Sudan’da göstericiler elektrik zamlarını protesto etmek için yolları kapattı

Mısır ile ticaret durma noktasına geldi. İki ülke arasındaki seyahatler ise devam ediyor.

Sudan’da göstericilerin silahlarından biri de başkent ve eyaletlerdeki ana caddeleri kapatmak.
Sudan’da göstericilerin silahlarından biri de başkent ve eyaletlerdeki ana caddeleri kapatmak.
TT

Sudan’da göstericiler elektrik zamlarını protesto etmek için yolları kapattı

Sudan’da göstericilerin silahlarından biri de başkent ve eyaletlerdeki ana caddeleri kapatmak.
Sudan’da göstericilerin silahlarından biri de başkent ve eyaletlerdeki ana caddeleri kapatmak.

Sudan’ın Kuzey eyaleti sakinleri hafta başından bu yana Sudan ve Mısır’ı birbirine bağlayan “Şiryan eş-Şimal” yolunu kapalı tutmaya devam ediyor. Bu durum iki ülke arasında karayoluyla yapılan ticaret trafiğini durma noktasına getirdi. Eyalet sakinleri, elektrik zamların iptali ve devletin eyaletin doğal kaynaklarından aldığı pay ile ticari trafiğe düzenleme getirilmesi başta olmak üzere taleplerini kabul etmesi için Hartum’daki merkezi hükümet üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.
Kuzey’deki göstericiler, ülkenin en uzun karayolu olarak bilinen Şiryan eş-Şimal yolu boyunca uzun bir kuyruk oluşturan ve iki ülke arasında yük taşımacılığı yapan Mısırlı ve Sudan plakalı yüzlerce tır mahsur kaldı.
Şiryan eş-Şimal yolunu kapatma adımı, Maliye Bakanı Cibril İbrahim’in Kuzey’deki binlerce çiftçiyi etkileyen tarım elektrik fiyatlarını artırma kararının ardından geldi. İbrahim daha önce bu kararı geri çekmesine rağmen zamları uygulamaya başladı.
Kuzey eyaleti sakinlerinden Şerif Hamdabi, eyalete bağlı bölge ve köylerdeki komitelerin tüm temsilcilerinin bir araya geldiği bir toplantıda talepleri kabul edilene kadar yolu kapatma konusunda anlaşmaya vardıklarını ve bu kararın çiftçilerle uzlaşma halinde alındığını söyledi.
Hamdabi, yolun kapatılması sonucu Mısır’dan çok sayıda yük taşıyan yüzlerce tırın bölgede mahsur kaldığını ancak iki ülke arasındaki yolcu seyahatlerinin bunun dışında tutulduğunu belirtti.
Kuzey eyaletinin bazı bölgelerindeki göstericilerin talepleri arasında, yeni elektrik zamlarının iptal edilmesi, mevcut sezonun kayıplarını telafi etmek için tarım projelerinin elektrikten muaf tutulması ve Kuzey eyaletine Merowe Barajı’nda üretilen elektrik ile madencilik gelirlerinden pay verme bulunuyor.
Göstericiler yaptıkları ortak açıklamada, yük tırlarının güvenlik kriterlerini kontrolü amacıyla ulusal yolun üzerinde kantar noktalarının kurulması ve tırların Mısır ve Sudan sınırlarından geçişi konusunda üzerinde mutabık kalınan bağlayıcı ortak bir prosedür hazırlanması taleplerinde bulundu. Nitekim Mısır, Sudan plakalı yük tırlarının ülke içinde şehir merkezlerine girmelerine izin vermezken, Mısır plakalı tırlar ise Sudan’ın tüm bölgelerinden geçebiliyor.
Göstericiler ayrıca, Sudan’a ait ham petrolün işlenmeden ihraç edilmesini yasaklayan bir karar çıkarılması, serbest ticaret bölgesinin kurulması ve iki ülke arasında yük taşıyan nakliye tırlarının yoğun trafiği sebebiyle bozulan ve yıpranan Şiryan eş-Şimal yolunun bakım ve onarımının yapılması çağrısında bulundu.
Göstericiler, Şiryan eş-Şimal yolunun, ülkenin en kuzeyindeki bazı bölgelerden başlayarak Abtara kenti yakınındaki Nil Nehri eyaleti sınırına kadar uzanan kısmı kapalı tutuyor.
Yol kapatma eyleminde aktif rol alan direniş komiteleri, Kuzey’deki halktan taleplerinin arkasında durma çağrısında bulundu. Direniş komiteleri bu taleplerin başında ise eyaletin ve ülkenin mustarip olduğu tüm sorunların temel çözümü olan “yönetimin sivillere devredilmesi” geldiğini kaydetti.
El-Hafir bölgesi direniş komiteleri Erkin-Dankla-Hartum yolunu, El-Berkik bölgesindeki direniş komiteleri ise Halfa-Dankla-Hartum arasındaki bağlantı hattı olan Şiryan eş-Şimal yolunu tırların geçişine kapattığını duyurdu. Aktivistlerin sosyal medya hesaplarından paylaştıkları fotoğraflarda Kuzey eyaletinin birçok bölgesinde günlerdir bekleyen Mısır plakalı tırlar görülüyor.



Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
TT

Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)

Nebil Fehmi

ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ı ziyaret ederek, bu ülkelerde üst düzey yetkililer ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin bazı liderleri ile bir araya gelecek. Bu ziyaretin, başta geleneksel yakın uluslararası stratejik müttefik İngiltere ya da Ortadoğu'daki en yakın müttefik İsrail olmak üzere, diğer ülkelerden önce bu ülkelere yapılmasının birçok anlamı var. Eski Papa Francis'in ölümü dolayısıyla Vatikan'da düzenlenen törenlere katılması dışında, bu ziyaret, Trump'ın ikinci dönemindeki ilk yurtdışı ziyareti. Bu adımın, önceliklerinin ve zamanlamasının, bazı tutumların sonuçları konusunda dikkatli olmak, sunduğu fırsatlardan ve potansiyelden yararlanıp, faydalanmak için hükümetlerimiz ve halklarımız tarafından derinlemesine ve gerçekçi bir şekilde analiz edilmesi gereken önemli anlamları bulunuyor.

Kongre gibi resmi Amerikan kurumlarının Amerikan politikalarını yönlendirmede önemli bir role sahip olduğu ve başkanın yetkilerinin mutlak olmadığı doğru olsa da Körfez ziyaretinin ilk durak olarak tamamlanması, Amerikan başkanının kişiliğinin giderek Amerikan politikalarının içerik ve biçimini etkileyeceğinin önemli ve açık bir göstergesi sayılıyor. Mevcut yönetim döneminde ABD'ye yönelik yaklaşımın belirlenmesinde bu hususun dikkate alınması gerekir. Trump'ın elle tutulur, çabuk, maddi başarı peşinde olduğunun ve bunun için sürekli baskı yaptığının farkında olmalı, buna dikkat etmeli ve bundan faydalanmalıyız.

Trump'ın tarihsel ve hukuki geçmişlerle ilgilenmediğini, amacının kısa vadede anlık maddi başarı olduğunu hesaba katmalıyız. Trump'tan bir süreliğine kaçınmanın, çoğu zaman onunla kişisel ve doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmak için manevra yapmanın mümkün olduğunu hesaba katmalıyız. Bunun en son örneği, önceden yapılan hazırlıklar sonucu, Beyaz Saray'da yeni Kanada Başbakanı ile ABD Başkanı'nın aralarındaki açıklanmış görüş ayrılığına rağmen, kameralar önünde bir polemiğin yaşanmamasıydı. Ancak ABD'nin yaygın nüfuzu göz önüne alındığında, uzun yıllar boyunca ondan tamamen uzak durulabileceğini düşünmek de mantıklı değil. Bu nedenle ve Trump’ın önerilerinin birçoğunu kabul etmenin zorluğu, dümeni çıkarlarımızın lehine olacak şekilde yönlendirmek için farklı fikir ve seçenekler önermede cesur olup inisiyatif alma gerekliliği nedeniyle, pozisyonların ve olasılıkların önceden farkında, politikalarımızda akıllı ve gerçekçi olmalıyız.

Trump'ın özellikle Suudi Arabistan, BAE ve Katar'a yönelik hızlı ve öncelikli ziyaretlerinin açık anlamlarından biri de kendisinin bu ülkelerin liderleriyle ilişkilerinde kişisel olarak kendini rahat hissettiği, ABD'nin bu ülkelerle ilişkilerinde hızlı ve elle tutulur maddi ve siyasi kazanımlar gördüğüdür. Bunların ikili ve bölgesel olarak kullanılması gerekiyor. Trump'ın hızlı kararlar alınmasını ve bu ülkelerle anlaşmalar veya siyasi anlaşmalar şeklinde hızlı anlaşmalara varmayı beklediği ve arzuladığı da bilinmeli. Bu, Körfez ve Arap dünyasında dikkate alınması ve aynı zamanda kendisinden yararlanılması gereken bir husus.

Trump'ın pek çok politikası ve uygulaması konusunda çekincelerim olmakla birlikte, Körfez'e olan ilgisini ve ilk ziyaretini bu bölgeye yapmasını olumlu ve faydalı bir gelişme olarak görüyorum ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, dostlarının tutum ve taleplerini dikkate almadan onlardan belirli tutumlar benimsemelerini talep etmenin zor olduğuna dair kişisel kanaatini yansıtıyor.  Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre bu noktada Barack Obama yönetiminin, doğrudan ilgili olmasına rağmen, Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Arap dostlarına danışmadan ve hatta onları bilgilendirmeden, İran ile nükleer program konusunda müzakereler yürüttüğünü ve bir anlaşmaya vardığını hatırlatmakta fayda var.

Ziyarette Çin ile ilişkiler, Ukrayna'daki durum ve Körfez ülkelerinin olası katkıları gibi çeşitli uluslararası konular da ele alınacak ama üç ülkeyle ABD'nin ikili ilişkileri, ABD Başkanı'nın ilgilendiği konuların başında yer alacak. Trump Körfez ülkelerinin ABD'ye yapacağı yatırımları veya özellikle silah ve yapay zekâ alanlarındaki büyük anlaşmaları duyurmak ve bunlarla övünmek istiyor. Ev sahibi Arap ülkelerinin ise bu isteğe, Trump'ın seçilmesinden bu yana ABD ile yaptıkları tüm anlaşmaları ve yatırımları hatırlatarak, ayrıca bazı yeni yatırım sözleri vererek, niyetlerini ve geleceğe yönelik hedeflerini açıklayarak karşılık vereceklerini düşünüyorum. Böylece iş birliğinin kapsamı ve maddi getirileri, Trump'ı memnun edecek ve onun bunları siyasi açıdan kişisel başarılar olarak kullanabilmesini sağlayacak şekilde daha geniş, daha kapsamlı ve daha büyük bir çerçeveye oturtulacaktır.

Görüşmelerde ayrıca, İsrail'i şaşırtan ve Umman'ın himayesinde ve arabuluculuğunda gerçekleşen, Trump’ın ilerleme sağlamayı amaçladığı İran ile müzakereler başta olmak üzere, çok sayıda bölgesel siyasi konu da ele alınacak. Trump’ın bu isteği, ilerleme sağlanabileceğinden söz eden ve bir baskı aracı olarak başarısızlığın sonuçları ve tehlikeleri konusunda uyarıda bulunan Özel Temsilci Witkoff'un açıklamalarına da yansıdı.

Yine Umman'ın arabuluculuğunda gerçekleşen ABD-Husi temasları ve Doğu Afrika kıyılarındaki durum da görüşme ve müzakere konusu olacak. Bu vesileyle Umman'ı bu çaba ve bilgeliğinden dolayı kutlamalıyız. Bu konuda da ateşkes duyurusu İsrail için bir başka tatsız sürpriz oldu. Bununla bağlantılı olarak Sudan'daki durum da gündeme gelebilir. Arap Maşrık (Levant) bölgesinin Trump'ın üç durakta da kişisel öncelikleri arasında olmasını beklemiyorum. Suriye ve Lübnan'daki durum, İran nüfuzunun geri dönmemesinin sağlanması ve İsrail ile bölgesel ilişkilerin nasıl kontrol altına alınacağı konusunda istişarelerin yapılması doğal, fakat bu noktaların çoğuna Trump'tan daha alt düzeydeki bazı Amerikalı yetkililerin değinmesi daha muhtemel. Aşırılıkçı hareketlerin güçlenme olasılığı ile Irak'taki durumun istikrarı da ele alınabilir.

Gazze'deki koşullar ve rehinelerin serbest bırakılması konusu ise ele alınacak bölgesel meselelerin başında yer alacak ve bir zirve düzeyinde olacak. Bununla olan bağlantısı ve Trump’ın ilk döneminde başarılanların üzerine yenilerini eklemeye yönelik Amerikan çabalarının bitmediği göz önüne alındığında, Filistin-İsrail barışı konusu da doğal olarak ele alınacak. Trump ve ABD'nin yeni tutumlarına ilişkin, kesin olmayan ve hatta bazıları pek olası görünmeyen çok sayıda haber sızdırıldı. Bunlar Trump’ın Netanyahu'nun davranışlarından rahatsız olduğu ve hatta bu nedenle İsrail başbakanıyla doğrudan temastan dahi kaçındığını ima ediyorlar.

İsrail'den sızan haberler arasında ise Trump'ın Filistin devletini tanıyacağını duyurması da var. Bu bizim temenni ettiğimiz bir şey ama ilk dönemindeki önerisi örtük olarak ekonomik eksenli bir Filistin devleti kurulmasını içerse de ben şimdilik böyle bir ihtimali dışlıyorum. ABD'nin Gazze'ye insani yardım sağlama ve yeniden inşa etme konusunda bir plan geliştirdiği ve bunun İsrail'in kabul etmediği siyasi sonuçlar içerdiği yönünde bilgiler de sızdırıldı. Bunlar arasında şunları sayabiliriz; ateşkes sağlanması ve savaşın sona ermesiyle birlikte İsrail'in aşamalı olarak tamamen çekilmesi, Hamas'ın Gazze'deki idari varlığını sürdürmesine onay verilmesi, yetkililerinin İsrail saldırılarından ve hedef almalarından korunması ama aynı zamanda Gazze’de kademeli bir uluslararası, Arap ve Amerikan idaresinin bulunması. Bunlar İsrail politikalarıyla çelişen ve Arap desteği ve katılım isteği gerektiren konular. BAE'nin, mevcut gergin siyasi iklim nedeniyle ABD'ye Gazze'nin yeniden inşası için mali yardımda bulunmayacağını veya Gazze’nin yönetimine katılmayacağını bildirdiğine dair doğrulanmamış haberler de var.

Üç ev sahibi ülke, çıkarlarını ve ABD ile ilişkilerini meşru bir şekilde ilerletmek için eşsiz bir fırsata sahipler ve bu fırsatın değerlendirilmesi ve kullanılması gerekiyor. Bölgesel stratejik boyutları dikkate alarak ve aynı zamanda kısa vadeli taktiksel ikili çıkarları da gözeterek, bilinçli ve sağlam bir stratejik yaklaşımla bundan yararlanılmasını umuyor ve bekliyorum.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.