Afganlar şiddetlenen yoksullukta organlarını satarken, Taliban 'Abartılıyor' dedi

Afganistan'da nüfusun yarısından fazlasına tekabül eden 23 milyonluk kesim temel gıda ihtiyaçlarına ulaşmakta ciddi zorluklar yaşarken, ülkenin kronik sorunu haline gelen organ satışları durdurulamıyor.

Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
TT

Afganlar şiddetlenen yoksullukta organlarını satarken, Taliban 'Abartılıyor' dedi

Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)
Afganlar kendilerini ve ailelerini beslemek için çeşitli yollara başvuruyor (Arşiv - AFP)

Afganistan'da uzun yıllardır insanlar bir parça ekmek temin edebilmek için tereddüt etmeden böbreklerini satıyor.
Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin ardından uluslararası yardımların kesilmesi ve ağır kış şartları da zaten yokluk içinde yaşayan milyonlarca kişinin hayatını riske atıyor. Bu nedenle insanlar hem çocuklarını hem de böbreklerini satmak zorunda kalabiliyor.
Herat vilayet merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Şehr-i Sebz bölgesinde son 3-4 yıldır ağırlaşan kuraklık ve Taliban ile önceki hükümet arasındaki çatışmalar nedeniyle Badgis, Farah, Gor gibi çevre vilayetlerden göç etmek zorunda kalan çoğu Peştun binlerce Afgan ağırlaşan kış şartlarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Çamur ve kilden yapılan evlerde, elektrik, su ve ısınma sistemi bulunmuyor. Kış şartlarının ağırlaştığı bu günlerde çoğu evde soba dahi bulunmuyor. Sobası olanlar da odun ve kömür yerine plastik yakıyor. Bu da zehirlenmelere sebep olabiliyor.
AA muhabirine konuşan 70'e yakın bölge sakini çocuklarını, onlarcası da böbreklerini satmak istediklerini söyledi.
Bölge sakinlerine göre vilayet genelinde çocuklarını satmak isteyenlerin sayısı binleri buluyor.

Böbreğini satarsa öleceği söylendi
Bölge halkının çoğu "Bugün ne yediniz?" sorusuna çay ve kuru ekmek cevabını veriyor. Evlerin mutfaklarında bir miktar un ve kuru ekmekten başka bir şey görmek pek mümkün değil.
Bölge sakini 38 yaşındaki Abdulkadir de bu kişilerden biri. Son olarak sadece çay ve kuru ekmek yediğini belirten Abdulkadir'in titreyerek ve kekeleyerek konuştuğu gözlendi.
Abdulkadir hastalığının ne olduğunu dahi bilmiyor. Hastaneye gidecek parası olmadığını aktaran Abdulkadir, içinde bulunduğu durumu şu sözlerle anlattı:
"Böbreklerimi 150 bin (yaklaşık 1500 dolar) afganiye satmak için hastaneye gittim. Doktorlar bana eğer ameliyat olup böreğimi aldırırsam öleceğimi söyledi. Buna rağmen böbreğimi satmak istiyorum. Ekonomik durumumuz öyle kötü ki bir çocuğumu da 150 bin afganiye satmaya hazırım. Böylece ailemin diğer fertlerini kurtarmak istiyorum."

Karısı için böbreğini sattı
Bölge sakinleri çalışacak iş olmamasından yakınıyor. Ergenlik çağındaki bazı çocuk ve yetişkinler şehir merkezinde dilencilik yapıyor, çöpten plastik ve kağıt topluyor. Kadınlar da tüccarların getirdiği yünlerden ip eğiriyor. Halk günlük en fazla 50-100 afgani (yaklaşık 0,5-1 dolar) kazanabiliyor.
38 yaşındaki Gulbeddin daha önce bir böbreğini sattığı için şu an fiziksel hiçbir iş yapamadığını söyledi.
Yoksulluk ve eşinin tedavisi için 3 yıl önce 12 yaşındaki kızı Ruziye'yi 3500 dolara, 2 yıl önce de bir böbreğini 2 bin dolara sattığını anlatan Gulbeddin, eşinin hastalığının ve maddi imkansızlıklarının sürdüğünü kaydetti.
Diğer kızı 5 yaşındaki Raciye'yi de geçen yıl 1500 dolara sattığını aktaran Gulbeddin, "Eğer biri gelir de bir gözümü isterse, mecburen hastam olduğu için, eşimin hayatta kalabilmesi için satabilirim." ifadesini kullandı.

"Keşke bu dünyaya gelmeseydim"
30 yaşındaki 4 çocuk annesi Bibizana, bir kızını daha önce sattığını, diğer kızını da satmak zorunda olduğunu anlattı.
Şu an 70 yaşındaki yaşlı babası Emir Muhammed ve çocuklarıyla yaşayan Bibizana, "Böbreğimi sattım. Daha sonra bir kızımı da satmak zorunda kaldım. Parasıyla eve gerekli malzemeleri aldım. Keşke bu dünyaya gelmeseydim. Bugünleri hiç görmeseydim. Günlerim cehennem gibi geçiyor. Mecburen tahammül ediyorum." diye konuştu.
Acısını gözyaşları içinde hıçkırarak aktaran Bibizana, böbreğinin kaça satıldığını bilmediğini, kendisine sadece 50 bin afgani (yaklaşık 500 dolar) verildiğini dile getirdi.

Eski asker böbreğini satmak istiyor
Önceki Afganistan hükümeti döneminde asker olduğunu aktaran 25 yaşındaki Gulamhazret, 1 ay önce 4 aylık bebeğinin yetersiz beslenme ve soğuk nedeniyle hayatını kaybettiğini, bebeği hastaneye bile götüremeden evlerinin yakınındaki mezarlığa defnettiklerini söyledi.
Gulamhazret, 2 yıl önce 3 bin dolara bir kızını sattığını ifade ederek, "Ben babayım, kimse çocuğunu öyle göz göre göre satmak istemez." dedi.
Hasta kardeşini parasızlıktan tedavi ettiremediği için kaybettiğini aktaran Gulamhazret, "Açlıktan kurtulmak için böbreğimi, hatta gözümü veya diğer uzuvlarımı satmaya mecburum. Ekonomik durumumuz böyle devam ederse çocuklarımı ve eşimi kurtarmak için her şeyi yapabilirim." şeklinde konuştu.

İnsanlar böbreklerini satmak için kliniklere gidiyor
Böbreklerini satmak isteyen Afganlar hastane hastane dolaşıp, böbreğini alacak hasta arıyor.
Başkent Kabil'in en büyük hastanelerinden Cumhuriyet Hastanesi'ndeki diyaliz merkezinde çalışan Dr. Hoşal Tufan, son 5 yılda 200'den fazla kişinin kendilerine müracaat edip böbreğini satmayı teklif ettiğini söyledi.
İnsanların "bir lokma ekmek" için uzuvlarını rahatlıkla satabildiğini aktaran Hoşhal, "Bize de böbrek satmak isteyenler geliyor ama bizde böbrek nakli yapılamadığı için gelenleri geri çeviriyoruz." dedi.

Taliban "böbrek ticaretini" engellemek istiyor
Afganistan'da böbrek satışı neredeyse bir sektör gibi işliyor. Herat, böbrek ticaretinde başkent Kabil ile merkez vilayetlerden. Her iki vilayette böbrek nakli yapan ikişer özel hastane bulunuyor. Bu nedenle İran ve Türkmenistan gibi komşu ülkelerden Herat'a gelip böbrek arayanların bulunduğu ifade ediliyor.
Böbreğini satmak isteyen Afganlar, kliniklere müracaat ederken, böbrek alacak bulunduğu takdirde karşılıklı rıza ile resmi işlem yapılıyor. Yasal işlemlerin ardından hastaneler böbrek nakli ameliyatını gerçekleştiriyor.
Böbrek naklinin gönüllülüğe dayalı tıbbi bir işlemden çok ticari işlem halini almasıyla bunu engelleme çalışmalarına son 2 yılda, önceki hükümet döneminde başlandığı belirtiliyor.
Başkent Kabil'de böbrek nakli yapan özel hastanelerden birinin müdürü, isminin verilmemesi şartıyla, son 6 yılda 100'den fazla böbrek nakli yaptıklarını söyledi.
Hastane müdürü, "Önceden böbrek nakli ile ilgili pratikte uygulanan ve takip edilen doğru dürüst bir prosedür dahi yoktu. Taliban yönetimi, 16 Ocak'ta yayımladığı kanunla akraba olmayanlardan böbrek nakli yapılmasını yasakladı." dedi.
Hastane müdürü söz konusu yasa ile organ naklinin sıkı denetim altında yapılmasının ve böbrek ticaretinin engellenmesinin amaçladığını kaydederek, yasadan memnun olduklarını belirtti.

Taliban yetkilisi: Abartılıyor
Öte yandan Herat Kültür ve Enformasyon Müdürü ve Taliban'ın Herat Sözcüsü Mevlevi Naimullah Hakkani, çocuk ve organ satışına kesinlikle karşı olduklarını vurgulayarak, genelde halkın insani yardımları çekmek için bu gibi açıklamalar yaptığını, bu kişilerin maddi durumlarını düzeltmek istediklerini söyledi.
Hakkani, "Bir hastanenin yasa dışı böbrek nakli yaptığını duyarsanız ne yaparsınız?" sorusuna "Eğer böyle bir şeyle karşılaşılırsa, olay takip edilir. Ancak bunların çoğu reklamdır. Abartılan bir dizi konular arasındadır. Böylesi bir işi yapanlara İslami kanunlar çerçevesinde muamelede bulunulur." dedi.

Kız çocukları küçük yaşta satılıyor
Açlık ve sefaletin pençesinde hayatta kalma mücadelesi veren Afgan ailelerde, erkek çocuklar genelde şehirde ayakkabı boyacılığı, çöplerden plastik ve kağıt toplama gibi işlerde çalışarak evlerine az da olsa para getirebiliyor.
Kimi aileler ise kız çocuklarını eve maddi destek sağlayamadığı için "elden çıkarmak" istiyor. Bu nedenle, küçük kızların evlendirilme amacıyla satılması ülke genelinde sıkça görülen bir durum. Satılan kız çocuklarının 11-12 yaşına gelinceye kadar ailesiyle kalmasına izin verilebiliyor. Kızlar bu yaşa geldiklerinde de satın alan kişilerle zorla evlendiriliyor.

Afganistan yardım bekliyor
Taliban sonrası Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve ABD Merkez Bankası, Afganistan'ın uluslararası fonlara erişimini kesti.
Özellikle geçen yaz aylarında artan çatışmalar ve istikrarsızlık nedeniyle zor günler geçiren ülkede söz konusu yardımların kesilmesiyle ekonomi içinden çıkılamaz bir hal aldı.
Afganistan'da işsizlik, fakirlik ve açlık alarm verici seviyelere ulaştı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Afganistan'da akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalan kişi sayısının kış aylarında 22,8 milyona yükselmesinin beklendiğini duyurmuştu.
Ülkedeki insanlık dramına dikkati çeken uluslararası toplum yardım çağrıları yaparken, Dünya Bankası 280 milyon dolarlık rezervin Afganistan için kullanılmasına imkan tanımıştı. Ancak şu ana kadar söz konusu paranın yaklaşık dörtte biri Afganistan Merkez Bankasına ulaşabildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı açıklamada, BM'nin Afganistan'a yardım için bu yıl 5 milyar dolara ihtiyacı olduğunu belirterek, Dünya Bankasına "dondurulan 1,2 milyar doları serbest bırakması" çağrısı yapmıştı.
ABD'de Başkan Joe Biden yönetimi ise Afganistan'a 308 milyon dolarlık insani yardım ve 1 milyon doz Kovid-19 aşısı göndereceklerini bildirmişti.
Uluslararası Çalışma Örgütüne göre, Taliban sonrası Afganistan'da 500 bin kişi işinden olurken, bu sayının 2022'nin ortalarında 900 bine çıkabileceği ifade edilmişti.



Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
TT

Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)

Bir analiste göre Donald Trump, muhafazakar yorumcu Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından Demokrat Parti'yi yasaklamayı planlıyor olabilir.

CNN'den Jamal Simmons, Trump ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Yardımcısı Stephen Miller'ın son yorumlarının Birleşik Devletler'deki iki partili sistemin geleceği konusunda "kesinlikle endişe verici" olduğunu söyledi.

Kirk suikastının siyasi etkisini ele almak üzere Kaitlan Collins'in The Source programına katılan Simmons, şunları söyledi:

Başkan aşırılıkçı örgütlere karşı harekete geçeceğini söyledikten sonra özel kalem müdürü yardımcısı da bugün çıkıp Demokrat Parti'yi aşırılıkçı örgüt diye niteledi. Bu da şu soruyu akla getiriyor: Birleşik Devletler Başkanı, Demokrat Parti'yi yasaklayacak mı? Gidişat bu yönde mi? Birleşik Devletler Başkanı, Adalet Bakanlığı'nı Demokrat Parti'nin üzerine mi salacak?

Endişesinin bu olup olmadığı sorulduğunda Simmons, şu cevabı verdi:

Kesinlikle endişe verici. Bu başkan, siyasi düşmanlarını hedef almak için Adalet Bakanlığı'nı kullanmaya istekli olduğunu gösterdi. Bu, ülkedeki iki partili demokratik sistem hakkında çok ciddi sorular ortaya çıkarıyor.

Trump yönetimindeki üst düzey isimler pazartesi günü, kamuoyuna herhangi bir kanıt sunmadan, cinayetin organize bir sol görüşlü terör planının sonucu olduğunu iddia etti. Arkasındaki grupların peşine düşeceklerine söz verdiler.

Kirk'ün podcast'inin Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in sunduğu özel bölümüne katılan Miller, "Bu suikasta yol açan organize kampanyaya duyduğumuz tüm öfkeyi, bu terör ağlarını kökünden söküp atmak için kullanacağız" dedi.

Vance ayrıca program sırasında, "sol görüşlü aşırılığın" Kirk'ün öldürülmesinin "nedenlerinden biri" olduğunu söyledi.

Trump geçen hafta, Demokratlardan sandıkta "intikam" almak istediğini söylemişti; bu da en azından partinin seçim rakibi olacağına hâlâ inandığını gösteriyor. Ardından şunları eklemişti:

Sorun soldaki radikaller; onlar acımasız, korkunç ve politik açıdan kurnazlar.

Ağustosta verdiği bir röportajda Miller, "Demokrat Parti siyasi bir parti değil. Yurtiçindeki bir aşırılıkçı örgüt" demişti.

Demokrat Parti, Amerikan vatandaşları için savaşmıyor, onları umursamıyor veya temsil etmiyor.  Sadece azılı suçluların, çete üyelerinin, yasadışı göçmen katillerin ve teröristlerin savunulmasına adanmış bir kuruluştur.

Independent Türkçe


Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
TT

Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)

Fizikçiler, gizemli "hayalet parçacıkların" keşfi karşısında yıllardır şaşkınlık içinde.

Elektrik yükü olmayan bu nötr atom altı parçacıkların bilimsel adı "nötrinolar". Elektrik veya manyetik kuvvetlerle yakalanamayan bu parçacıklar, fiziksel maddelerin içinden rahatça geçebiliyor.

Ancak parçacık fizikçileri Çin'in tepelerindeki fütüristik bir yeraltı gözlemevindeki yeni sıvı kubbe sayesinde bu zor yakalanan parçacıkları gözlemleyerek gizli bilimsel sırları ortaya çıkarmayı umuyor.

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir maddeyi barındırırken, nötrinolar yakındaki iki nükleer santral aracılığıyla sürekli yer altından besleniyor. İnce bir akrilik tabakayla kaplı küresel yapının tamamıysa 45 bin ton saf suyla dolu koruyucu bir silindir içinde duruyor.

Nötrinolar sintilatördeki protonlarla çarpışınca, günde yaklaşık 50 adet olmak üzere, çok küçük ama kaydedilebilir flaşlar yayıyor. Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları, nötrinoları uzaktan izliyor, ölçüyor ve kütlelerine göre sıralıyor.

Dünya çapında 700 fizikçiyle işbirliği yapan Çin Bilimler Akademisi'nden Wang Yifang, The Times'a şöyle diyor: 

Nötrino kütlesinin hiyerarşisini öğreneceğiz ve bu sayede parçacık fiziği, nötrinolar ve kozmoloji için bir model oluşturabiliriz.

Nötrinolar, süpernova patlamalarının yıldız füzyonları tarafından üretilebildikleri için evrendeki en bol parçacıklar. Wang, atom altı parçacıklar üzerine yapılan bu araştırmanın "evreni anlamamıza" katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Bilim insanı günde 50 adet olmak üzere 100 bin flaş üretmenin ve istatistiksel açıdan anlamlı okumalar elde etmenin sadece 6 yıl süreceğini düşünüyor.

Nötrinolar ilk kez 1930'da Avusturyalı fizikçi Wolfgang Pauli tarafından öngörülmüştü. Pauli, elektrik yükü veya kütlesi olmayan ve maddeden serbestçe geçebilen bir parçacığın var olabileceği teorisini ortaya atmıştı. Araştırmaya göre, bir saniyede yaklaşık 100 trilyon nötrino vücudumuzdan geçiyor.

Bu keşif üzerine Pauli, "Korkunç bir şey yaptım. Saptanamayan bir parçacık olduğunu varsaydım" demişti. Fizikçi, kimsenin bir nötrino yakalayamayacağına dair bir kasa şampanya üzerine bahse girmişti. Ancak çeyrek asır sonra bu bahsi kaybetti.

Artık elektron, müon ve tau isminde üç tür nötrino olduğunu ve her birinin diğerine dönüşebildiğini biliyoruz. Bilim insanları bunları analiz ederek neden "madde"nin "antimadde"den daha fazla olduğu gibi, bilimin en büyük gizemlerini çözmenin anahtarını bulabilir.

Independent Türkçe


Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
TT

Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)

Fransa, İsrail'in dün Gazze'ye yönelik başlattığı kara harekatını kınayarak, Binyamin Netanyahu hükümetine "artık askeri gerekçesi kalmayan bu yıkıcı harekata son vermesi" çağrısında bulundu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, "açlık, temel ihtiyaç maddeleri ve acil bakıma erişimin yetersizliği ile karakterize edilen son derece ciddi insani ve sağlık durumu"na dikkat çekerek, İsrail'e "Gazze'ye insani yardım girişine yönelik tüm kısıtlamaları derhal kaldırması" ve "ateşkes sağlanması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması amacıyla müzakerelerin en kısa sürede yeniden başlatılması" çağrısını yineledi.