F-35 kazası, ABD ve Çin'i Güney Çin Denizi'nde karşı karşıya getirebilir

ABD ve Çin, egemenlik ihtilaflarına konu olan Güney Çin Denizi'nde, tatbikat sırasına uçak gemisine inerken kaza yapan Amerikan F-35 savaş uçağı nedeniyle bir kez daha karşı karşıya geldi.

AA
AA
TT

F-35 kazası, ABD ve Çin'i Güney Çin Denizi'nde karşı karşıya getirebilir

AA
AA

ABD Donanması, 25 Ocak'ta "F-35C Şimşek" tipi savaş uçağının, Güney Çin Denizi'nde tatbikat sırasında uçak gemisinin güvertesine inmeye çalışırken kaza yaptığını bildirdi.
Pasifik bölgesinden sorumlu ABD 7'nci filosundan yapılan yazılı açıklamada, Carl Vinson uçak gemisinin görev grubundaki savaş uçağının gemiye iniş sırasında güverteye çarpıp denize düştüğü kaydedildi.
Olayda "koltuk fırlatma" yöntemiyle uçaktan atlayan pilotun dışında gemide görevli 6 askerin yaralandığı bilgisi paylaşıldı.
Carl Vinson ve Abraham Lincoln uçak gemisi filolarının Güney Çin Denizi'nde müşterek tatbikat yaptığı sırada yaşanan olay, bölgeyi kara suları olarak gören Çin ile ABD'yi karşı karşıya getirebilecek bir gerginliğin fitilini ateşleyebilir.
ABD'li bazı askeri uzmanlar, Çin'in düşen uçağı ABD'den önce bulmak üzere derin dalış kabiliyetine sahip bir denizaltıyı bölgeye gönderebileceğini ifade ederken, Washington yönetiminin harp teknolojisi ve istihbarat açısından kritik değeri olan uçak enkazının Pekin'in eline geçmemesi için tedbir alacağı, enkaza onlardan önce ulaşmaya çalışacağı öngörülüyor.
7. Filosu Sözcüsü Nicholas Lingo, önceki gün yaptığı açıklamada, "ABD Donanmasının enkaz çıkarma operasyonları için ayarlamaları yaptığını" ifade etti. Lingo uçağın nerede düştüğüne dair bilgi vermekten kaçındı.

Deniz derinliği 5 bin metreyi aşıyor
Askeri yetkililer uçağın konumuna ilişkin bilgi vermekten kaçınsa da Carl Vinson ve Abraham Lincoln uçak gemilerinin tatbikat yaptığı alan, "Güney Çin Denizi Çanağı" adı verilen derin okyanus oluğunun bulunduğu bölgede yer alıyor.
Bölgede bazı noktalarda azami deniz derinliği 5 bin metreyi aşıyor. Uzmanlar enkazı bu kadar derin bir yerden çıkarmanın aylar sürebileceğine dikkati çekiyor.
Merkezi Pekin'de bulunan Güney Çin Denizi Araştırma İnisiyatifi (SCPI) adlı düşünce kuruluşu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, tatbikatın yapıldığı günlerdeki uydu fotoğrafları ile gemi ve uçak hareketlerine dair kayıtlardan yola çıkarak, kazanın 24 Ocak Pazartesi sabah saatlerinde, Filipinler'in Luzon Adası'nın yaklaşık 100 deniz mili (185 kilometre) batısında, Filipinler'in de egemenlik iddia ettiği, Çin kontrolündeki Scarborough Sığlığı'nın 50 ila 70 deniz mili (92 ila 129 kilometre) kuzey doğusunda gerçekleştiğinin tahmin edildiğini bildirdi.
SCPI ayrıca, ABD'nin dün sabah bölgeye aralarında yüksek irtifada uzun süreli seyir yapabilen "MQ-4C" tipi insansız hava aracının da olduğu en az 6 istihbarat keşif uçağı ve hava aracını bölgeye yolladığı bilgisini aktardı.
Uçakların ve hava araçlarının, enkaz arama faaliyetine destek dışında bölgedeki olası yabancı askeri ve sivil unsurların hareketlerini izlemek amacıyla gönderilmiş olabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Enkaz harp teknolojisine dair kritik bilgileri ele verebilir
Uzmanlar, ABD'nin, bir tanesi 100 milyon dolara mal olan yüksek teknolojiye sahip savaş uçağının enkazının Çin'in eline geçmesini istemeyeceğine dikkati çekiyor.
Singapur'daki S. Rajaratnam Uluslararası Çalışmalar Okulundan kıdemli araştırmacı Richard Bitzinger, enkazın kaplamasının, radardan gizlenme sensörlerinin ve veri işleme donanımlarının, ileri harp teknolojisine sahip uçakla ilgili kritik bilgileri açığa çıkarabileceğini belirtti.
Çinlilerin de enkaza ulaşmaya çalışacağını düşündüğünü ifade eden Bitzinger, "Bu durumda eminim ABD Donanması da uçağın düştüğü yeri çevrelemeye çalışacak ve enkaz kurtarma gemileri gelene dek bölgeyi kordona almak isteyecektir. Çinliler enkaza açık veya gizli şekilde ulaşabilirler mi, buna kabiliyetleri var mı bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
7. Filo Sözcüsü Lingo da Çin'in olası girişime dair soru üzerine, "Çin Halk Cumhuriyeti'nin bu konudaki niyetlerine dair spekülasyon yapmak doğru olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

