Pekin Olimpiyatlarında Kovid-19 vakaları artıyor

Pekin Olimpiyatlarına katılanlar arasındaki Kovid-19 vakaları artıyor

Pekin Olimpiyatlarına katılanlar için kapatılan alan (AFP)
Pekin Olimpiyatlarına katılanlar için kapatılan alan (AFP)
TT

Pekin Olimpiyatlarında Kovid-19 vakaları artıyor

Pekin Olimpiyatlarına katılanlar için kapatılan alan (AFP)
Pekin Olimpiyatlarına katılanlar için kapatılan alan (AFP)

Pekin Kış Olimpiyatları’na katılan sporcular ve takım yetkilileri arasında Kovid-19’a yakalanan günlük vaka sayısı, perşembe günü 2 vaka olarak kaydedilmişken, cuma günü 19’a yükseldi. Bu artış, etkinliğin organizatörleri önümüzdeki günlerde vaka sayılarının artacağına yönelik uyarıda bulunduğu bir zamanda geldi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre, organizasyon komitesi dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, sporcular ve takım yetkilileri de dahil olmak üzere olimpiyat oyunları ile ilişkili 36 kişinin enfekte olduğunun tespit edildiğini, 29’unun Pekin havaalanına vardıklarında enfekte olduklarının doğrulandığını ve 7’sinin olimpiyatlarla ilişkili kişileri toplumdan ayıran kapalı bölgede tespit edildiğini açıkladı.
Olimpiyat Oyunları’na bağlı Sağlık Uzmanları Komitesi Başkanı Brian McCloskey düzenlediği basın toplantısında, “Şu anda Çin’e gelen insan sayısının en yoğun olduğu dönemden geçiyoruz dolayısıyla bu aşamada en yüksek vaka sayılarını görmeyi bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.
McCloskey, organizatörlerin Kovid-19 salgının yayılmasını önlemeye yönelik sistemleri konusunda kendilerine güvendiklerini ve enfeksiyonların halka sızmasının muhtemel olmadığını söyledi. Pekin’deki Kış Olimpiyatları, gelecek hafta cuma gününden başlayarak 20 Şubat’a kadar devam edecek. İzolasyon alanı, etkinliklere katılan kişileri, sınırlarını yabancılara kapatma kararı almış olan Çin’in geri kalanından ayırıyor.
Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Sağlık Otoritesi cumartesi günü yaptığı açıklamada, otorite yetkilerinin, Çin’deki AstraZeneca şubesinin yetkililerini, şirket çalışanları tarafından sağlık sigortasıyla ilgili dolandırıcılık yapıldığı şüphesini soruşturmak için çağırdığını söyledi. Çin Sağlık Sigortası Fonu ise yaptığı açıklamada, yetkililerin tüm şüphelilerin tutuklanmasını emrettiğini duyurdu. Ancak şüphelilerin ihlallerine ilişkin ayrıntıları veya bu soruşturmada bahsi geçen fonların miktarı hakkında bilgi verilmedi.
Çin Sağlık Sigortası Fonu, AstraZeneca şubesinden pazarlama faaliyetlerine ilişkin denetimde bulunan boşlukları doldurmasını istediğini söyledi.
AstraZeneca ise cuma günü yaptığı açıklamada, ülkenin güneyinde Shenzhen kentindeki bazı çalışanların, hastaların testlerine ilişkin raporları değiştirdiğini ayrıca ve sağlık sigortası dolandırıcılığından şüphelendiklerini söyledi.
AstraZeneca’nın bir sözcüsü, Shenzhen’deki olaylara karışan tüm çalışanların Çinli olduğunu söyledi. Sözcü açıklamasında şirketin, bu çalışanlar hakkında disiplin cezası verdiğini ve ihlallerini yetkililere bildirdiğini aktardı.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature