Kahire, Nahda Barajı müzakerelerini ‘mümkün olan en kısa sürede’ yeniden başlatmak istiyor

Etiyopya, iç gerilimler azaldıktan sonra Rönesans Barajı’nı işletmeye hazırlanıyor (Ethiopian Broadcasting Corporation)
Etiyopya, iç gerilimler azaldıktan sonra Rönesans Barajı’nı işletmeye hazırlanıyor (Ethiopian Broadcasting Corporation)
TT

Kahire, Nahda Barajı müzakerelerini ‘mümkün olan en kısa sürede’ yeniden başlatmak istiyor

Etiyopya, iç gerilimler azaldıktan sonra Rönesans Barajı’nı işletmeye hazırlanıyor (Ethiopian Broadcasting Corporation)
Etiyopya, iç gerilimler azaldıktan sonra Rönesans Barajı’nı işletmeye hazırlanıyor (Ethiopian Broadcasting Corporation)

Mısır, bir hafta içinde yaptığı ikinci açıklamasında, Etiyopya ve Sudan ile Nahda (Rönesans) Barajı müzakerelerinin bir an önce yeniden başlatılması isteğini dile getirdi. Kahire, "tartışmalı noktaların" çözülmesini hızlandırmak ve üç ülkenin çıkarlarını sağlayan ve bölgesel istikrarı koruyan bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmak çağrısında bulundu.
Addis Ababa'nın 2011'den beri inşa etmekte olduğu baraj, Nil'in aşağısındaki iki ülke ile gerilimi artırıyor. Kahire ve Hartum, Addis Ababa'dan barajın beklenen olumsuz etkilerini sınırlamalarını garanti eden bağlayıcı bir yasal anlaşma imzalamasını talep ediyor. Aralıklı olarak 10 yıl uzayan üçlü müzakerelerde başarısız olan konu da budur.
 Müzakerelerin son oturumu, geçen Nisan ayında Afrika Birliği'nin himayesinde gerçekleşti ve ardından üç ülke bir ilerleme sağlayamadıklarını açıkladı. Bunun üzerine Mısır ve Sudan Güvenlik Konseyi'ne sığındı. Konsey Eylül ayı ortasında, üç ülkeyi Afrika Birliği himayesinde müzakereleri sürdürmeye ve makul bir süre içinde bağlayıcı bir anlaşmaya varmaya teşvik eden bir "karar" yayınladı.
 Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli, ülkesinin "barajı doldurmak ve işletmek için yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varmaya" arzusunu dile getirdi. Böylece Etiyopya'nın barajdan elektrik üretimi ve sürdürülebilir kalkınma alanında mümkün olan maksimum fayda sağlanıp aşağı havzadaki ülkelere zarar vermeyerek ortak çıkarlara ulaşılması hedefleniyor.
Madbuli, resmi Facebook sayfasındaki bir paylaşımında, “Mısır, teknik ve yasal tartışmalı noktaların çözümünü hızlandırmak amacıyla müzakereleri mümkün olan en kısa sürede yeniden başlatmak istiyor. Bundaki amaç Mısır'ın su kıtlığını ve esas olarak ana kaynağı Mavi Nil olan Nil suyuna bağımlılığını dikkate alarak adil, dengeli ve hakkaniyetli bir anlaşmaya varmak” ifadelerini kullandı.
 Mısır Başbakanı, Etiyopya'nın Mısır'ın kalkınma projelerinin uygulanmasını engellemeye çalıştığı yönündeki iddialarını yalanladı. Madbuli, “Bütün Nil Havzası ülkelerinde kalkınmanın yardımlar yoluyla sağlanması, her zaman Mısır'ın önceliklerinden biri olmuştur. Bu kardeş ülkelere, bu ülkelerin halklarına istikrar sağlamanın temeli olarak ikili işbirliği çerçevesinde yardım etmeye katkıda bulunur. Bölgesel istikrarı sağlayacak yeni bir işbirliği aşamasının temellerini atacak Rönesans Barajı için istenilen anlaşmaya varılması konusunda umutluyum” diye konuştu.
Bu açıklama, Kahire'nin aynı hafta içinde müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunu Etiyopya'ya bildirmek için yaptığı ikinci açıklama kabul ediliyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, geçtiğimiz Pazar günü, Kahire’nin bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olacak siyasi irade olması halinde Etiyopya ile müzakereleri sürdürmeye her zaman hazır olduğunu söyledi.
Şükri açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Afrika çerçevesinde birçok deneyim var ve bunlar, yukarı havza ve aşağı havza ülkelerinin çıkarlarını karşılayan uluslararası hukuka uygun olarak çözüldü.”
Görünüşe göre Mısır, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in geçen hafta sonu Mısır ve Sudan'a "Rönesans Barajı" konusundaki "söylemlerini değiştirme" çağrısına ve "işbirliği söylemini güçlendirme" talebine yanıt veriyor.
Mısır'ın müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin adımları çerçevesinde, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi dün Cezayirli mevkidaşı Abdulmecid Tebbun ile Kahire'deki Federal Saray'da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Arap ulusal güvenliğinin bir parçası olduğu için Mısır'ın su güvenliği konusunu görüştük ve çok önemli bir konu olduğu için Mısır'ın su haklarının korunması gereği üzerinde anlaştık. Cumhurbaşkanı Tebbun, Mısır'ın barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kurallar konusunda kapsamlı ve adil bir anlaşmaya varma çabalarını takdir ettiğini söyledi.”
 Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Mısır ve Cezayir, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda üç ülkenin çıkarlarını sağlayacak ve bölgesel istikrarı koruyacak şekilde adil, dengeli ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varmanın önemi üzerinde anlaştılar. İki ülke müzakerelerde tüm tarafların gerekli iyi niyet ve siyasi iradeyi göstermesinin gerekliliğini vurguladı.
Resmi açıklamalara göre Etiyopya, Mısır ve Sudan ile bir anlaşmaya varılmadığı takdirde, gerilimi artırabilecek bir adım olarak 700 megavat üretim kapasiteli barajdaki ilk iki türbini elektrik üretmek için önümüzdeki günlerde işletmeye hazırlanıyor.



Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

TT

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)
Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi bugün yaptığı açıklamada, şiddet eylemlerine karışan 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ve bin 426 Alevinin ölümüyle sonuçlanan ‘ağır ihlalleri’ doğruladığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre, Komite Sözcüsü Yaser el-Ferhan bugün düzenlediği basın toplantısında, komitenin öldürülen bin 426 kişinin isimlerini doğruladığını, bunlardan 90'ının kadın olduğunu, geri kalanların ise siviller ve yerleşim yerleri kuran eski askeri personel olduğunu bildirdi.

Ferhan, komitenin açık kaynaklardan, mezar kayıtlarında veya görgü tanıklarının ifadelerinde yer almadığı için doğrulamadığı ek ölü sayıları öğrendiğini söyledi. Komite ayrıca, bazıları sivil, bazıları da hükümet güçleri mensubu olan 20 kayıp kişi hakkında da bilgi aldı.

Ferhan, komitenin, dijital delillerin incelenmesi, resmi ve sivil makamlarla yapılan görüşmeler ve yazışmalar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla faillerin tespitine odaklandığını ifade etti.

Komitenin ihlallere karıştığından şüphelenilen 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ifade eden Ferhan, Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın sivillerin korunması ve yasalara uyulmasına odaklanan bir dizi tedbir ve talimatına dikkat çektiğini kaydetti.

Ferhan, “Komite, görevini yerine getirirken genel izleme, bilgi toplama ve soruşturma yöntemlerine dayandı. Bu çalışmalar, yetki alanı çerçevesinde mekânsal olarak Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde; zamansal olarak ise mart ayı başında meydana gelen olaylar ve sonrasını kapsayacak şekilde yürütüldü. Ayrıca, olayların meydana gelmesine yol açan koşul ve etkenleri araştırmak, sivillerin maruz kaldığı ihlalleri ve kamu kurumlarına, güvenlik ve ordu mensuplarına yönelik saldırıları soruşturmak, her bir olayın sorumlularını belirlemek ve suçluluğu kanıtlananları yargıya sevk etmek de komitenin çalışma kapsamına dâhildi” ifadelerini kullandı.

dfgthy
Lazkiye'deki bir güvenlik görevlisi (Arşiv – Reuters)

Ferhan, komitenin Suriyelilerle doğrudan ve medya aracılığıyla şeffaf bir şekilde iletişim kurduğunu, çeşitli sivil ve toplumsal taraflarla, meslek birliklerinin temsilcileriyle, elitlerden, eşraftan ve ileri gelenlerden birçok şahsiyetle çok sayıda ve faydalı toplantılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

Komitenin raporunu tamamladığını ve eş-Şera'ya teslim ettiğini belirten Ferhan, güney bölgesindeki olayların raporun tesliminin açıklanmasını geciktirdiğini ifade etti.

Komitenin 33 bölgeyi ziyaret ettiğini, olay yerlerini incelediğini, mezarlıkları ve çoklu defin alanlarını denetlediğini ve gözlemlerini muhtarlar, din adamları ve çok sayıda aile temsilcisinin huzurunda anlattığını belirten Ferhan, komitenin her bir kasabada onlarca şahsiyetle çeşitli toplantılar düzenlediğini de belirtti.

Ferhan, komitenin ayrı oturumlarda aile üyelerinin tanıklıklarını dinlediğini ve 452'si cinayet, 486'sı silahlı soygun, hırsızlık, ev ve dükkanların yakılması veya işkenceyle ilgili olmak üzere 938 ifade aldığını söyledi.

Ferhan, ifadelerin yazıya dökülmesinde komitenin, etkilenen Alevi toplumundan yedi uzman hukuk asistanından ve er-Rusafa'daki duruşmalara katılan kurbanların ailelerinden üç kadından yardım aldığını bildirdi.

Ferhan ayrıca, komitenin resmî kurumlardaki görevlilerden 23 brifing ve açıklama dinlediğini, tutuklanan şüphelilerin sorgulandığını ve yargıya sevk edilmeleri için gerekli tedbirleri aldığını kaydetti.

Komite, Birleşmiş Milletler’deki (BM) ilgili uluslararası taraflarla yoğun istişarelerde bulunduğunu açıkladı. Bu kapsamda, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, BM Suriye Özel Temsilciliği Ofisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü ile üst düzey toplantılar gerçekleştirdi. Komite, bu toplantılarda, soruşturmalarda mümkün olan en iyi yöntem, standart ve prosedürlerin nasıl benimsenebileceğini tartıştı.

Ferhan, “Geçtiğimiz 6 Mart’ta rejim kalıntıları geniş çaplı saldırılar düzenledi. Ağır, orta ve hafif silahlarla ordu ve genel güvenlik merkezlerini, kontrol noktalarını ve devriyeleri hedef aldılar, ana yolları kestiler. Komitenin ulaştığı bilgilere göre, Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde iç güvenlik güçleri ve orduya mensup 238 genç öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Ferhan sözlerine şöyle devam etti: “Bunların bazıları, silahlarını bırakmalarına rağmen öldürüldü; bazıları ise yaralı halde tedavi görürken öldürüldü; diğerleri ise esirken infaz edildi. Rejim kalıntıları, ölenlerin bir kısmını toplu mezara gömdü. Ayrıca kamu yollarını ve hastaneleri hedef aldılar, altı hastaneyi hizmet dışı bıraktılar ve komitenin kaydını tutamadığı bazı Sünni sivilleri öldürdüler.”

Kurbanların ailelerinden, bölge halkından ve kamu çalışanlarından alınan ifadeler, gözaltındaki kişilerin sorgu tutanakları, dijital kanıtların incelenmesi ve diğer delil ve bulgular doğrultusunda komite, yasa dışı silahlı isyancı gruplara (rejim kalıntıları) katıldığı düşünülen 265 potansiyel şüphelinin ismine ulaştı. Bu kişilerin ağır suçlar ve ciddi insan hakları ihlallerine karıştığına dair makul gerekçelerin bulunduğu belirtildi.

Ferhan, “Bu olaylar sırasında ve sonrasında rejim kalıntıları bazı şehir, kasaba, köy ve yolları tamamen ya da kısmen ele geçirdi. Geriye kalan devlet kurumlarını kuşatarak Suriye’nin sahil bölgesini geri kalanından ayırmayı hedeflediler. Amaçları, eğitimli ve birbirine bağlı gruplar tarafından dikey ve yatay örgütsel bir yapıyla planlanan, finanse edilen ve uygulamaya konulan bir Alevi devleti kurmaktı” şeklinde konuştu.

Suriye kıyılarında yer alan Tartus ve Lazkiye, mart ayında devrik lider Beşşar Esed'e bağlı gruplar ile ülkenin yeni yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin saldırılarına sahne oldu. Gruplar yaptıkları açıklamada, Suriye'yi mevcut yönetimden ‘kurtarmak’ istediklerini duyurdu. İki taraf arasında çıkan çatışmalarda her iki taraftan da yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.