Sürücüler yasal olarak otonom araçların güvenliğinden sorumlu tutulmalı mı?

Sürücüler yasal olarak otonom araçların güvenliğinden sorumlu tutulmalı mı?
TT

Sürücüler yasal olarak otonom araçların güvenliğinden sorumlu tutulmalı mı?

Sürücüler yasal olarak otonom araçların güvenliğinden sorumlu tutulmalı mı?

“Otonom sürüş teknolojine sahip araçların çağında sürücülerin yol güvenliğinden yasal olarak sorumlu olması gerekir mi?” sorusu gündemdeki yerini koruyor. İngiltere, Galler ve İskoçya'daki yasal komitelere göre, bu tür araçlarda sürücünün farklı yasal sorumluluklara sahip bir ‘sorumlu kullanıcı’ olarak adlandırılması için yeniden tanımlanması gerekiyor.
Yeni değişikliğe göre, bir şeyler ters giderse, sürücü değil, sistemin sahibi şirket sorumlu olacak. Yeni sistemde, aracın otonom sürüşe uygun olup olmadığını belirlemeli.
Bu arada yeni düzenlemeye göre, otomobil üreticileri otonom sürüş ve sürücü destekli özellikler arasındaki fark konusunda son derece net olmalıdır.
Bir aracın otonom sürüş yeteneğinin değişken ölçüleri olmamalıdır. Araç ya otonom sürüş teknolojisine sahiptir ya da değildir.
Mesela, aşırı hava koşulları söz konusu olduğunda arabanın otonom sürüş modunda olması kabul edilmemeli ve geleneksel sürüş kuralları uygulanmalı.
Bu bağlamda, 2018 yılında hukuk komitelerinden, otonom araçlara ve bu araçların kamuya açık yollarda kullanımına ilişkin düzenleyici çerçeve hakkında bir dizi rapor hazırlamaları istendi.
Bu araçlarda sürücüye ihtiyaç duyulmasa da, sorumlu kullanıcıların yine de sürüş testinden geçmesi ve ehliyet alması gerekecek. Sürücüler ayrıca emniyete alma, yükleri kontrol etme ve çocukların emniyet kemeri takmalarını sağlama gibi sürücünün sorumluluğundaki görevlerini de sürdürecekler. Ayrıca, sürüş sırasında izin verilen alkol limitlerine uymaları gerekiyor.
Öneriler, mevcut birçok araçta bulunan hız sabitleyici gibi sürücü destek özellikleri ile sürücülerin ellerini direksiyondan çekebilecekleri otonom sürüş modları arasında bir ayrım yapılması gerektiğini söylüyor.



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space