Güney Sudan Dışişleri Bakanı: Suudi Arabistan’ın sadece Ortadoğu’da değil aynı zamanda Afrika ülkelerinde de merkezi bir rol oynamasını dört gözle bekliyoruz

Güney Sudanlı Bakan Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda ülkesinin Hartum ile ilişkilerinin “çok iyi” olduğunu söyledi.

Güney Sudan Dışişleri Bakanı Mayiik Ayii Deng (Sad ed-Duseri)
Güney Sudan Dışişleri Bakanı Mayiik Ayii Deng (Sad ed-Duseri)
TT

Güney Sudan Dışişleri Bakanı: Suudi Arabistan’ın sadece Ortadoğu’da değil aynı zamanda Afrika ülkelerinde de merkezi bir rol oynamasını dört gözle bekliyoruz

Güney Sudan Dışişleri Bakanı Mayiik Ayii Deng (Sad ed-Duseri)
Güney Sudan Dışişleri Bakanı Mayiik Ayii Deng (Sad ed-Duseri)

Güney Sudan Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mayiik Ayii Deng, Cuba’nın Riyad ile kapsamlı stratejik ortaklık kurmak için var gücüyle çalıştığını ve hayati öneme sahip kalkınma projelerine yatırımlarda bulunarak ülke kalkınmasına katkı sunması için Suudi Arabistan’ın merkezi bir rol üstlenmesini dört gözle beklediğini ifade etti. 
Suudi Arabistan ziyareti sırasında Şarku’l Avsat’a röportaj veren Deng, “Suudi Arabistan ile eğitim, sağlık, diplomatik ilişkiler ve uluslararası çevrelerde ortak ilgi alanına giren meselelerle ilgili koordinasyon ve istişare gibi çeşitli alanlarda kapsamlı işbirliği anlaşması imzaladık. Riyad ile terörle mücadele işbirliği ve Yemen krizinin siyasi çözümüne geçiş için köprü görevi gören Riyad Anlaşması konusundaki pozisyonumuzun yanı sıra Cuba’nın, Riyad’ın Expo 2030’a ev sahipliği yapmasını desteklediğini vurguladık” dedi.
Güney Sudanlı Bakan, “Suudi Arabistan ziyaretimin amacı, Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit’in talimatıyla Güney Sudan hükümeti olarak kendimizi Krallığa tanıtmak ve ardından çeşitli ekonomik ve siyasi alanlarda ilişkileri derinleştirmekti. Mayardit buna büyük önem veriyor. Güney Sudan’daki yatırım fırsatlarını sunmamın yanı sıra Cumhurbaşkanı Salva Kiir’den Hadimu’l Harameyni Şerifeyn Kral Selman bin Abdülaziz’e bu kasamda bir mesaj taşıdım” ifadelerini kullandı.
Bakan Deng, “Güney Sudan Krallık için Afrika’ya açılan önemli bir kapı sayılır. Riyad’ın sadece Ortadoğu’da değil aynı zamanda Afrika ülkelerimizde de merkezi bir rol oynamasını ve ülkemizdeki yatırımın canlanmasına katkı sağlamasını dört gözle bekliyoruz. Ömer el-Beşir rejiminin düşmesinin ardından Sudan'da mevcut ortamdan ve şu anki yeni hükümetten istifade ederek Suudi yatırımlarını iki ülkeye çekmek için Hartum ile ortak çalışma güçlendirilebilir. Siyasi olayları durulduktan sonra Sudan ile ilişkilerimiz için büyük bir gelecek konusunda iyimseriz. Zira iki ülkenin halkının faydasına önümüzde halen büyük fırsatlar var” diye konuştu.

Güney Sudan’da barış talepleri
2018 savaşından sonra hükümet ve muhalefetin siyasi ortaklık kurma konusunda anlaştığı Güney Sudan’daki duruma değinen Bakan Deng, 2018 yılında hükümet ve muhalefet arasında yaşanan savaştan sonra iki taraf arasında yapılan anlaşmaya işaret ederek, ülkesinde şu anda siyasi ve güvenlik durumunun istikrarlı olduğunu ve barış talepleriyle ilgili büyük bir mesafe kat edildiğini belirtti. Güney Sudan hükümetinin karşılaştığı en büyük zorluğun güvenlik alanındaki düzenlemeler olduğunu aktaran Deng, uluslararası toplumun dikkatini Güney Sudan’dan çevirdiğini ve meseleyi sadece ülkenin evlatlarına terk ettiğini söyledi.

Hartum ve Cuba arasındaki ilişkiler
Deng, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Silahlı Kuvvetler Komutanı Orgeneral Abdulfettah Burhan, Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) ve Eski Başbakan Dr. Abdullah Hamduk’un görevden ayrılmadan önce katılımıyla imzalanan Cuba Anlaşması’na dayanarak Hartum ve Cuba arasındaki ilişkilerin çok iyi olduğunu söyledi.
Deng, “Kapsamlı diyalog dairesinin Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ve direniş komiteleri de dahil olmak üzere siyasi sürecin tüm taraflarına doğru genişletilmesi yoluyla barış anlaşmasını ileriye taşıması ve Sudanlıları birleştirmesi için Hartum’u teşvik ettik ve ediyoruz. Şu anda siyasi sahnedeki güçlere güveniyoruz. Cumhurbaşkanı Salva Kiir Sudan’da barış ve istikrarın yayılması özel önem veriyor. Çünkü Sudan’ın güvenlik ve istikrarı Güney Sudan’daki duruma olumlu yansıyorlar” ifadelerini kullandı.
Sudan’da diyaloğa katılım dairesinin genişletilmesi ve Güney Sudan’ın Sudan’dan ayrılmasındaki başlıca sebeplerden biri olan taraflar arasındaki sorunlar başta olmak üzere mevcut sorunların sebeplerine inecek bir hükümet kurulması gerektiğini vurgulayan Deng, Güney Sudan hükümetinin Cuba Barış Anlaşması üzerinden Sudan’ın doğusundaki tüm siyasi güçleri bir araya getirecek bir konferans düzenleyerek Sudan’ın doğusundaki güçlerle kapsamlı bir diyalog kurmaya çağırdığını söyledi.
Hükümetin içinden veya dışından olsun Sudan’daki siyasi sürecin etkili taraflarına, ülke uğruna bazı tavizler vererek orta yolu bulmak için alçakgönüllü olma çağrısında bulundu. Sudan’da hangi bileşene mensup olursa olsun tüm tarafların, halkı yüzde 100 temsil etmesinin mümkün olmadığını anlamaları gerektiğini ifade eden Deng, uluslararası toplumdan bazı çevrelerin Sudan’da siyasi çözüm için Güney Sudan’ın sunduğu vizyonu reddettiğini kaydetti.

Sudan Halkı Bağımsızlık Hareketi (SPLA) ile organik bağın etkisi ve Abyei sorunu
Abdulaziz el-Hılu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) isimli muhalif silahlı grup ile Güney Sudan’daki Halk Kurtuluş Hareketi arasındaki organik bağın devam etmesi nedeniyle SPML-N’nin Sudan’daki geçiş hükümetiyle barış anlaşması yapmakta tereddüt ediyor. Deng, Cuba hükümetinin Hılu’yu, Sudan’daki barış sürecine katılmaya ve gerçek bir barışın gerçeklemesine katkı sağlaması için mevcut fırsatı değerlendirmeye teşvik ettiğini söyledi.
Sudan ve Güney Sudan arasındaki sınır bölgesi Abyei sorunu ve iki ülke ilişkilerinin geleceğine etkisi hakkında konuşan Deng, “İlişkilerin sırtında bir diken olmayacak. İki ülke arasında bir savaşa sapmadan iki tarafın kabul edeceği bir çözüm bulmak adına diyalog kurmak ve Abyei Protokülü’nden istifade etmek için büyük bir fırsat var” diye konuştu.

Pekin ve Washington kıskacı arasındaki Cuba
Deng, Washington’un İpek Yolu hususunda Pekin ile işbirliği yapmama çağrısında bulunması ve Afrika ülkelerine yatırımlarda bulunması konusunda Cuba’nın ne bir pozisyon aldığı sorusuna, “Varsayılan kriter, ister Çin ister ABD yatırımları olsun, halkın refahını sağlayan bir rekabet gücü yaratılmasıdır. Çünkü egemen ülkeler dış gündeme bağlı kalkmaksızın halklarının çıkarlarını ararlar” diye yanıt verdi.
İran’ın Afrika içlerine kadar girmesi ve Şii yayılmacılığıyla ilgili konuşan Bakan Deng, ülkesinin İran ile hiçbir düzeyde ilişkisi bulunmadığını, Güney Sudan’daki Müslümanların Sünni olduğunu ve Şiiliğin toplumlarına girmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

Güney Sudan’ın Nahda Barajı konusundaki pozisyonu
Güney Sudan’ın, Kahire, Hartum ve Addis Ababa arasındaki üçlü müzakerelerin tüm tarafları memnun edecen bir sonuca ulaştıracak bir rol üstlenmesi bekleniyor. Deng, Cumhurbaşkanı Salva Kiir’in, Nahda Barajı’nın taraflarından herhangi birinin talep etmesi halinde Nahda meselesini uzlaşıya doğru taşımak için hazır olduklarını vurguladığını belirtti. Halk Hareketi’nin Hartum hükümetine karşı verdiği savaşta Etiyopya ve yöneticilerinin hareketi destekleme noktasında oynadığı rolü hatırlatan Deng, bu durumun Cuba’yı ister Nahda Barajı ister başka meselelerde söz konusu ülkelere yardım eli uzatmaya sevk ettiğini kaydetti.
Bakan Deng, “Etiyopya’nın rolü olmasaydı, Güney Sudan Devleti de olmayacaktı. Çünkü Güney Sudan’a özerklik veren 1972 Anlaşması’nı getiren Cumhurbaşkanı Haile Selassie idi. Cumhurbaşkanı Mengistu geldiğinde 80 bin Güney Sudan askerini eğitti. Başbakan Meles Zenawi geldiğinde o dönemde Hartum hükümetine destek açıklamasında bulunmasına rağmen Güneylilerin kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduklarını kabul etti” ifadelerini kullandı.



Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bir kiliseye düzenlenen saldırıda 43 kişi öldü

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Ituri eyaletine bağlı Komanda kasabası (Arşiv-AFP)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Ituri eyaletine bağlı Komanda kasabası (Arşiv-AFP)
TT

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bir kiliseye düzenlenen saldırıda 43 kişi öldü

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Ituri eyaletine bağlı Komanda kasabası (Arşiv-AFP)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin doğusundaki Ituri eyaletine bağlı Komanda kasabası (Arşiv-AFP)

Yerel yetkililer yaptıkları açıklamada, isyancılar tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen bir saldırı sonucu Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin kuzeydoğusunda 43 kişinin öldüğünü bildirdi. Saldırı, bölgede aylarca süren sükunetin ardından gerçekleşti.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Ituri eyaletinin başkenti Bunia'dan ajansa telefonla ulaşan sakinler, eski Ugandalı isyancılar tarafından kurulan ve 2019'da DEAŞ'a bağlılık yemini eden “Müttefik Demokratik Güçler”in (ADF), Komanda kasabasındaki bir Katolik kilisesinde dua için toplanan Hristiyanlara saldırdığını söyledi.Ülkedeki Birleşmiş Milletler barışı koruma misyonuna göre saldırı, 9'u çocuk 43 kişinin ölümüyle sonuçlandı.

Umoja mahallesindeki bir topluluk lideri olan Dieudonne Katanbo, AFP'ye verdiği demeçte, "Dün gece saat 21:00 civarında (GMT 19:00), yerel kilisenin yakınlarında silah sesleri duyduk... Şimdiye kadar 35 ceset gördük," dedi.

 

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, « DEAŞ'ın 40'tan fazla kişiyi öldürdüğünü belirterek, saldırıyı şiddetle kınadı». İbadet yerlerinin ve dini özgürlüklerin  her zaman korunması korunması gerektiğini" belirtti.

Komanda'daki Kutsal Anuaret Kilisesi'nden Rahip Aime Lokana Digo, AFP'ye, "31 kişi hayatını kaybetti, 6 kişi de ağır yaralandı" dedi. “Kaçırılan birkaç genç olduğunu ve onlar hakkında hiçbir bilgilerinin olmadığını” ifade etti.

Rahip, kasabada 7 ceset daha bulunduğunu belirtti.

Sivil toplum kuruluşu İnsan Haklarına Saygı Sözleşmesi'nin koordinatörü Christophe Munyandero ise 38 kişinin hayatını kaybettiğini ve saldırıdan Müttefik Demokratik Güçler (ADF) isyancılarının sorumlu olduğunu ifade etti.

Ituri ordu sözcüsü Teğmen Jules Ngongo, ölü sayısı hakkında yorum yapmadı ancak AFP’ye saldırıyı doğrulayarak, "düşmanın ADF olduğuna inanılıyor" dedi.

Saldırı, Uganda sınırındaki Ituri bölgesinde aylardır süren sükûnetin ardından gerçekleşti.

Son ADF saldırısı şubat ayında Mambasa bölgesinde gerçekleşmiş ve 23 kişi hayatını kaybetmişti. Ituri bölgesindeki Komanda kasabası, Tshopo, Kuzey Kivu ve Maniema olmak üzere üç ili birbirine bağlayan bir ticaret merkezidir.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ADF, Uganda ve Kongo ordularının bölgeye konuşlandırılmasına rağmen, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin kuzeydoğusunda binlerce sivili öldürdü, yağma ve katliam gerçekleştirdi.

2021'in sonlarında Kampala ve Kinşasa, ADF'ye karşı ortak bir askeri operasyon başlattı, ancak bu operasyon şimdiye kadar başarısız oldu.