Etik uzmanları Elon Musk'ın beyin çiplerinin kendilerini niye endişelendirdiğini açıkladı

Beynine iki adet çip takılan 9 yaşındaki Pager adlı maymunun video oyunu oynadığı görüntüler büyük yankı uyandırmıştı (Neuralink)
Beynine iki adet çip takılan 9 yaşındaki Pager adlı maymunun video oyunu oynadığı görüntüler büyük yankı uyandırmıştı (Neuralink)
TT

Etik uzmanları Elon Musk'ın beyin çiplerinin kendilerini niye endişelendirdiğini açıkladı

Beynine iki adet çip takılan 9 yaşındaki Pager adlı maymunun video oyunu oynadığı görüntüler büyük yankı uyandırmıştı (Neuralink)
Beynine iki adet çip takılan 9 yaşındaki Pager adlı maymunun video oyunu oynadığı görüntüler büyük yankı uyandırmıştı (Neuralink)

Elon Musk'ın implante edilebilir beyin-makine arayüzleri geliştirmek için 8 nörologla birlikte kurduğu Neuralink insanlı denemelere hazırlanırken, uzmanlar da firmanın çalışmalarına dair endişelerini dile getiriyor.
2016'da ABD'nin San Francisco kentinde kurulan nöroteknoloji firması, beyin aktivitelerini uyarmak için insanların beyinlerine yerleştirilecek bir çip geliştiriyor.
Daha önce domuzların ve bir maymunun beynine çip yerleştiren firma, temelde beyninde hasar olan insanlara yardım edecek teknolojiler geliştirmeyi amaçlıyor.
Öte yandan bazı uzmanlar gelecekte bu teknolojinin kötü amaçlar doğrultusunda kullanılacağından endişe duyuyor.
Wisconsin Üniversitesi'nde görev alan tıp tarihçisi ve biyoetikçi Dr. Karola Kreitmair, "Kamuoyunun bu tür bir teknolojinin kullanılabilir hale gelmesinin büyük resimdeki etkilerine dair yeteri kadar bilgilendirildiğini düşünmüyorum" dedi.
Daily Beast'e konuşan Kretmair, kâr amaçlı bir şirketin böylesi bir hamle yapmasının sıkıntı doğurabileceğini ekledi.
Futurism'e göre pek çok kişi, bu ürünlerin nihayetinde kâr amacıyla nasıl kullanılacağını sorguluyor. 
SUNY Upstate Tıp Üniversitesi'nde görevli biyoetikçi Syd Johnson, "Nihai hedef, elde edilen beyin verilerini diğer cihazlar için kullanmak veya bu cihazları başka şeyler için kullanmaksa, örneğin araç kullanmak veya bir Tesla sürmekse, o zaman çok daha büyük bir pazar olabilir" ifadelerini kullandı:
"Ama bu durumda gerçek ihtiyaçları olan insanlar, başka birinin ticari kazancı için riskli araştırmalarda sömürülmüş ve kullanılmış olur."
Kreitmair buna katıldığını belirtti. Teknolojinin örneğin felçli insanların "hayatı değiştirebileceğine" inanan biyoetikçi, tüketici kullanımı söz konusu olduğunda "çok sayıda etik kaygı uyandırdığını" söyledi.
Öte yandan, uzmanların kaygılarında teknoloji milyarderi Musk'ın çizdiği imaj da etkili oldu. Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nde nöroetik araştırmacısı Dr. Laura Cabrera, "Bu şirketler ve şirket sahipleri bir nevi şovmen gibiler" diye konuştu.
"Abartılı iddialarda bulunacaklar ve bence bu tehlikeli çünkü insanların bazen buna körü körüne inandığını düşünüyorum" diyen Cabrera, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elon Musk'ın söyledikleri konusunda her zaman temkinliyim."
Independent Türkçe, Futurism, Daily Beast



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy