Kongo'da isyancılar pangolin kaçırıp fidye istedi

Derilerini kaplayan koruyucu keratin pulları olan pangolinler, bu özelliğe sahip bilinen tek memeliler (Wikimedia Commons)
Derilerini kaplayan koruyucu keratin pulları olan pangolinler, bu özelliğe sahip bilinen tek memeliler (Wikimedia Commons)
TT

Kongo'da isyancılar pangolin kaçırıp fidye istedi

Derilerini kaplayan koruyucu keratin pulları olan pangolinler, bu özelliğe sahip bilinen tek memeliler (Wikimedia Commons)
Derilerini kaplayan koruyucu keratin pulları olan pangolinler, bu özelliğe sahip bilinen tek memeliler (Wikimedia Commons)

Nesli tükenmekte olan bir pangolin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bir grup isyancı tarafından rehin alındı. Grup, hayvanın serbest bırakılması için koruma görevlilerinden fidye istedi.
Kaçırma hamlesinin yaban hayatını pazarlık gücü kazanmak için kullanma akımına yol açabileceğine dair endişeler arasında, hayvanı kaçıranlarla müzakere eden aktivistler, pangolini ödeme yapmadan kurtarmaya çalışıyor.
Conserv Congo üyesi Adams Cassinga, değerli hayvanın "hayatta olduğuna dair kanıt" niteliğindeki fotoğrafların topluluğun koruma uzmanlarına gönderilmesinin ardından, "Bu yeni ve endişe verici bir şey" dedi.
Pangolinin Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki yağmur ormanlarının sınırında esir alınmasının ardından yaptığı açıklamada Cassinga, "Onlara ödeme yaparsak mahvoluruz, tüm parkı ve tüm maymunları rehin alırlar.
Koruma çabaları için ne kadar para harcandığını ve bu nadir hayvanların uluslararası toplumun gözünde ne kadar değerli olduğunu gördüler, hatta aynı bölgede yaşayan yoksul topluluklardan bile daha çok değer gördüklerini fark ettiler" diye devam etti.
The Times'ın haberine göre memeli hayvan, 120'den fazla çetenin toprak ve maden kaynakları üzerinde uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığa karıştığı Virunga Ulusal Parkı'nda tutuluyordu.
Bu olay, insani yardım çalışanlarının ortak hedef haline geldiği çatışmayı finanse etmek amacıyla bölge halkının rehin alındığı saldırılarda geçen yıl meydana gelen artışın ardından yaşandı.
Cassinga, geçen sene ülkede İtalyan büyükelçisinin öldürülmesinden sonra silahlı grupların para toplamak için yeni yollar aramaya başladığını da sözlerine ekledi.
Mweso kasabasındaki yerel koruma görevlilerine fotoğrafların gönderilmesinin ardından, hafta sonu Conserv Congo'yla temasa da geçildi.
Cassinga'ya göre daha sonra Kuzey Kivu bölgesindeki grupla iletişime geçildiğinde şöyle bir yanıt alındı:
"Ödeme yapın ve serbest bırakılması için hayvanı teslim edelim, yoksa istediğimizi yaparız."
Geceleri ortaya çıkan memeli hayvanın kaçırılmasından sorumlu olduğu düşünülen ve Kongo Nduma Savunması adlı çete, pangolin için henüz fiyat belirlemedi. Cassinga, "Piyasayı yokluyorlar" diye ekledi.
Pangolinler, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından "dünyanın en çok ticareti yapılan memelisi" diye niteleniyor. Son 10 yılda bir milyondan fazla pangolin, onların etlerini ve pullarını (geleneksel ilaçlarda kullanılmak üzere) isteyen kaçak avcılar tarafından doğadan alıkondu. Hâlâ da her yıl 10 binlercesinin ticareti yapılıyor.
8 pangolin türünün tamamı, IUCN Kırmızı Listesi'nde yer alıyor. Çin, Sunda ve Filipin pangolinleri de, "yaban hayatında nesli tükenmek üzere" olan "kritik tehlikedeki hayvanlar" diye sınıflandırılıyor.
Independent Türkçe



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe