Nazi geçmişi, Almanya'nın Ukrayna'yı Rusya'ya karşı silahlandırmasına engel oluyor

Washington'daki gözlemciler, Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin Moskova'ya yönelik yumuşak tutumunun uzun bir geçmişi olduğunu söylüyorlar

Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
TT

Nazi geçmişi, Almanya'nın Ukrayna'yı Rusya'ya karşı silahlandırmasına engel oluyor

Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)
Ukraynalı bir asker, Rus destekli ayrılıkçılarla cephe hattında bir sipere giriyor (AFP)

İnci Mecdi
Berlin, Rusya'nın Ukrayna sınırına yakın bir yerde yoğun askeri yığınağına karşın Kiev'in ileri savunma silahları satın alma talebini reddetti. Bu durum karşısında öfkelenen Ukrayna yönetimi, Almanya'yı Vladimir Putin'i cesaretlendirmekle suçladı. Ukrayna yönetimi Rusya Devlet Başkanı Putin’in ‘Batı ülkelerinin, Rusya’nın güvenliğini tehdit eden dostça olmayan uygulamalarına karşılık olarak Ukrayna'yı işgal etmeye hazırlandığı’nı düşünüyor. Kiev, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) doğuya doğru genişlememesi için bağlayıcılığı olan garantiler verilmesi çağrısında bulundu.
Ukrayna ve Batı ülkeleri, Rusya’nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesinin ardından Ukrayna’yı işgal etmesinden endişe ediyor. O tarihten bu yana Rusya'nın Donbas bölgesindeki ayrılıkçılara verdiği destek de ülkenin doğusundaki çatışmalar da devam ediyor.
Öte yandan NATO, Rusya’nın Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi olarak kabul edilmesine ilişkin 2008 tarihli daha önceki bir açıklamayı geri çekmesi ve Kremlin'in açık bir tehdit olarak gördüğü Rusya'ya komşu ülkelere silah satışına karşı yasal olarak bağlayıcılığı olan garantiler verilmesi talebine karşı direndiğinden konuyla ilgili diplomatik gerilim şu ana kadar yatıştırmayı başaramadı.
Ukrayna'nın Berlin Büyükelçisi Andrey Melnik, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, ülkesinin, Rusya’nın olası işgaline karşı Karadeniz ve Azak Denizi kıyılarını savunmasına yardım edecek savaş gemileri arayışı içerisinde olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberine göre Büyükelçi Melnik, Alman yapımı savaş gemilerinin ‘dünyanın en iyileri arasında’ olduğunu da sözlerine ekledi.
Ancak Alman basınında yer alan haberlere göre Almanya hükümetinden bir sözcü, Berlin'in Ukrayna’ya gemileri gönderme konusunda isteksiz olduğunu belirtti. Söz konusu haberlerde Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un geçtiğimiz hafta başlarında benzer talepleri reddettikleri vurgulandı.

Geçmişin utancı
Baerbock, Kiev ziyareti sırasında İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'daki Nazi rejiminin Sovyetler Birliği'ne karşı işlediği korkunç suçlara atıfta bulunarak Almanya'nın mevcut tutumunun nedenleri arasında bir takım tarihi sebepler olduğunu belirtti. Almanya tarihinde kara bir leke olan Nazilerin işlediği korkunç suçlar, onlardan utanan ve bu yüzden savaş karşıtı politikalar benimseyen Almanlar için hassas bir konu.
Almanya Savunma Bakanı Christine Lambrecht, Alman basınına yaptığı açıklamada, Almanya Federal Hükümeti’nin şu an Ukrayna'ya silah sevkiyatının faydasız bir adım olduğuna inandığını söyledi. Bakan Lambrecht, Almanya'nın Ukrayna'ya desteğini teyit ederken, 5,3 milyon euro (6 milyon dolar) değerinde sahra hastanesi de dahil tıbbi yardımda bulunacağını açıkladı.
Berlin'in de Kiev'e solunum cihazı sağladığını ve yaralı Ukraynalı askerlerin Almanya’daki hastanelerde tedavi altına alındığı belirten Alman Bakan, “Durumu sakinleştirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız” dedi.
Lambrecht'in açıklamaları, Avrupa'nın diğer bölgelerindeki karikatüristlerin alaycı çizimlerine malzeme oldu. Ünlü karikatürist Marian Kamensky, Twitter hesabından paylaştığı, arkasında Alman sağlık görevlilerinin yaralandığında müdahale etmek için beklediği Ukraynalı bir askere ateş eden bir Rus tankının karikatürle Avrupalıların Almanya'nın bu tutumunu ‘hayal kırıklığı’ olarak gördüklerine işaret etti.
Karikatürist Marian Kaminsky, Twitter hesabından yaptığı bir çizimle Almanya'nın tutumuyla alay etti.jpeg
Karikatürist Marian Kamensky’ın Twitter hesabından paylaştığı o karikatür
Buna karşın Kiev Üniversitesi Güvenlik Politikaları Enstitüsü (ISPK) Dr. Marcel A. Dirsus, Alman Radyosu’na (Deutschlandradio) verdiği röportajda, “Almanya'nın Rusların öldürülmesi için kullanılabilecek silahları tedarik etmesi fikri Almanların birçoğu için kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

Ukrayna kızgın
Berlin'in tutumu, Cumartesi günü Almanya'nın Kiev Büyükelçisi Anka Feldhusen'i Dışişleri Bakanlığı'na çağıran Kiev'de öfkeye yol açtı. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Kay-Achim Schönbach’ın geçtiğimiz Cuma günü Hindistan'a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaptığı, “Kırım yarımadası gitti, asla geri gelmeyecek, bu bir gerçek” şeklindeki açıklamasının yanı sıra Batı ülkelerinin Putin'in Ukrayna'ya ilişkin niyetleriyle ilgili görüşlerini sorgulayarak, Rusya Devlet Başkanı’nın ‘saygıyı’ hak ettiği yönündeki sözlerinden ötürü Alman Büyükelçi’nin bakanlığa çağrıldığı belirtildi.
Açıklamalarından sonra sözlerinin 'düşüncesizlik’ olduğunu belirten ve özür dileyen Schoenbach ise istifa etmek zorunda kaldı. Alman Savunma Bakanlığı, Schoenbach’ın açıklamalarını onaylamadığını duyurdu. Bakanlığın sözcüsü aracılığıyla yapılan açıklamada, Schoenbach’ın açıklamalarının Alman Savunma Bakanlığı'nın tutumuyla örtüşmediği vurgulandı.
Almanya'nın Ukrayna'ya silah göndermeyi reddetmesi, İngiltere, Polonya ve Baltık devletlerinin Rusya karşısında Avrupa ülkeleri arasında bir bölünmeye yol açabileceği uyarısında bulunan tutumlarıyla çelişiyor.
Estonya, Letonya ve Litvanya savunma bakanları ortak bir açıklama yayınlayarak Kiev'in savunmasını desteklemek için Stinger Hava Savunma Güdümlü Füze Sistemi ve Javelin tanksavar füzeleri göndermek için ABD'den onay aldıklarını duyurdular.
Almanya'nın tutumu ani bir gelişmenin sonucu olmadığı gibi iktidardaki yeni koalisyon hükümetiyle de sınırlı değil. Geçtiğimiz Haziran ayında, Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nden (CDU) eski Almanya Başbakanı Angela Merkel halen görevdeyken Berlin, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Almanya'dan askeri yardımda bulunulmasını beklediğini söylediği açıklamaları karşısında Ukrayna'ya silah tedarik etme fikrine karşı olduğunu açıkladı.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da o dönem yaptığı açıklamada, ülkesinin silahlanma fikrini reddettiğini teyit ederken ülkesinin Fransa ile birlikte Batı'nın Moskova ve Kiev arasındaki anlaşmazlığı ‘Normandiya formatı’ çerçevesinde çözmeye yönelik diplomatik çabalarına öncülük ettiğini ve Almanya'nın yardım ve diplomatik görüşmeler açısından Ukrayna'ya verdiği desteği vurguladı.
Ancak bazı Alman politikacılar, şu an muhalefet kanadında olan CDU’nun bazı üyelerinin yeni hükümeti eleştirmeleri nedeniyle Ukrayna'nın egemenliğine yönelik bir tehdit söz konusu olduğundan meselenin yeniden ele alınması gerektiğini savunuyorlar.
Alman Meclis Grubu Savunma Politikaları Sözcüsü Henning Otte ise, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, “Ukrayna'nın Rusya’nın olası bir saldırısını önleyebilecek savunma silahları talebini reddedemeyiz” dedi.

Kuzey Akım 2 Boru Hattı
Almanya’nın yeni hükümeti, programında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de dahil olmak üzere silah satışına ve ihracatına daha fazla kısıtlama getirmek için net bir hedef belirlerken Batı medyasında, Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz ile Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) ortaklarının başkanlığındaki iktidar koalisyonu içinde genel olarak Rusya ile ilgili bir bölünme yaşandığından bahsediliyor.
Batı medyasına göre iktidar koalisyonunda, kriz yaşayan bölgelere silah tedarik edilmemesini içeren silah ihracatına yönelik katı politika konusunda fikir birliği olsa da Rusya’dan Avrupa'ya doğalgaz aktarması planlanan Kuzey Akım 2 Boru Hattı konusunda anlaşamıyorlar.
Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesini eleştirenler, bunu Moskova'nın Ukrayna'ya veya AB’ye karşı kullanabileceği jeopolitik bir silah olarak görürken, ABD, Rusya'nın Ukrayna'ya bir saldırı başlatması halinde projeye kapsamlı yaptırımlar uygulama tehdidinde bulundu.
Buna karşın aralarında Savunma Bakanı Lambrecht ve SPD Gençlik Örgütü Başkanı Kevin Kühnert gibi SPD’nin üst düzey siyasetçileri Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesini savundular. Bakan Lambrecht, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, projenin hiçbir şekilde Rusya-Ukrayna gerilimleriyle ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyledi.
Politico dergisinin haberine göre bu durum, Almanya'nın ciddiyeti ve AB’nin Moskova'ya Ukrayna'yı hedef alan herhangi bir saldırganlığın ‘ciddi sonuçları’ olacağı yönündeki uyarılarıyla ilgili soru işaretleri yarattı.
ABD merkezli dergi, Başbakn Scholtz’un, geçtiğimiz ay projeden siyasi boyutu olmayan özel bir ekonomik proje olarak bahsederek projeye karşı daha yumuşak bir tutum sergilediğini, ancak Kuzey Akım 2 Boru Hattı’nın ekonomik bir proje olarak görüşmesinin Kiev ile Polonya ve Baltık ülkeleri dahil olmak üzere AB’nin doğusundaki ülkeler tarafından hararetle tartışılan bir konu olduğunu kaydetti.
Washington'daki gözlemciler, SPD’lilerin özellikle 1960'lı yılların sonları ile 1970'li yılların başlarında Sovyetler Birliği ve komünist Doğu Avrupa ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurmaya çalışan Almanya’nın SPD’li eski başbakanlarından Willy Brandt'ın politikasıyla başlayan Rusya'ya karşı daha yumuşak bir tutum sergileme konusunda uzun bir geçmişe sahip olduklarını söylüyorlar.
Ayrıca yine Almanya’nın SPD’li eski başbakanlarından Gerhard Schröder, Kuzey Akım projesinin hissedarlar komitesinin başkanı olarak Moskova ile kurulan yakın ekonomik ilişkilerin sembolü haline geldi.
Buna karşın bazı SPD’liler artık Moskova’ya karşı daha sert bir tutum sergilenmesi için baskı yapıyorlar. Almanya'nın eski Avrupa Bakanı ve Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael Roth, Politico'ya verdiği demeçte, “Ukrayna'ya karşı askeri gerilimin artması durumunda, Rusya ile işleri her zamanki gibi yürütmeyeceğimizi herkesin bilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Roth, şunları söyledi:
“AB, Kuzey Akım 2 Boru Hattı projesi dahil tüm seçenekleri masaya koymalı. Eskisi gibi devam edemeyiz. Bu, sadece Almanya’yı ilgilendiren bir mesele değil, AB ile koordineli olarak tartışılması gereken bir mesele.”



Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi’nde işgal ettiği yeni bölgelerden çekilme görüşmelerinin son iki aydır tıkanması, Katar’ın başkenti Doha'daki (yedinci gününe giren) ateşkes müzakerelerini yeni bir ‘karanlık tünele’ soktu. Hamas Hareketi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından önerilen yeniden konuşlandırmayı reddetti.

Medyada yer alan sızıntılara göre arabulucular, özellikle Washington, müzakerelerin sonuna kadar çekilme maddesinin ertelenmesini talep ettiler. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar bu durumu, müzakereleri ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin istemediği yeni bir başarısızlıktan kurtarmak için son bir girişim olarak görüyorlar ve bu yüzden Netanyahu'ya esneklik göstermesi için baskı yapabileceğini düşünüyorlar. Uzmanlara göre bunun aksi bir durum söz konusu olursa Hamas, İsrail'in bu şekilde kalmasının, sürgün planını hızlandırmak, olası ateşkesin sona ermesinden sonra askeri bölgeler dayatmak ve anlaşmayı bozmak için bir manevra olduğunu düşünerek bunu reddedecek.

İki Filistinli kaynak cumartesi günü, Doha’daki müzakerelerin, İsrail'in cuma günü sunduğu, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve konumlandırılması için hazırladığı çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle, karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu plan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında kalmasını öngörüyor, ancak Hamas bunu reddediyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan kaynaklardan biri, ‘Hamas’ın müzakere heyetinin İsrail'in sunduğu haritaları kabul etmeyeceğini, çünkü bu haritaların Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısının yeniden işgalini meşrulaştırdığını ve İsrail'in insani olduğunu söylediği ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alacak ve yaklaşık 600 bin Filistinliyi barındıracak olan şehre atıfla Gazze Şeridi'ni Nazi kampları gibi geçiş noktaları ve seyahat özgürlüğü olmayan izole bölgeler haline getirdiğini’ vurguladı.

Diğer kaynak, Hamas'ın İsrail güçlerinin 2 Mart'tan sonra, yani iki ay süren ateşkesin çökmesinden sonra yeniden kontrol altına aldığı tüm bölgelerden çekilmesini talep ettiğini belirtti. İsrail’i, ‘soykırım savaşını sürdürmek için oyalamaya devam etmek ve anlaşmayı engellemekle’ suçladı.

Kaynak, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ‘taraflara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Doha'ya gelene kadar çekilme müzakerelerini ertelemelerini’ istediklerini, ancak ‘yardımlar ve esir takası konusunda ilerleme’ kaydedildiğini belirtti.

ABD merkezli haber sitesi Axios, bazı kaynaklardan, ABD'nin Hamas'tan İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini tartışmayı ertelemesini ve diğer konulara geçmesini istediğini, böylece esir takası anlaşması müzakerelerinin çökmesini önlemeye çalıştığını aktardı.

juı
Yaralıları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan Kızıl Haç kliniğine taşıyan Filistinliler (AFP)

Reuters, cumartesi günü Filistinli ve İsrailli kaynaklardan benzer bir doğrulama aktardı. Doha görüşmelerinin, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi konusunda tıkanma yaşadığını, Hamas Hareketi’nin İsrail'in önerdiği çekilme haritalarını reddettiğini, çünkü bu haritaların toprakların yaklaşık yüzde 40'ını İsrail kontrolünde bırakacağını, bunların arasında güneydeki Refah bölgesi ve Gazze'nin kuzeyindeki ve doğusundaki diğer bölgelerin de bulunduğunu belirtti. Kaynaklar, ‘görüşmelerin devam etmesinin beklendiğini’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, İsrail'in, güneydeki Morag Ekseni de dahil olmak üzere birçok yerden çekilmeyerek Filistinlileri sürmeye devam etmek gibi kendi şartlarını dayatmak istediğini düşünüyor. Kuzey bölgesini askeri olarak kontrol altına alarak buradaki nüfusu sürme olasılığı olduğunu ifade eden Hasan, böylece ateşkes sona erdikten sonra Filistinlilerin sürülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Hasan, ABD'nin İsrail'e baskı yapmamasının müzakerelere zarar verdiğini ve bu tür konuların ertelenmesinin bir fayda sağlamayacağını, bunların erken çözülmesi gerektiğini, çünkü bu konuların belirleyici olduğunu vurguladı.

Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya varılmasının gecikmesi, engellerin devam etmesi ve Filistinlilerin hedef alınması nedeniyle, direnişin İsrail'e teslim olmasını isteyen bir manevra ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz ve Hamas bunu kabul etmeyecektir. ABD’nin İsrail'e baskı yapmaktan başka seçeneği yok. Özellikle Kahire'nin talep ettiği Mısır sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme gibi henüz çözülmemiş ve belirsizliği devam eden başka konular da var.”

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Hamas'ın talebi olan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin gerçekleşmemesi halinde bunun müzakereleri engelleyebileceğini düşünüyor. Nazzal, çekilme maddesinin ertelenmesinin müzakereleri kurtarmak için yapılan bir girişimden ibaret olduğunu ve Netanyahu hükümetinin çekilme gibi siyasi konularda taviz vermediği sürece, Washington veya İsrail'in iddia ettiği gibi anlaşmanın yakın zamanda imzalanmayacağını belirtti.

Cuma günü ABD ziyaretinden dönmeden önce, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birkaç gün içinde (anlaşmayı) tamamlayabileceğimizi umuyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da Netanyahu ile iki kez görüşen Trump, yakın zamanda ateşkes sağlanacağına dair açıklamalarını yineledi ve bu haftayı (yani birkaç gün sonra) olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmaya varılması konusunda ‘büyük umutları’ olduğunu söyledi.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Ancak sahada durum bu umutların aksine gelişiyor. Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada cumartesi günü 20'den fazla Filistinlinin öldüğünü ve İsrail ordusunun son 48 saat içinde Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşık 250 terörist hedefi vurduğunu’ söyledi.

Hamas, İsrail ordusuna karşı operasyonlarını sürdürürken, İsrail ordusu cuma günü, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde çıkan çatışmalarda Golani Tugayı'na bağlı keşif biriminden bir subayın öldürüldüğünü, ayrıca Gazze'nin kuzeyinde çıkan çatışmada iki askerin yaralandığını açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce Gazze'nin güneyinde kaçırılmak üzere olan bir İsrail askerinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler (BM), cumartesi günü yaptığı ortak açıklamada, Gazze'deki yakıt kıtlığının kritik seviyelere ulaştığı konusunda uyarıda bulundu. BM’nin aralarında İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) da bulunduğu yedi ayrı kuruluşu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Yakıt, Gazze'de hayatta kalmanın bel kemiğidir” denildi.

Bu olumsuz gelişmeler devam ederken Reha Ahmed Hasan, Trump'ın dün değil, bugün bir anlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Hasan’a göre ABD'nin tutumu, İsrail'e baskı uygulayarak bir anlaşma sağlamaya ve Gazze'yi yerinden etme ve yok etme planlarından vazgeçmeye yönelik gerçek bir adım atarak tüm bu sorunları sona erdirebilir.

Bu görüşe katılan Nizar Nazzal da Washington'ın, Nobel Barış Ödülü almayı uman Trump'ın çabalarının başarısız olmaması için müdahale edeceğini ve Netanyahu'yu daha geniş çaplı yayılma haritasını kabul etmeye zorlayacağını (bu cümle tuhaf geldi ama böyle yazıyordu) vurguladı. Ateşkes yapılmaması halinde İsrail Başbakanı’nın popülaritesinin daha da zarar göreceği ve İran'a karşı savaşından elde ettiği son siyasi kazanımlarını kaybedebileceği uyarısında bulunan Nazzal, bu nedenle Netanyahu'nun çıkarlarına en uygun olanın anlaşmayı geçici olarak kabul etmek olduğunu belirtti.