
Washington yönetimi, ABD'nin Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası uyarınca, Beşşar Esed rejimine yaptırımlar uyguluyor. Mahir Esed ve 4. Tümen de yaptırım listesinde yer alıyor.   

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Şara, güçlü Suriye vaadini yineledi

Cumhurbaşkanı Şara, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün yıldönümünü kutlamak için dün Şam'daki Emevi Meydanı'nda toplanan Suriyelileri selamlıyor (AP)
Cumhurbaşkanı Şara, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün yıldönümünü kutlamak için dün Şam'daki Emevi Meydanı'nda toplanan Suriyelileri selamlıyor (AP)
TT

Şara, güçlü Suriye vaadini yineledi

Cumhurbaşkanı Şara, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün yıldönümünü kutlamak için dün Şam'daki Emevi Meydanı'nda toplanan Suriyelileri selamlıyor (AP)
Cumhurbaşkanı Şara, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün yıldönümünü kutlamak için dün Şam'daki Emevi Meydanı'nda toplanan Suriyelileri selamlıyor (AP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, dün yaptığı açıklamada, ülkesinin herhangi bir mezhebe karşı ihlallerin tekrarlanmaması için çalışacağını belirtirken geçiş dönemi adaletinin sağlanması konusundaki kararlılığını bir kez daha vurguladı.

Şam'daki Konferans Sarayı'nda Esed rejiminin düşüşünün birinci yıldönümü kutlamaları sırasında yaptığı konuşmada Şara, bir yıl önce Şam'a geldiğinde giydiği yeşil askeri üniformasıyla kalabalığın karşısına çıktı.

Despotizm ve zulüm dönemiyle tarihi bir kopuşu ve adalet, iyilik, vatandaşlık ve bir arada yaşama temelli yeni bir şafağı ilan eden Şara, halkın bilgi ve hesap verme hakkı ile ardından hesaplaşma veya uzlaşma hakkının devletin istikrarının temeli olduğunu ve ihlallerin tekrarlanmayacağının garantisi olduğunu vurguladı.

Çok sayıda destekçisinin önünde yaptığı konuşmada Şara, ‘güçlü bir Suriye’ inşa etmek ve ‘halkının fedakarlıklarına layık’ bir gelecek için Suriyelilerin ortak çabasının önemini vurguladı. Şara, Suriye halkına karşı suç işleyen ve yasaları ihlal edenlerin hesap vermesi, mağdurların haklarının korunması, adaletin sağlanması ve halkın bilgi, hesap verebilirlik ve şeffaflık haklarının korunması için geçiş dönemi adaleti ilkesine bağlı kalmaya devam ettiğinin altını bir kez daha çizdi.

Öte yandan ABD Kongresi uzun süren tartışmaların ardından Suriye’ye uygulanan Caesar (Sezar) Yasası yaptırımlarını kalıcı olarak kaldırma kararı aldı. Böylece, beş yılı aşkın bir süredir Esed rejimine uygulanan ağır yaptırımların yükü altında ezilen ülke için geçmişin sayfaları kapatıldı ve umut dolu yeni bir sayfa açıldı.

ABD Temsilciler Meclisi İçtüzük Komisyonu, gelecek yıl için nihai savunma bütçe tasarısının metnini yayınladı. Tasarıda, yaptırımları bağlayıcı koşullar olmadan veya yeniden uygulanması için koşullar eklemeden kaldıran bir hüküm yer alıyordu.

Bazı muhalif temsilcilerin yaptırımları koşulsuz olarak kaldırmaya ikna etmek için aylarca süren yoğun siyasi çabaların ardından yaptırımlar kaldırıldı.


Gözler Gazze anlaşmasının ikinci aşamasında

Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
TT

Gözler Gazze anlaşmasının ikinci aşamasında

Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi yönünde ortak bir çaba içinde, dolaylı müzakerelerin ileri aşamasına geçilmesinin önünü açmak için "daha ciddi" görüşmelerin devam ettiği belirtiliyor. Hamas hareketi içindeki bilgili kaynaklardan gelen açıklamalara göre beklenen görüşmelerin, bu ay sonu veya gelecek ay başında yapılması bekleniyor.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Kahire'de düzenlenecek kapsamlı bir Filistin ulusal toplantısı için hazırlıkların sürdüğünü, önemli ve acil konularda anlaşmaya varıldığını belirtti.

Fetih Sözcüsü Abdülfettah Devle ise özel açıklamasında, Gazze Şeridi'ni yönetecek bir komitenin kurulmasına ilişkin duyurunun "yakında yapılmasının muhtemel" olduğunu belirterek, beklenen oluşumun Filistin vizyonuyla uyumlu olmasının önemini vurguladı. Devle, "belgelenmiş ve resmi bir anlaşma yayınlanana kadar" belirli bir tarih vermedi.


 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
TT

 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)

Financial Times gazetesi, güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in Arap ve İslam ülkelerinden gelen itirazlar sonrasında Gazze Barış Konseyi üyeliğine aday listesinden çıkarıldığını bildirdi.

Blair, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonlarında İsrail ile Hamas arasındaki savaşı sona erdirmek için 20 maddelik planını açıkladığı sırada konsey üyeliği için belirlenen tek isimdi. Trump, Blair'i "çok iyi bir adam" olarak tanımlamıştı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’ten aktardığına göre, Blair o dönemde planı "cesur ve akıllıca" olarak nitelendirdi ve ABD başkanının başkanlık edeceği konseye katılmaktan memnuniyet duyacağını ifade etti.

Ancak bazı Arap ve Müslüman ülkeler, kısmen 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline verdiği güçlü desteğin Ortadoğu'daki itibarına verdiği zarar nedeniyle plana karşı çıktı.

Financial Times, Blair'in bir müttefikinin, eski başbakanın Barış Konseyi üyesi olmayacağını söylediğini aktardı. Müttefik, "Bu konsey mevcut dünya liderlerinden oluşacak ve altında daha küçük bir yürütme kurulu bulunacak" dedi.

Kaynak, Blair'in, Trump'ın damadı Jared Kushner ve ABD başkanının kıdemli danışmanlarından Steve Witkoff'un yanı sıra Arap ve Batı ülkelerinden üst düzey yetkililerle birlikte yürütme kurulunda yer almasının beklendiğini de ifade etti.