Salgından endemik duruma geçişin 3 şartı

WHO, Doğu Akdeniz’deki vakalarda artış gözlemledi.

WHO dün salgının Doğu Akdeniz’deki seyrine ilişkin basın toplantısı düzenledi. (WHO)
WHO dün salgının Doğu Akdeniz’deki seyrine ilişkin basın toplantısı düzenledi. (WHO)
TT

Salgından endemik duruma geçişin 3 şartı

WHO dün salgının Doğu Akdeniz’deki seyrine ilişkin basın toplantısı düzenledi. (WHO)
WHO dün salgının Doğu Akdeniz’deki seyrine ilişkin basın toplantısı düzenledi. (WHO)

Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Ofisi, başta ciddi semptomlara neden olmayan Omikron varyantı olmak üzere Kovid-19 enfeksiyon sayılarının arttığına yönelik uyarıda bulundu.
Doğu Akdeniz Bölge Ofisi tarafından dün çevrimiçi olarak düzenlenen basın konferansına, Bölge Direktörü Dr. Ahmed al-Mandhari, Programlar Bölümü Direktörü Dr. Rana Hajjeh, WHO'nun Libya Temsilcisi Elizabeth Hoff, Bulaşıcı Hastalıklar Birimi sağlık görevlisi Chiori Kodama katıldı. Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari konuşmasında “Omikron halen asemptomatik, hafif semptomlu enfeksiyon, hastaneye yatış gerektiren enfeksiyon ve can kaybı olmak üzere her türlü duruma neden olabilir” açıklamasında bulundu.
Dr. Ahmed el-Mandhari varyantın semptomlarının şiddetli olmamasına rağmen salgına karşı alınan önlemlerdeki rehavetin ve aşılama oranlarının zayıf olmasının Doğu Akdeniz ülkelerinde enfeksiyon sayısında artışa neden olabileceğini belirtti. Bunun da savunmasız yaşlılar ve kronik hastalıklara sahip kişiler arasında ölüme yol açabileceği uyarısında bulundu.
Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki vaka sayılarında bu hafta, bir önceki haftaya göre yüzde 37, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 186 oranın artış gözlemlendi. Mandhari bu durumu ‘endişe verici’ olarak nitelendirdi.
Bölge Direktörü daha önce yapılan açıklamalarda bu yıl virüsün epidemiyolojik durumunun yeniden kötüleşmesi ve ardından endemik duruma geçişe tanık olunabileceğinin belirtilmesi ile bugün salgına ilişkin endişe verici duruma yönelik yaptığı uyarılar arasında bir çelişki olmadığını belirtti. Yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölgemizde düşük aşılama, önlemlere sınırlı uyum ve hastalığın yayılmaya devam etmesine tanık olduğumuz sürece şu an tanık olunan yüksek vaka artışına katkıda bulunmuş oluyoruz. Sadece pandeminin kritik aşamasını uzatacak adımlar atıyoruz. Böyle bir durumda Omikron bu virüsün son varyantı olmayacak.”
Programlar Bölümü Direktörü Dr. Rana Hajjeh de Mandhari’nin dikkat çektiği durumla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aşı kampanyalarına hız verme, sosyal mesafeyi koruma ve maske takma gibi ihtiyati tedbirlere uyma ve son olarak da söylentilerden ve güvenilir olmayan kaynaklardan bilgi almaktan kaçınma olmak üzere üç şarta uyarsak epidemiyolojik durumdan endemik duruma geçebiliriz.”
Aşıların halen, özellikle Omikron’a karşı etkisiz olduklarına yönelik bir dizi söylenti ile karşı karşıya olunduğunu, bunun dünya nüfusunun yüzde 70’inin haziran ortalarına kadar aşılanmasına yönelik küresel hedefe ulaşılmasını engellediğini belirten Hajjeh sözleirni şöyle sürdürdü:
“Bölge ülkelerinden altısı halen nüfusun sadece yüzde 10’unu aşılayabildi. Bu durum, söz konusu ülkelerin küresel hedefe ulaşmasını engelliyor.”
Düşük aşılama oranı göz önüne alındığında bazı ülkelerin 5 yaş üstü çocukları aşılamaları için herhangi bir gerekçe olmadığını avunan yetkili konuya dair şunları söyledi:
“WHO’nun ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gibi güvenilir uluslararası sağlık otoriteleri tarafından yayınlanan çalışmalara ve raporlara istinaden, 5 yaş üstü çocukların aşılanmasını onayladığı doğru. Ancak aşılama oranlarındaki bu önemli eksik göz önünde alındığında, 5 yaş üstü çocukları aşılamak bir öncelik değildir.”
Hasta olan ve aşı olması tavsiye edilen çocukları bu açıklamasının dışında tutan Hajjeh,ek doz hakkında da aynı görüşü savundu. “İlk iki dozu olmamış çok sayıda kişi varken genel nüfusa değil, yaşlılara ve hastalara öncelik verilmesi gerekiyor” dedi.
Bulaşıcı Hastalıklar Birimi sağlık görevlisi Chiori Kodama da WHO’nun yanlış bilgileri düzeltme konusundaki kararlılığı çerçevesinde yaptığı açıklamada ellerinde artık yeni tedaviler olduğunu söyledi. Zira WHO yakın zamanda Kovid-19’a ilaçların kullanılmasını tavsiye etti.
Kodama Kovid-19 ile mücadelede antibiyotik kullanımdaki aşırıya kaçmaya yönelik endişelerini dile getirdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Antibiyotikler sadece ciddi vakalarda, Kovid-19’un yanı sıra bakteriyel enfeksiyon varsa kullanılması gerekiyor. Hafif semptomlu vakalarda ise kullanımı gereksiz. Çünkü antibiyotikler bakteriler ile savaşır, virüslerle değil.”



Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
TT

Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)

Fransa'da, rahatsız edici ve toplum kurallarına aykırı davranan uçak yolcuları artık 20 bin euroya kadar para cezası ve 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalacak.

8 Kasım'da yürürlüğe giren 2025-1063 sayılı kararname, Fransız hava sahasında taşkınlık çıkaran yolculara yönelik cezaları düzenliyor.

Bundan sonra Fransa Sivil Havacılık Müdürü, tekrarlayan suçlarda 10 bin euro veya 20 bin euro para cezası verebilir.

Hükümetin açıklamasında listelenen suçlar arasında, uçuş ekibi tarafından uçuşun bir kısmı veya tamamı boyunca kullanımı yasaklanmış elektronik veya elektrikli cihazların kullanılması, uçuş ekibinin güvenlik görevlerinin yerine getirilmesini engelleme ve uçuş ekibi tarafından verilen güvenlik talimatlarına uymayı reddetme yer alıyor.

En ciddi vakalarda, suçlular 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalabilir.

Fransız hava yolu şirketlerinin "zararlı davranışları" bildirmesi için oluşturulacak özel veritabanı, Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yönetilecek.

Fransa Ulaştırma Bakanı Philippe Tabarot, "Yolcuların ve mürettebatın güvenliği bizim mutlak önceliğimizdir" dedi.

Uçakta rahatsız edici davranışlarda bulunmak kabul edilemez. Bu tür davranışlar uçuş güvenliğini tehlikeye atar ve uçuş ekibinin çalışma koşullarını olumsuz etkiler.

Bakan yeni düzenlemeyi "hızlı, adil ve orantılı bir uygulama" diye nitelendirdi.

Tabarot, "Bu yeni düzenleyici çerçeve güçlü bir mesaj veriyor: Rahatsız edici davranışlar artık tolere edilmeyecek ve etkili idari yaptırımlara tabi tutulacak" diye ekledi.

Hava yolcularının kurallara aykırı davranışları, uçuş güvenliği için giderek artan bir tehdit yaratıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'ne (IATA) göre, 2024'te her 395 uçuşta bir olay meydana geldi.

Avrupa'daysa Avrupa Hava Emniyeti Ajansı (EASA) ayda 200 ila 500 olay bildiriyor.

The Independent'ın seyahat muhabiri Simon Calder, "Telefonunuzu uçak moduna almayı unuttuğunuz için 10 bin euro para cezası biraz ağır görünebilir ancak uçakta çirkin ve tehlikeli davranışları caydırmak için bu ceza tam da ihtiyaç duyulan şey" diyor.

Rahatsız edici yolcular, diğer yolcuları ve mürettebatı sıkıntıya sokan ve güvenliği tehlikeye atan davranışları nedeniyle çoğu zaman ceza almıyor.

Independent Türkçe


3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
TT

3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)

Bilim insanları yapay zeka yardımıyla Dünya'daki yaşamın en eski izlerinden bazılarını tespit etti. Bulguların, Mars ve diğer gezegenlerdeki yaşam arayışına da katkı sunması bekleniyor.

Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşan Dünya'da yaşamın ne zaman ve nasıl başladığı kesin olarak bilinmiyor. 

Birkaç yüz milyon yıl içinde, okyanuslardaki hidrotermal bacalarda ortaya çıkan mikroorganizmalarla başlamış olması muhtemel senaryolar arasında. 

Yaşamın ilk izlerini araştıran bilim insanları genellikle fosil buluntularını inceliyor.

Avustralya'daki 3,5 milyar yıllık mikrobiyal birikintiler olan stromatolit örnekleri, canlı organizmalara dair en eski fosil kanıtları arasında yer alıyor. Güney Afrika'da da benzer yaşta mikrobiyal yapılar bulunuyor.

Yaşamın geçmişini araştırmanın bir diğer yolu da canlı organizmaların kayalar üzerindeki kimyasal kalıntılarını aramaktan geçiyor. 

Bu izlerin canlılar mı yoksa doğal jeolojik süreçler mi tarafından oluştuğunu anlamak ise epey güç. Ayrıca bu kimyasal kalıntıların geçmişi çok eski dönemlere kadar takip edilemiyordu.

Carnegie Bilim Enstitüsü'nden araştırmacılar geliştirdikleri makine öğrenimi algoritmasıyla bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. 

gth
2,5 milyar yıl öncesine dayanan fotosentez izleri (siyah çizgiler) keşfedildi (Andrea Corpolongo/Carnegie Bilim Enstitüsü)

Ekip ilk olarak yapay zeka aracını eğiterek eski kayalardaki mikroplar, bitkiler ve hayvanlar gibi biyolojik kökenli organik molekülleri, cansız olanlardan ayırt etmesini sağladı. Makine öğrenimi algoritması yüzde 90 doğruluk oranına ulaştı.

Yapay zeka, insanların göremeyeceği kadar küçük izleri yakalamaya olanak sağladı. 

Hakemli dergi PNAS'te 17 Kasım Pazartesi yayımlanan makalenin ortak başyazarı Robert Hazen şu ifadeleri kullanıyor:

Buradaki dikkat çekici bulgu, yüksek seviyede bozulmuş moleküllerden, antik yaşamın izlerini ortaya çıkarabilmemiz.

Çalışmada incelenen kaya örnekleri 3,8 milyar yıl öncesine kadar uzanıyordu. Bunlar arasında yaşam izi taşıyan en eski örnek, Güney Afrika'daki yaklaşık 3,3 milyar yıllık Josefsdal Chert kayasıydı. 

Hazen "Sonuçlarımız, antik yaşamın geriye fosillerden daha fazlasını; kimyasal 'yankılar' bıraktığını gösteriyor" diyor.

Bulgular, daha eski kayaların biyolojik izler taşımadığı anlamına gelmiyor; bu izlerin yeni aracın tanımlayamayacağı kadar bozunduğu ve yaşamın çok daha eskiye uzandığı düşünülüyor.

Yine de yeni çalışma yaşamın kimyasal kalıntılarının saptandığı zaman ölçeğini, 1,6 milyar yıldan 3,3 milyar yıla çıkarmasıyla büyük önem taşıyor.

Araştırmacılar ayrıca fotosentezin tarihini değiştiren kritik bir keşif de yaptı. 

Güney Afrika ve Kanada'daki 2,52 ve 2,3 milyar yıllık kayalarda, bugüne kadar bulunan en eski fotosentez kanıtlarını tespit ettiler. Bulgular, gezegenin atmosferini oksijenli hale getiren fotosentezin, sanılandan 800 milyon yıl daha önce başladığını gösteriyor.

Makalenin bir diğer başyazarı Anirudh Prabhu "Bu biyoimza tekniği sadece canlıyı cansızdan ayırt etmekle kalmıyor, fotosentetik organizmalar gibi farklı yaşam türlerini de ayırt edebiliyor" diyerek ekliyor: 

Ayrıca makalemiz, tüm orijinal biyomoleküller bozulmuş olsa bile, makine öğreniminin eski kayalarda yaşamın izlerini tespit edebileceğini gösteriyor.

Bu gelişmenin Mars'taki antik yaşamı arama çalışmalarına da katkı sunması bekleniyor.

Bilim insanları Kızıl Gezegen'den getirilen örneklerin yanı sıra Satürn ve Jüpiter'in yaşamı barındırma potansiyeli taşıyan uydularında da bu tekniği kullanmayı umuyor.

Hazen, "Bu çalışma, Dünya'nın en eski biyolojik izlerini deşifre etme yeteneğimizde büyük bir sıçrama anlamına geliyor" diyerek ekliyor:

Güçlü kimyasal analizle makine öğrenimini birleştirerek, milyarlarca yıl sonra hâlâ sırlarını fısıldayan, erken yaşamın geride bıraktığı moleküler 'hayaletleri' okumanın bir yolunu bulduk.

Independent Türkçe, Science Alert, Reuters, IFLScience, PNAS


Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
TT

Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)

Slovenya'da Roman azınlıkları "güvenlik tehdidi" ilan eden yasanın onaylanması tartışma yarattı. 

Slovenya Parlamentosu'nda pazartesi günü düzenlenen oturumda, Kamu Güvenliğini Sağlamak İçin Acil Önlemler Yasası kabul edildi. 

Yasa kapsamında polis, "güvenlik riski taşıyan" bölgelerdeki ev veya işyerlerine mahkeme emri olmadan baskın düzenleyebilecek. 

Ayrıca bu bölgelerde kişilerin can veya mal kaybı riski oluştuğunda, drone ve plaka tespit araçları da kullanılabilecek. 

"Güvenlik riski taşıyan bölgelerin" coğrafi sınırları çeşitli güvenlik değerlendirmelerinin ardından emniyet genel müdürlüğü tarafından belirlenecek. 

Tartışmalı yasa, geçen ay Novo Mesto'daki LokalPatriot adlı gece kulübü önünde meydana gelen cinayetin ardından gündeme taşındı.

Olayda 48 yaşındaki Ales Sutar, oğlunun acil yardım çağrısı üzerine gece kulübüne gitmişti. Sutar, 21 yaşındaki Roman bir gençle mekan önünde tartışma yaşamış, ardından kimliği açıklanmayan bu kişi tarafından öldürülmüştü. 

Yerel medyadaki haberlere göre Roman genç 5 ila 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Slovenya'nın güneyindeki olayın ardından birçok protesto patlak vermiş, polis Romanların yaşadığı mahallelerde güvenlik önlemlerini artırmıştı. Ayrıca Slovenya İçişleri Bakanı Bostjan Poklukar ve Adalet Bakanı Andreja Katic istifa etmişti.

Merkez sol Özgürlük Hareketi partisinden Başbakan Robert Golob, "belirli bir etnik gruba karşı değil, suçun kendisine karşı" olduğunu savundu. Ancak yerel medyada "Sutar Yasası" diye de anılan tasarının Parlamento'dan geçmesi büyük tepki çekti. 

Avrupa'daki Roman topluluklarını güçlendirmeye odaklanan Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşu Avrupa Roman Vakfı Başkan Yardımcısı Mensur Haliti şunları söylüyor: 

Bu yasa, tüm mahalleleri güvenlik bölgelerine dönüştürüyor. Mahalle sakinlerini de güvenlik kategorilerine sokuyor. Slovenya, Avrupa Birliği içinde nadiren kabul edilen bir şeyi yaptı ve tüm bir azınlığı güvenlik tehdidi olarak gören bir yasa çıkardı.

Muhalefetteki sol koalisyonlar yasayı "baskıcı" diye niteleyerek Parlamento'daki oylamaya katılmayı reddetti. 

Diğer yandan Slovenya'nın kamu yayıncısı RTV Slovenia'nın anketine göre katılımcıların yüzde 60'ından fazlası yasayı desteklediğini söyledi.

Independent Türkçe, Guardian, Eu Observer