Son stratejik değerlendirme raporuna göre Tel Aviv tehditlerin merkezinde

Nükleer mesele ve İsrail çevresindeki füze güçlerinin artması İran'ı en tehlikeli tehdit haline getiriyor.

Son değerlendirme raporuna göre İsrail birçok tehditle karşı karşıya. (Reuters)
Son değerlendirme raporuna göre İsrail birçok tehditle karşı karşıya. (Reuters)
TT

Son stratejik değerlendirme raporuna göre Tel Aviv tehditlerin merkezinde

Son değerlendirme raporuna göre İsrail birçok tehditle karşı karşıya. (Reuters)
Son değerlendirme raporuna göre İsrail birçok tehditle karşı karşıya. (Reuters)

Emel Şehade
İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nün (INSS) 2022 yılı stratejik değerlendirme raporu Tel Aviv'deki karar mercilerinin, hiçbir yetkilinin beklemediği sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Zira İsrail, İran'dan, Ortadoğu bölgesinden ve hatta içeriden gelen tehditler ve meydan okumalarla karşı karşıya.
Rapora göre Tel Aviv, önündeki bir dizi zorluk karşısında kapsamlı, istikrarlı ve ileri görüşlü bir stratejik anlayıştan yoksun. Raporda İsrail'in kendisi için bir meydan okuma oluşturan ve güvenliğini tehdit eden çeşitli cepheler karşısındaki durumu ele alındı. Değerlendirmede Ortadoğu'daki ülkelere ve ABD'nin geri çekilmesinin etkisine de değinildi. Ayrıca Filistin meselesi, en az İsrail'in bir süredir tanık olduğu siyasi, sosyal ve ekonomik durumlardan ötürü karar mercilerinin karşı karşıya olduğu iç sıkıntılar kadar önemli olarak nitelendi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'a teslim edilen değerlendirmede, Tel Aviv'deki karar mercilerine İran dosyası, Filistin sorunu ve iç durumla eşit şekilde ilgilenmeleri tavsiye edildi.

En büyük sorun İran
Stratejik değerlendirmede ağırlık İran konusuna verildi. Tahran’ın gerek nükleer gücüyle gerekse Hizbullah’a destek verip İsrail’in güvenliğini ve sınırlarını tehdit eden füze yeteneklerini güçlendirdiği, Tel Aviv'e karşı tehlikeli bir kordon oluşturan askeri güçleri ile İsrail’in güvenliğini tehdit ettiği vurgulandı.
Stratejik değerlendirme raporunun İran bölümünde şu ifadelere yer verildi:
“Birkaç hafta gibi kısa bir süre içinde nükleer bomba yapabilecek güçteler. Askeri güçlerini inşa edip güçlendirmeye ve Tel Aviv'i tehdit etmeye kararlılar. Ayrıca bir nükleer bomba üretmek için gereken tüm becerilere sahip olacak şekilde nükleer eşiğe ulaşmak için çaba göstermeye devam ediyorlar. İki taraf arasında savaş olması durumunda gerek Hizbullah aracılığıyla füze ve insansız hava araçları (İHA) göndermeye gerekse güney, kuzey ve hatta doğu sınırları boyunca konuşlandırdığı diğer vekilleri aracılığıyla İsrail'i sınırları boyunca çeşitli cephelerden tehdit etmeye ve askeri becerilerini güçlendirmeye kararlılar.”
İsrail'in mevcut durumuna karşı uyarıda bulunulan değerlendirmede, İran'ın hamlelerinin oluşturduğu sıkıntılarla tek başına başa çıkma konusunda yapısal zorluklarla karşı karşıya olunduğu belirtildi. Ayrıca İran ile büyük güçler arasında nükleer dosya üzerinde bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da ABD ile koordinasyonu ve özel ilişkileri derinleştirmeye yönelik ihtiyacın arttığına dikkat çekildi. Raporun devamında şu ifadeler kullanıldı.
“Tel Aviv kendisini, İran'ın nükleer dosyası karşısında stratejik bir sorun sarmalında sıkışmış bir halde buluyor. Zira ister kısmi bir anlaşma olsun isterse durumda herhangi bir ilerleme sağlanamasın, müzakerelerin kapısı kapansa dahi nükleer görüşmelerle ilgili olası tüm senaryolar Tel Aviv için kötü. İsrail'in büyük güçler ile İran arasında nükleer planı dondurmaya odaklanacak bir uzlaşmaya karşı çıkması, Tel Aviv’i yalnız ve seçeneksiz bırakacak.”

Kuzey cephesi
Rapor, Suriye'de İran'ın mevzilenme çabalarının devam etmesini tehlikeli bir durum olarak değerlendiriyor. Zira rapora göre buna Lübnan, Suriye ve batı Irak tarafından İsrail'e karşı saldırı becerilerinin, özellikle de Hizbullah'ın hassas füze projesinin güçlendirilmesi eşlik ediyor:
“Bu cepheden İsrail’e yöneltilen tehlikenin arkasında, Suriye ve Lübnan'daki hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, Esed rejiminin Suriye topraklarında tam kontrolünün olmaması ve Lübnan'daki ekonomik kriz yatıyor. İsrail'in Suriye'de İran veya Hizbullah hedeflerini sürekli bombalayarak yürüttüğü savaşlar, başta Lübnan'daki gittikçe artan hassas füze projesi tehdidi olmak üzere İran’ın tehlikeleriyle mücadele için yetersiz."
Raporda iki bölgede birden yürütülen savaşın başka cepheleri de içine alacak bir güvenlik gerilimine yol açabileceğine dair uyarıda bulunuldu. ‘Suriye sorununu çözmek için bölgedeki diğer oyuncuların yanı sıra ABD'nin de katılmasını sağlamaya çalışılması’ tavsiye edildi.
Rapor’da Lübnan cephesine de değinildi. ‘Lübnan’da istikrarı sağlamaya yardımcı olacak şekilde, durumu toparlamaya yönelik bir plan yapmak için Washington ile iş birliği yapılması” imasında bulunularak ‘bu planın Hizbullah’ın etkisini azaltacağı’ öne sürüldü.
Bu bağlamda yapılan öneriler, Lübnan'daki hassas füze projesine karşı askeri güçlerin hazırlanmasını ve daha geniş bir bakış açısıyla ‘kuzey Lübnan cephesindeki Şii-İran ekseni ve Suriye ile Irak’ın batısına yönelik geniş savaş senaryoları için stratejik güçlerin öne çıkarılmasını’ kapsıyordu.

Filistin sahası... Çözümün olmaması ciddi bir tehdit
Güvenlik birimlerinin ve politikacıların beklentilerinin aksine INSS’nin stratejik değerlendirmesini hazırlayanlar, Filistin meselesiyle de İran başlığı kadar özen gösterilerek ilgilenilmesini ve ikinci plana atılmamasını tavsiye ettiler. Batı Şeria’daki güvenlik durumunun patlamanın eşiğinde olduğunu vurguladılar.
Raporda İsrail'in Batı Şeria'da çatışmayı azaltmaya yönelik boşa adımları ile bölgeyi abluka altına alma olasılığına ilişkin politikasına karşı uyarıda bulunuldu. İsrail-Filistin çatışması için ufukta bir çözüm olmamasının, Yahudi ve demokratik bir devlet olarak İsrail’in kimliğine ve uluslararası toplumdaki konumuna yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.
Raporda Filistin Otoritesi hakkında şu değerlendirmelere yer verildi:
“Filistin Yönetimi'nin durumu, zayıflığı ve görevlerini yerine getirememe ihtimali İsrail için tehlike arz ediyor. Abbas’tan sonraki döneme ilişkin tehlike artıyor. Zira İsrail, Filistinliler arasında itibar ve üne sahip, silahlı örgütlerin desteğini almasının yanı sıra Abbas’ı devirebilecek kapasiteye sahip kişilerin aday gösterilmesi ihtimalinden korkuyor.”
Raporda Filistin Devlet Başkanı'nın uluslararası arenada ‘tarafları İsrail'e karşı kışkırtma ve İsrail'i bir savaş suçlusu olmakla gösterme’ çabalarının, zayıflığının ve kendisine yönelik tehlikenin farkında olduğunun bir göstergesi olduğu ifade edildi.
Gazze Şeridi ve Hamas Hareketi’ne ilişkin de değerlendirmelerin de yer aldığı raporda ‘bu cephedeki çatışmanın karışık ve uzun vadeli’ olduğuna işaret edildi:
“Hamas yönetiminin güçlenmesi ve askeri gücünün artmasının engellenmesine karşılık İsrail'in oyunun kurallarını Gazzelilerin içinde bulunduğu insani duruma acil bir çözüm bulacak, güvenlik gerilimini engelleyecek ve esir takası anlaşmasına varılmasını hızlandıracak şekilde güney cephesine yönelik değiştirmesi gerekiyor.”
Raporda genel olarak Filistin hakkında da ‘Filistin Yönetimi’ni güçlendirmeyi ve Batı Şeria bölgelerindeki sivil hayat dokusunu iyileştirmeyi amaçlayan siyasi adımlar üzerinde çalışılması ancak tek devlet gerçeğini ilerletecek adımlardan imtina edilmesi’ tavsiyesinde bulunuldu.

İç cephe ciddi bir toplumsal tehdit
Stratejik değerlendirmeyi hazırlayanlar raporu Cumhurbaşkanı Herzog'a sunarken İsrailliler Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2021 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde İsrail’in yüz üzerinden 59 puan aldığı duyuruldu. İsrail ilk kez bu kadar düşük bir puan alıyor. Bu durum ‘Tel Aviv’in 50 puana düşme yolunda olduğunu’ gösteriyor. 50 puan alan bir devlet tüm standartlara göre yozlaşmış olarak kabul edildiği için bu bir tür kırmızı çizgi sayılıyor.
Rapora göre yolsuzluk, İsraillilerin yönetime ve devlet kurumlarına olan güvenini kaybetmesine yol açan unsur olarak ön plana çıkıyor. Stratejik değerlendirme raporunu hazırlayanlar bunu ‘İsrail toplumunda toplumsal dayanışmayı ve devletin dokunulmazlığını baltalayan ve kamu kurumlarına olan güvende derin bir sarsılmaya yol açan bölünmelerin ve gerilimlerin artmasının yanı sıra karar mercilerinin karşı karşıya olduğu son derece ciddi bir iç tehlike’ olarak değerlendirdiler. Ayrıca ‘Yahudi toplumu içindeki kutuplaşmaya ve İsrail'in Yahudiler ile Araplar arasındaki şiddet olaylarıyla ilgili her olasılığa karşı hazırlıklı olmamasına’ karşı uyarıda bulundular. Buna ek olarak ‘polisin zayıflığının, ülkenin bazı bölgelerinde 'özerk bölgelerin' gelişmesinin yanı sıra ulusal güvenlik risklerine karşı verilen genel tepkiyi de düşürdüğüne’ dikkat çektiler.
Araştırmacılar tehditlere ilişkin değerlendirmelerinde, ‘Araplar ve Yahudiler arasındaki şiddet olayları ve çeşitli şehirlerdeki ciddi kaoslara paralel olarak çok cepheli ve yüksek zayiatlı savaş senaryolarına hazırlanma hususunda görüşlerin farklılık gösterdiğini vurguladılar.



İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
TT

İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)

İsrail’de Maliye ve Savunma bakanları, 2026 genel bütçesi hazırlıkları kapsamında Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna rağmen yeni bütçe, 2025 yılına kıyasla yaklaşık 20 milyar şekellik bir artış gösterdi. Artışın büyük bölümünün, Batı Şeria’daki yerleşim projelerini desteklemeye yönlendirileceği belirtildi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. Katz’ın, bütçeyi İsrail ordusu komutanlığıyla koordineli şekilde hazırladığı ve ordunun 7 Ekim 2023’ten bu yana karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri nedeniyle acil bir bütçe artışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladığı bildirildi.

ty
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, zorluklarla başa çıkmak için bakanlığının bütçesinde artış talep etti. (DPA)

Bugün öğle saatlerinde İsrail hükümeti, 2026 yılına ilişkin 662 milyar şekellik yeni bütçeyi ezici çoğunlukla onayladı. Buna göre bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,9’u olarak belirlendi. Bütçe, nihai onay için ilerleyen dönemde Knesset Genel Kurulu’na sunulacak.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre, Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin düşürülmesi, kamu hazinesi açısından bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçenin yine de yaklaşık 20 milyar şekel artırılması, hazırlanan bütçedeki açığın ek yüzde 1 artmasına yol açarak toplamda yaklaşık yüzde 4’e ulaşmasına neden olacak.

Savunma Bakanı Yisrael Katz, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile yapılan anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, üzerinde uzlaşılan bütçenin gelecek yıl ortalamasında yaklaşık 40 bin yedek askerin göreve çağrılmasını temel aldığını söyledi. Katz, bu adımın, çok cepheli savaş koşullarında yedek askerlerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçladığını belirtti.

İsrail ordusu ise bütçe hazırlıkları sırasında 60 bin yedek askerin göreve çağrılması yönünde talepte bulunmuştu.

Gazetenin aktardığına göre taraflar ayrıca, Batı Şeria’daki güvenliği artırmayı hedefleyen toplam 725 milyon şekellik bir bütçe paketinde uzlaştı. Üç yıla yayılan bu paketin; ulaşım yollarının korunması, yeni yolların yapımı, bölgede askeri üslerin inşası ve Ürdün sınır hattındaki projeleri kapsadığı bildirildi. Bu durum, özellikle doğu sınırı boyunca Batı Şeria’daki asker sayısının azaltılmasına yönelik örtülü bir mutabakat olduğu yorumlarına yol açıyor. Aynı zamanda, yeni yerleşim birimlerinin inşası, mevcutların güçlendirilmesi ve bu yerleşimlere hizmet edecek yolların açılması için çok daha fazla kaynağın ayrıldığı belirtiliyor.

xsdfrg
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanlığı'na bütçenin azaltılması sürecindeki iş birliğinden dolayı teşekkür etti. (Reuters)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, Knesset’te yakında oylamaya sunulması beklenen askerlik yasasının, 2026 yılına kadar bütçeye milyarlarca şekellik ek yük getireceğini yazdı. Gazeteye göre, Haredi gençlerin askerlikten muaf tutulması, yedek askerler üzerindeki yükü ve Savunma Bakanlığı bütçesini daha da artıracak.

Haberde, düzenli birliklerin faaliyet maliyetlerinin yedek birliklerin maliyetinin yarısından fazla olduğu vurgulandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu açığı kapatma yöntemi olarak zorunlu askerlik süresini üç yıla uzatmayı planladığı, Knesset’in ise Haredi gençleri zorunlu askerlikten muaf tutacak yasa tasarısını onaylayacağı belirtildi.

Gazete, düzenli birlikler ile yedek birlikler arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu, bazı hesaplamalara göre farkın yaklaşık yüzde 50 civarında bulunduğunu aktardı. Hesaplamalara göre bir yedek asker İsrail’e aylık 48 bin şekel maliyet getirirken, zorunlu hizmetteki bir düzenli askerin maliyeti bunun ortalama yarısı kadar. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, herhangi bir zamanda 60 bin yedek askerin maliyeti, savaş dönemi dışındaki yıllara göre çok daha yüksek olacak; 2026 yılı için yaklaşık 13-14 milyar şekel civarında öngörülüyor.

fth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Smotrich, büyümeyi yeniden canlandıracağını, İsraillilere ekonomik faydalar sağlayacağını ve genel bütçe içinde vergi indirimi yapılmasına olanak tanıyacağını düşünerek, bütçesini azaltma konusunda iş birliği yaptığı için İsrail Savunma Bakanlığı'na teşekkür etti.

İsrail hükümeti dün sabah, 2026 yılında İsrail ekonomisinin gidişatını belirleyecek olan bütçenin onaylanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenledi; Smotrich, geçirmeyi hedeflediği birçok reformu sundu.

Smotrich, yıllık bütçe açığının yüzde 3,2 ile 3,6 arasında olacağını, Savunma Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonrasında ise yüzde 4'e ulaşacağını bildirerek İsrail hükümeti bakanlarını şaşırttı.

Gazze çevresindeki bazı yerleşim yerleri ve kasabaların belediye başkanları, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından yeniden inşa için ayrılan bütçenin azaltılmasına karar verilmesi üzerine İsrail hükümeti binası önünde protesto düzenledi.


Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.


İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
TT

İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)

İran devlet televizyonu, İran'ın deniz tatbikatının ikinci gününde Umman Denizi'ne ve stratejik Hürmüz Boğazı yakınlarına büyük füzeler fırlattığını bildirdi.

AP’nin haberine göre İran anakarasının derinliklerinden füze fırlatan paramiliter "Devrim Muhafızları"nın, dün başlayan tatbikatlarda Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında bulunan komşu bölgedeki hedefleri vurduğu belirtildi.

Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)

Füzelerin, menzili 2 bin kilometreye kadar ulaşan Qadr-110, Qadr-380 ve Kadir seyir füzeleri olduğunu belirten yetkili, Devrim Muhafızları'nın ayrıca 303 adlı bir balistik füze fırlattığını da belirtti, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Televizyon görüntülerinde, füzelerin fırlatıldığı ve hedeflerini vurduğu görülüyor.

İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.

Tatbikat, haziran ayında İsrail ile İran arasında yaşanan ve aralarında askeri liderler ve nükleer bilimcilerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişinin ölümüne yol açan savaştan bu yana düzenlenen ikinci tatbikat. İran'ın füze saldırıları ise İsrail'de 28 kişinin ölümüne neden oldu.