Ebu Gayt: Arap Birliği Zirvesi zamanında yapılmayacakhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3453571/ebu-gayt-arap-birli%C4%9Fi-zirvesi-zaman%C4%B1nda-yap%C4%B1lmayacak
Ebu Gayt: Arap Birliği Zirvesi zamanında yapılmayacak
Arap ülkeleri, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesine karşı çıkıyor.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)
Umman/Şarku’l Avsat
TT
TT
Ebu Gayt: Arap Birliği Zirvesi zamanında yapılmayacak
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Arap coğrafyasındaki gelişmeler ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle Cezayir’in, bir sonraki Arap Birliği Zirvesi’nin tarihi konusunda anlaşmak için ek istişareler talep ettiğini bildirdi. Arap dışişleri bakanlarının Cezayir tarafından önerilen tarih üzerinde anlaşmak üzere 9 Mart'ta bir araya geleceği bilgisini paylaştı.
Gayt’ın açıklamaları, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile yaptığı görüşme sonrası devlet televizyonu tarafından yapılan ve dün akşam yayınlanan röportaj sırasında geldi.
Arap Zirvesi’nin belirlenen zamanda yapılmayacağını belirten Gayt zirvede Suriye konusuna ilişkin şunları söyledi:
“Şu an itibariyle katılacak gibi görünmüyor. Ancak zirve düzenlenene kadar üye ülkeler arasında belirli bir yaklaşım üzerinde istişare yapılır, Suriye hükümetiyle görüşme kabul edilirse ve Suriye’deki yönetim de Arap ülkelerinin tutumlarına olumlu cevap verirse Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesini engelleyecek bir durum olmaz diye düşünüyorum.”
Ebu Gayt, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile görüşme gerçekleştirdi. (AFP)
Gayt açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ama bunlar gerçekleşmeyebilir. Bunları şartlar olarak söylemiyorum. 21 ülke tarafından temsil edilen Arap devletleri grubu ile Suriye arasındaki uzlaşı çerçevesinden bahsediyorum.”
Gayt, Arap Birliği'nde Suriye'nin dönüşüne karşı ülkelere varlığına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye’nin pozisyonlarındaki ısrarları sebebiyle Arap Birliği’ne dönüş olmadığını söyleyen ülkeler var. Suriye hükümetiyle görüşmeyi ve taleplerine cevap verip vermeyeceklerini savunan Arap ülkeleri de bulunuyor. Suriye ile ilgili dikkate alınması gereken Birleşmiş Milletler kararları mevcut. Araplar olarak hepimiz Suriye meselesini önemsiyoruz. Milyonlarca Suriye vatandaşının yanı sıra Ürdün, Irak ve Lübnan da etkilendi. Suriye meselesinde ister bölgesel isterse uluslararası güçlerden olsun, çıkan gerilim ve yapılan dış müdahale nedeniyle herkes zarar görüyor.”
Suriye sahasında birden fazla yabacı güç bulunduğuna dikkat çeken Gayt, pozisyonların netliğine gereksinim duyulduğunu belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hiç şüphesiz herhangi bir Arap tarafının Arap Birliği’ne dönüşü güç. Ancak umuyorum ki bu dönüş, Arap Birliği’nin bölgede kendisiyle uyumlu olan Suriye'ye dönmesi için gerçek olur. Şimdiye dek Arap ülkelerinin pozisyonlarını takip ettim. Herkes büyük bir dikkatle hareket ediyor.”
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesinin önündeki engellere ilişkin sorulara da cevap veren Gayt, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanmasına atıfta bulundu.Arap Birliği’nin tüm süreci yakından takip ettiğini vurguladı.
Gayt, konuya dair Kuveyt’te de kendisine sorular yöneltildiğini belirterek “Arap bakanların herhangi birnin net konuşmadı. Bu nedenle Kuveyt'te söz konusu dosya açılmadı ve konunun halen askıda olduğunu söyledim” dedi.
Gayt, Cezayir’de düzenlenecek toplantıda bu konunun gündeme gelip gelmeyeceği ile ilgili de şunları söyledi:
“Konu hakkında hazırlık yapılmalı. Bu nedenle kimsenin bu konu hakkında açıkça konuşmadığını tüm samimiyetimle söylüyorum. Konu perde arkası tartışmalarda kalırsa bir sonuca varılamaz.”
Arap Birliği’nde 21 ülkenin birbirinden güç alarak hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Genel Sekreter sözleirni şöyle sürdürdü:
“Arap ülkeleri henüz harekete geçmedi. Suriye topraklarında bulunan ve Arap çıkarlarına uymayan yabancı güçlerin olduğunun farkındalar. Suriye'yi Arap Birliği'ne yeniden dahil etme kararını Araplardan başka kimse veremez.”
Suriye’nin Arap Baharı sırasında Arap Birliği’nden çıkarılmasının ‘yanlış bir karar’ olup olmadığı sorusuna cevap veren Gayt, “Bazı Arap ülkeleri tarafından birçok başarısız girişim oldu” diyerek bu duruma yaşanan rahatsız edici olayların yol açtığını vurguladı.
Sudan'da paralel bir hükümetin kurulması siyasi bir illüzyon yaratma ve şiddeti meşrulaştırmadırhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5170634-sudanda-paralel-bir-h%C3%BCk%C3%BCmetin-kurulmas%C4%B1-siyasi-bir-ill%C3%BCzyon-yaratma-ve-%C5%9Fiddeti
Sudan'da paralel bir hükümetin kurulması siyasi bir illüzyon yaratma ve şiddeti meşrulaştırmadır
Muhammed Hamdan Dagalu 2019 yılında Hartum'un kuzeybatısında etrafındakileri selamlarken (AFP)
Emced Ferid et-Tayyib
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) lideri Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan Kurucu İttifakı, 26 Temmuz 2025 günü Sudan hükümetine paralel bir hükümet kurduğunu ve bu hükümete ‘Barış Hükümeti’ adını verdiğini duyurdu.
Söz konusu paralel hükümet, Hamideti'nin başkanlığını yaptığı ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) lideri Abdulaziz el-Hılu’nun başkan yardımcılığını üstlendiği on beş üyeden oluşan bir başkanlık konseyi tarafından yönetiliyor.
‘Barış Hükümeti’ bu hayali hükümetteki görevlerin ve koltukların dağılımı konusunda Sudan Kurucu İttifakı içinde yaşanan şiddetli anlaşmazlıkların ardından ilan edildi. Sudan Kurucu İttifakı, Endülüslü şairin ifadesiyle ‘yerinde olmayan krallık unvanları’ olarak tanımlanabilir.
Paralel hükümetin duyurusu ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) oluşan dörtlü grubun 30 Temmuz 2025 Çarşamba günü Sudan krizini görüşmek üzere yapacağı toplantıdan birkaç gün önce yapıldı. Hemen ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Dörtlü Toplantı’nın ertelenmesi kararı alındığını duyurdu. Sudan Kurucu İttifakı liderleri, toplantıda kendilerinden bahsedilmesi, tanınmaları veya Port Sudan'daki resmi Sudan hükümetiyle eşit muamele görmeleri umuduyla, anlaşmazlıklarını geçici olarak bir kenara bırakıp bu hükümetin kurulduğunu alelacele duyurmaya karar vermiş gibi görünüyorlar. HDK ile aynı görüşte olan bazı siyasi taraflar Port Sudan merkezli resmi hükümetine karşı Nyala merkezli paralel hükümeti öne çıkararak bu söylemi yaymaya başladılar.
Eski Başbakan Dr. Abdullah Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik İttifak Genel Sekreteri Sadık el-Mehdi, paralel hükümetin ilan edilmesinin ardından, barışı sağlama ve Sudan'ın birliğini koruma vizyonunu çerçevesinde Sudan Kurucu İttifak’ı ile temasa geçmeyi planladıklarını ifade etti.
Paralel hükümet, bazı bölgesel tarafların HDK'ya sağladığı dış destek ve silahlandırma imajını, geniş tartışmalara yol açtıktan sonra kabul edilebilir bir şekilde yeniden sunmak amacıyla kuruldu. Söz konusu taraflar, hükümet dışı milisleri destekledikleri için uluslararası platformlarda zor durumda kalmış durumdalar. ABD hükümetinin resmi sınıflandırmasına göre bu milisler savaş suçları, soykırım ve zulümle suçlanıyor.
Sudan Ulusal Müzesi’nin tahrip edilmesi ve yağmalanması, 7000 yılı aşkın bir kültürel mirasın yok olmasına yol açarak barbarlığın en belirgin örneği oldu.
