Nicolas Cage: Bana hakaret eden bir kargayla yaşıyorum

Nicolas Cage, 18 Kasım 2021'de düzenlenen GQ Yılın Erkekleri Partisi'ne katılmıştı (AP)
Nicolas Cage, 18 Kasım 2021'de düzenlenen GQ Yılın Erkekleri Partisi'ne katılmıştı (AP)
TT

Nicolas Cage: Bana hakaret eden bir kargayla yaşıyorum

Nicolas Cage, 18 Kasım 2021'de düzenlenen GQ Yılın Erkekleri Partisi'ne katılmıştı (AP)
Nicolas Cage, 18 Kasım 2021'de düzenlenen GQ Yılın Erkekleri Partisi'ne katılmıştı (AP)

Nicolas Cage, Chris McKay'in korku filmi Renfield'daki Dracula'yı canlandırdığı başrolüyle beyazperdeye gelmeden önce "gotik" olduğunu ilan etti.
Film akıl hastanesinde yaşayan bir vampirin hizmetçisi ve uşağının hikayesini konu alıyor. Filmde Nicholas Hoult, Awkwafina, Adrian Martinez ve Ben Schwartz rol alacak.
Filmin senaryosunu Rick and Morty'nin senaristi Ryan Ridley kaleme aldı ve hikayenin günümüzde geçtiği bildirildi. 
Los Angeles Times'a yakın zamanda verdiği röportajda 58 yaşındaki Cage, kendisiyle Las Vegas'ta yaşayan evcil kargası Hoogan'dan bahsetti ve onun gotik kişiliğinin içyüzünü görmüş olabileceğini söyledi.
Oyuncu, Hoogan hakkında "bana isimler takmaya başladı… bu komik, en azından benim için öyle" dedi.
Cage, "Odadan çıktığımda 'Hoşçakal' diyor sonra 'G**üm" diyor" dedi.
"Kargalar çok zeki. Ve Edgar Allan Poe tarzı görünüşlerini beğeniyorum. Gotik unsurları seviyorum. Ben bir gotiğim."
Drakula rolü hakkında konuşan Cage, James Wan'ın geçen yıl HBO Max'te yayımlanan Habis'i (Malignant) gibi diğer korku filmlerinden ilham aldığını açıkladı.
Cage, "James Wan ve aktris [Annabelle Wallis] bu korkunç koreografiyi yaratmıştı" dedi.
"Bu yüzden Drakula'nın Ringu'daki Sadako gibi süzülebileceği ya da hareket edebileceği bir şey yapmayı umuyorum."
Hayalet Sürücü (Ghost Rider) oyuncusu 1931 yapımı Drakula'da (Dracula) Bela Lugosi'nin, 1979 tarihli Dracula'da Frank Langella'nın ve amcası Francis Ford Coppola'nın 1992'deki filmi Drakula'da (Bram Stoker's Dracula) Gary Oldman'ın performansını izlemekten keyif aldığını açıkladı.
Independent Türkçe



Trump yönetimi yarım milyon göçmene sınır dışı bildirimi gönderdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump yönetimi yarım milyon göçmene sınır dışı bildirimi gönderdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Yüksek Mahkemesi'nin, Trump yönetiminin Biden dönemindeki insani şartlı tahliye programını sonlandırmasına izin veren kararı onaylamasının ardından İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) bu hafta Küba, Haiti, Nikaragua ve Venezuela'dan binlerce göçmene sınır dışı bildirimleri dağıtmaya başladı.

CNN'nin incelediği bildirimlerde, göçmenlere gönüllü olarak ayrılmamaları halinde, "kişisel düzenlemelerini yapıp ülkesine sorunsuz şekilde dönme fırsatı tanınmaksızın" gözaltı ve sınır dışı edilme gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulunuldu.

Biden yönetiminin başlattığı insani şartlı tahliye programı, koşulları sağlayan göçmenlere iki yıllık kalış izniyle Birleşik Devletler'e giriş izni veriyordu. Program kapsamında, söz konusu 4 ülkenin yaklaşık 530 bin yurttaşına ABD’ye giriş izni verilmişti.

Trump yönetimi, "yeterince incelemeden geçirilmemiş" göçmenlerin ülkeye girişine izin verdiği gerekçesiyle programı eleştirmişti. Ancak program zaten başvuru sahiplerinin geçmişlerinin incelenmesini ve kamuya yük olmamaları için bir mali sponsor bulmalarını şart koşuyor.

Görsel kaldırıldı.
Sığınma talebinde bulunan bir göçmen, Trump'ın göreve başlamasının ardından CBP One uygulamasında randevusunun iptal edildiğini gösteriyor (AP)

Yüksek Mahkeme, yönetimin programı durdurma yönündeki acil talebini geçen ay kabul ederek DHS'in program kapsamında ABD'de yaşayanlara sağlanan güvenceleri kaldırmaya başlamasının önünü açtı.

DHS çarşamba günü yayımladığı açıklamada programa kayıtlı kişilerin çalışma izinlerini iptal edeceğini doğrulamıştı.

DHS Halkla İlişkiler Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin yaptığı açıklamada, "Biden yönetimi Amerika'ya yalan söyledi" demişti. 

Küba, Haiti, Nikaragua ve Venezuela'dan gelen, yeterince denetlenmemiş yarım milyondan fazla yabancının ve bunların yakın aile üyelerinin bu feci şartlı tahliye programları aracılığıyla ABD'ye girmesine izin verdiler; onlara Amerikan işlerinde rekabet etme ve Amerikalı işçilerin ücretlerini düşürme fırsatı verdiler; tespit edilen sahteciliğe rağmen, kariyer memurlarına bu programları sürdürmeleri yönünde baskı yaptılar ve ardından ortaya çıkan kaos ve suçlardan Kongre'deki Cumhuriyetçileri sorumlu tuttular.

Biden yönetimi bu programı, sığınma başvurularında sıkça adı geçen ülkelerden gelen göçmenlere yasal ve kontrollü bir yol sunarak güney sınırındaki baskıyı hafifletme yönünde bir strateji olarak tanıtmıştı. 

Programın kaldırılmasıyla birlikte göçmen hakları savunucuları ve hukuk uzmanları, sınır dışı edilme riskiyle karşılaşanlarla ilgili bir dizi hukuki mücadele ve insani endişe dalgasına hazırlanıyor.

Bu gelişme, göçmenlikle ilgili gerginliğin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde yaşanıyor.

Geçen hafta sonu Los Angeles'ta, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) operasyonlarına karşı protestolar patlak vermiş ve Trump asker göndererek yanıt vermişti.

Bunun yanı sıra ülke çapında ICE karşıtı gösteriler başladı ve cumartesi günü için daha fazlası planlanıyor.

Independent Türkçe