Kuveyt Dışişleri Bakanı, Lübnan'a sundukları önerilere yanıt aldıklarını açıkladı: "Kuveyt ve Körfez ülkelerindeki ilgili makamlar, sonraki adımın ne olacağını belirlemek adına bu yanıtı değerlendirecek"

Arap dışişleri bakanlarının dün Kuveyt'teki istişare toplantısı öncesinde bir grup fotoğrafı (KUNA)
Arap dışişleri bakanlarının dün Kuveyt'teki istişare toplantısı öncesinde bir grup fotoğrafı (KUNA)
TT

Kuveyt Dışişleri Bakanı, Lübnan'a sundukları önerilere yanıt aldıklarını açıkladı: "Kuveyt ve Körfez ülkelerindeki ilgili makamlar, sonraki adımın ne olacağını belirlemek adına bu yanıtı değerlendirecek"

Arap dışişleri bakanlarının dün Kuveyt'teki istişare toplantısı öncesinde bir grup fotoğrafı (KUNA)
Arap dışişleri bakanlarının dün Kuveyt'teki istişare toplantısı öncesinde bir grup fotoğrafı (KUNA)

Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden tesisi için sundukları önerilere yanıt aldıklarını belirtti.
Kuveyt haber ajansı KUNA'ya göre, Arap dışişleri bakanları istişare toplantısı Kuveyt'te gerçekleşti.
Arap ulusal güvenliğinin korunması, Filistin meselesi ve Arap dünyasını ilgilendiren sorunların değerlendirildiği toplantının akabinde Kuveyt Dışişleri Bakanı Sabah ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt basın toplantısı düzenledi.
Sabah konuşmasında, 22-23 Ocak tarihlerinde Beyrut'a gerçekleştirdiği ziyaret ve bu kapsamda Lübnan tarafına sunduğu önerilerle ilgili bilgi verdi.
Söz konusu önerilerin Körfez ülkeleriyle tam koordinasyon içinde sunulduğunu ifade eden Sabah, "Önerilere yanıt aldık. Lübnanlı yetkililer de teşekkür ettiler. Şimdi, Kuveyt ve Körfez ülkelerindeki ilgili makamlar, sonraki adımın ne olacağını belirlemek adına bu yanıtı değerlendirecek" dedi.
Sabah, Körfez ülkeleriyle Lübnan arasında güven tazelemek amacıyla sunulan önerilere cevap verdikleri için Lübnanlılara teşekkür etti.
İstişare toplantısına ilişkin de konuşan Sabah, Arap dünyasını ilgilendiren meselelerin açıkça ortaya konması bakımından toplantının olumlu bir atmosferde geçtiğini sözlerine ekledi.
Cezayir'in Arap Birliği zirvesi için bir tarih belirlediğini söyledi ancak buna ilişkin bilgi vermeyen Ebu Gayt, Suriye'nin Cezayir'deki zirveye katılımının, bugünkü istişare toplantısında gündeme gelmediğini kaydetti.
Lübnan tarafından Kuveyt'in söz konusu önerilerine ne cevap verildiği açıklanmazken, Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib 24 Ocak'ta, Kuveyt'in Körfez-Lübnan ilişkilerinin yeniden tesisi için gönderdiği mesaja, 29 Ocak'a kadar yanıt vereceklerini belirtmişti.
Lübnan'daki yerel medyada, Kuveyt Dışişleri Bakanı Sabah'ın, Körfez-Lübnan ilişkilerinin yeniden tesisi için ilettiği mesajda bazı şartların öne sürüldüğü yer almıştı.
Mesajda, "Hizbullah'ın silahsızlandırılması, Lübnan ordusu ve güvenlik güçlerinin tüm liman ve sınır kapılarını denetimine alması, Körfez ve Lübnan arasında güvenlik iş birliğinin yapılması, 1989'da imzalanan Taif Anlaşması'nın tüm maddelerinin yerine getirilmesi, Lübnan'daki seçimlerin vaktinde yapılması ve Körfez ülkelerine herhangi bir fiili ve sözlü saldırı girişiminde bulunulmaması" gibi maddelerin yer aldığı iddia edilmişti.

Lübnan ve Körfez ilişkileri
Lübnan ile başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiler, bir süre önce eski Enformasyon Bakanı George Kardahi'nin açıklamaları nedeniyle gerilmişti.
Kardahi, 27 Ekim 2021'de yayımlanan bir televizyon programında, Yemen'deki tutumu nedeniyle Suudi Arabistan'a yönelik suçlayıcı ifadeler kullanmıştı.
Lübnanlı Bakan'ın açıklamaları üzerine Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt, Beyrut'taki büyükelçiliklerini 29-30 Ekim'de geri çağırmıştı.
Açıklamalarıyla diplomatik krize yol açan Kardahi ise 3 Aralık 2021'de görevinden istifa etmişti. Ancak Kardahi'nin istifasına rağmen Körfez ülkeleri, Lübnan ile diplomatik ilişkilerini yeniden tesis etmedi.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.