‘Gizli Omikron’ uyarısı

Endonezya’da okulların sterilizasyon işlemlerine hız verildi. (EPA)
Endonezya’da okulların sterilizasyon işlemlerine hız verildi. (EPA)
TT

‘Gizli Omikron’ uyarısı

Endonezya’da okulların sterilizasyon işlemlerine hız verildi. (EPA)
Endonezya’da okulların sterilizasyon işlemlerine hız verildi. (EPA)

Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) son derece bulaşıcı olan Omikron varyantı dünya genelindeki vakaların nerdeyse tamamını oluşturuyor.
Bazı ülkelerde koronavirüs vakaları şimdiden zirve yaparken bilim insanları bilimsel olarak BA.2 olarak bilinen ve ‘Gizli Omikron’ adı verilen yeni alt varyanta dair uyarıda bulundular. Vakalardaki artışın yakından takip edildiğini vurguladılar.
İngiliz The Guardian gazetesine göre, BA.1 olarak isimlendirilen Omikron, Avrupa ve Asya ülkelerinde yayılmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 25 Ocak itibariyle dünya genelinde Omikron varyantı vakaların yüzde 98,8’ini oluşturuyor. Ancak bununla birlikte son zamanlarda birçok ülkede BA.2 varyantında da artış gözlemlendi.
WHO, BA.1 ve BA.2 varyantlarına ek olarak genetik olarak birbiriyle yakından ilişkisi bulunan Omikron’un diğer alt varyantları olan BA.1.1.529 ve BA.3’ü izliyor. Ancak her bir varyant davranışlarını değiştirebilen suşlarla karakterize ediliyor.
BA.2 varyantı, orijinal Omikron ile arasındaki büyük fark nedeniyle ‘Gizli Omikron’ olarak adlandırılıyor. Omikron PCR testlerinde kolay tespit edilebilirken, BA.2 olarak adlandıran yeni varyant, çok daha hızlı bulaşıyor ve bağışıklıktan da çok daha kolay kaçabiliyor.
Oxford Üniversitelerinin verilerine göre, BA.2 halihazırda Danimarka’daki vakaların yüzde 82’sini, İngiltere’de yüzde 9’unu, ABD’de de yüzde 8’ini oluşturuyor.
İlk raporlar, BA.2 türünün halihazırda oldukça bulaşıcı olan BA.1'den daha bulaşıcı olabileceğini ancak yeni varyantın aşıların sağladığı korumadan kaçabileceğine dair henüz bir kanıt olmadığını gösteriyor.
Danimarkalı sağlık yetkilileri BA.2'nin BA.1'den 1,5 kat daha bulaşıcı olabileceği tahmininde bulundu. Ancak muhtemelen daha ciddi semptomlara neden olmayacağı kaydediliyor.
İngiltere'de yapılan araştırmalar virüsün, BA.1 vakalarına kıyasla BA.2 olan kişilerden daha yüksek oranda bulaştığını ortaya koydu. İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı, aşıların etkisiz olduğuna dair ise herhangi bir kanıt olmadığı açıklamasında bulundu.

 



Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
TT

Suda kalan parmakların hep aynı şekilde buruştuğu bulundu

Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)
Parmakların suda kalınca buruşmasının nedeni damarların sıkışması (Binghamton Üniversitesi)

Suda uzun süre kalınca parmaklarda oluşan buruşmanın hep aynı desene sahip olduğu tespit edildi. 

Banyo yapınca veya bir süre yüzünce el ve ayak parmakları buruşmaya başlıyor. Bunun nedeni ilk başta parmakların suyla dolması gibi gelebilir ancak durum öyle değil.

Koldan ele doğru uzanan medyan sinirinde hasar olan kişilerin parmaklarının buruşmadığını 1935'te fark eden bilim insanları, sürecin sinir sistemiyle alakalı olduğu sonucuna varmıştı. 

Uzmanlar derinin altındaki damarların büzüşmesi sonucu parmaklardaki kırışıklıkların oluştuğunu söylüyor.

Binghamton Üniversitesi'nden Guy German, 2023'te The Conversation'da kaleme aldığı yazıda "El ve ayaklar birkaç dakikadan daha uzun süre suyla temas ettiğinde, ciltteki ter kanalları açılarak suyun cilt dokusuna akmasına izin verir. Eklenen bu su, cildin içindeki tuz oranını azaltır. Sinir lifleri beyne daha düşük tuz seviyeleri hakkında bir mesaj gönderir ve otonom sinir sistemi kan damarlarını daraltarak yanıt verir" diye süreci açıklamıştı.

Yazısının ardından çeşitli yorum ve sorularla karşılaşan German'a bir öğrenci "Peki kırışıklıklar hep aynı şekilde mi oluşuyor" diye sormuş. German ve ekip arkadaşları bunu yanıtlamak adına bir deney yürüttü. 

Bulguları hakemli dergi Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials'ta yayımlanan çalışmada bir grup katılımcının elleri 30 dakika boyunca suda tutuldu ve ardından fotoğrafları çekildi.

24 saat sonra aynı işlemi tekrarlayan araştırmacılar görüntüleri karşılaştırınca parmaklarda aynı desenlerin oluştuğunu gördü. 

German "Kan damarları pozisyonlarını çok fazla değiştirmez. Biraz hareket ederler ancak diğer kan damarlarına göre son derece sabittirler" diyerek ekliyor: 

Bu da kırışıklıkların aynı şekilde oluşması gerektiği anlamına geliyor ve biz de öyle olduğunu kanıtladık.

Araştırmacılar yeni çalışmanın adli tıpa katkı sağlayabileceğini ve uzun süre suda kalan cesetlerin kimliğini tespit etmede kullanılabileceğini düşünüyor.

German ayrıca derinin suda kalmasıyla ilgili daha fazla soruya cevap aramayı umduğunu da belirtiyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Popular Science, Conversation, Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials