İsrail ordusunun eski ve mevcut yetkilileri Suriye’nin iç bölgelerindeki operasyonları açıkladı

İsrail’in Suriye içindeki operasyonları DEAŞ ve Hizbullah unsurlarını da kapsadı.

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki İsrail araçları
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki İsrail araçları
TT

İsrail ordusunun eski ve mevcut yetkilileri Suriye’nin iç bölgelerindeki operasyonları açıkladı

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki İsrail araçları
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki İsrail araçları

İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin Suriye’ye işaret ederek, özel gücün (Komando) “yaklaşık bir ay önce bir komşu ülkenin içinde başarılı bir askeri nokta operasyonu düzenlediğini” açıklamasından saatler sonra Eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot ordunun yüzlerce DEAŞ unsurunu öldürdüğünü söyledi.
Eizenkot, bugün (cuma) Maariv gazetesinde yayınlanan röportajında, ordunun “DEAŞ unsurlarının bulunduğu tüm Ortadoğu ülkelerinde doğrudan düzenlediği hava ve kara operasyonları yoluyla DEAŞ ile mücadeleye güçlü bir şekilde katkı sağladığını” belirtti. Bu operasyonların, emrindeki ordunun liderlerinin onayladığı “savaşlar arasındaki savaş” kapsamında yapıldığını ifade eden Eizenkot, “DEAŞ ile mücadeleye katılmaya karar verdik. Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde diğer birçok orduyla ortaklaşa bu savaşı yürüttük. Sayısız operasyon gerçekleştirdik. Çok geniş çapta örgüt elemanlarını vurduk. Operasyonlarımızın yüzlerce eylemcinin ölümüyle, binden fazla unsurun yaralanmasıyla, mevzilerin ve altyapının tahrip edilmesiyle sonuçlandığını tahmin edebiliyorum” dedi.
Eizenkot, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD operasyonuyla öldürülmesinden iki yıl önce Suriye’deki güçlü saldırılardan birinde Süleymani’nin ölmek üzere olduğunu ancak tesadüfi bir şekilde kurtulduğunu belirtti. Kochavi son dönemde halkın gözünde popülaritesi gerileyen ordu ile halkı birbirine yakınlaştırma kapsamında önceki akşam ordudaki askeri hizmete katılmak üzere olan bir grup gençle bir araya geldi. Kochavi gençleri ordudaki başarısızlıkların onun çalışma doğasında olmadığına ikna etmeye çabaladı ve halkın bilmediği büyük başarılarının olduğunu söyledi. Kochavi burada yaptığı konuşmada ordu komandolarının sadece bir ay içinde “en üst düzeylerden onay alan bir operasyonu tamamladığını ve askerlerin yaralanması ihtimaline hazırlık yapıldığını” ifade etti. Kochavi komando gücünün yakın bir komşu ülkeye sızdığını söyledi ancak bu ülkenin adını vermeyi reddetti. Suudi Arabistan’ın Al-Hadath televizyon kanalına konuşan bir güvenlik kaynağı, Kochavi’nin bahsettiği devletin Suriye olduğunu belirterek, “savunma ordusunun seçkin birimlerinin son 3 ayda Suriye’nin içlerinde özel operasyonlar gerçekleştirdiğini belirtti. Kayna, operasyonların başarıyla sonuçlandığını ve aynı zamanda İran’ın silah kaçakçılığı faaliyetlerinden de sorumlu olan Hizbullah örgütünde üst düzey bir komutanın gözden kaybolmasına sebep olduğunu” kaydetti.
Eizenkot ayrıca Suriye’de tekrarlanan hava saldırılarına işaret ederek, “Birinci operasyon 2008 veya 2009 yılında Gabi Aşkenazi döneminde gerçekleşti. Kuzey Bölgesi Komutanıydım ve Genelkurmay Başkanı’ndan kendisine fikir sunmak için randevu talep ettim. Ona ‘ordunun ya savaş ya da savaşa hazırlık durumlarından birinde olabileceğini söylediğini ama üçüncü bir durumun da olduğunu, bu durumun kapsamlı bir çatışma değil fakat aynı zamanda savaşa hazırlık olarak düşmana karşı sürekli operasyonlar savaşı’ olabileceğini söyledim. Böylece 2008 ve 2010 yılları arası bu şekilde geçti. Operasyonları benim yönetmem konusunda anlaşma sağlandı. Genelkurmay Başkanı olarak Benny Gantz döneminde ise bu savaş kurumsallaştı ve arttı. Genelkurmay Başkanlığı’ndaki dönemimde tam bir savaşa döndü” ifadelerini kullandı.
Hizbullah’ın Lübnan ve İsrail arasındaki sınırda açtığı tünellere karşı operasyonlara değinen Eizenkot, “Hasan Nasrallah El-Celil’e saldırı planı oluşturma kararı verdi ve ‘bu planın İsrail’e benzeri görülmeyen bir darbe indirmeyi amaçladığını’ söyledi. Kullandığı benzetme, Selahaddin’in Haçlıları vurması gibi. El-Celil’i işgal etme fikriyle geldiler ve tüneller kazdılar. Bunlar Hamas’ın tünelleri gibi değildi aksine devasa bir şey, düzinelerce şeritli bir cadde genişliğinde. O tünelleri keşfedip yok ettiğimizde yıldırım çarpmışa döndüler” dedi.