Resmi hükümetlere benzer bir yapıda paralel bir hükümet kurarak, HDK ve onun arkasında duranlar, şimdiye kadar bu milisleri silahlandırmaya devam eden destekçi ülkelerin siyasi, diplomatik ve ahlaki açıdan zor durumda kalmasını önlemeye çalışıyor. Uluslararası eleştirilere ve bu konunun Birleşmiş Milletler raporlarından dünya basınına kadar geniş bir ölçekte ifşa edilmesine rağmen, bu ülkeler imajlarını düzeltmek ve kendilerini dünyaya tanıtmak için yüz milyonlarca dolar harcadıysa da imajları ve itibarları ciddi zarar gördü. Sudan'daki mevcut savaş sırasında HDK milislerini silahlandırarak destekledikleri suçlar ve zulümler nedeniyle imajlarını ve itibarlarını hızla kaybettiler. Paralel hükümetin ilan edilmesi, bu desteği resmileştirme girişimi olabilir. Böylece BM veya Afrika Birliği (AfB) gibi uluslararası platformlarda, sadece silahlı bir grubu değil, barışı ve istikrarı sağlamaya çalışan bir ‘hükümeti’ desteklediklerini savunabilirler.
Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, 29 Nisan’da Port Sudan'da düzenlenen kamu hizmeti konferansına katıldığı sırada (AFP)
Paralel hükümetin duyurulmasıyla HDK'nın istikrarı bozmaya çalışan silahlı bir grup olarak değil, yönetim vizyonuna sahip organize bir siyasi oluşum olarak sunulması amaçlanıyor.
Paralel hükümetin destekçileri de kontrol ettikleri bölgelerde vatandaşlara hizmet edecekleri vaatleriyle bu hükümeti tanıtmaya çalışıyor.
Ancak gerçekler, HDK'nın kontrol ettiği bölgelerde herhangi bir yönetim modeli sunmada büyük bir başarısızlık yaşadığını ortaya çıkardı. Bu güçler Hartum ilini ele geçirdiğinde her yere kaos ve şiddet hakim oldu, binlerce kişi öldürüldü ve yerinden edildi, vatandaşların evleri işgal edildi ve yağmalandı, daha önce eşi ve benzeri görülmemiş cinsel şiddet ve tecavüz suçları yaygın olarak işlendi. Başkentte su ve elektrik terminalleri ile hastaneler başta olmak üzere sivil altyapı tahrip edildi. Sudan Ulusal Müzesi’nin tahrip edilmesi ve yağmalanması, 7000 yılı aşkın bir kültürel mirasın yok olmasına yol açarak barbarlığın en belirgin örneği oldu.
Paralel hükümetin ilanı, Sudan'daki çatışmanın taraflarını HDK ve Sudan Kurucu İttifakı’nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden tanımlamayı amaçlıyor.
Bunun ötesinde paralel hükümetin ilanı, Sudan'daki çatışmanın taraflarını HDK ve Sudan Kurucu İttifakı’nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden tanımlamayı amaçlıyor. HDK'yı Sudan ordusuyla karşı karşıya gelen silahlı milis gücü olarak sınıflandıran doğrudan bir tanımlama yerine yönetim yapısı ve siyasi programı olan paralel bir siyasi taraf olarak göstermeye çalışıyor. Bu dönüşüm, Sudan'daki siyasi ortamı karıştırmayı ve uluslararası ve bölgesel aktörlere HDK'yı sadece bir askeri grup değil, meşru bir siyasi oluşum olarak kabul etmeleri için bir gerekçe sunmayı hedefliyor. Bu adım sembolik bir anlam taşıyor, çünkü çatışmaya ilişkin algıyı meşru hükümet ile isyancılar arasındaki bir çatışma olmaktan çıkarıp iki rakip hükümet arasındaki bir çatışma olarak konumlandırmayı amaçlıyor. Bu da HDK'ya meşruiyete daha yakın bir siyasi konum kazandırarak gelecekteki müzakerelerin önünü açıyor. Bu durum, özellikle kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması için uluslararası baskıların olduğu bir ortamda, iki tarafı eşit konuma getirir.
Başkent Hartum'a dönerken bir otobüs durağında bekleyen Sudanlı mülteciler, 28 Temmuz 2025 (AFP)
Bu son gelişme tüm bunların yanında Sudan'daki siyasi ve toplumsal güçler arasında kutuplaşmayı pekiştirme ve bundan yararlanma çabasını da yansıtıyor. Paralele hükümetin kurulması, esasen Tekaddum İttifakı’nın bölünmesine yol açtı. Bölünmeler, ittifakı oluşturan siyasi partilere de sıçradı. Ulusal Ümmet Partisi, HDK hükümetinin yasama meclisine başkanlık eden liderinin destekçileri ile parti içindeki diğer parçalanmış gruplar arasında bölündü.
HDK, krizi aşmak için ciddi bir siyasi proje ya da devletin yeniden inşası sürecinde doğal bir gelişme değil, devlet kavramının kendisinden uzaklaşmanın, dış gündemlere ve dış desteğe hizmet etmenin bariz bir örneğidir.
Paralel hükümetin ilanını gerçek bağlamında ele aldığımızda, HDK hükümetini krizi aşmak için ciddi bir siyasi proje olarak göremeyiz. Bu hükümet, devletin yeniden inşası sürecinde doğal bir gelişme ya da herhangi bir şekilde bir ilerlemeyi temsil etmiyor. Aksine bu, HDK ve müttefiklerinin devlet fikrinden tamamen uzaklaşmaya çalıştıklarının açık bir göstergesi. İktidar, meşruiyet, hizmetler, vizyon veya performanstan değil, silahlı kontrol, dış gündemlere hizmet ve dış destekten kaynaklanıyorsa bizi bekleyen çözümün başlangıcı değil, yerel ve uluslararası aktörleri eşit derecede etkileyen derin bir ahlaki ve siyasi çıkmaz olacaktır.
Soykırım, tecavüz ve yağma gibi suçlar işleyen silahlı bir gruba devlet kimliği kazandırmak, bu grubun doğasını değiştirmez, sadece suçun sınırlarını değiştirir. Artık sistem ve hukukun dışında milislerin işlediği bir suçtan, ‘hükümet’ ve ‘barış’ adı altında işlenen organize bir suça dönüşür. Bu noktada, politika standartları, meşruiyetin anlamları ve mümkün ve kabul edilebilir sınırlar bozulur. Bu durum, HDK ile genel olarak aynı görüşleri paylaşan güçlerin davranışlarında açıkça görülüyor. Örneğin, paralel hükümetin kurulmasını reddeden Sivil Demokratik İttifak, Sudan Kurucu İttifakı'nın üyeleriyle iş birliği yapmayı kabul ettiğini ve hatta onlarla iletişim kurmaya çalıştığını açıklamıştır. Bu kişiler, Tekaddum İttifakı'nın eski üyeleridir! Oysa Sudan hükümetiyle iletişim kurmayı dahi kınama, suçlama ve hakaretlerle karşılıyorlardı. Bu da Sivil Demokratik İttifak’ın, devletin yok edilmesini ‘Kadamul (geleneksel bir giysi) giyen Cancavidler Cumhuriyeti’ lehine meşrulaştırma girişimine karıştığını açıkça ortaya koyuyor.
Dünya Gıda Programı’nın Harum'daki binası, 28 Temmuz 2025 (AFP)
Bu paralel hükümetin ilan edilmesi, suçu devletin ritüelleriyle meşrulaştırarak gerçeği yeniden tanımlama girişimidir. Bu, trajik bir Sudan paradoksu olup, siyasi elitlerin büyük bir kısmının değerler ve egemenlik sisteminin çöküşünü yansıtıyor. Bu kesim, arındırıcı sloganlarla kendini korumaya çalışırken, anlatılarıyla adeta vatanın kalbine bir hançer saplıyor.
En büyük tehlike bu hükümetin varlığında değil, ona normal bir siyasi taraf olarak muamele etmeyi kabul etmekte yatıyor. Çünkü bu kabul, hukukun üstünde bir güç olmadığı ilkesini zayıflatıyor. Bu zihniyet silah mantığını, düzen ve hukukun üstünlüğü mantığının üstünde görüyor. Bu yol, teşvik edilmeye ve tekrarlanmaya devam edilirse, ülkeyi parçalanmanın derinleşmesine, milis modelinin yaygınlaşmasına ve HDK’nın devletin yerine hakim olduğu her yerde uyguladığı orman kanunlarının yaygınlaşmasının da önünü açar.
Burada, Sudanlı siyasi ve sivil aktörlerin ve uluslararası toplumun görevi, bu sembolik hükümeti reddetmekle sınırlı kalmayıp, devam eden çatışmanın özünü bilgi labirentindeki anlatılar, yalanlar ve iddialarla değil, gerçekler ve olgular temelinde ele almak olacak. Çünkü gerçekler ve yakın geçmişteki olaylar bunları yalanlıyor. Sivil sistemin yeniden merkezde yer alması için gerçeğin seçici bir şekilde sunmayı ve arzular temelinde tasvir etmeyi değil olduğu gibi kabul edilmesi gerekiyor. Çünkü HDK'nın kontrolü altında en büyük kötülüğü kendi gözleriyle gören ve yaşayan Sudanlılar bu yalanlara kanmaz. Aynı zamanda dikkatin sloganların şeklinden, otoriter eğilimlerin örtbas edilmesinden ve dış gündemlere hizmetten, gerçek bir devletin inşasının temelleri olan adalet, hesap verebilirlik, katılım ve korumaya çevrilmesi gerekiyor.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة