SDG, Haseke’deki Sanayi Hapishanesi’nin kontrolünü ele geçirdi

Şarku’l Avsat, DEAŞ üyelerinin teslim olmasının ardından sahadaki durumu yerinde gözlemledi.

Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi yakınlarında teslim olan DEAŞ üyeleri. (Şarku’l Avsat)
Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi yakınlarında teslim olan DEAŞ üyeleri. (Şarku’l Avsat)
TT

SDG, Haseke’deki Sanayi Hapishanesi’nin kontrolünü ele geçirdi

Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi yakınlarında teslim olan DEAŞ üyeleri. (Şarku’l Avsat)
Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi yakınlarında teslim olan DEAŞ üyeleri. (Şarku’l Avsat)

ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG), geçtiğimiz hafta silahlı isyana tanık olan Haseke’nin Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi'nde kontrolün tamamen ele geçirildiğini duyurdu.
SDG lideri Mazlum Abdi, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kulandı:
“Güçlerimiz tarihi tekerrür ettirdi, DEAŞ’ı yeni bir yenilgiye uğrattı ve Haseke’deki Sanayi Hapishanesi savaşında DEAŞ örgütünün ve destekçilerinin planlarını alt üst etti.”
Kürt bir askeri yetkili de DEAŞ’lıların SDG’li tüm rehineleri serbest bıraktıklarını ve silahlı isyana katılan bin 500'den fazla DEAŞ üyesinin de teslim olduğunu açıkladı.
Geçtiğimiz hafta 5 bin aşırılık yanlısının kaldığı Sanayi Hapishanesi’nin önünde başlatılan silahlı isyana ve hapishane içindeki şiddet olaylarına katılan bin 500'den fazla terör örgütü üyesi ve milis teslim oldu. ABD ve İngiltere, hapishanedeki ayaklanmanın başlamasından sonra bölgede ortak devriyeler düzenledi. Sıkı güvenlik önlemleri alınan hapishanenin önüne Bradley Piyade muharebe araçları konuşlandırılırken F16 savaş uçakları hapishanenin üzerinde uçuş gerçekleştirdi. İç Güvenlik Güçleri ve Terörle Mücadele Güçleri’nin sıkı güvenlik kontrolleri ve SDG’nin önemli askeri takviyeleri arasında hapishane koğuşları ile kuzey ve batı cephesinde yer alan hücrelerden ve bölümlerden çıkan mahkumların bir kısmının koltuk değnekleriyle yürüdükleri, bir kısmının çeşitli yerlerinden yaralanmış oldukları görülürken birçoğu yüzlerini saklamaya çalıştı.
SDG Sözcüsü Ferhat Şami, Sanayi Hapishanesi’nde sekiz gün süren şiddetli çatışmaların ardından askeri müdahalenin sona erdiğini duyurdu. Şami, hapishanenin kapısının önünde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“Halkların Çekici Operasyonu sona erdi. Askeri ve emniyet güçlerimiz, Haseke'deki Sanayi Hapishanesi’nin kontrolünü tamamen ele geçirdi. İsyana katılan tüm DEAŞ üyelerini teslim aldı.”
SDG’nin operasyonlarının, sonuna kadar silahlarını bırakmayan DEAŞ üyelerini teslim olmak zorunda bıraktığını belirten Şami, “Güçlerimizin hapishane koğuşlarına gerçekleştirdiği baskınlar, ayaklanmaya katılan DEAŞ çetelerini teslim olmaya zorladı” dedi.
SDG’den yapılan açıklamada, ayaklanma sırasında yaklaşık 200 DEAŞ üyesinin, SDG’den ise 27 unsurun öldüğü belirtildi. Açıklamaya göre silahlı isyana katılan bin 500'den fazla DEAŞ üyesi teslim oldu.
SDG’nin önde gelen isimlerinden Siyamend Ali, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Güçlerimiz, Sanayi Hapishanesi’nde kontrolü tamamen ele geçirdi ve terör örgütü üyeleri tarafından hapishane binası içinde kaçırılan tüm rehineler serbest bırakıldı. Sağlıkları iyi ve güvenli bir yere nakledildiler. Operasyonlarda öncelik terör örgütü üyeleri tarafından rehin alınan hapishane çalışanlarını ve mahkûmları kurtarmaktı. 23 rehine özel bir askeri operasyonla kurtarıldı.”
