Ürdün, Suriye sınırında 27 uyuşturucu kaçakçısını etkisiz hale getirdi

Duyuru Amman yönetimi tarafından yapıldı.

Ürdün, Suriye sınırında 27 uyuşturucu kaçakçısını etkisiz hale getirdi
TT

Ürdün, Suriye sınırında 27 uyuşturucu kaçakçısını etkisiz hale getirdi

Ürdün, Suriye sınırında 27 uyuşturucu kaçakçısını etkisiz hale getirdi

Amman yönetimi dün, Ürdün Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ile doğu sınırında özel operasyonlar yürüttüğünü, Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yusuf el-Huneyti’nin kaçakçıların organize saldırılarıyla mücadelede yönelik açıkladığı yeni angajman kurallarının eskisinden farklı olduğunu duyurdu. Perşembe günü düzenlenen operasyonda 27 uyuşturucu kaçakçısının öldürüldüğü bildirildi.
Silahlı Kuvvetler tarafından yayınlanan bildiride, birçok grup tarafından desteklenen uyuşturucu kaçakçılarının operasyonlarının engellendiği, bazılarının ise Suriye topraklarına geri kaçtığı belirtildi.
Amman yönetimi, sınırlarının organize sızıntı ve kaçakçılık girişimlerine maruz kaldığını, bunun Ürdün ordusu ile söz konusu gruplar arasında çatışmalara yol açtığını duyurmuştu. Nitekim Suriye’den kaçakçılık yapan çetelere darbe indirecek operasyonlara yeniden başlandı.
Kaynaklar tarafından yapılan açıklamalara göre yürürlüğe yeni giren angajman kurallarını uygulamaya devam eden Ürdün Silahlı Kuvvetleri, sınırları koruma kapsamında her türlü sızıntı ve kaçakçılık girişimine karşı güç ve kararlılıkla cevap verileceğini, Ürdün ulusal güvenliğine el sürmeye yeltenecek herkese engel olunacağını bildirdi.
Ürdün Krallığı ile kuzeydoğu sınırındaki güvenlik açıklarından faydalanma planları yapan kaçakçılık çeteleri ise operasyonlarına devam etmekte ısrarcı. Nitekim sınırların son günlerde tanık olduğu hareketlilik, güvenliğin bozulacağı ve ateşkes koşullarının sekteye uğrayacağı endişelerine neden oluyor.
Kaynaklar, angajman kurallarındaki değişikliğin Suriye’de uyuşturucu ve silah kaçakçılığı çetelerine yönelik operasyonları kapsayabileceğini, hamlelerin sınıra yaklaşan gruplara uyarı verilmekle sınırlı kalmayacağını aktardılar.
Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yusuf el-Huneyti, tüm sızıntı ve kaçakçılık operasyonlarıyla mücadelede silahlı kuvvetlerin tüm gücüyle çalışacağını belirterek ulusal güvenliği bozmaya çalışan unsurların takip edileceğini ve sınır bölgelerindeki güvenlik ve istikrarın korunacağını vurguladı.
Sınır Muhafız Kuvvetleri’nin başını çektiği operasyonlarda özel kuvvetlerden seçilmiş güçlerin ve Kraliyet Hava Kuvvetleri uçakları ile destekli Hızlı Reaksiyon Kuvveti’nin desteği alınıyor. Operasyonlarla, Ürdün Haşimi Krallığı sınırlarının güvenlik ve istikrarını korumak için genel komutanlık tarafından uygulanan güvenlik planı çerçevesinde, uyuşturucu ve yasaklı maddelerin Ürdün topraklarına girişinin engellenmesi hedefleniyor.
Ürdün hükümeti, özellikle Hizbullah destekli İranlı milislerin komşu ülkelere sızma planıyla Ürdün'e uyuşturucu kaçakçılığı yapmak da dahil kuzey sınırındaki gelişmelere dair herhangi bir yorumda bulunmadı. Ancak Ürdün resmi televizyonunun aktardığına göre Ürdün Başbakanı Beşir el-Hasavne dün akşam yaptığı açıklamada, zorlu hava şartlarına rağmen silahlı kuvvetlerin uyuşturucu kaçakçılığı çeteleriyle kahramanca mücadele ettiği bildirildi.
Suveyda’dan aktivistler çarşamba günü Ürdün sınırındaki Hırbet Avvad ve el-Magır köyleri yakınlarında şafak vakti meydana gelen çatışmaların yaklaşık bir saat sürdüğünü aktardılar. Hafif ve orta şiddette silahların kullanıldığı çatışmalardan söz konusu köylerdeki sivillerin etkilendiği ve evlerde maddi hasarlar oluştuğu kaydedildi.
Suveyda’nın güneyindeki bölgede yaşayanlar, Ürdün sınır muhafızları ile kaçakçılar arasında pazar günü şafak vakti, pazartesi günü öğle saatlerinde ve çarşamba sabahı yaşanan çatışmaların uzun saatler boyunca sürdüğünü aktardılar. Kaçakçı grupların kendilerini engellemeye çalışan herkesi hedef aldığı ve Suriye sınır muhafızlarıyla da çatıştığı kaydedildi. Yaklaşık bir ay önce, Hırbet Avvad’ın doğusundaki bölgede Ürdün sınır muhafızları ile bir grup kaçakçı arasında çatışmalar yaşanmıştı. Aynı zamanda Suriye sınır muhafızları ile kaçakçılar arasında meydana gelen çatışmalarda Suriyeli bir askeri öldürülmüş, Suriyeli sivillerin bölge yakınlarındaki evleri de zarar görmüştü.
Dera 24 haber ağının aktardığına göre Ürdün ile Suriye’den heyetler, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere sınır bölgesindeki son gelişmeleri görüşmek için geçen ayın sonlarında Ürdün'de bir araya geldiler. Toplantıya Suriye rejimine bağlı subaylar da katıldı.
Dera’nın güney bölgelerinden kaynaklar bu ayın başlarında, Rus subayları ve zırhlı araçlarının yer aldığı askeri bir konvoyun Suriye rejimine bağlı güvenlik gücü ve yerel güçlerin Ürdün ile doğu sınır şeridi boyunca devriye düzenlediğini aktardı. Devriyenin Dera valiliğinin ve Busra eş-Şam şehrinin güneyini kapsadığı bilgisi paylaşıldı.
Dera'nın doğusundaki Dinin köyünden Hirbet Avvad köyünün doğusuna kadar uzanan bölgede, Suriye'den Ürdün'e uyuşturucu kaçakçılığı yoğun olarak sürüyor.
Suriye'nin güneyindeki aktivistler, Dera ve Suveyda’da yayılan uyuşturucunun bölgede neredeyse halka açık hale geldiğini söylediler. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
 “Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı ile birlikte suç oranı  da yükseldi. Toplumsal sorunlar patlak verdi. Uyuşturucu kullanımı yasa dışı yollarla yaygın hale geldi. Dera’da, bölgedeki çok sayıda uyuşturucu satıcısı ve destekçisine yönelik çok sayıda suikast ve cinayet gerçekleşti.”



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.