"Biz onların savaş uçağıyla ilgilenmiyoruz"
Çinli yetkililer ise uçağın enkazına ABD'den önce ulaşmaya çalışacaklarına dair spekülasyonu reddetti.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, düzenlediği basın toplantısında, AA muhabirinin konuyla ilgili sorduğu soruya verdiği yanıtta, "Biz onların savaş uçağıyla ilgilenmiyoruz." dedi.
Kazanın, ABD'nin Güney Çin Denizi'nde yol açtığı ilk hadise olmadığını, yakın zaman önce bir ABD denizaltısının sualtı dağına çarptığını hatırlatan Sözcü Cao, "O zaman da tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Şimdi ise savaş uçağının inişinde kaza olduğu söyleniyor. Umarız ilgili ülke güç gösterisi yapmak yerine bölgesel barışa ve istikrara katkı sağlayan eylemlerde bulunur." ifadelerini kullandı.
Çinli yetkililer olayın detaylarına ilişkin yorum yapmaktan kaçınsa da bazı askeri uzmanların değerlendirmeleri Çin basınında yer buldu.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanma Araştırmaları Akademisinden kıdemli araştırmacı Cang Cünşı, gazetesine yaptığı değerlendirmede, ABD gemilerinin ve uçaklarının Batı Pasifik'te sıkça kaza yaptığına dikkat çekerek, "Bu kazalar ABD'nin yıl boyunca devam eden yoğun görevlendirme trafiğinden ötürü oluyor. ABD askeri personelini yüksek gerilim altında tutan operasyonlar, onları fiziksel ve zihinsel olarak yıpratıyor. Bu durumda kazalar kaçınılmaz oluyor." yorumunu yaptı.
Bir diğer Çinli askeri uzman Vey Dongşu da gazeteye yaptığı açıklamada, kazanın F-35C'lerin henüz güvenilir operasyonel düzeye ulaşmadığının veya pilotların uçağı yeterince tanımadığının göstergesi olabileceği değerlendirmesinde bulundu.

F-35'ler 4. kazasını yaptı
Carl Vinson gemisindeki kaza, Lockheed Martin şirketi tarafından üretilen F-35 savaş uçaklarının yaptığı bilinen 4. kaza oldu.
Daha önce Nisan 2019'da Japonya'ya ait bir F-35 Pasifik Okyanusu'nda, Kasım 2021'de ise İngiltere'ye ait bir F-35 Akdeniz'de kaza yapmış, bu ay başında ise Güney Kore'ye ait bir F-35A eğitim uçuşu sırasında acil iniş yapmak zorunda kalmıştı.
Öte yandan ABD Donanmasına ait nükleer güçle çalışan USS Connecticut denizaltısı 2021 Ekim'de Güney Çin Denizi'nde seyrederken, bilinmeyen bir su altı dağına çarparak ciddi hasar görmüştü.

Güney Çin Denizi anlaşmazlığı
Çin, 1947'de yayımladığı haritayla egemenlik ihtilaflarının yaşandığı Güney Çin Denizi'nin yüzde 80'i üzerinde hak iddiasında bulunurken, yer altı kaynakları açısından zengin bölgede başta Filipinler olmak üzere aralarında Vietnam, Brunei ve Malezya'nın da bulunduğu komşu ülkelerle egemenlik tartışmaları yaşıyor.
Pekin yönetiminin Güney Çin Denizi'ndeki egemenlik iddiasına dayanarak adalara üsler inşa etmesine, bölge ülkelerinin yanı sıra ABD de karşı çıkıyor.



Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Bir Vatikan kaynağı Şarku’l Avsat’a konuştu: Vatikan, BM’nin Gazze'deki ‘soykırım’ raporunu kabul edebilir

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği bombardımanlardan kaçarak Gazze Şeridi'nin güneyine doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Eylül 2025 (Reuters)

Papa 14. Leo, Katolik Kilisesi'nin lideri seçilmesinden bu yana verdiği ilk röportajda, ‘soykırım’ teriminin, Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi sakinlerinin İsrail işgal ordusunun elinde maruz kaldıkları durumları tanımlamak için her geçen gün daha fazla kullanıldığını söyledi.

‘Vatikan'ın bu konuda henüz resmi bir tutum almaya hazır olmadığını’ belirten Papa, “Soykırımın ne olduğunu tanımlayan çok teknik bir tanım var. Ancak bu terimi kullananların sayısı her geçen gün artıyor; bunların arasında İsrail'de insan haklarını savunan iki örgüt de var” dedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan üst düzey bir Vatikan kaynağı, Vatikan'ın Gazze Şeridi'nde yaşananları soykırım olarak nitelendiren Birleşmiş Milletler (BM) raporunun bulgularını benimseme olasılığını dışlamadı.

scdfr
Yerinden edilmiş Filistinli bir çocuk, ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden kaçarken, güneye doğru ilerleyen bir kamyonun içinden dışarıya bakıyor, 18 Eylül 2025. (Reuters)

Papa soykırımla ilgili açıklamalarını yaptığında BM raporu henüz yayınlanmamıştı. Bu açıklamalar, 10 Temmuz'da Peru'lu bir gazeteciye verdiği uzun röportajın bir parçasıydı.

Röportajın tamamı önümüzdeki ay ‘14. Leo: 21. Yüzyılın Küresel Vatandaşı ve Misyoneri’ başlıklı bir kitapta yayınlanacak.

Papa 14. Leo röportajda, Hıristiyanları ‘Filistinlilerin yaşadığı korkunç duruma’ seyirci kalmamaya çağırdı ve buradaki durumu değiştirmek için baskı yapmaya devam etmeleri için onları teşvik etti.

BM İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulan bağımsız bir uzmanlar komitesi tarafından yayınlanan BM raporunda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Filistinlilere karşı ‘soykırım suçları’ işledikleri belirtildi.

Yahudilerle ilişkiler

Papa 14. Leo röportajda, Katolik Kilisesi için çok hassas bir konu olan Gazze Şeridi'ndeki olayların ardından Yahudilerle ilişkiler konusuna değindi.

dfg
Papa 14. Leo, bu ayın başlarında Vatikan'da İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'u kabul etti. (Reuters)

Papa, “Papalığımın ilk aylarında Yahudilerle ilişkiler konusunda hafif bir iyileşme oldu. Yahudilerin kendilerinin de yaptığı gibi, İsrail hükümetinin yaptıkları ile Yahudilerin bu konudaki tutumunu birbirinden ayırmak önemlidir. İki taraf görüşlerini yakınlaştırmak için yakın zamanda toplantılar yaptı. Hıristiyanlığın kökleri Yahudilikte yatmaktadır ve bunu görmezden gelemeyiz” ifadelerini kullandı.

İspanya'nın Gazze soruşturması

Madrid'deki İspanya Başsavcılığı bugün, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin ‘uluslararası hukuk, insan hakları ve uluslararası insani hukukun ciddi ihlalleri’ olup olmadığını belirlemek için resmi soruşturma açmaya karar verdiğini duyurdu.

Bu açıklamanın ardından, İspanya İnsan Hakları ve Demokratik Hafıza Başsavcısı Dolores Delgado, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, Gazze'de olası insan hakları ihlallerine dair cezai delillerin her geçen gün arttığını söyledi.

“Daha önce hiç bu kadar doğrudan bir uluslararası hukuk ve insan hakları ihlaline tanık olmamıştık” diyen Delgado, ‘mevcut mevzuat altında İspanya'nın kendi toprakları dışında bu tür suçları işleyenleri yargılamasının pratikte imkansız olduğunu’ ifade etti.

cdfvg
Madrid'deki Puerta del Sol'da İsrail tarafından öldürülen Filistinli çocukların isimlerinin okunması için düzenlenen etkinlikten, 15 Eylül 2025 (DPA)

İspanya Başsavcılığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkardığı için İspanyol mahkemelerinin Netanyahu'yu savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan yargılama yetkisi olmadığına karar verdi.

Ancak Başsavcılık, İspanya'nın UCM'nin kararlarını uygulamak ve gelecekteki davalara hazırlık amacıyla delil ve kanıtları korumak konusunda UCM ile iş birliği yapmakla yükümlü olduğunu açıkladı. Gazze Şeridi'ndeki sivil kurbanlar arasında İspanyol vatandaşlarının da olduğunu ve UCM'nin yargı yetkisinin cezasızlığı önlemek için bir araç olduğunu hatırlattı. Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, “Gazze'de işlenen bu tür suçları yargılamak herkesin görevidir. Çünkü bunlar medeniyete ve hepimize yönelik bir saldırıdır” denildi.

İşgalin destekçileri

Bu arada BM Genel Kurulu'nun 18 Eylül 2024 tarihli kararında İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi için belirlenen bir yıllık sürenin dolması vesilesiyle, Uluslararası Af Örgütü, İsrail ile iş yapan 15 uluslararası şirketin listesini yayınladı ve ‘bu şirketlerin yasadışı işgal, soykırım ve diğer insanlık suçlarına katkıda bulunduğunu’ belirtti. Bu şirketlerden bazılarına, BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin raporunda da değinilmişti.

Uluslararası Af Örgütü'nün bu hafta yayınladığı raporda, bu şirketlerin diğer kamu kurumları ve devletlerle birlikte ‘suç ortaklığı ve destekleriyle ya da eylemsizlikleriyle, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçları, tüm Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına karşı uyguladığı apartheid rejimi de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal etmesine olanak sağladıkları" belirtildi.


Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail medyası dün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 29 Eylül'de Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceğini bildirdi.

Netanyahu dün, Trump'ın, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasının ardından bu ayın sonlarında kendisiyle görüşeceğini duyurdu.

Netanyahu basın toplantısında, "Trump beni Beyaz Saray'a davet etti. BM'deki konuşmamın ardından onunla görüşeceğim" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail'in Gazze'deki savaş nedeniyle dünya sahnesinde giderek artan bir yalnızlıkla karşı karşıya kaldığı ve önümüzdeki yıllarda daha yalnız bir devlet olmak zorunda kalacağı yönündeki açıklamasıyla tepkilere yol açtıktan bir gün sonra basın toplantısı düzenledi ve piyasaların olumsuz tepkisini "yanlış anlama" olarak nitelendirdi.

Netanyahu, "İsrail ekonomisine tam güven duyuyorum" diyerek, "İsrail ekonomisi son iki yıldır süren savaşta tüm dünyayı şaşkına çevirdi" ifadelerini kullandı.


İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol polisi dün, Senegal'den Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan ve varışta en az 50 kişinin kayıp olduğu bildirilen bir teknede göçmenleri öldürüp işkence ettikleri iddiasıyla 19 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

24 Ağustos'ta, Atlantik Okyanusu'ndaki Kanarya Adaları açıklarında harap bir tekneden göçmenler kurtarıldı. İspanyol polisine göre teknede 248 kişi bulunuyordu.

Reuters'ın haberine göre yetkililer yola çıktığı sırada teknede 300 kişinin bulunduğunu ve kayıpların çoğunun 11 günlük yolculuk sırasında denize atıldığını düşünüyor. Polis açıklamasına göre hayatta kalanlar soruşturmacılara, gözaltına alınanların çoğunun "onlarca kişiye saldırdığını, onları dövdüğünü ve çeşitli şekillerde darp ettiğini" söyledi.

Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi: "Bazı durumlarda göçmenleri diri diri denize attılar ve kazara suya düşenleri kurtarmayı reddettiler."

Polis, bazı cinayetlerin batıl inançlarla bağlantılı olduğunu ve mağdurların "büyücülük" yapmakla ve motor arızalarından, yiyecek kıtlığından ve fırtınalardan sorumlu olmakla suçlandığını belirtti. Diğerleri ise zorlu koşulları protesto ettikleri için öldürüldü.

Tutuklu yargılanan 19 şüphelinin tamamı yasadışı göç, cinayet, saldırı ve işkence suçlamalarıyla karşı karşıya.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son yıllarda binlerce göçmen, Kuzey Afrika'dan İspanya'ya, özellikle de Afrika'nın kuzeybatı kıyısındaki İspanyol Kanarya Adaları'na deniz yoluyla göç etmeye çalışırken hayatını kaybetti.

İspanya, İtalya ve Yunanistan ile birlikte Avrupa'ya giden düzensiz göçmenler için üç ana giriş noktasından biridir.