Nazi geçmişi, Almanya'nın Ukrayna'yı Rusya'ya karşı silahlandırmasına engel oluyor

Washington'daki gözlemciler, Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin Moskova'ya yönelik yumuşak tutumunun uzun bir geçmişi olduğunu söylüyorlar

Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
TT

Nazi geçmişi, Almanya'nın Ukrayna'yı Rusya'ya karşı silahlandırmasına engel oluyor

Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)

İnci Mecdi
Berlin, Rusya'nın Ukrayna sınırına yakın bir yerde yoğun askeri yığınağına karşın Kiev'in ileri savunma silahları satın alma talebini reddetti. Bu durum karşısında öfkelenen Ukrayna yönetimi, Almanya'yı Vladimir Putin'i cesaretlendirmekle suçladı. Ukrayna yönetimi Rusya Devlet Başkanı Putin’in ‘Batı ülkelerinin, Rusya’nın güvenliğini tehdit eden dostça olmayan uygulamalarına karşılık olarak Ukrayna'yı işgal etmeye hazırlandığı’nı düşünüyor. Kiev, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) doğuya doğru genişlememesi için bağlayıcılığı olan garantiler verilmesi çağrısında bulundu.
Ukrayna ve Batı ülkeleri, Rusya’nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesinin ardından Ukrayna’yı işgal etmesinden endişe ediyor. O tarihten bu yana Rusya'nın Donbas bölgesindeki ayrılıkçılara verdiği destek de ülkenin doğusundaki çatışmalar da devam ediyor.
Öte yandan NATO, Rusya’nın Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi olarak kabul edilmesine ilişkin 2008 tarihli daha önceki bir açıklamayı geri çekmesi ve Kremlin'in açık bir tehdit olarak gördüğü Rusya'ya komşu ülkelere silah satışına karşı yasal olarak bağlayıcılığı olan garantiler verilmesi talebine karşı direndiğinden konuyla ilgili diplomatik gerilim şu ana kadar yatıştırmayı başaramadı.
Ukrayna'nın Berlin Büyükelçisi Andrey Melnik, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, ülkesinin, Rusya’nın olası işgaline karşı Karadeniz ve Azak Denizi kıyılarını savunmasına yardım edecek savaş gemileri arayışı içerisinde olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberine göre Büyükelçi Melnik, Alman yapımı savaş gemilerinin ‘dünyanın en iyileri arasında’ olduğunu da sözlerine ekledi.
Ancak Alman basınında yer alan haberlere göre Almanya hükümetinden bir sözcü, Berlin'in Ukrayna’ya gemileri gönderme konusunda isteksiz olduğunu belirtti. Söz konusu haberlerde Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un geçtiğimiz hafta başlarında benzer talepleri reddettikleri vurgulandı.

Geçmişin utancı
Baerbock, Kiev ziyareti sırasında İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'daki Nazi rejiminin Sovyetler Birliği'ne karşı işlediği korkunç suçlara atıfta bulunarak Almanya'nın mevcut tutumunun nedenleri arasında bir takım tarihi sebepler olduğunu belirtti. Almanya tarihinde kara bir leke olan Nazilerin işlediği korkunç suçlar, onlardan utanan ve bu yüzden savaş karşıtı politikalar benimseyen Almanlar için hassas bir konu.
Almanya Savunma Bakanı Christine Lambrecht, Alman basınına yaptığı açıklamada, Almanya Federal Hükümeti’nin şu an Ukrayna'ya silah sevkiyatının faydasız bir adım olduğuna inandığını söyledi. Bakan Lambrecht, Almanya'nın Ukrayna'ya desteğini teyit ederken, 5,3 milyon euro (6 milyon dolar) değerinde sahra hastanesi de dahil tıbbi yardımda bulunacağını açıkladı.
Berlin'in de Kiev'e solunum cihazı sağladığını ve yaralı Ukraynalı askerlerin Almanya’daki hastanelerde tedavi altına alındığı belirten Alman Bakan, “Durumu sakinleştirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız” dedi.
Lambrecht'in açıklamaları, Avrupa'nın diğer bölgelerindeki karikatüristlerin alaycı çizimlerine malzeme oldu. Ünlü karikatürist Marian Kamensky, Twitter hesabından paylaştığı, arkasında Alman sağlık görevlilerinin yaralandığında müdahale etmek için beklediği Ukraynalı bir askere ateş eden bir Rus tankının karikatürle Avrupalıların Almanya'nın bu tutumunu ‘hayal kırıklığı’ olarak gördüklerine işaret etti.
Karikatürist Marian Kaminsky, Twitter hesabından yaptığı bir çizimle Almanya'nın tutumuyla alay etti.jpeg
Karikatürist Marian Kamensky’ın Twitter hesabından paylaştığı o karikatür
Buna karşın Kiev Üniversitesi Güvenlik Politikaları Enstitüsü (ISPK) Dr. Marcel A. Dirsus, Alman Radyosu’na (Deutschlandradio) verdiği röportajda, “Almanya'nın Rusların öldürülmesi için kullanılabilecek silahları tedarik etmesi fikri Almanların birçoğu için kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

Ukrayna kızgın
Berlin'in tutumu, Cumartesi günü Almanya'nın Kiev Büyükelçisi Anka Feldhusen'i Dışişleri Bakanlığı'na çağıran Kiev'de öfkeye yol açtı. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Kay-Achim Schönbach’ın geçtiğimiz Cuma günü Hindistan'a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaptığı, “Kırım yarımadası gitti, asla geri gelmeyecek, bu bir gerçek” şeklindeki açıklamasının yanı sıra Batı ülkelerinin Putin'in Ukrayna'ya ilişkin niyetleriyle ilgili görüşlerini sorgulayarak, Rusya Devlet Başkanı’nın ‘saygıyı’ hak ettiği yönündeki sözlerinden ötürü Alman Büyükelçi’nin bakanlığa çağrıldığı belirtildi.
Açıklamalarından sonra sözlerinin 'düşüncesizlik’ olduğunu belirten ve özür dileyen Schoenbach ise istifa etmek zorunda kaldı. Alman Savunma Bakanlığı, Schoenbach’ın açıklamalarını onaylamadığını duyurdu. Bakanlığın sözcüsü aracılığıyla yapılan açıklamada, Schoenbach’ın açıklamalarının Alman Savunma Bakanlığı'nın tutumuyla örtüşmediği vurgulandı.
Almanya'nın Ukrayna'ya silah göndermeyi reddetmesi, İngiltere, Polonya ve Baltık devletlerinin Rusya karşısında Avrupa ülkeleri arasında bir bölünmeye yol açabileceği uyarısında bulunan tutumlarıyla çelişiyor.
Estonya, Letonya ve Litvanya savunma bakanları ortak bir açıklama yayınlayarak Kiev'in savunmasını desteklemek için Stinger Hava Savunma Güdümlü Füze Sistemi ve Javelin tanksavar füzeleri göndermek için ABD'den onay aldıklarını duyurdular.
Almanya'nın tutumu ani bir gelişmenin sonucu olmadığı gibi iktidardaki yeni koalisyon hükümetiyle de sınırlı değil. Geçtiğimiz Haziran ayında, Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nden (CDU) eski Almanya Başbakanı Angela Merkel halen görevdeyken Berlin, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Almanya'dan askeri yardımda bulunulmasını beklediğini söylediği açıklamaları karşısında Ukrayna'ya silah tedarik etme fikrine karşı olduğunu açıkladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da o dönem yaptığı açıklamada, ülkesinin silahlanma fikrini reddettiğini teyit ederken ülkesinin Fransa ile birlikte Batı'nın Moskova ve Kiev arasındaki anlaşmazlığı ‘Normandiya formatı’ çerçevesinde çözmeye yönelik diplomatik çabalarına öncülük ettiğini ve Almanya'nın yardım ve diplomatik görüşmeler açısından Ukrayna'ya verdiği desteği vurguladı.
Ancak bazı Alman politikacılar, şu an muhalefet kanadında olan CDU’nun bazı üyelerinin yeni hükümeti eleştirmeleri nedeniyle Ukrayna'nın egemenliğine yönelik bir tehdit söz konusu olduğundan meselenin yeniden ele alınması gerektiğini savunuyorlar.
Alman Meclis Grubu Savunma Politikaları Sözcüsü Henning Otte ise, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, “Ukrayna'nın Rusya’nın olası bir saldırısını önleyebilecek savunma silahları talebini reddedemeyiz” dedi.

Kuzey Akım 2 Boru Hattı
Almanya’nın yeni hükümeti, programında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de dahil olmak üzere silah satışına ve ihracatına daha fazla kısıtlama getirmek için net bir hedef belirlerken Batı medyasında, Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz ile Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) ortaklarının başkanlığındaki iktidar koalisyonu içinde genel olarak Rusya ile ilgili bir bölünme yaşandığından bahsediliyor.
Batı medyasına göre iktidar koalisyonunda, kriz yaşayan bölgelere silah tedarik edilmemesini içeren silah ihracatına yönelik katı politika konusunda fikir birliği olsa da Rusya’dan Avrupa'ya doğalgaz aktarması planlanan Kuzey Akım 2 Boru Hattı konusunda anlaşamıyorlar.
Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesini eleştirenler, bunu Moskova'nın Ukrayna'ya veya AB’ye karşı kullanabileceği jeopolitik bir silah olarak görürken, ABD, Rusya'nın Ukrayna'ya bir saldırı başlatması halinde projeye kapsamlı yaptırımlar uygulama tehdidinde bulundu.
Buna karşın aralarında Savunma Bakanı Lambrecht ve SPD Gençlik Örgütü Başkanı Kevin Kühnert gibi SPD’nin üst düzey siyasetçileri Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesini savundular. Bakan Lambrecht, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, projenin hiçbir şekilde Rusya-Ukrayna gerilimleriyle ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyledi.
Politico dergisinin haberine göre bu durum, Almanya'nın ciddiyeti ve AB’nin Moskova'ya Ukrayna'yı hedef alan herhangi bir saldırganlığın ‘ciddi sonuçları’ olacağı yönündeki uyarılarıyla ilgili soru işaretleri yarattı.
ABD merkezli dergi, Başbakn Scholtz’un, geçtiğimiz ay projeden siyasi boyutu olmayan özel bir ekonomik proje olarak bahsederek projeye karşı daha yumuşak bir tutum sergilediğini, ancak Kuzey Akım 2 Boru Hattı’nın ekonomik bir proje olarak görüşmesinin Kiev ile Polonya ve Baltık ülkeleri dahil olmak üzere AB’nin doğusundaki ülkeler tarafından hararetle tartışılan bir konu olduğunu kaydetti.
Washington'daki gözlemciler, SPD’lilerin özellikle 1960'lı yılların sonları ile 1970'li yılların başlarında Sovyetler Birliği ve komünist Doğu Avrupa ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurmaya çalışan Almanya’nın SPD’li eski başbakanlarından Willy Brandt'ın politikasıyla başlayan Rusya'ya karşı daha yumuşak bir tutum sergileme konusunda uzun bir geçmişe sahip olduklarını söylüyorlar.
Ayrıca yine Almanya’nın SPD’li eski başbakanlarından Gerhard Schröder, Kuzey Akım projesinin hissedarlar komitesinin başkanı olarak Moskova ile kurulan yakın ekonomik ilişkilerin sembolü haline geldi.
Buna karşın bazı SPD’liler artık Moskova’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi için baskı yapıyorlar. Almanya'nın eski Avrupa Bakanı ve Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael Roth, Politico'ya verdiği demeçte, “Ukrayna'ya karşı askeri gerilimin artması durumunda, Rusya ile işleri her zamanki gibi yürütmeyeceğimizi herkesin bilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Roth, şunları söyledi:
“AB, Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesi dahil tüm seçenekleri masaya koymalı. Eskisi gibi devam edemeyiz. Bu, sadece Almanya’yı ilgilendiren bir mesele değil, AB ile koordineli olarak tartışılması gereken bir mesele.”



İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
TT

İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)

İşgalci İsrail askerleri, Filistinliler tarafından İsrail'in kuzeyinde ve Ramallah yakınlarında gerçekleştirilen saldırıların ardından, Batı Şeria'daki birçok şehirde yer alan köy ve beldeye boğucu bir kuşatma uyguladı. Bu saldırılar, çeşitli bölgelerde yerleşimciler tarafından Filistinlilere karşı her gün düzenlediği saldırılar ve işgalci İsrail güçleri tarafından gerçekleştirilen tutuklamaların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Filistinliler tarafından gerçekleştirilen son saldırılardan önce, İsrail'in Batı Şeria'daki saldırıları devam etti. Bu saldırılar sırasında çeşitli koşullarda birçok Filistinli öldü. İsrail, Filistinlilere yönelik baskınlarını, tutuklamalarını ve diğer saldırgan eylemlerini sürdürüyor.

Cuma günü İsrail'in kuzeyindeki Afula yakınlarındaki Beysan kentinde iki İsraillinin öldürüldüğü saldırının ardından, İsrail güçleri saldırının failinin geldiği Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesine boğucu bir kuşatma uyguladı.

fv
İsrail ordusunun dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlediği operasyon sırasında barikatlarla katılan bir yol (AP)

İşgalci İsrail güçleri, Kabatiya ve çevresindeki onlarca eve baskın düzenlerken birçok Filistinliyi gözaltına alarak sahada sorguya çekti. Gözaltına alınanların bir kısmı yakınlardaki gözaltı merkezlerine nakledildi. Gözaltına alınanlar arasında saldırılara karışanlardan Ahmed Ebu er-Rub'un ailesi, arkadaşları ve saldırıyla bağlantılı olduğundan şüphelenilen kişiler de vardı.

Baskın düzenlenen evlerin bazı odaları, ev sakinlerinin gözaltına alınmasının ardından askeri karargaha dönüştürüldü. Diğer evlerin sakinleri ise sokakların ve altyapının geniş çapta tahrip edilmesi ve beldenin yan girişlerinin çoğunun toprak setlerle kapatılması nedeniyle tamamen terk etmek ve bölgenin dışına kaçmak zorunda kaldı.

Öte yandan İsrail, Batı Şeria'nın merkezindeki Ramallah'ın kuzeybatısındaki yaklaşık 10 köye ve beldeye, Modi'in Illit Yahudi yerleşim biriminden 700 metre uzaklıktaki Hashmonaim kontrol noktası yakınlarındaki güvenlik çitine Filistinli silahlı bir kişinin ateş açtığı gerekçesiyle, herhangi bir can kaybı olmamasına rağmen, bir başka boğucu kuşatma uyguladı.

İsrail güçleri, Ni'lin köyünün ana girişini kapatarak insan ve araç giriş ve çıkışlarını engelledi. Kharbatha Bani Harith köyüne giden yol da kapatılırken bölge sakinlerinin giriş-çıkışları sırasında sıkı önlemler alındı. Atara askeri kontrol noktası da kapatıldı. Bunun sonucunda Filistinliler, Ramallah'ın kuzeybatısı ve batısındaki birkaç köye ve beldeye ulaşmalarını engelleyen ciddi bir trafik kriziyle karşı karşıya kaldı.

Filistin hükümetinin bir organı olan Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu, geçtiğimiz ekim ayında yayınladığı bir raporda Filistin topraklarını bölen kalıcı ve geçici bariyerlerin toplam sayısının, askeri kontrol noktaları ve kapılar dahil olmak üzere 916'ya ulaştığını bildirdi. Rapora göre bunların 243'ü 7 Ekim 2023'ten sonra inşa edilen demir kapılardı.

gbh
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlenen operasyona katılan İsrail güçleri (AP)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un bildirdiğine göre Ramallah yakınlarında meydana gelen olayın milliyetçi bir saldırı değil, bir Filistinlinin kuş avına çıktığı bir olay olduğu sonradan ortaya çıktı. İsrail ordusu tarafından daha sonra yapılan açıklamada, kuş avı için kullanılan silaha el koymak ve soruşturma yapmak amacıyla avcıyı aramak için bölgeye uygulanan kuşatmanın devam ettiği belirtildi.

Tüm bunlar olurken Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde günlük olarak tutuklama kampanyaları da devam ediyor. Bu tutuklama kampanyalarında, çoğu El Halil’den olmak üzere en az 14 Filistinli tutuklandı. Bunların arasında bir kadın ve bir çocuk da vardı. Cuma akşamı İsrail'in kuzeyinde bir bölge sakini tarafından düzenlenen saldırının ardından operasyonun sürdürüldüğü Kabatiya beldesinde tutuklananlar bu sayıya dahil değil.

Öte yandan Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde yerleşimcilerin saldırıları devam ederken, yerleşimciler Ramallah'ın batısındaki Bil'in beldesi girişinde Filistinlilere ait araçlara saldırarak maddi hasara yol açtı. Nablus'un güneyindeki Akraba bölgesine bağlı Khirbet Yanoun yerleşim biriminde yerleşimcilerin düzenlediği başka bir saldırıda bir Filistinli yaralandı.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’na göre işgalci İsrail güçleri ve yerleşimciler kasım ayı boyunca 2 bin 144 saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılardan 360’ı Ramallah ve el-Bireh illerinde, 348’i El Halil’de, 342’si Beytlahim’de ve 334’ü Nablus’ta meydana geldi.


İsrail, Somaliland'ı tanımakla ne kazanacak?

Netanyahu, tanıma anlaşmasının imzalanması sırasında Somaliland Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yaparken (İsrail hükümeti)
Netanyahu, tanıma anlaşmasının imzalanması sırasında Somaliland Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yaparken (İsrail hükümeti)
TT

İsrail, Somaliland'ı tanımakla ne kazanacak?

Netanyahu, tanıma anlaşmasının imzalanması sırasında Somaliland Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yaparken (İsrail hükümeti)
Netanyahu, tanıma anlaşmasının imzalanması sırasında Somaliland Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yaparken (İsrail hükümeti)

İsrail gazetesi The Jerusalem Post, İsrail'in cuma günü Somaliland’ı tanıdığını duyurmasını manşetine taşıdı. Gazete, bazılarının bunu Afrika Boynuzu'nda yeni bir uluslararası rekabet döneminin başlangıcı olarak görebileceğini belirtti. Ancak asıl mesele, bu konunun gerçekte olduğundan daha çok stratejik bir satranç oyunu gibi görünebileceğiydi.

Somaliland bölgesinin Afrika Boynuzu'nda, Etiyopya ve Cibuti gibi ülkelerle sınır komşusu olduğunu belirtti. Bu tanıma, Akdeniz'den Hint Okyanusu'na deniz taşımacılığı için hayati bir geçiş noktası olan Bab’ul-Mendeb Boğazı ile ayrılan Aden Körfezi ve Kızıldeniz'in çevresiyle ilgili yeni soru işaretlerini gündeme getiriyor. Bu yüzden çok sayıda deniz kuvvetinin varlığının yanı sıra, küresel olarak ticari açıdan önemli bir bölge olarak kabul ediliyor.

Ancak, bu bölgedeki birçok ülke zayıflıkla ya da iç çatışmalarla boğuşuyor. Sudan yıllardır iç savaş girdabında boğuluyor. Somali 1990'ların başlarında büyük ölçüde parçalandı. Bu durum, uluslararası müdahaleye yol açtı. Müdahale, Amerikan askerlerinin öldürüldüğü bir savaşla sonuçlandı. Eritre uzun süredir yoksulluk ve iç çatışmalarla karşı karşıya ve Etiyopya da iç çatışmalara sahne oldu.

fvgthyu
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

The Jerusalem Post, Afrika Boynuzu bölgesinin stratejik bir satranç tahtası gibi olduğunu belirtti. Bu bölgede deniz kuvvetlerinin veya askeri varlıkların varlığı önemli görülse de Husilerin Kızıldeniz’de seyrüsefer halindeki gemilere yönelik saldırıları, deniz seyrüseferinin insansız hava araçları (İHA) ve nispeten basit ve ucuz füzelerle tehdit edilebileceğini gösterdi. Somalili korsanlar da küçük tekneler ve Kalaşnikof tüfekleri kullanarak gemileri kaçırmalarıyla biliniyor.

Gazete, Afrika Boynuzu bölgesinin doğal kaynaklardan yoksun olduğunu ve bu yüzden bölgedeki birçok ülkenin zayıf olduğunu da ekledi. Dolayısıyla İsrail'in Somaliland'ı tanıması, büyük stratejik düzeyde bölgedeki ülkelerin çıkarlarının toplamından daha az olabilir. Birçok ülkenin bu bölgede çıkarları olduğu doğru olsa da bu çıkarlar şimdiye kadar sadece sınırlı katılımla sonuçlandı ve çoğu ülkenin kabul ettiği daha önemli öncelikleri bulunuyor.


Lavrov: Rusya, Tayvan'ın her türlü bağımsızlığına karşıdır

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Rusya, Tayvan'ın her türlü bağımsızlığına karşıdır

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bugün yayınlanan açıklamalarında, Rusya'nın Tayvan'ın her türlü bağımsızlığına karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Lavrov, Rus haber ajansı TASS'a verdiği röportajda, Japonya'da artan militarizasyona atıfta bulunarak, Japonya'yı “militarizm” eğilimi olarak nitelendirdiği konu hakkında “dikkatlice düşünmeye” çağırdı.

Japonya'yı "militarizm" eğilimi olarak nitelendirdiği ve Japonya'da giderek artan militarizme işaret eden durumu "dikkatlice düşünmeye" çağırdı.