Almanya, Batı’nın Rusya'ya karşı ortak duruşundan uzaklaşıyor mu?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
TT

Almanya, Batı’nın Rusya'ya karşı ortak duruşundan uzaklaşıyor mu?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeleri, Rusya’nın Ukrayna'yı işgal etme ihtimaline karşı Moskova’ya karşı ortak bir tutum sergilerken Almanya'dan konuya dair karışık mesajlar geliyor. Bu durum, Berlin'in NATO’daki ortak yaklaşıma bağlı olup olmadığı konusunda soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
ABD merkezli Alman Marshall Fonu (The German Marshall Fund of the United States - GMF) araştırmacılarından Liana Fix ve GMF’nin güvenlik ve savunma politikası alanındaki araştırmacısı Steven Keil, The National Interest tarafından yayınlanan ortak makalelerinde, Almanya’daki yeni hükümetin, Balkan Savaşları’ndan bu yana Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili yaşanan en kötü krizlerden biri olan Ukrayna sorunu sırasında Rusya’ya yönelik politikası nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde olduğunu yazdılar. Berlin'den yaptırımlar ve savunma amaçlı silah teslimatlarıyla ilgili gelen son sinyaller, NATO içinde kafa karışıklığı yaratırken Rusya’nın Ukrayna’ya olası saldırısına karşı ortak duruşu bozmakla tehdit ediyor.

DPA’da yayınlanan  analizde değerlendirmelerde bulunan Fix ve Keil, konuya dair şu soruyu yönelttiler:
“Almanya, 2014 yılında Ukrayna'yı işgal etmeden önce Rusya'ya karşı sergilediği ve NATO üyeleri arasından en zayıfı olan duruşu yeniden sergileyecek mi yoksa daha da kötü ihtimalle sadece geçmişte olduğu gibi Moskova ile Washington arasında arabulucu olmayı mı seçecek?”
Fix ve Keil, Berlin'i görmezden gelmenin ve Almanya'nın Batı’dan ziyade Doğu tarafındaymış gibi göründüğü sonucuna varmak için henüz erken ve anlamsız olduğunu savunuyorlar. Çünkü Almanya’nın Avrupa’daki ve NATO'daki yeri çok önemli. Şu an Berlin'e ortak tutumu desteklemesi ve daha fazlasını yapması için baskı yapmak amacıyla her türlü çaba gösterilmeli.
Almanya’nın rolüyle ilgili soruların Berlin’in yeni liderlerinden hızlı ve güçlü karşılıkların verilmesine ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Fix ve Keil, aksi takdirde bu soruların korkuya dönüşeceği, bunun da Almanya’nın zayıf bir müttefik olduğu izlenimini meşrulaştıracağı ve NATO'yu tamamen terk ettiğine dair abartılı iddiaları güçlendireceği konusunda uyardılar.
Hem NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg hem de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, mevcut durum kafa karışıklığına yol açtığından Almanya'nın konumunu anlamak ve bu müttefik ülkenin desteğini almak için Berlin'e gittiler. Almanya’nın çok partili koalisyon hükümetini oluşturan Alman yetkililerden yoğun mesajlar geldi. Bu da Almanya'nın resmi tutumunu ortaya koyan sesler ile koalisyon hükümetinin kafa karıştıran sesleri birbirinden ayırmayı zorlaştırdı.
Almanya, tarihinde ilk kez üç partili bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Koalisyon hükümetinin partileri içinde ve aralarında bir takım siyasi çatışmalar var. Örneğin Rusya'ya karşı geleneksel olarak daha yumuşak bir tutum sergileyen Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) sol kanadı son birkaç yıl içinde güçlenirken Yeşiller Partisi, barışçıl köklerinden uzaklaşarak bugünkü daha pragmatik duruşunu aldı. Koalisyon partileri arasında yapılan ve hükümet politikalarını ana hatlarıyla belirleyen anlaşma, bazı anlaşmazlık noktalarını ortaya çıkarırken yeni hükümetin iç dinamikleri hakkında çok fazla kafa karışıklığına yol açtı.
Ancak SPD’li Başbakan Olaf Scholz ve Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya'nın gerilimi artırmasına yanıt olarak Rusya ile ortak Kuzey Akım 2  (Nord Stream 2) Doğalgaz Boru Hattı projesinin sona ermesi de dahil tüm seçeneklerin masada olduğunu vurguladılar. Almanya Başbakanı’nın partisinden bazı isimler hükümet koalisyonu içinde kafa karışıklığına neden olurken çok uzun süre sessiz kalması, kritik bir dönemde kendisine olan güveni sarstı. Konuya dair şüpheler halen devam ediyor. Berlin, Almanya'nın ekonomik ve enerji çıkarlarına zarar verse bile Rusya ile herhangi bir gerginlik yaşanması durumunda Kuzey Akım 2 Doğalgaz Boru Hattı projesini masaya koyma sözünü yerine getirmek zorunda kalacak.
Araştırmacılar Fix ve Keil, Berlin'in caydırıcılıktan ziyade gerilimi artırmaya katkıda bulunduğuna inandığı silah transferlerine karşı doğru cevabı bulmanın daha zor bir konu olduğunu söylüyorlar. Almanya, başka bir müttefik olan Estonya'nın Alman yapımı silahları Ukrayna'ya göndermesini bile engelledi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ne kadar eleştirilse de Almanya'nın ABD liderliğindeki ortak yaklaşımı kıran taraf olmak istediğine dair herhangi bir işaret yok. Berlin henüz Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un krizi çözmeye yönelik Avrupa odaklı önerisine yanıt vermedi. Berlin’in 'Normandiya Dörtlüsü' (Fransa, Almanya, Rusya ve Ukrayna) bağlamındaki çabaları da yatıştırıldığının bir işareti yahut bu ittifakı bölmeyi amaçlayan bir tür Almanya-Fransa çabası olarak görülemez. Almanya, Normandiya Dörtlüsü veya benzeri formüller geçmişte başarılı olduklarından değil, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasını önlemek veya geciktirmeye yönelik her türlü çabanın bedeli ödenmeye değer olduğundan Rusya'yı yeniden müzakere masasına getirmenin ve askeri gerilimden uzaklaşmanın diplomatik bir gereklilik olduğuna inanıyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya 2014'teki ilk müdahalesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tutumunun Alman siyasetinde ve Rusya'nın algısında nasıl büyük bir değişime yol açabileceğini gösterdi. O dönem eski Başbakan Angela Merkel yönetiminde olan Almanya, eski ‘doğuya yönelme’ modelinden koptu ve Avrupa'yı Rusya'ya karşı ortak bir yaptırım politikası uygulamaya yönlendirdi. Bunu ABD ile koordineli olarak hızlı bir şekilde yaptı. Üstelik NATO’nun Litvanya'daki muharebe birliklerinin önde gelen ülkelerinden biri oldu. Rusya ile nasıl ilişki kuracağına dair fikrini çarpıcı biçimde değiştiren sadece Merkel liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) değildi, SPD’li Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier da aynısını yaptı. Bu da Almanya'nın sürüden ayrılmayacağı konusunda iyimser olmak için bir sebep veriyor.
Fix ve Keil, ortak makalelerinde, Almanya'nın Avrupa'da 7 yıl önce başarıyla üstlendiği lider rolü yeniden elde etmesi için kat etmesi gereken uzun bir yol olduğu ve Almanya'nın onlarca yılın ardından Avrupa'da yaşanan en önemli güvenlik krizine verdiği yanıta ilişkin dürüst bir ön değerlendirme yapılmasının gerçekçi olacağı sonucuna varıyorlar. Yeni hükümet yaptırım mesajını düzeltmek için çok çaba sarf etse de önümüzdeki günlerde daha fazlasını yapması gerekecek. Başbakan Scholz'un önümüzdeki hafta Washington'a yapacağı ziyaret, Almanya'nın NATO’daki ortak yaklaşıma bağlılığını göstermesi için çok önemli bir fırsat olacak.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.