Trump kölelik tarihini silmek istiyor: “Yıkıcı ideolojileri” yasaklama talimatı verildi

Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
TT

Trump kölelik tarihini silmek istiyor: “Yıkıcı ideolojileri” yasaklama talimatı verildi

Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)

ABD Başkanı Donald Trump, birçok milli parktan kölelikle ilgili sergi ve bilgilendirmeleri kaldırıyor.  

Washington Post'un (WP) haberinde bu talimatın, Trump'ın martta İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği, "Amerikalıları küçük düşüren yıkıcı ideolojileri" ortadan kaldırma emrine dayandığı belirtiyor.

Bakanlık, bu kapsamda milli parklarda "uygunsuz" olan her türlü tabela, sergi veya hediyelik eşyanın ihbar edilmesini istiyor. Ziyaretçilerden de benzer içerikleri bildirmeleri talep ediliyor.

Bakanlığın gönderdiği son talimatlar arasında, Batı Virginia eyaletindeki Harpers Ferry Milli Parkı'nda kölecilik karşıtı John Brown'la ilgili bilgilerin kaldırılması da yer alıyor.

WP, personelin bu doğrultuda 30'dan fazla sergi bölümü veya bilgilendirme tabelasını "uygunsuz" olarak kaydettiğini belirtiyor. Sözkonusu tabelalarda  beyazların kölelere yönelik düşmanlığını anlatan metinler de var.  

Bir milli parkta kölelere yönelik şiddeti gösteren, "Kamçılanmış Peter" adıyla da bilinen ünlü fotoğrafın kaldırılması da istendi. 1863 tarihli fotoğrafın kölelikten kaçan Peter Gordon'a ait olduğu düşünülüyor.

Philadelphia'daki Başkanlık Köşkü'nde, ABD'nin kurucularından George Washington'un köle sahibi olduğuna dair bilgiler de "uygunsuz" görüldü.

Milli Parkları Koruma Derneği'nden Ed Stierli, kararı eleştirerek kölelik geçmişine dair anlatıların Başkanlık Köşkü'nden çıkarılmasının, bölgenin yapısını temelden değiştireceğini belirtiyor. Bu mekanın yalnızca kölelik tarihini değil, bizzat George Washington'un köleleştirdiği insanların yaşamlarını da anlattığını vurguluyor.

Haberde Milli Park Hizmeti görevlilerinin, talimatı geniş şekilde yorumlayarak ırkçılık, cinsiyetçilik, kölelik, eşcinsel hakları ve Yerli halkların zulmü gibi konuların anlatımını da kapsayacak şekilde uyguladığı ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Washington Post, People


Kral III. Charles niçin sık sık Transilvanya'yı ziyaret ediyor?

Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
TT

Kral III. Charles niçin sık sık Transilvanya'yı ziyaret ediyor?

Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)

Mayıs 2023'te taç giyerek Britanya monarşisinin başına geçen Kral III. Charles'ın neredeyse her sene Romanya'nın Transilvanya bölgesine gitmesi dikkat çekiyor.

Prenses Diana'nın ölümünün ardından 1998'de ilk kez Romanya'yı ziyaret eden Charles, sonrasında neredeyse her yıl buraya döndü. 

Viscri köyünde konutu, Zalanpatak'ta misafirhanesi olan Kral buralarda doğayla iç içe bir hayat sürüyor. 

WiFi'ın olmadığı konutlarında odun sobasıyla ısınıp ve yabani çayırlarla gözlerini dinlendiriyor. 

Sık sık doğa yürüyüşlerine çıkan Kral, 2023'te Zalanpatak'a gittiğinde tüm köyü pikniğe çağırdı. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı etkinlikte köylüler peynir, ekmek ve erik rakısı ikram etti. 

"Kral III. Charles niçin sık sık Romanya'yı ziyaret ediyor?" sorusunun peşine düşen Washington Post, Balkan ülkesindeki biyolojik çeşitlilik, geleneksel tarım ve bakir doğaya işaret ediyor. 

Şubat 2024'te kanser teşhisi konan Kral III. Charles'ın çevre, hayvanlar ve kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilirliğe verdiği önem vurgulanıyor. 

Romanya'da faaliyet gösteren vakıflarla ekolojik projelere ve tarihi eserlerin restorasyonuna destek veren Kral, hem bölgeleri geliştiriyor hem de turizmin büyümesine katkıda bulunuyor.

Kral o sırada orada değilse turistler mülklerini ziyaret edebiliyor. 

76 yaşındaki Britanya Kralı'nın Drakula'ya ilham kaynağı olan III. Vlad, namıdiğer Kazıklı Voyvoda'yla uzaktan akraba olduğu da Amerikan gazetesinin haberinde hatırlatıldı. 

Bir diğer akrabası Kont Tibor Kalnoky, aynı zamanda arkadaşı olan Charles için şunları diyor:

Romanya onun hayatının parçası. Aktarmaya çalıştığı tüm mesajları, uğruna mücadele vermek istediği değerleri burada görüyor. 25 yılı aşkın süredir gelmesi de çok şey söylüyor. 

Diğer yandan Kral'ın bölgeye verdiği önemin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini savunanlar da var. Bu ilginin, kırsaldaki zorlukları, Romanya'nın zayıf ekonomisini ve gençlerin bu nedenle göç etmesini görünmez kıldığını öne sürüyorlar.

Independent Türkçe, Washington Post, AP


Dünyanın en eski mumyaları keşfedildi

Çin'de keşfedilen 9 bin yıllık cesette, mumyalama izlerine rastlandı (Yousuke Kaifu ve Hirofumi Matsumura)
Çin'de keşfedilen 9 bin yıllık cesette, mumyalama izlerine rastlandı (Yousuke Kaifu ve Hirofumi Matsumura)
TT

Dünyanın en eski mumyaları keşfedildi

Çin'de keşfedilen 9 bin yıllık cesette, mumyalama izlerine rastlandı (Yousuke Kaifu ve Hirofumi Matsumura)
Çin'de keşfedilen 9 bin yıllık cesette, mumyalama izlerine rastlandı (Yousuke Kaifu ve Hirofumi Matsumura)

Bilim insanları Çin ve Güneydoğu Asya'da bugüne kadar bulunan en eski mumyaları tespit etti. Bulgular dumanla kurutma içeren bu geleneğin 14 bin yıl önceye uzanabileceğine işaret ediyor.

Güneydoğu Asya'da daha önce yapılan kazılarda, binlerce yıl öncesine ait çeşitli mezarlarda, uzuvları fazlasıyla bükülmüş, çömelmiş pozisyonlarda cesetler ortaya çıkarılmıştı. Mezar eşyaları içermeyen bu eski avcı-toplayıcı mezarlarındaki cesetler, kurutulma belirtileri de gösteriyordu.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Hsiao-chun Hung, Endonezya'nın Batı Papua bölgesindeki Dani halkının, ölülerini dumanla kurutarak mumyaladığını ve çömelmiş pozisyonda sıkıca bağlayarak defnettiğini söylüyor. 

Hung ve ekibi, kazılarda buldukları cesetlerin de benzer özellikler göstermesi üzerine kapsamlı bir araştırma başlattı.

Bilim insanları Çin, Filipinler, Laos, Tayland, Malezya ve Endonezya'daki 11 kazı alanında bulunan ve 4 bin ila 12 bin yıl önceye tarihlenen 54 mezarı inceledi. 

X-ışını kırınımı ve kızılötesi spektroskopi gibi gelişmiş yöntemlerle, kalıntıların ısıya ne düzeyde maruz kaldığını analiz ettiler.

xdfg
Batı Papua'daki Dani halkı bugün hâlâ dumanla mumyalama yapıyor (Hirofumi Matsumura ve Hsiao-chun Hung)

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (15 Eylül) yayımlanan çalışmaya göre cesetlerin en az yüzde 90'ında ısıtılma belirtisi saptandı. Ancak kalıntılarda kremasyon gibi doğrudan yanma izleri yerine, düşük seviyede ısıtma ve is nedeniyle renk değişikliği izleri görüldü. 

Araştırmacılar cesetlerin muhafaza amacıyla birkaç hafta hatta belki birkaç ay boyunca ateşin üzerinde dumanla kurutulduğunu söylüyor.

Hung "Dumanla mumyalama yaklaşık üç ay sürer ve bu süre boyunca ceset düşük ateşte yavaş yavaş ve sürekli olarak ısıtılır" diye açıklıyor.

Araştırmacılar deri veya saç gibi örnekler yerine sadece kemikleri analiz etme imkanına sahip olsa da bu cesetlerin kasten dumanla mumyalandığını düşünüyor. Hung şu ifadeleri kullanıyor:

Alışılagelmiş mumyalardan farklı olarak, dumanla kurutulmuş bu eski cesetlerin işlemden sonra kaplara kapatılmaması, genellikle sadece 30-40 yıl veya birkaç yüz yıl boyunca korunabilmelerine neden oluyor.

Bilim insanları ayrıca Vietnam'da da benzer şekilde bağlanmış, 14 bin yıllık başka bir ceset daha buldu. Bu kalıntılar kısmen yanmış olduğu için yeni çalışmaya dahil edilmese de araştırmacılar benzer bir mumyalama işleminden geçtiğini düşünüyor.

Mumyalamaya Antik Mısır'da 4 bin 500, Şili'deyse 7 bin yıl önceye kadar rastlandığı için Güneydoğu Asya'daki kalıntılar, bilinen en eski mumyalama örneklerini sunuyor. 

Makalenin bir diğer yazarı Peter Bellwood "Paleolitik dönemde ölülere bu tür bir işlem uygulandığına dair ilk kez bu türden bir kanıt bulundu" diyor.

Ekip, Çin ve Güneydoğu Asya'daki bu geleneğin, tarım toplululuklarının bölgede yaygınlaştığı yaklaşık 3 bin 500 ila 4 bin yıl önceye kadar sürdüğünü tahmin ediyor. Avcı-toplayıcı toplumlarda cesetlerin sıkıca bağlanması taşınmalarını kolaylaştırmış olmalı. 

Bununla beraber dumanla mumyalamanın sadece teknik bir koruma sağlamadığı düşünülüyor. Hung "Dumanla kurutma muhtemelen çürümeyi yavaşlatmanın ötesinde, manevi, dini veya kültürel anlamlar taşıyordu" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu mumyalama tekniğinin, bugün bölgede yaşayan bazı topluluklarının defin pratiklerine benzediğine de dikkat çekiyor. Mumyalama yapan toplulukların, Afrika'dan göç ederek bölgeye giden ilk modern insanların (Homo sapiens) soyundan geldiği tahmin ediliyor.

Bellwood, "Güneydoğu Asya'da ilk modern insanların torunlarını görüyor olmamız gayet muhtemel" diyerek ekliyor: 

Bu mezarların en eskisi yaklaşık 14 bin yıllık ve bu insanların, bugün Avustralya ve Yeni Gine'de yaşayan yerli halkların atalarına çok yakın olduğunu düşünüyoruz.

Independent Türkçe, Live Science, IFLScience, New Scientist, PNAS