Hapishane çevresindeki mahallelerde arama operasyonlarının devam ettiğine ve DEAŞ çetelerinin sivilleri canlı kalkan olarak kullandıkları bölgelerden sivillerin çıkışları için güvenli koridorlar açtıklarına işaret eden Ali, operasyonların ve kontrolün ele geçirilmesinin neden olan ikinci engelin, DEAŞ üyelerinin, bazıları 12 yaşın altında olduğu tahmin edilen 850 genci ve çocuğu kalkan olarak kullanması ve iki ateş arasında kalmaları olduğuna dikkat çekti:
 “İsyancılar, çatışmalar sırasında çocuklarını canlı kalkan olarak kullandılar. Biz de onlara ateş açmadık. Bu, SDG özel kuvvetlerinin ve komandolarının müdahalesini gerektiren bir durumdu.”
Sanayi Hapishanesi’nin çevreleyen Guveyran ve Zuhur mahallelerinde üzerlerinde çok sayıda kurşun ve roket güdümlü el bombası (RPG) deliği açılan binalar ve mermi kovanlarıyla dolu sokaklar, çatışmaların şiddetini gözler önüne serdi. SDG güçleri ile DEAŞ üyeleri arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgede herhangi bir yaşam belirtisine rastlanılmazken caddelerde yazlınızca buldozerlerin olduğu ve onları çevredeki arama faaliyetlerini sürdüren SDG üyelerinin koruduğu görüldü. Çevrede duyulan tek ses, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon güçlerine ait jetlerin gürültüs, mayın temizleme ekipleri tarafından infilak ettirilen ve imha edilen tuzaklanmış patlayıcıların patlamalarıydı.
Haseke’nin Guveyran Mahallesi’ndeki Sanayi Hapishanesi, SDG’nin kontrolündeki en büyük gözaltı merkezlerinden biri. Aralarında ‘Hilafetin Yavruları’ olarak anılan yaklaşık 850 genç ve çocuğun yer aldığı, daha önce DEAŞ saflarında savaşmış yaklaşık 5 bin mahkum burada kalıyor. İsyana katılan mahkumların çoğu SDG'nin 2019 yılının baharında DEAŞ’ın askeri ve coğrafi kontrolüne karşı başlattığı ve yenilgiye uğrattığı Deyrizor'un doğusundaki El-Bağuz beldesinde DEAŞ’a karşı yapılan son savaşta yakalandı veya teslim oldu.
İsyan, 20 Ocak Perşembe günü, hapishanenin kuzey kapısının girişine yakın bir yerde büyük bir tankerin, ardından birkaç metre ötede ikinci bir bomba yüklü aracın patlamasıyla başladı. Patlamalarla eş zamanlı olarak hapishanenin karşı tarafında bulunan (Sadcob Şirketi’ne ait) benzin istasyonunda üçüncü bir bomba yüklü araç daha infilak etti. Aynı zamanda istasyonda park halindeki çok sayıda yakıt tankı ve araç da hava uçtu. Duman ve alev bulutları yükselerek gökyüzünü kapladı. Uluslararası Koalisyon’a ait jetler, yüksel duman ve alev bulutları nedeniyle koordinatları takip edemezken olaya havadan müdahale de edemedi.
Meydana gelen bu üç patlama, Sanayi Hapishanesi’nde tutuklu DEAŞ üyelerinin isyan ve silahlı itaatsizliğinin başlangıcının işaretiydi. Bunlar, DEAŞ üyelerinin tutuklanarak buraya getirildikleri 2019 baharında bu yana yaşanan en büyük ve en şiddetli patlamaydı.
Hapishanenin nöbetçi kulesindeki güvenlik kameraları, yüzlerce mahkumun koğuşlardan nasıl firar ettiklerinin görüntülerini kaydetti. Görüntülerde mahkumların, hapishanenin ana kapısının yakınlarında yangın çıkardıkları, gardiyanlara ve güvenlik güçlerine saldırdıkları ve olayları kızıştırmak için plastik kapakları ve tenekeleri yaktıkları görüldü. Mahkumlar, yeni hapishanenin bazı bölümlerinin ve eski binanın kontrolünü ele geçirdiler. Gardiyanların bulunduğu bölümüne girmeyi başaran mahkumlar, buradaki tüm silahları ve mühimmatı ele geçirdiler. DEAŞ’ın saldırıları sırasında aralarında SDG’nin Hapishane Müdürü Cemal Kobani’nin de olduğu bazı SDG’liler yaşamlarını yitirirken 23 rehine operasyonlar bittikten sonra serbest kaldı.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian