Omikron çocuklar arasında hızla yayılıyor

Çocuklar, diğer yaş gruplarına göre salgının psikolojik yansımalarından daha fazla sıkıntı çekiyorlar

Omikron çocuklar arasında hızla yayılıyor
TT

Omikron çocuklar arasında hızla yayılıyor

Omikron çocuklar arasında hızla yayılıyor

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin ilk aşamalarında, virüsle mücadele ve hasta bakım çalışmalarında dikkatler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre salgın kurbanlarının yüzde 96’sını oluşturan yaşlılara odaklandı. Ancak şu ana kadar dünya genelinde 5,6 milyondan fazla ölüme neden olan virüsün ortaya çıkmasının üzerinden iki yıldan fazla bir sürenin geçmesinin ardından, sağlık camiasının dikkati, büyük bir bölümünü çocukların oluşturduğu aşılanmamış kişilerde ciddi enfeksiyonlara neden olma ihtimali yüksek olan Omikron varyantının geniş çapta yayılmasıyla birlikte, enfeksiyon sayısı artan çocuklara yönelmeye başladı.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan güncel bir araştırma, enfekte olan çocukların ciddi fiziksel semptomlar göstermemesine rağmen, salgının psikolojik ve zihinsel yansımalarından, salgınla mücadele için getirilen kısıtlamalardan, salgının kurbanları ve enfekte olanların geride bıraktığı sosyal etkilerden daha fazla etkilendiğini gösterdi. Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) son yayınlanan haftalık raporunda, Avrupa’daki mevcut salgın dalgasında enfeksiyonların çoğunluğunu 11 yaş altı çocukların oluşturduğunu bildirmişti.
UNICEF’in çalışması, 34 ülkede bir grup uzman tarafından yürütülen anketlere katılanlar arasında reşit olmayanların yüzde 61’i; üzüntü, depresyon, kaygı, kimsesizlik hislerinde önemli artış olduğunu gösterdi. Ayrıca, okullarda eğitim-öğretim faaliyetlerine uzun süre ara verilmesi, yoksulluk ve yetim kalma durumlarındaki artış ile intihar girişimlerinin özellikle Batı ülkelerinde henüz tam olarak belirlenmeyen bir oranda arttığını gösterdi.
Çalışmada yer alan psikolojik analist Victor Carrión “Pandeminin derin etkileri geleneksel anlamdaki sağlığın çok ötesine geçiyor, orta ve uzun vadeli yansımalarından en çok etkilenen grup çocuklar oluyor. Genellikle biz yetişkinler çocuklarımıza, sorunlardan ve olumsuzluklardan arındırılmış sevgi ve ideal bakışıyla yaklaşıyor ve çocukların bu durumlara adapte olup aştığına inanıyoruz. Ancak gerçek öyle değil, çocuklar çok sıkıntı çekiyorlar ve çoğu zaman bizde olmayan sessizlik ve derin depresyon içerisinde bulunuyorlar. Kendimizi onların yerine koymalı ve olaylara onların bakış açısından yaklaşmalıyız” dedi.
Çalışmaya göre, reşit olmayanlar arasında katılımcıların yüzde 40’ı Kovid-19 pandemisini ana endişe kaynağı olarak görüyor. Çalışmada, salgının çocuklar üzerindeki toplumsal etkilerinin nihai sahnesine ulaşmak için daha fazla zamana ihtiyaç olduğu ancak şu ana kadarki göstergeler iyimserlik vermediği belirtiliyor. Zira çocuklardaki psikolojik acil durumlar iki katına çıktı. Yeme bozuklukları, depresyon ve obsesif-kompulsif bozukluk oranları artarken, çocuklara yönelik şiddet ve istismar arttı, reşit olmayanların sosyal platformları kullanım oranları da daha önce görülmemiş bir şekilde arttı.
Çalışma, pandemiden etkilenen çocuklara yönelik durumu üç kategoriye ayırıyor: Birincisi, daha önce zihinsel veya psikolojik rahatsızlıkları olmayan ancak pandemi ile birlikte depresyon, uyku güçlüğü, korumasızlık hissi ve derin üzüntü yaşayan kişileri içeriyordu. Uzmanlar bu belirtilerin insanların acil duruma uyum sağlamaya karşı tepki olarak tanımlıyor. İkincisi, zihinsel ve psikolojik hastalıklara genetik yatkınlığı olan ve pandemi ile birlikte sıkıntıları başlayan kişilerden, üçüncüsü ise bazı psikolojik hastalıkları olan ve pandemi ile hastalıkları kötüleşen kişilerden oluşuyordu.
Oxfam tarafından yürütülen bir başka araştırma, geçen yıl 14 yaş altı çocuklar arasında psikolojik ve ruhsal bozuklukların görülme sıklığının 2017 yılına kıyasla yüzde 17 arttığını gösterdi. Büyük bir üzüntüye, umutsuzluğa ve korumasızlık hissine neden olan pandemi, 2021’de söz konusu yaş grubundakiler arasında intihar girişimlerini 2019’a kıyasla yüzde 145 artmasına neden oldu. Araştırma 2020 yılında çocuklar zamanlarının çoğunu aile içinde geçirdiğinde aslında koruma altında olmaları gerekirken, maruz kaldıkları fiziksel şiddet ve istismar vakalarının, bir önceki yıla kıyasla yüzde 21 arttığını gösterdi.
UNICEF’in araştırması ülkeleri ve uluslararası bağışçıları, UNESCO tarafından, gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde, pandeminin neden olduğu psikolojik ve zihinsel bozukluklardan mustarip çocuklara ve gençlere yönelik tedavi programlarının uygulanmasına yardımcı olmaya çağırıyor. Araştırma ayrıca, pandemi süresinin uzaması veya pandemi riskini artıran yeni gelişmeler olması durumunda bu yankıların daha da kötüleşmesi beklendiği için eğitim sistemlerini söz konusu duruma ayak uyduracak şekilde güçlendirilmesini amaçlayan programın finanse edilmesi için yeterli desteği sağlamaya çağırıyor.



Brad Pitt'in yeni filmi sadece 10 günde rekor kırdı

61 yaşındaki Oscarlı oyuncu Brad Pitt, F1 Filmi'nde özel tasarlanmış 320 km. hız yapabilen bir araçla piste çıktı (Apple)
61 yaşındaki Oscarlı oyuncu Brad Pitt, F1 Filmi'nde özel tasarlanmış 320 km. hız yapabilen bir araçla piste çıktı (Apple)
TT

Brad Pitt'in yeni filmi sadece 10 günde rekor kırdı

61 yaşındaki Oscarlı oyuncu Brad Pitt, F1 Filmi'nde özel tasarlanmış 320 km. hız yapabilen bir araçla piste çıktı (Apple)
61 yaşındaki Oscarlı oyuncu Brad Pitt, F1 Filmi'nde özel tasarlanmış 320 km. hız yapabilen bir araçla piste çıktı (Apple)

Brad Pitt'in başrolünde yer aldığı F1 Filmi (F1: The Movie), vizyona girmesinden sadece 10 gün sonra dünya çapında 293 milyon dolarlık gişe hasılatına ulaşarak Apple Stüdyoları'nın en çok kazanan sinema yapımı oldu.

Top Gun: Maverick'in yönetmeni Joseph Kosinski'nin yönettiği spor draması, Formula 1 pistlerine uzun bir aradan sonra geri dönen emekli pilot Sonny Hayes'i konu alıyor. 

Pitt'e filmde Joshua rolündeki Damson Idris, Kate'i canlandıran Kerry Condon ve Ruben'i oynayan Javier Bardem eşlik ediyor. Yapımcılığını Apple Stüdyoları'nın üstlendiği F1 Filmi, Warner Bros. tarafından da dağıtıldı.

Film sadece ABD ve Kanada'da 109,5 milyon dolar kazanırken, uluslararası pazarlarda 184,1 milyon dolar elde etti. Aksiyon dolu spor dramasının küresel toplamı ise 293,6 milyon dolara ulaştı. Böylece F1 Filmi, Martin Scorsese'nin gişede 158 milyon dolar kazanan Oscar adayı filmi Dolunay Katilleri'ni (Killers of the Flower Moon) ve Ridley Scott'ın 221 milyon dolar hasılatlı dev projesi Napolyon'u (Napoleon) geride bırakarak Apple'ın sinemada en çok kazanan yapımı unvanını aldı.

Bu başarı, Apple için sinema yatırımlarında önemli bir dönüm noktası olabilir. Daha önce yüksek bütçelerine rağmen gişede başarısız olan yapımların ardından, F1 Filmi'nin bu çıkışı stüdyonun sinema alanındaki geleceğini belirlemede etkili olabilir. 

Dijital yayın platformu AppleTV+'ta Severance ve Ted Lasso gibi popüler dizilerle televizyon tarafında başarı elde eden şirket, sinemada benzer bir istikrar yakalama çabasında.

Ancak film henüz kâra geçmiş değil. Yapım maliyeti 250 milyon doların üzerinde olan F1 Filmi'nin tanıtım için de yaklaşık 100 milyon dolar harcandığı tahmin ediliyor. Buna rağmen, orijinal bir senaryoya sahip ve yetişkin izleyiciye hitap eden bir film için ulaşılan bu rakamlar, Apple'ın sektörde kalması için umut verici.

Haziran sonunda vizyona giren film, açılış haftasında ABD'de 57 milyon dolarlık hasılatla Apple'ın en iyi çıkış yapan filmi olmuştu. F1 Filmi; Çin, Birleşik Krallık, Meksika, Fransa ve Avustralya gibi ülkelerde de yüksek gelir elde etti.

Filmin IMAX kameralarla, gerçek Formula 1 yarışlarının çevresinde çekilmiş olması da büyük ekranlardaki etkisini artırdı. Dünya genelinde yalnızca IMAX gösterimlerinden 60 milyon dolar kazanan F1 Filmi, toplam gelirinin yaklaşık yüzde 20'sini bu formatlardan sağladı.

Independent Türkçe, Variety, ScreenRant