İsrail’de hahamların kontrolündeki Netzah Yehuda Taburu’nun dağıtılması çağrıları artıyor

Netzah Yehuda Taburu’nun kurbanı olan yaşlı Ömer Esad'ın karısı, Ramallah'taki evinde kocasının ölüm ilanının yer aldığı afişin yanında (Reuters)
Netzah Yehuda Taburu’nun kurbanı olan yaşlı Ömer Esad'ın karısı, Ramallah'taki evinde kocasının ölüm ilanının yer aldığı afişin yanında (Reuters)
TT

İsrail’de hahamların kontrolündeki Netzah Yehuda Taburu’nun dağıtılması çağrıları artıyor

Netzah Yehuda Taburu’nun kurbanı olan yaşlı Ömer Esad'ın karısı, Ramallah'taki evinde kocasının ölüm ilanının yer aldığı afişin yanında (Reuters)
Netzah Yehuda Taburu’nun kurbanı olan yaşlı Ömer Esad'ın karısı, Ramallah'taki evinde kocasının ölüm ilanının yer aldığı afişin yanında (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı, Ramallah'a bağlı bir köyde İsrail askerleri tarafından gözaltına alınmasının ardından ölü bulunan ABD vatandaşı Filistinli Ömer Esad'ın (80) faillerine yönelik İsrail hükümetinin hafif cezalar alma kararını reddettiğini açıkladı.
ABD’nin cezai soruşturma talepleri, İsrail'de suçu işleyen Netzah Yehuda (Yahudilerin Ölümsüzlüğü) Taburu’nun dağıtılması taleplerini gündeme getirdi.
Taburun tarihine aşina olan kaynaklara göre, yaşlı Filistinlinin ölümüyle sonuçlanan olay, taburun mevcut haliyle devamının incelenmesini gerektiren bir uyandırma çağrısıydı.
Söz konusu taburun hahamların (Yahudi din adamları) kontrolüne ve etkisine tabi olması ve üyelerinin hahamların emirlerini ordunun emirlerine tercih etmesi endişe uyandırıyor. Taburun manevi liderleri arasında Araplara körü körüne düşmanlık besleyen ve bu düşmanlık üzerinden onlara yönelik tasarruflarda bulunanlar var. Uzmanların bir kısmı taburun dağıtılmasını talep ediyor.
İsrail Ordusu Merkez Komutanlığı Komutanı Yehuda Fox, taburu Filistinlilerle olan sürtüşmelerin ön saflarında tutmanın yanlış bir karar olduğunu ve yönetimin söz konusu taburu Ramallah'tan çıkarmak niyetinde olduğunu belirtti.
AFP’nin haberine göre, İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada “Yürütülen soruşturma, bu ciddi ve üzücü kazanın ‘ahlaki başarısızlıktan ve askerlerin kötü karar vermesinden’ kaynaklandığı sonucuna vardı” dedi. Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, yaptığı açıklamada yaşananları ‘çok ciddi bir ahlaki olay’ şeklinde niteledi.

İsrail kararına ABD öfkesi
Soruşturma sonucunda ordu, “Tabur komutanı kınanacak ve 2 komutan görevden alınacak. Ancak subaylar, terhis olmayacak veya rütbeleri ellerinden alınmayacak. Yalnızca iki yıl boyunca liderlik pozisyonlarında hizmet etmeyecekler” açıklamasında bulundu. Ancak Esad'ın bir Amerikan vatandaşı olduğu göz önüne alındığında bu ‘zayıf’ cezalandırma ABD'de öfkeye yol açtı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, gazetecilere yaptığı açıklamada, Esad’ın ölümünün koşulları hakkında soruşturmanın devam ettiğini düşündüklerini belirterek bir ceza soruşturması çağrısında bulundu.
Price, Amerikan vatandaşı yaşlı adamın öldürülmesinin koşulları konusunda endişesini dile getirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “İsrail ölümün bir insan hatası ve bir vatandaşın hayatını savunmadaki başarısızlıktan kaynaklandığını bize bildirdi. Biz cezai düzeyde bir soruşturma bekliyoruz” dedi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, İsrail'de, Netzah Yehuda Taburu’na yönelik sert eleştirilerin, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te İsrail ordusunun diğer askeri birimleri tarafından gerçekleştirilen öldürme, baskı ve taciz olaylarını örtbas etmek için yapıldığına inanan taraflar var.
Eski Knesset üyesi, araştırmacı yazar Ofer Shallah, “Sorun Netzah Yehuda değil. Gerçek tartışmadan kaçmayın. Bu utanç verici davaya yönelik öfke açık. Ancak yaşanan gelişmelerden çıkan sonuç yanlış ve İsrail'deki ordunun ve toplumun gerekli olan gerçek tartışmadan kaçınmak için ‘çürük elma’ bahanesine sığınmasına yol açacak. Diğer yandan ABD yönetimi İsrail hükümetine yaptığı çağrıda Amerikan vatandaşı yaşlı adamı katleden faillerin hafif cezalarla yetinmemesini talep etti. İsrail'de dini askeri taburun dağıtılması yönünde talepler yükseldi. Netzah Yehuda, oluşumu ve hizmet seyri bakımından benzersiz bir taburdur, ancak rolü bakımından değildir. Daha az korkunç olmayan başka güçler de var” değerlendirmelerinde bulundu.

“Birçok birimde zorbalık ve öldürme kültürü var”
Haaretz gazetesi Ortadoğu ilişkileri analisti Dr. Zvi Bar'el, “Çok sayıda birimde ve polisler arasında zorbalık ve öldürme kültürü var. Başka bir taburda fiziksel ve psikolojik durumunun farkında olmalarına rağmen gece vakti karanlık bir sokakta artık ihtiyaç duyulmayan bir aletmiş gibi olduğu yerde bırakılan bir insanın sıkıntısını nasıl göremiyorlar anlamakta güçlük çekiyorum” dedi.
Bar'el’in açıklamaları, çok benzer koşullarda ölen 80 yaşındaki Ömer Esad'ın ölümüyle ilgili soruşturmadan bir alıntı değil. Bunlar, Yargıç Haim Lerne'nin Ömer Ebu Gureyban olayında yaptığı tüyler ürpertici açıklamalar. Ömer Ebu Gureyban, Baruch Peretz ve Assaf Yekutili isimli polis memurları tarafından hastane kıyafetleri ve vücudundan sarkan bir idrar torbası ile yol ortasında bırakılmış ve o gece susuzluktan ölmüştü. Karar, olaydan dört yıl sonra 2012'de verildi. Polisler, Netzah Yehuda Taburu'ndaki askerler değildiler.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, dört yıl sonra, Kfir Tugayı'nda bir asker olan Elor Azaria'nın davası dünyanın gözü önünde yapıldı. Mahkeme Abdulfettah eş-Şerif'in öldürüldüğü sonucuna vardı. O da Netzah Yehuda'nın bir parçası değildi ve eylemleri ‘İsrail ordusunun değerlerinin’ tehlikeli bir ihlali olarak kabul edildi. Bu davada da karar dört yıl sonra geldi.
İyad el-Hallak ise panik içinde sınır polisinden kaçan ve yedi kez vurulan bir genç. Bu olayla ilgili olarak İsrail eski Başbakanı Binyamin Netanyahu o dönem yaptığı açıklamada, " İyad el-Hallak'ın başına gelenler bir trajedidir” açıklamasında bulunmuştu. Burada da sınır muhafızlarının Netzah Yehuda Taburu'nun bir parçası olmadığını söylemek gerekir.



Trump, Waltz'u Birleşmiş Milletler Büyükelçisi olarak aday gösterdi

Trump, Waltz'u Birleşmiş Milletler Büyükelçisi olarak aday gösterdi
TT

Trump, Waltz'u Birleşmiş Milletler Büyükelçisi olarak aday gösterdi

Trump, Waltz'u Birleşmiş Milletler Büyükelçisi olarak aday gösterdi

ABD Başkanı Donald Trump, Mike Waltz'u Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi olarak aday göstereceğini, Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun ise Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapacağını ve Dışişleri Bakanlığı'nı yönetmeye devam edeceğini duyurdu.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve yardımcısı Alex Wong'un görevden alınması haberinin ardından analistler, bu kararın Waltz'un The Atlantic dergisinin genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg'in de dahil olduğu bir Signal hesabı skandalına karışmasının sonucu olduğunu değerlendirdi. Goldberg'in açıklamalarında, Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik askeri saldırı planları hakkında üst düzey ulusal güvenlik yetkilileriyle görüşmeler yapıldığı ortaya çıktı.

Ancak Trump'ın Truth Social platformunda paylaştığı tweet, Waltz'ı eleştirilerden kurtardı.

Trump, tweetinde Waltz'un ordudaki, Kongre'deki ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak yaptığı hizmetleri övdü. "Savaş meydanında, Kongre'de ve Ulusal Güvenlik Danışmanım olarak görev yaptığı süre boyunca Mike Waltz, ülkemizin çıkarlarını her zaman ön planda tutmak için yorulmadan çalıştı. Yeni görevinde de aynısını yapacağını biliyorum" ifadelerini kullandı.

Trump, hem Waltz'a hem de Rubio'ya olan güvenini dile getirerek, "Amerika'yı ve dünyayı tekrar güvenli hale getirmek için yorulmadan mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu konuya olan ilginiz için teşekkür ederiz!" dedi.

Waltz, dün sabah Fox News'te İran'a sert uyarılar yaptı ve Tahran'a müzakereleri baltalamaması konusunda sert uyarılar gönderdi. Savunma Bakanı'nın İran'ın Yemen'deki Husi grubuna askeri yardımının devam etmesinin ciddi sonuçları olacağı yönündeki sözlerini tekrarladı.

Neden şimdi?

Waltz'un görevinden ayrıldığı haberi duyulur duyulmaz, tüm gözler “Signal” uygulamasındaki skandala çevrildi ve birçok kişi Waltz'un görevinden ayrılmasının nedeninin, Trump yönetiminin uzun süredir peşinde olduğu bu skandal olup olmadığını merak etti.

fvdgbrt
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD Başkanı Donald Trump ve ABD büyükelçileriyle 25 Mart 2025'te Beyaz Saray'da yaptığı toplantı sırasında (AFP)

Ancak sorular zamanlamaya odaklandı. Bu skandal, geçen mart ayında Jeffrey Goldberg'in, üst düzey yetkililerin konuşmalarında geçen askeri saldırılarla ilgili ayrıntıları yayınlamadan, bu konuşmaya dahil edildiğini ortaya koyan bir makale yayınlamasıyla patlak verdi.

Ancak Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı Direktörü John Ratcliffe, sohbette gizli bilgilerin paylaşılmadığını belirttikten sonra, Goldberg bu bilgileri de yayınladı. Bu bilgiler arasında saldırıların zamanlaması ve kullanılan silah setleri de yer alıyordu.

Waltz, kapalı kapılar ardında haberin doğruluğunu kabul etti ve Beyaz Saray yetkilileri onun istifa edip etmemesi gerektiğini tartıştı, ancak Waltz istifa talebinde bulunmadı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Trump da o sırada ondan istifasını istemedi, aksine Waltz'a desteğini ifade ederek onu “iyi bir adam” ve “dersini almış” olarak nitelendirdi.

Vekili Alex Wong ise Trump'ın ilk yönetiminde Kuzey Kore özel temsil yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı'nda Doğu Asya ve Pasifik İşleri Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Trump, atamayı duyururken Wong'un Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile zirve görüşmelerinde yardımcı olduğunu söyledi.